Nursel Şengezer
Altın Portakal seçkisinden çıkarılan “Kanun Hükmü” belgeselinin yönetmeni Nejla Demirci; filmi çekme öyküsünü ve filmine uygulanan yasağı anlattı.
Filmi nasıl çektiniz?
Aslında ben başka bir hikâyenin peşindeydim fakat kız kardeşim 2017’de ihraç olduğunda ona destek için gittim Bodrum’a ve Bodrum’da karşılaştığım şey beni çok etkilemişti. Yani KHK meselesinin sadece Yasemin’in işten atılmasının sadece bizi üzmeyecekti, sadece Yasemin’in meselesi değildi. Aslında bunun çok toplumsal bir mesele olduğunu yani bir kişinin kamudan ihracının birçok kişiyi ilgilendirdiğini gördüm. Sonra Yasemin’in hastaları örgütlendiler ve doktorumuzu geri istiyoruz kampanyası yürüttüler. O yazın sıcağında yaşlı kalp hastası insanlar, sokakta bir hak mücadelesi vermeye başladılar. Bu çok etkileyiciydi, sonra meslek örgütleri geldiler. Orada Yasemin hastaları iyi hekimliğin ne demek olduğunu gösterdiler ve bunun bir belgesel filme dönüşmeyi hak eden bir hikaye olduğunu düşündük. Engin Hoca’yla tanıştığımda o benzersiz yaratıcı eylemleriyle ve öğrencileriyle karşılaştığımda, öğrencilerinin ve velilerin onun ne kadar özlediğini gördüm. Orada bir öğretmen, Bodrum meydanında sadece işini değil hayatını istiyordu. Ve hayranlık uyandıracak eylemler yapıyordu.
Ne tür engellemelerle nasıl karşılaştınız?
Bir hayat mücadelesi veriyorlardı, Engin öğrencilerini toplayıp satranç dersleri veriyordu. Yasemin de hastalarını karşılıksız muayene etmeye başladı. Ona ihtiyaç duyan hastalarına gitmeye başladı. Başka türlü bir hayat oluştu ve biz bunu kameramızla görüntülemeye başladık. Engellemek için işbirliği tekliflerinden, kameramıza saldırıya karşı birçok şeyle karşılaştık. Ardından yasak oluştu. Bir diğer talihsizlik ise post prodüksiyonunu yani kurgusunu Türkiye’de yapamadık, o yüzden de süreç biraz uzadı. Ama aynı zamanda yasağa karşı, bir hukuksal mücadele de devam ediyordu. Filmin sorunlarını çözemeden pandemi başladı. Ama henüz kaba kurgusunu bitirmemişken, üç festivale seçildik. Bu arada hesaplarımıza el koydular ama AYM’nin lehimize karar vermesiyle devlet bana tazminat ödedi.
Antalya Film Festivali çok istediğim bir festivaldi. Çünkü ben bir önceki filmimde başvuramamıştım. Başka bir sansür vakası yaşanmıştı ve bir tutum almıştık oraya karşı.
Bu arada filmin karakterlerinden birisi tırnak içinde haklarını geri aldı ve geri döndü, diğer karakterimiz henüz dönmedi. Ama hakkında yürüyen bir dava da yok. Bu kadar açıklama yapmak zorunda değiliz ama nasıl bir ruh halinde, nasıl bir durumda olduğunuzu, yani nasıl büyük bir fakirlik içinde, çoraklık içinde olduğumuzu da biraz anlatmak istediğim için bunları söylüyorum.
Antalya Film Festivali’ne katılan karakterlerin GBT’sini mi yapıyorlar?
Ben bir belgesel üzerinde çalışıyorum birkaç yıldır, konusu suça sürüklenen çocuk, o çocuk şu anda cezaevinde. Yani onun hükmü geri bırakılmasına ilişkin bütün dosyaları bozuldu. E ben o filmi bitireceğim yani bir yıl içerisinde şimdi. Ne olacak o çocuğun cezaları bitmedi diye, engellenecek mi film? Kendileri zaten duruma ikna olmuş değiller. Ayrıca üzgünler, festival yönetiminin çok üzgün olduğunu biliyorum.
Filmin engellenmesi konusuyla mı ilgili sizce?
Bu sorunun cevabını yasaklayanlar verecek. Filmi bu seçkiden çıkaranlar bunun cevabını vermeli. Bir belgesel filmin, acısı olan bir şeyin, bir hikâyenin başka insanlarla birlikte paylaşabilmek en büyük ödül. Bu coğrafyada üretilen filmleri halkla buluşturma sorumluluğu var. Bu sorumluluğunu yerine getirmeli. Bir filmi resmi olarak seçkisini alıp, gayri resmi bir şekilde atamaz.
Cumhuriyet Halk Partili Belediye Başkanı, sosyal demokrat partili bir siyasetçi en anti demokratik uygulamayı yapıyor. Hem de pervasızca. Emeğe saldırıdır bu. 150 bin tane insanın hayatına hikayesine saldırıdır. Bu topraklarda yaşanan bu denli büyük bir acıya sırtını dönmektir. Bir sinema emekçisiyle, bütün bir sinema sektörüyle dalga geçmektir.
KHK Platformları Sözcüsü Münir Korkmaz: Kanun Hükmünde filmini, Türkiye’nin her yerinde göstereceğiz
“Kanun Hükmünde Bodrum’da KHK’yla ihraç edilen bir doktor ve bir öğretmenin onur mücadelesini anlatan bir filmdi. Gerçekten bizi sevindiren bir şeydi. Birçok engellere rağmen Antalya Film Festivali’nde gösterime, yarışmacı filmler arasına girmişti. Tam filmi tanıtmaya başlamışken, Antalya Film Festivali
Komitesi filmi son dakikada yarışmadan çıkarttı. Bu bizi derinden üzdü. Bu sadece bir filmin
yarışmadan çıkartılması değil, KHK’lılara uygulanan düşman hukukunun devam ettirilmesidir. Duyduğumuz an bir biz tepkimizi gösterdik; bizimle beraber sinema alanındaki örgütlerin hepsi tepkilerini gösterdi. Sosyal medya üzerinden gösterilen tepkiler sonucunda Antalya Film Festivali jürisi çekildi. Jüri artık görev yapmayacağını söyledi, film tekrar yarışmaya alınana kadar. Bu film artık sıradan bir film değil bizim filmimiz bu. Zaten yedi yıldan beri tam anlamıyla izolasyona tabi tutulmuşuz. Bize uygulanan hukuksuzluklar artık dayanılmaz hale gelmiş durumda. Antalya Film Festivali Komitesi’ne ve Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne buradan çağrı yapıyorum, bu filmi tekrar gösterime almak zorundasınız. Asla kabul etmeyeceğiz. Bu filmi orada göstermeseniz dahi Türkiye’nin dört bir yanında bu filmi biz göstereceğiz ve KHK zulmünü kamuoyuna daha çok yansıtacağız.”
Dersim Belediyesi’nde başlatılan nöbete katılan yurttaşlar, “Dersim’e sefer olur ama zafer olmaz” diyerek irade gaspına…
Dersim Belediye Eş Başkanı Cevdet Konak ve Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün de aralarında olduğu…
Dersim Belediyesi'nde başlatılan nöbet eyleminde eşbaşkanlar, kararın kayyım hazırlığı olduğunu belirterek mücadele çağrısı yaptı. Dersim'de…
Dersim Belediye Eşbaşkanı Cevdet Konak ile Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'e 6 yıl 3'er ay…
Elâzığ’da 32 yaşındaki Burcu Demir’i 8 Şubat’ta katleden Uzman Çavuş Murat Coşansel’in yargılandığı davanın 4.…
Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) 15. Bölge Müdürlüğüne bağlı Tunceli Şubesi ekipleri, il genelinde…