Karakoçanlı İnşat Mühendisi ve iş güvenliği uzmanı Cihan Sorgucu’dan Karakoçan’dan geçen fay zonuna dair önemli uyarılar geldi.
Karakoçan Haber sayfasında yayınlanan yazıyı, aynen yayınlıyoruz.
“Evet maalesef ki gündemimiz yine deprem ama bu sefer deprem maalesef Karakoçanlı hemşerilerim için ciddiyet arz ediyor.
Bilim adamları son yaptıkları açıklamada özellikle içinde Karakoçan fayının da olduğu Bingöl-Karlıova fay hattına dikkat çekmektedirler. Karakoçan hem Kuzey Anadolu Fay (KAF) hem Doğu Anadolu fay (DAF) hatlarının etkilendiği ve levha geçişlerinin olduğu bölgededir. Bölgede meydana gelen depremler incelendiğinde KB-GD genel doğrultusunda DAF’na çapraz uzanan sağ yönlü doğrultu atımlı ve yaklaşık 90 km uzunluğunda olan Bingöl-Karakoçan fayında da deprem potansiyelin arttığı yönünde yorum yapılmaktadır.
Kuzeyde yer alan Bingöl-Karakoçan Fay Zonu, sağ yönlü doğrultu atımlı diri bir fay sistemidir. Karakoçan Fay Zonu 6–10 km genişliğinde, 50 km uzunluğunda, KB-GD doğrultusunda, sağ yanal doğrultu atımlı levha içi yeni ve aktif bir yapıdır.
Karakoçan Fay Zonu içerisinde gelişen en önemli yapı, üzerinde Karakoçan ilçesi ve çok sayıda beldenin yer aldığı Karakoçan çek-ayır havzasıdır. Fay hattı içinde Kızılca köyünün de olduğu ayrı bir ayırım kolunu da tetiklemektedir. (MTA araştırma yayını ve Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma verileri)
Evet özellikle son depremler 31 ocak 2022 yılında Okçular-Karakoçan’da yaşanan deprem ile Karakoçan Fay zonu iyice gerilmiş durumda. Ancak depremin yıkıcılığına karar veren tek şey fay hattının hangi şiddette kırılacağı değil; bununla birlikte bina stokunun ne kadar sağlıklı olduğu ve yerleşmelerin kurulmuş olduğu alanın, zemin ve jeomorfolojik özellikleri de önemli hale gelmektedir.
Yani zemin olarak sert kayaçların olduğu, heyelan riski olmayan bir zeminde 6.2 şiddetinde bir deprem yaprak bile kımıldatmazken, tarım alanında, sulak bir arazide veya alüvyon zeminlerde taş taş üstüne bırakmayabilir. Zaten biz 2010 yılında Okçular köyündeki depremde can ve mal kayıplarının sebebi olarak heyelan bölgesinde yer alması ve kötü yapı stoku nedeniyle can kayıpları yaşamıştık.
Depremde yıkılan ve ağır hasar gören yapıların tamamına yakını taş ve kerpicin kullanıldığı karma yapılardır. Yıkılan taş meskenlerin yapımında küçük taş ve çamur harç kullanılmış, yeterince ağaç hatıllarla desteklenmemiştir. Şu an bilhassa köylerimizde buna benzer yapıların sayısı son derece fazladır ve oluşan bir depremde bu yapıların tamamı risk altındadır.
Ayrıca ilçe merkezinde yapılan yapıların üzerine kurulu olduğu zemin açısından tehlike arz ettiği de aşikârdır. Binamız ne kadar sağlam yapılmış olursa olsun şayet zemin değerleri kötüyse o bölgede oluşan depremin yıkıcı etkisi ve şiddeti artmaktadır. Bu nedenle özellikle Karakoçan ovasının ve merkezinin yer aldığı alüvyon zemin yapısı depremin etkisini arttıran bir özellikte olması sebebiyle dikkatli bir şekilde incelenmesi gereken durumdur.
Bilhassa hazır betonun ilçemize çok sonradan geldiği ve öncesinde yerinde karma beton sistemiyle binaların betonunun döküldüğü, sonradan geldiği bölgeler itibariyle betonun santralden çıktığı andan sonra dökülmesi gereken zamanın çok uzun olması, işçilik kalitesi, çoğu projelerin Elazığ merkezdeki firmalarda tip proje olarak hiç yerine gidilip bakılmadan statik çözümlemesinin yapılması gibi sebeplerle risk analizinin yapılması gerekmektedir. Bu nedenle sadece köylerde kötü yapı stoku bulunan evler değil, Karakoçan merkezdeki binalarda yaşayan hemşerilerimin de imkanı olanların binalarında inceleme ve araştırma yapmasında fayda görmekteyim.
Belki de yapacağınız küçük bir masraf olası bir depremde sizin ve çocuklarınızın hayatını kurtaran bir faktöre dönüşecektir.
Türkiye’nin deprem ülkesi olması sebebiyle bunu sadece devletten veya yerel belediyelerden beklemek, devletin imkânları açısından imkânsızdır. Bazı binalar dıştan bakıldığında sağlıklı görünebilir ama yapılacak olan geniş bir analiz ve araştırma sonucu ancak binanın beton ve statik yapısı ortaya çıkmaktadır. Bu sorunlar Allah’ın dediği olur şeklinde bir yaklaşımla insanın kabahat ve suçunun Allah’a havale edilmesiyle çözülecek sorunlar değildir. İnsan ve kul olarak bizim görevimiz alınması gereken tüm tedbirleri almaktır.
Allah Japonya’da 8 şiddetinde bir depremde öldürmüyorken, ülkemizde 6 şiddetinde bir depremde öldürüyorsa bu kesinlikle yapılan binaların ya kötü bir zeminde yapılması ya da kalitesiz yapılması sonucudur. Bu yüzden deprem değil bina öldürür gerçeğini artık çok ciddi bir şekilde bilmemiz ve ona göre davranmamız lazım.”
Dersim Belediyesi’nde başlatılan nöbete katılan yurttaşlar, “Dersim’e sefer olur ama zafer olmaz” diyerek irade gaspına…
Dersim Belediye Eş Başkanı Cevdet Konak ve Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün de aralarında olduğu…
Dersim Belediyesi'nde başlatılan nöbet eyleminde eşbaşkanlar, kararın kayyım hazırlığı olduğunu belirterek mücadele çağrısı yaptı. Dersim'de…
Dersim Belediye Eşbaşkanı Cevdet Konak ile Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'e 6 yıl 3'er ay…
Elâzığ’da 32 yaşındaki Burcu Demir’i 8 Şubat’ta katleden Uzman Çavuş Murat Coşansel’in yargılandığı davanın 4.…
Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) 15. Bölge Müdürlüğüne bağlı Tunceli Şubesi ekipleri, il genelinde…