Doğurganlık seviyesindeki düşüşün ardından 2025’i ‘aile yılı’ ilan eden iktidar kadınları ve LGBTİ+ları hedef almayı sürdürüyor. Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü, toplumsal cinsiyet ve bu kapsamda kullanılan bazı kavramlara karşı tutum alınmasını bildiren genelgeyi 81 ilin müdürlüğüne gönderdi.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın konuya ilişkin açıklamasında, toplumsal cinsiyetin “biyolojik cinsiyetin ötesine geçen” bir inşa olduğu yönündeki bilimsel ve akademik literatür “tehdit unsuru” olarak tanımlanıyor.
Toplumsal cinsiyet konusunda evrensel hak temelli kavramları hedef alan bu genelgeye İnsan Hakları Derneği’nden (İHD) tepki geldi. “Toplumsal cinsiyet eşitlik mücadelemiz sürecek” başlığıyla kamuoyuna yazılı yapılan açıklamada genelgeye ilişkin, “Hem Uluslararası Sözleşmelere hem Anayasaya aykırı olup insancıl hukuka da tamamen aykırılık teşkil etmektedir” denildi.
Bakanlığın açıklamasının insan, kadın ve LGBTİ+ hakları açısından son derece tehlikeli ve çağ dışı bulduğunu belirten insan hakları savunucuları, “Söz konusu açıklama başta anayasaya aykırıdır. Türkiye Cumhuriyeti devleti kendi Anayasasının 90. Maddesi ile Uluslararası Sözleşmelerin kanun hükmünde olduğunu hatta iç hukukla uluslararası hukukun çatışması hailinde uluslararası hukukun geçerli olduğunu açıkça belirtmiştir. Yani Bakanlık tarafından yapılan bu açıklama her şeyden önce Anayasanın 90. Maddesine aykırıdır” uyarısı yaptı.
“Uluslararası Hukukun tarafı olan bir devletin her konuda ‘yerli ve milli’ kavramlarını öne çıkarması anlaşılmaz bir durumdur. Türkiye Cumhuriyeti devleti birçok Uluslararası Sözleşmenin tarafıdır ve Bakanlık tarafından yapılan bu açıklama sözleşmelerinin birçoğunun ihlali anlamına gelmektedir. Her şeyden önce CEDAW yani Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için yapılmış bir sözleşmedir. Türkiye bu sözleşmenin tarafıdır. Her alanda ayrımcılığı yasaklayan birçok sözleşmenin altında Türkiye Cumhuriyeti devletinin imzası bulunmaktadır.”
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 14. Maddesi’nin cinsiyet ayrımcılığını yasaklayan kapsamda olduğuna işaret eden İHD, toplumun tüm kesimlerini genelgeye karşı tavır almaya çağırdı:
“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin sözleşmenin 14. Maddesi temelinde cinsel kimlikleri nedeniyle farklı muameleye tabi tutulan kişilerin yaptığı şikayetler üzerine verdiği kararlar ve bu konuda oluşmuş içtihatlar da bulunmaktadır. İnsan hakları savunucusu kadınlar ve LGBTİ+lar açısından son derece tehlikeli bulduğumuz bu sözleşmeye karşı kendilerini insan hakları savunucusu demokrat olarak niteleyen toplumun tüm kesimlerinin tavır alması gerektiğini düşünüyoruz. Bu coğrafyamızdaki çeşitli bedeller ödeyerek kazandığımız bazı hakların tamamen elimizden alınması ve Uluslararası Sözleşmelerin yerle bir edilmesi anlamına gelmektedir.”
İnsan Hakları Derneği, açıklamanın sonunda, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nı yaptığı açıklamayı bir kez daha gözden geçirmeye ve geri çekmeye çağırırken; buna karşı olan tüm kesimlerin de ses yükseltmesini talep etti.
1. Domates Soğuk hava domatesin iç dokusunu bozar ve lezzetini yitirir. En doğru saklama…
Peki, Kararsız Erkek Durumu (IMS) tam olarak nedir? Hangi işaretlerle kendini gösterir? IMS karşısında…
İstenmeyen tüylerden kurtulmanın hızlı ve acısız yollarından biri olan tüy dökücü kremler, günümüzde en…
İshal, sindirim sisteminin bozulmasıyla ortaya çıkan ve vücuttan fazla sıvı kaybına neden olan yaygın bir…
Gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle her hafta Galatasaray Meydanı’nda…
Renyum, nadir bulunan ve endüstriyel uygulamalarda kritik bir rol oynayan önemli bir elementtir. Kimyasal özellikleri…