Categories: GüncelKültür Sanat

Kül Döner Ateşine

“Menekşe dağları kan
Ülkem Sürgüne
Göç olursun
Türküsüz kalır Dersim
Ben ki döneceğim bir zaman
Kül döner Ateşine”

Değerli yoldaşım şair – yazar Mehmet Çetin’i kaybettik. Tarifsiz bir üzüntü içindeyim. Mehmet, bir yıldır kanser illetiyle mücadele ediyordu. Mehmet’in durumu kötüleşince iki ay önce İstanbul’da bir hastaneye yatırılmış ve yoğun bakımda tedavisine devam ediliyordu. Ben de tüm dostları gibi umutlu bir bekleyişle Mehmet’in aramıza dönmesini bekliyordum, fakat olmadı. Sevgili yoldaşımız, yoğun bakımdan çıkamadı, son nefesini sonsuzluğa uzatarak aramızdan ayrıldı.

Mehmet Çetin 1981 yılında tutuklanmış ve ağır işkencelere maruz kalmış bir yoldaşımızdı. 8 yıllık tutsaklık sürecinde bir çok arkadaşımız gibi o da şiir ve öykü yazmaya yoğunlaşmış, şiirleri bir çok dergide yayınlanmıştı.

Cezaevindeyken çıkan “Birağızdan” adlı şiir kitabı, Enver Gökçe şiir ödülüne değer görülmüştü. Mehmet Çetin ile bu şiirleri üzerinden cezaevindeyken mektuplaşarak tanışmış, çıktıktan sonra da bu tanışıklığımız yakın bir dostluğa ve birlikte çalışmaya dönüştürmüştük. Türkiye’nin birçok kentinde gerçekleşen konserlerime Mehmet’le birlikte gider olmuştuk. Uzun konser yolculuklarımız, ortak duyarlılıklarımızı besleyen bir paylaşım yankısına dönüşmüştü. Mehmet bir yandan bestelerim için yeni sözler yazıyor, diğer yandan sahne performansımın daha etkili olmasına dönük önerilerde bulunuyordu. Aynı siyasi gelenekten ve kültürden geliyor olmamımız ortak bir sanat üretiminin derinliğine açılmamızı sağlamıştı. Bu nedenle ortak çalışmamızın tematik yörüngesi “Kayıplar ve Dersim tarihi” olmuştu.

Mehmet, zaman kaybetmeden bestelemem için yazdığı sözlerin ilki, çok etkilenerek bestelediğim “Bir Kanardağ Öyküsü” olmuştu. Dersim tarihini böylesine güçlü ve tüyler ürpertici bir şekilde dile getiren bir şiirle karşılaşmamıştım daha önce.

“Kanı Susturun”, “Kayıp”, “Ülkem Nereye”, “Pepug Kuşunun Öyküsü”, “Kıvrılmış Uyur Ölüm”, “Ateşte Sınandık” adlı eserlerimin sözleri onun imzasını taşıyordu.

Şiire kattığı büyük anlam, doğup büyüdüğü o acılı coğrafyanın gerçeğiydi. Bazen hüzünlü bazen de isyana çağıran bir gerçekti bu. Tepeden tırnağa Dersimdi Mehmet. Bizi aynı duyguda buluşturan gerçeğin kendisi de buydu zaten.

Bir dönem de Munzur Aydın ve Sanatçılar Platformu’nda (MASAP) birlikte çalışmalar yürütmüştük. Yaşamının son 10 yılını Hollanda’da geçiren Mehmet, kendi anadili Kırmançki’ye de yoğunlaşarak önemli eserler ortaya çıkardı. Bu eserler Dersimli birçok sanatçı tarafından bestelendi.

Sevgili Mehmet Çetin şair, yazar kimliğiyle en verimli zamanlarından birini yaşıyordu aslında. Bilgi birikimiyle, özgün ve güçlü kalemiyle daha çok kıymetli eserler üreteceğini beklerken, kanser illetine yakalanmasıyla birlikte yazmaya yoğunlaştığı hayatı bir an da kabusa dönüşmüştü ne yazık ki.

Rahatsızlığını öğrendiğimde kendisini aramış, mutlaka bir an evvel tedaviye başlamasını önermiştim. Mehmet’le aramızdaki sevgi çok büyüktü. Belki de bu nedenle tartışmalarımız da büyük olmuştur.

Son yıllarda dostluğumuz, tartışmalarımızın gölgesinde kalmıştı. Bunun telafi edecek zamanımız olmadı maalesef ki. Ama son zamanlarında ortak dostumuz sevgili Hüseyin Ayrılmaz’a, “Hüseyin hayat sandığımızdan da kısa. Yaşarken birbirimize daha çok sarılalım. Ferhat’ın sürgünde olmasını kabullenemiyorum. Keşke bu süreçte ülkede olsaydı” demiş, aramızdaki sevgi bağının derinliğine özlem yüklediğini öğrenmiştim.

Evet, Mehmet’im, sevgili yoldaşım, keşke hayat böylesine acımasız olmasaydı ve ölüm seni bizden koparmasaydı. Bu beklenmedik gidişle tarifsiz bir acıya bıraktın bizi. Esprili konuşmalarını, bazen gözyaşları eşliğinde hayata dair anlattıklarını ve sözlerinle birlikte o ateşli tartışmalarımızı çok özleyeceğimi bilmeni isterim.

Şimdi “Serba ma nıka waxte merdayno” diyerek o kutsal topraklarda sonsuz bir uykuya dalacaksın. Şu Kasım sonbaharında seni hüzünle saracak dağların ve menekşelerin yurdu. Geride dillerde yeşeren ölümsüz sözcüklerin kaldı. Zamanı yırtarak bizlerde ve ölümsüzlükte yaşayacaksın her daim.

Ne kadar sürecek bilemem ama bir gün o kutsal topraklarda mutlaka buluşacağız yine. Senin de deyiminle “Kül döner Ateşine”. Menekşe dağlarının külünde buluşacağız Mehmet. Şimdilik hoşça kal canım dostum.

Ferhat Tunç

Recent Posts

Dersim’de durdurulamayan göç kitap oluyor: Yazarlar katkı çağrısı yaptı

Günümüze doğru geldikçe her geçen gün nüfusu düşen, son yıllarda özellikle Kanada’ya olan göçten dolayı…

2 gün ago

Tülay Hatimoğulları: Bu cinayet tıpkı Susurluk gibi mafya ve siyasetin nasıl iç içe geçtiğini deşifre etti

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Diyarbakır’ın Tavşantepe Köyünde katledilen Narin Güran’ın mezarını ziyaret…

3 gün ago

TÜİK açıkladı: Yaşam süresi en uzun il 80,8 ile Dersim

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), "Hayat Tabloları, 2021-2023" istatistiklerini açıkladı. Türkiye’de doğuşta beklenen yaşam süresi, 77,3…

3 gün ago

Almanya’da ayrımcılığa karşı çıktığı için işten atılan Dersimli profesör için imza kampanyası başlatıldı

1 Ağustos 2018’den bu yana Berlin’deki özel Akkon Üniversitesi’nde göç, katılım ve mülteciler konusunda dersler…

4 gün ago

Deprem uzmanı Demirtaş: Dersim depremi Diri Fay Haritası’nda yer almayan bir fayda gerçekleşti

Dersim’in Pülümür ilçesinde dün saat 16.44'te 4,1 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Depremin, 7 kilometre derinlikte…

4 gün ago

Dersim’de 4,1 büyüklüğünde deprem

Dersim'in Pülümür ilçesinde, saat 16.44'te 4,1 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Afet ve Acil Durum Yönetimi…

5 gün ago