Categories: DersimGüncel

1938’de katledilen ailesini toplu mezardan çıkarmak istedi, mahkeme ‘zaman aşımı’ dedi

Dersim’in Nazımiye İlçesi Dallıbahçe(Çamurek) Köyü’nde 1938 yılında ailesinin katledildiğini belirterek hukuk mücadelesi başlatan Hüseyin Akgün’ün açtığı davada “zaman aşımı” kararı verildi.

1937-1938 Dersim Katliamına ilişkin Yargıtay skandal bir karar verdi. Her ne kadar hukukçular insanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı olmayacağını belirtse de Yargıtay’ın verdiği karar Dersimlileri bir kez daha yaraladı.

Dersimli Hüseyin Akgün, Av. Cihan Söylemez aracılığı ile 2015 yılında Nazımiye Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat ederek Nazımiye İlçesi Dallıbahçe Köyü’nde ailesinin katledildiğini belirtti.

Ne olmuştu?

Nazımiyeli Nahiye Müdürü Zeynel Çavuş’un ailesi, iddiaya göre, jandarma birliklerince Çamurek Köyü Avlosen Deresi’nde kurşuna dizildi. Zeynel Çavuş ile birlikte öldürülenler arasında 36 yaşındaki gelini Humar ve Humar’ın çocukları olan; 20 yaşındaki Elif, 14 yaşındaki Mehmet, 11 yaşındaki Hadice, altı yaşındaki Ahmedi, beş yaşındaki ikizler Suzan ile Alicemal, üç yaşındaki Hetip ve iki yaşındaki Emine vardı.
Zeynel Çavuş’un oğlu ve Humar’ın eşi olan Hüseyin ile kardeşi Ali ise dağlara kaçtı. Kıyımdan sonra Kütahya’nın Altuntaş köyünde zorunlu iskâna tabi tutuldular. Bu karar 1947’de kalktı. Bakanlar Kurulu kararıyla memleketlerine döndüler. Ağabey Hüseyin 1952 yılında öldü. Geriye sadece Ali Akgün kaldı. Akgün’le ilgili kesin karar, 27 Ağustos 1955’te, Tunceli Valiliği’ndeki o toplantıda çıktı. Toplantıya vali yardımcısı, defterdar vekili, ziraat müdürü, tapu sicil muhafızı, toprak ve iskan müdürü katılmıştı. Alınan karar, kıyımın belgesi niteliğindeydi:
“…Hüseyin Altıntaş’ın nüfus hane kayıtlarında adı yazan Hüseyin karısı Humar ve Hüseyin evlatları Humar’dan doğma Elif, Mehmet, Hadice, Ahmedi, Suzan, Alicemal, Hetip, Emine’nin 1938 harekatında imha edildiği ve aile reisi Hüseyin Altıntaş’ın da 952 yılında öldüğü, haneden yalnız Ali Akgün’ün sağ kaldığı…”

 “Avlosan Deresinde toplu mezar”

Akgün’ün elinde, amcası Hüseyin Altuntaş ve ailesinin ‘imha’ edildiğine dair 27 Ağustos 1955’te Tunceli Valiliği’nce kendilerine verilen tapu sicil belgesi vardı. Belgede şöyle deniliyordu: “Hüseyin karısı Humar ve Hüseyin evlatları Humar’dan doğma Elif, Mehmet, Hadice, Ahmedi, Suzan, Alicemal, Hetip, Emine’nin 1938 harekâtında imha edildiği ve aile reisi Hüseyin Altuntaş’ın da 1952’de öldüğü, haneden Ali Akgün’ün sağ kaldığı” ifadesi yer aldı.

Avukat Söylemez: Karar ideolojik

Gelişmelerle ilgili basına açıklama yapan Av. Cihan Söylemez yaşananları şu ifadelerle aktardı:

1938 Yılı Dersim/Tunceli Askeri Harekatı sırasında katledilen sivillere ait Toplu Mezar Soruşturma Süreçleri ile İlgili Yeni Hukuki Gelişmeler üzerine Kamuoyunu ve Basını doğru, eksiksiz ve hukuki bağlamda bilgilendirmek ve tarihe not düşmek adına bu açıklamayı yapmak gereği duyulmuştur.

Müvekkil Hüseyin Akgün adına 05/05/2015 havale tarihinde Nazımiye Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat ederek;
Tunceli ili Nazımiye İlçesi Dallıbahçe köyü Avlosan deresinde, 1938 Tunceli Askeri Harekatı sırasında kurşuna dizilerek öldürülen akrabalarına ait toplu mezarın bulunduğunu belirterek,
Hüseyin Akgün’ün akrabaları olan Emine ALTINTAŞ (05.06.1936 doğumlu),Hetip ALTINTAŞ (01.07.1935 doğumlu), Ali Cemal ALTINTAŞ (26.03.1933 doğumlu), Suzan ALTINTAŞ(26.03.1933 doğumlu), Ahmedi ALTINTAŞ ( 03.12.1932 doğumlu), Hatice ALTINTAŞ (23.03.1927 doğumlu), Mehmet ALTINTAŞ (01.07.1924 doğumlu), Elif ALTINTAŞ (01.07.1918 doğumlu) ve Humar ALTINTAŞ’ın (01.07.1902 doğumlu) savcılık makamından toplu mezarın ulusal ve uluslararası hukuk hükümlerine göre açılmasını talep etmiştik.
Nazımiye Cumhuriyet Başsavcılığı ise “Zamanaşımını” ileri sürerek, dosyada kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar vermiş, soruşturma dosyasında yapmış olduğumuz itiraz sonucunda, Tunceli Sulh Ceza Hakimliğinin 02.11.2015 tarihli ve 2015/864 Değişik İş nolu kararıyla, Nazımiye Cumhuriyet Başsavcılığının kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararını kaldırmıştık.
Tunceli Sulh Ceza Hakimliğinin 02.11.2015 tarihli ve 2015/864 Değişik İş nolu aynı kararında “Toplu mezar mahalinde keşif yapılmadan, Adli Tıp Uzmanları eşliğinde kazı yapılmadan, insan kemiklerinin bulunması halinde ne şekilde ve hangi tarihte öldükleri tespit olunmadan, başvurucu-müşteki Hüseyin Akgün’den DNA örneği alınıp, Adli Tıp İncelemesi yapılmadan soruşturma sürecinin tamamlanmamış olacağını, dosyada etkin soruşturma sürecinin tamamlanmamasının İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi ve konuyla benzer Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi emsal kararlarına da aykırılık arz edeceğini” de belirtmişti.
Tunceli Sulh Ceza Hakimliğinin 02.11.2015 tarihli ve 2015/864 Değişik İş nolu kararından sonra Nazımiye Cumhuriyet Başsavcılığı 2015/142 soruşturma numarası ile soruşturma sürecine devam etmiş, toplu mezar mahalinde keşif yapılması planlanmış ancak güvenlik verilmemesi nedeniyle keşif ve toplu mezar kazısı sürekli ertelenmiş, süreç içinde de dosya savcıları da sürekli değişmiştir.
Soruşturma dosyasına son atanan Cumhuriyet Savcısı, Tunceli Sulh Ceza Hakimliğinin 02.11.2015 tarihli ve 2015/864 Değişik İş nolu kararını tatbik etmemek için “Kanun Yararına Bozma” talebiyle, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü Kanun Yararına Bozma Bürosuna müracaat etmiştir.
Bu müracaatın ardından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı “…İddia edilen olayın 1938 yılına ait olması, 1938 yılında yürürlükte bulunan Ceza Kanuna göre zamanaşımı süresinin dolduğundan, Tunceli Sulh Ceza Hakimliğinin 02.11.2015 tarihli ve 2015/864 Değişik İş nolu kararında isabet bulunmadığından” mütalaası ile Tunceli Sulh Ceza Hakimliğinin 02.11.2015 tarihli ve 2015/864 Değişik İş nolu kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 08.03.2024 tarih ve 2024/149 esas, 2024/1558 karar sayılı kararıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının talebini kabul ederek, Tunceli Sulh Ceza Hakimliğinin 02.11.2015 tarihli ve 2015/864 Değişik İş nolu kararının kaldırılmasına karar vermiş ve Yargıtay 1. Ceza Dairesinin “Kanun Yararına Bozma” talebini kabul etmesinin ardından Nazımiye Cumhuriyet Başsavcılığı aynı soruşturma dosyasında ikinci kez “Kamu Adına Kovuşturma Yapılmasına Yer Olmadığına” ilişkin karar verip ve soruşturma dosyasında mağdur-müşteki vekili olarak kararı tarafımıza tebliğ etmiştir.
Soruşturma Makamının, Adalet Bakanlığının, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının talepleri neticesinde Yargıtay 1. Ceza Dairesinin Kanun Yararına Bozma kararı, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasın Hukuk Devleti ilkesinin ihlalidir.
Bir toplu mezarın açılmasını engellemeye çalışmak, toplu mezarın açılması yönünde karar vermiş Tunceli Sulh Ceza Hakimliğinin kararını kaldırarak, geçersiz kılmaya çalışmak; Hukuk Devletine, yargının bağımsızlık ve tarafsızlığına gölge düşürmektir.
Savcılık Soruşturmasında olan nüfus kayıtlarında katledilenlerin isimleri bulunmaktadır. 1938 yılı Tunceli Askeri Harekatında katledilen ve toplu mezarda olan şuan 2 yaşında, 3 yaşında, 4 yaşında, 6 yaşında, 11 ve 14 yaşlarında çocuklar, 20 yaşında ablaları ve 38 yaşında annelerinin kemikleri toplu mezarda kefensiz şekilde bulunmaktadır.
“Kanun Yararına Bozma” süreci düşüncesinin arkasında “siyasi saikler” bulunduğunu düşünüyoruz.1938 yılında Tunceli Askeri Harekatı sırasında, Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı bağlı binlerce çocuk, kadın, genç yetişkin ve ihtiyar askeri harekat sırasında hunharca katledilmiştir. Tunceli’de katledilen insanlara ait yüzlerce toplu mezar noktası bulunmaktadır. Bunlardan biri de Nazımiye ilçesi Dallıbahçe köyü Avlosan mevkiinde ki soruşturmaya konu toplu mezardır.
Resmi Tarihin “İsyan bahanesi” yüzsüzlüğü ile ne yazık ki katledilen siviller görmezden geliniyor ve 1938 yılında Dersim’de yoğun şekilde yaşanan İnsan Hakları İhlallerinin açığa çıkartıldığı bu gibi soruşturma süreçleri kapatılmaya çalışılıyor. Daha önce Tunceli’nin Hozat İlçesi Karabakır köyü Sekesure mevkiinde bulunan bir toplu mezar, mağdur aile bireyleri ve avukatlıklarını yapan şahsımın hukuki mücadelesi ile 2015 yılında açılmıştı.
Sekesure toplu mezarından çocuklara, kadınlara, yaşlılara ait insan kemikleri çıkmıştı. Adli Tıp İncelemesinin ardından toplu mezarda ki insan kemikleri, ailelere iade edilmiş, inançlarına uygun şekilde defin edilmişlerdi.
Yargıtay 1. Ceza Dairesinin “Kanun Yararına Bozma” kararı hukuki değil, ideolojiktir.
Toplu Mezarlar gerçeğini “zamanaşımı” bahanesi ile inkar etmeye çalışmaktır.
Adalet Bakanlığının “Kamu Yararına Bozma” talebinde bulunması da Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın “Dersim Katliamı” kabul eden beyanlarından geri döndüğü ve bu konuyu siyaseten istismar ettiğine ap-açık bir işarettir.
Mevcut Adalet Bakanın, AİHM Kararlarını tatbik etmemesi ve AİHM Kararlarına uygunluk arz eden iç hukukta ki mahkeme kararlarını tatbik etmemesi de, devletin “Hukuk” niteliğinin tasfiye edilmek istendiğini bizlere göstermektedir.
Nazımiye Cumhuriyet Başsavcılığının kararına karşı Tunceli Sulh Ceza Hakimliğine itirazda bulunduk. Şimdi itiraz mercii olan Tunceli Sulh Ceza Hakimliğinin, Tunceli Sulh Ceza Hakimliğinin 2015 tarihli, toplu mezarın açılmasına dair kararına sahip çıkıp-çıkmayacağını göreceğiz. Hakimlik bu karara sahip çıkmaz ve direnme kararı vermezse ulusal ve uluslararası hukuktan kaynaklı haklarımızın ihlal edildiği gerekçesi ile Anayasa Mahkemesine müracaat edeceğiz.
Dersim Gazetesi

Recent Posts

Dersim’de durdurulamayan göç kitap oluyor: Yazarlar katkı çağrısı yaptı

Günümüze doğru geldikçe her geçen gün nüfusu düşen, son yıllarda özellikle Kanada’ya olan göçten dolayı…

2 gün ago

Tülay Hatimoğulları: Bu cinayet tıpkı Susurluk gibi mafya ve siyasetin nasıl iç içe geçtiğini deşifre etti

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Diyarbakır’ın Tavşantepe Köyünde katledilen Narin Güran’ın mezarını ziyaret…

3 gün ago

TÜİK açıkladı: Yaşam süresi en uzun il 80,8 ile Dersim

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), "Hayat Tabloları, 2021-2023" istatistiklerini açıkladı. Türkiye’de doğuşta beklenen yaşam süresi, 77,3…

3 gün ago

Almanya’da ayrımcılığa karşı çıktığı için işten atılan Dersimli profesör için imza kampanyası başlatıldı

1 Ağustos 2018’den bu yana Berlin’deki özel Akkon Üniversitesi’nde göç, katılım ve mülteciler konusunda dersler…

4 gün ago

Deprem uzmanı Demirtaş: Dersim depremi Diri Fay Haritası’nda yer almayan bir fayda gerçekleşti

Dersim’in Pülümür ilçesinde dün saat 16.44'te 4,1 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Depremin, 7 kilometre derinlikte…

4 gün ago

Dersim’de 4,1 büyüklüğünde deprem

Dersim'in Pülümür ilçesinde, saat 16.44'te 4,1 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Afet ve Acil Durum Yönetimi…

5 gün ago