PKK’nin 5-7 Mayıs tarihleri arasında 12. Kongresi’nde aldığı kararla kendisini feshetmesinin ardından demokratikleşmeye yönelik beklentiler arttı. Her kesimden ‘Barış ve Demokratik Toplum’un inşası için çağrılar gelmeye devam ediyor.
Yeni dönemde kullanılan dilin önemine vurgu yapan Tuncel, “Bu kadar zorlu bir süreç, herkesin kendi dili ve üslubuna dikkat etmesi gerekiyor. Güven arttırıcı bir adım olması gerek. Bu noktada devlet yetkililerinin barış dilini kullanma ve barışa dair daha somut adımlar atması gerekiyor. Demokratik siyaset zeminini açmak sorumlulukları var. Sonuçta iktidar onlar; yasa ve anayasa yapmak konusunda parlamentonun devreye girmesi gerek” çağrısı yaptı.
Halkların özgürlük, eşitlik ve demokrasi sorununun hala devam ettiğine dikkat çeken Tuncel, yeni sürece ilişkin şunları söyledi:
“PKK kendini fesh etmiş olabilir ama Kürt halkının özgürlük, eşitlik ve demokrasi sorunu hala devam ediyor. Dolayısıyla bu bir bitiş değil, bir başlangıçtır. Ortadoğu’da ve dünyada toplumsal ve ekonomik gelişmeler yaşanıyor. Sayın Öcalan da yeni çağı yorumlayıp, buna göre örgütünü ve devleti dönüştürmek istiyor. Dolayısıyla bu bir başlangıç, bitiş değil. Bundan sonraki aşamanın farklı yöntemlerle, silah ile değil de demokratik siyasetle yürütme konusunda bir irade ortaya çıkmış durumda. Bunu şimdi başarıya ulaştırma ve Ortadoğu halklarına yeni bir seçenek sunma sorumluluğu var.”
Sebahat Tuncel atılması gereken adımlara ilişkin şöyle konuştu:
“Demokratik toplum meselesi de bizim inşa edeceğimiz bir süreç. Demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü bir sistemi, sosyalist bir toplumu örgütlemek bizim sorumluluğumuzda olan bir şey. Dolayısıyla tüm örgütlü alanların; kadın, gençlik, emek, sosyalist hareketler, sistemden rahatsız olan tüm kesimlerin demokratik toplumu örgütlemek konusundan üzerine düşeni yapması gerekiyor. Bu hiç kolay değil, bu bir mücadele süreci.
Mücadele bitmiyor, mücadelenin araçları ve yöntemi değişiyor. Önümüzdeki süreci örgütleyecek olan, demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü bu sitemi örgütleyecek olan bizleriz. Herkesin bu bilinçle hareket etmesi gerekir. En nihayetinde örgütlü toplum, kendi geleceğini kazanabilir. Örgütlülüğü olmayanın özgürlüğü ve geleceği de olamaz. Kendi sistemini örgütlerken, toplumsallaştırabilen kazanabilir.”
Son olarak ‘umut Hakkı’na değinen Tuncel, “Umut hakkı devletin önünde duran bir görevdir. Türkiye, AİHM’in verdiği kararın gereğini yerine yapmak zorunda. Bu sürecin başarıya ulaşmasının gerekliliklerinden biri. Taraflardan biri alabildiğince özgürken, diğer tarafın olmaması ve tecride tabi tutulması kabul edilemez” ifadelerini kullandı.
Tatlı krizlerinizi sağlıklı ve doğal bir şekilde gidermek ister misiniz? O halde şekersiz brownie…
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, partisinin devam eden Merkez Yürütme…
İstanbul Büyükşehir Belediye Saraçhane Binası önünde 1 Temmuz günü, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı…
Dersim’in Çemişgezek ilçesinde yer alan Tağar Çayı üzerinde kaçak biçimde yapımına başlanan ve sonradan “ÇED…
Hamilelik, hem bedende hem de zihinde büyük dönüşümlerin yaşandığı eşsiz bir dönem. Bu süreçte pek…
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), Barış İçin Karikatür ve , İstanbul’da LeMan dergisini hedef alan saldırı…