İşkence, mutlak yasağa ve insanlığa karşı bir suç olmasına rağmen bugün hala Türkiye’nin en temel insan hakları sorunları arasında. Biçimleri, yöntemleri ve mekanları dönem dönem değişse de insanlık onurunu zedeleyici bu suç bugün hala işlenmeye devam ediyor. Üstelik artan baskı atmosferinde, yasa uygulayıcılarının bu konudaki uluslararası normları dikkate almaması hatta en yetkili ağızların işkenceyi öven söylemleri bu sorunu daha da derinleştiriyor.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve İnsan Hakları Derneği (İHD), 26 Haziran İşkenceye Karşı Mücadele ve İşkence Görenlerle Dayanışma Günü özelinde Türkiye’de son zamanlarda göz önünde yaşanan işkence ve kötü muameledeki artışa dikkat çekti. İki kurum, kendilerine yapılan başvurulardan bir rapor hazırlayıp kamuoyuna sundu.
2025 verilere göre;
Veriler bugün işkencenin hala devam ettiğini gösteriyor ancak mücadele de devam ediyor. TİHV ve İHD üç gündür temsili mekanlardan “işkencesiz bir dünya mümkün” çağrısı yapıyor. “Unutmamak” mücadelenin önemli bir parçası. Mevcut yaraların sarılabilmesi ve yeni yaralar açılmamasının ilk adımı belki geçmişle yüzleşmek. Bu anlamda insan hakları savunucularının ilk durağı ‘Unutturulmaya çalışan işkence mekanları’ndan biri olan eski Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü yani nam-ı diğer “Birinci Şube” oldu. Kurumlar, gözden uzak yaşanan insan hakları ihlallerine dikkat çekmek için ise Arnavutköy Geri Gönderme Merkezi önünde “İşkence son bulsun” dedi.
Programın son gününde bugün (26 Haziran) 19 Mart protestolarıyla da sembolleşen İstanbul Saraçhane Parkı’nda ortak bir basın açıklaması yapıldı. Burada da göz önünde işlenen işkenceye dikkat çekildi.
Ortak basın metnini okuyan TİHV üyesi Mümtaz Murat Kök, işkencenin mutlak olarak yasaklanmış bir insanlık suçu olduğu hatırlatılarak, Birleşmiş Milletler’in 1987 yılında yürürlüğe giren ve Türkiye’nin de taraf olduğu “İşkenceye Karşı Sözleşme”yi anımsatarak, hiçbir koşulda işkenceye müsamaha gösterilemeyeceğini vurguladı.
Türkiye’nin de altına imza attığı bu sözleşmenin, insanın sahip olduğu onur ve değeri korumak için işkenceyi mutlak olarak yasakladığını belirten Kök, “Ülkemizde özellikle son yıllarda artan otoriterleşme süreciyle birlikte işkence ve kötü muamele uygulamaları yaygınlaşmış, resmi gözaltı merkezlerinin yanı sıra sokaklar, evler ve iş yerleri de adeta işkence mekânına dönüşmüştür” dedi.
15 Şubat 2025’te Van Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atanması ve 19 Mart 2025’te Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından yapılan protestolarda yaşanan gözaltılar ve hak ihlallerini örnek gösteren Kök, gözaltı süreleri keyfi biçimde uzatıldığını, kişilerin avukat ve doktorlara erişiminin engellendiğini söyledi.
Kök, açıklamada özellikle son yıllarda cezaevlerinde artan tecrit ve izolasyon uygulamalarına dikkat çekti. Yeni açılan S Tipi, Y Tipi ve Yüksek Güvenlikli cezaevlerinin mimari yapılarıyla izolasyonu daha da derinleştirdiği belirtilerek, “İmralı Hapishanesi’ndeki tecrit kabul edilemez bir uygulamadır. Umut hakkı anayasal bir haktır, ancak şu an en az 4 bin mahpus bu haktan yararlanamıyor” ifadeleri kullandı.
OHAL sonrası yeniden artan zorla kaybetme vakalarına değinen Kök, 2019 yılında kaçırılan Yusuf Bilge Tunç’un hâlâ bulunamamasına dikkat çekti. Türkiye’nin ‘BM Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme’yi hala onaylamamasını ve mevzuatında da zorla kaybetmeyi açıkça suç olarak tanımlamamasını eleştirdi.
TİHV ve İHD ortak taleplerini şöyle sıraladı:
AKP, Kürt sorununun çözümü için başlatılan süreçte önemli bir adım atmaya hazırlanıyor. "Milli Dayanışma,…
Hamileliğin son dönemleri, anne adayları için hem heyecan hem de biraz da endişe dolu zamanlardır.…
Mersin’in Çamlıyayla ilçesine bağlı Kisecik köyünde, 8 kişilik aile geziden döndükleri esnada Kürtçe konuştukları için…
Gardırobunuzu yenilemek, stilinizi tazelemenin ve kendinizi iyi hissetmenin harika bir yoludur. Ancak bazen nereden başlayacağınızı…
Kürt sorununun çözümü için devam eden süreç kapsamında Meclis’te 5 Ağustos’ta kurulan “Milli Dayanışma, Kardeşlik…
Türk mutfağının en göz alıcı ve özel yemeklerinden biri olan Kaburga Dolması özellikle Güneydoğu Anadolu'da…