Balaban Aşireti, Anadolu’nun sosyokültürel mozaiğinde önemli bir yere sahip olan Alevi-Türkmen kökenli bir topluluktur. Bu araştırma, özellikle Dersim’in Pülümür ilçesi ve Sansa Deresi bölgesindeki tarihine odaklanarak aşiretin kökenlerini, göç dinamiklerini, yerleşim süreçlerini ve bölgedeki etkileşimlerini ele almaktadır. Turan, Yılmaz, Kahraman ve Şengül gibi ailelerin Balaban Aşireti ile bağları, köy yerleşimleri, gelenekleri ve Dersim’in özgün yapısıyla uyum süreçleri bu çalışmanın temelini oluşturmaktadır.
Balaban Aşireti’nin kökenleri, Orta Asya’nın Horasan bölgesine ve Oğuz Türkmenlerinin Afşar (Avşar) boyunun Köpekli koluna dayanır. 10. yüzyıldan itibaren Horasan’dan başlayan göç hareketiyle önce Balkanlara, Bulgaristan ve Trakya’ya yerleşen aşiret, burada “Balaban” adını taşıyan köyler kurmuştur. Yaklaşık 500 yıl önce, bugünkü Yunanistan sınırlarındaki Dimetoka’dan Anadolu’ya ikinci bir göç dalgası yaşanmıştır. Bu süreç, sözlü tarihlerde aşiretin kimliğini şekillendiren kritik bir dönem olarak aktarılır.
Anadolu’da ilk durakları Ege, İç Anadolu ve Güneydoğu bölgeleri olmuştur. Osmanlı’nın iskân politikaları nedeniyle Rakka ve Halep’e sürülen Balabanlılar, daha sonra Malatya’ya yerleşerek burada Yazıhan’da kendi köylerini kurmuşlardır. Malatya, aşiretin dallanarak Anadolu’nun farklı vilayetlerine yayıldığı bir merkez haline gelmiştir. Dört kardeşin (Hasan, Hüseyin, Ali ve Süleyman) öncülüğünde Kırşehir, Çorum, Sivas, Erzincan, Erzurum ve Tunceli gibi bölgelere dağılan aşiret, bu süreçte Dersim’le de temas kurmuştur.
Balaban Aşireti’nin Dersim coğrafyasına, özellikle Pülümür ve Sansa Deresi’ne yerleşimi, 18. yüzyıl veya daha öncesine dayanmaktadır. Aşiretin Erzincan-Erzurum bölgesindeki varlığı, Dersim’e göç sürecini kolaylaştırmıştır. Balaban Dere olarak da bilinen Sansa Deresi vadisi, aşiretin buradaki köklü yerleşiminin en belirgin kanıtıdır. Aşiretin “Ali” koluna mensup bireylerin Pülümür’de yoğunlaşması, kollar arasındaki farklılaşmanın yerleşim düzenini şekillendirdiğini gösterir.
Pülümür’e bağlı köyler, Balaban Aşireti’nin bölgedeki yayılımını yansıtan önemli izler taşır:
Pülümür’ün Tarihî Arka Planı:
MÖ 2200’lere uzanan tarihiyle Pülümür, Hurrilerden Osmanlı’ya kadar pek çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. 1936’da Tunceli’ye bağlanan ilçe, aşiretlerin özerklik mücadelesinde kritik bir rol oynamıştır.
Aşağıdaki tablo, ailelerin köyler ve tarihî bağlantılarını özetlemektedir:
Aile | Köy/Bölge | Bağlantı |
---|---|---|
Yılmaz | Çayırlı (Kaspikan) | Aziz (Ağa) Yılmaz, aşiretin soy seceresinin hazırlanmasına katkı sağlamıştır |
Yılmaz | Pülümür (Uzunevler) | Öğretmen Yılmaz Doğan’ın adı geçmekle birlikte, Balaban bağlantısı net değildir |
Kahraman | Pınarlıkaya (Erzincan) | Kahraman Özgül, aşiret tarihine dair önemli bilgiler aktarmıştır |
Kahraman | Şeneke/Şenek | “Kahraman” mezrası, ailenin bölgedeki varlığını işaret eder |
Kahraman | Dağyolu (Şeteri) | “Kahramanlar” mezrası, ailenin yerleşim izlerini gösterir |
Şengül | Sansa Boğazı | Şengül Dağı’nın varlığı, coğrafi bir bağlantıyı düşündürür |
Turan | Pülümür (Mezra) | Turan Fırat’ın adı geçmekle birlikte, Balaban bağlantısı belirsizdir |
Not: Turan ailesiyle ilgili doğrudan bir bağlantı tespit edilememiştir.
Balabanlılar, Alevi-Bektaşi geleneğinin ritüellerini (cem törenleri, semahlar) ve göçebelikten kalma “yayla kültürünü” korumuştur. İnançsal olarak Hacı Bektaş-ı Veli halifelerinden Seyyid Ali Sultan’a (Kızıldeli Sultan) bağlıdırlar. Ancak zamanla Malatya ve Erzurumlu Alevi pirlerine bağlanan kollar oluşmuştur. Dilsel olarak Türkçe’nin yanı sıra Zazaca da konuşulur; bazı bireyler kendilerini Zaza olarak tanımlar.
Balaban Aşireti’nin köylerinde geleneksel mimari (ocaklı evler, tarihi mezarlıklar) ve ritüel alanlar hâlâ ayaktadır. Kentleşmeyle birlikte genç nüfusun göç etmesine rağmen, Sansa Deresi çevresindeki köyler kültürel kimliği yaşatmaktadır.
Balaban Aşireti, Horasan’dan Anadolu’ya uzanan bin yıllık göç yolculuğuyla şekillenen, Dersim’in sosyal dokusuna kök salmış bir topluluktur. Tarih boyunca maruz kaldığı sürgünler ve iskân politikalarına rağmen kültürel kimliğini korumayı başarmıştır. Dilsel çeşitlilik, inançsal dinamikler ve siyasi roller, aşiretin çok katmanlı yapısını yansıtır. Ancak Turan ailesi gibi bazı bağlantılar belirsizliğini korumaktadır. Yerel arşivlerin incelenmesi, sözlü tarih çalışmaları ve detaylı soybilimsel araştırmalar, bu eksiklikleri tamamlayabilir. Bugün hem akademik çalışmalarda hem de sözlü tarih anlatılarında, bu dirençli mirasın izleri takip edilebilmektedir.
Kürt halk müziğinin güçlü sesi Ayşe Şan, ölümünden 29 yıl sonra vasiyeti üzerine Diyarbakır’da yüzlerce…
İran’da Jina Mahsa Amini’nin öldürülmesinin ardından yükselen halk isyanının bastırılması ve süregelen devlet şiddeti karşısında…
Önergede, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın verilerine göre yaklaşık 20 milyon yurttaşın sosyal yardımlarla…
Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Yasemin Ersoy, kene ile ilgili önemli bilgiler verdi. Kenenin…
Günlük hayatın temposu ve uzun süre ayakta kalmak, ayaklarda yorgunluk ve gerginliğe yol açabiliyor.…
Son yıllarda sağlıklı beslenme trendleri arasında öne çıkan keten tohumu, içeriğindeki zengin lif, omega-3 ve…