Categories: EkolojiGüncel

Çevre aktivistleri uyarıyor: Ağrı Dağı son 30 yılda 35 metre eridi

 

En son patlamasını 2 Temmuz 1840 yılında gerçekleştiren ve tepesinde adeta bir gelinlik gibi duran buzulları ile meşhur Ağrı Dağı, son yıllarda artan küresel ısınmadan dolayı yeni bir şekil alacak gibi.

Her toplum için ayrı bir anlam ifade eden Ağrı Dağı, sadece manevi yönü değil doğaya ve turizme olan katkıları ile önemli bir yer. Düşünün eğer tepesindeki buzullar erirse Ağrı Dağı’nın herhangi sıradan bir dağdan ne farkı kalacak? İhtişamına en çok güç katan da başındaki kar ve buzullar.

Türkiye Çevre Platformu Danışma Kurulu Üyesi Mehmet Nuri Taşdemir ve beraberindeki çevre dostu arkadaşları 2023 yılının ağustos ayında Ağrı Dağı zirvesine yaptıkları yürüyüşte, zirvedeki buzulların eridiğini ve olası tehlikeleri duyurdular.

Bu zirve tırmanışından önce yani 17 Temmuz 2023’te dağdan aşağıya kopan buzullardan dolayı oluşan sel sularının sürüklediği kayalar ve 30 Ağustos 2023 tarihinde bir grup dağcı dağda iken kopan kayaların neredeyse onların hayatına mal olacak olması tehlikelinin ne boyutta olduğunu gösteriyor.

Ağrı Dağı eteklerinde küresel ısınmadan kaynaklı oluşan kumlu toprak havzalarında konuştuğumuz Taşdemir’in dikkat çeken açıklamaları şöyle:

 

“Ağrı Dağı 5165 metrelik yüksekliği ile Türkiye’nin zirvesi ve çatısıdır.  20-30 yıl önceki kitaplarımızda mevcut olan ölçüm 5165 metredir. Şu andaki kitaplarımızda teşhir edilen ölçüm 5137 metredir. Ama geçen yıl 5 Ağustos’ta Ağrı Dağı’na yaptığımız zirve yürüyüşü sırasında 5130 metre olarak bir kez daha ölçüp teyit ettik.

Bölgede küresel ısınma ile birlikte Ağrı Dağı’nın zirvesindeki buzullar erimiştir. Bu şu anda 34-37 metre kadar buzulun erimesi demektir. Zirvenin 4700- 4800 metresine kadar daha dik olan kısımdan -sonraki biraz daha yatık olan kısım buzul tabaka eridiğinden üst kısım daha meyilli ve düşük bir hal almıştır. Buna da 34-37 metrenin yüzde 20-30 meyilli ile baktığımız zaman bu 100-150 metre kadar buz tabakasının erimesi demektir.

Ağrı Dağı bölgesi zaten sönmüş bir volkaniktir. Bu küresel ısınma ile birlikte bölgede yer yer kayaların erimesi gözle görülmektedir. Zaten kumlu bir arazi yapısına sahip olan bölgede küresel ısınma etkisi ile sert esen rüzgâr ve dik vuran güneş ışınlarından dolayı eriyen kayalar hemen hemen her gün aşağılara dökülmektedir.

Bunun sonucu bölgede kum ve toprak havzaları oluşmuş. Bunlar eriyen ve çöken buzul tabakası sonucu oluşan toprak hafızalarıdır.  Bu da küresel ısınmanın geldiği noktayı en iyi gösteren örneklerden bir tanesidir.”

“Küresel ısınma dağın taşını-toprağını ufalıyor”

Mehmet Nuri Taşdemir sözlerine şu vurgularla devam ediyor:

“Yüksek rakımlı dağın, güneşin ve rüzgârın etkisiyle erimesi ve bu erime sonucu sökülen kayalardan rüzgarla birlikte oluşan kumlar bu ısınmanın başka bir boyutu, başka bir kanıtı. Küresel ısınma dağın toprağını, taşını ufalayıp aşağıya taşıyor. Bununla beraber küresel ısınma apayrı bir boyut alıyor

Bölgemizde daha önce 5165 metre olarak coğrafya kitaplarında da yazılan rakam şu anda 5137 metre olarak tescillenmiş olup ama bu 5137 metre olan tescilli rakam yaklaşık 20- 30 yıl öncekinin tescillidir. Bu rakam şu anda 5130 ile 5130’un altına düşmektedir.”

Son olarak küresel ısınmanın, küresel bir sorun olduğunu belirten Taşdemir, çözüm için de küresel bir güç birliği çağrısı yapıyor:

“Çevre platformu olarak buradan tüm dünyaya seslenmek istiyoruz. Küresel ısınmanın oluşması büyük bir çevre katliamıdır. Doğa katloluyor.  Ağrı Dağı’ndaki buzullar ve karlar bölgedeki tüm gölleri ve su kaynaklarını beslemektedir. Hatta Van Gölü’ne bile yer altından su desteği sağlamaktadır. Bu küresel ısınma ile bölgedeki sulak alanlarda, Doğubeyazıt sazlıklarında bile suların azaldığı görülmektedir. Bu da bölgenin ne kadar vahim bir durumda olduğunun göstergesidir. Bunun için tüm kamuoyunun, dünyanın ve bilim insanlarının buna bir çare bulması ve küresel ısınmanın önüne geçmesi lazım.”

Herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini söyleyen Taşdemir, sözlerini şu ifadelerle sonlandırıyor:

“Herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor.  Çünkü biz doğa ile varız.  Doğa var oldukça biz de var olacağız. Ağrı Dağı’nın buzulları, suları bize ne yapacak? Bitki örtüsünü geliştirecektir. Bitki örtüsü ise bize oksijen verecektir. Bundan dolayı bizim yaşamamız doğaya bağlıdır. Bunun için küresel ısınmaya karşı tedbir almak hepimiz için elzemdir.  Küresel ısınmanın yarattığı tahribatlara karşı hepimizin ortak hareket etmesi lazım.”

Haberin videosuna buradan ulaşabilirsiniz:

Dersim Gazetesi

Recent Posts

Dersim’de durdurulamayan göç kitap oluyor: Yazarlar katkı çağrısı yaptı

Günümüze doğru geldikçe her geçen gün nüfusu düşen, son yıllarda özellikle Kanada’ya olan göçten dolayı…

2 gün ago

Tülay Hatimoğulları: Bu cinayet tıpkı Susurluk gibi mafya ve siyasetin nasıl iç içe geçtiğini deşifre etti

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Diyarbakır’ın Tavşantepe Köyünde katledilen Narin Güran’ın mezarını ziyaret…

3 gün ago

TÜİK açıkladı: Yaşam süresi en uzun il 80,8 ile Dersim

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), "Hayat Tabloları, 2021-2023" istatistiklerini açıkladı. Türkiye’de doğuşta beklenen yaşam süresi, 77,3…

3 gün ago

Almanya’da ayrımcılığa karşı çıktığı için işten atılan Dersimli profesör için imza kampanyası başlatıldı

1 Ağustos 2018’den bu yana Berlin’deki özel Akkon Üniversitesi’nde göç, katılım ve mülteciler konusunda dersler…

4 gün ago

Deprem uzmanı Demirtaş: Dersim depremi Diri Fay Haritası’nda yer almayan bir fayda gerçekleşti

Dersim’in Pülümür ilçesinde dün saat 16.44'te 4,1 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Depremin, 7 kilometre derinlikte…

4 gün ago

Dersim’de 4,1 büyüklüğünde deprem

Dersim'in Pülümür ilçesinde, saat 16.44'te 4,1 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Afet ve Acil Durum Yönetimi…

5 gün ago