İçinde bulunduğumuz yıl sonuna ait bu günler (Aralık 2025), aslında bütün dünyada ortak heyecanlarla karşılanmakta. Bunun önemi; eski yılın bitimi ve yeni bir yılın başlayacak olmasıdır. Özellikle bu günlerde Hristiyan halklar, Noel günlerine özgü farklı etkinliklerde bulunmaktadırlar. Bununla birlikte Kürt Alevileri için de bu günler, oldukça önemlidir. Zira bu günler, Gaxan günleridir. Kürt Alevileri için Aralık Ayı; Asma Gaxandır.
Ben bu makalemde Gagan ile ilgili konulara girmeyeceğim. Çünkü konu hakkında kapsamlı makalelerim, internet ortamında erişime açıktır. Bu makalem; Rıza Şehri Akademisinin dijital ortamda hazırladığı “Alevi Ansiklopedisi ”ne ve orada yazılmış olan “Gağan” maddelerine ilişkin bazı eleştirel görüşlerimi içermektedir.
Rıza Şehri Akademisinin dijital ortamda hazırladığı “Alevi Ansiklopedisi “Gağan” ile alakalı iki ayrı yazarın, iki yarı yazısı bulunmaktadır. Buradaki “Gağan 1” makalesini A. Kerim Gültekin ve ikinci “Gağan 2” Maddesini Hofmann Tessa yazmış. Özellikle Gağan 2” makalesinde verilen bazı bilgiler ve görüşler hakkında, tarihsel içerikleriyle birlikte, kendi görüşlerimi belirteceğim. Bu bağlamda, Akademinin dijital ortamda yayına hazırladığı Ansiklopedinin etik kurallara yaklaşımının sorunlu olduğuna ilişkin düşüncelerimi, ayrıca dile getireceğim.
Tessa Ve Gaxan Makalesi
Tessa, Gaxan makalesinde şu görüşlere yer vermektedir. “Dersim’de Raa Haq inanç topluluğu ile Ermeni Hristiyanlar, yılın sonu ile yeni yılın başı arasında Gaxan (Kırmancki’de “Aralık”, ayrıca asme gağene “Gaxan ayı”; Türkçede: Gağan(t)) adını verdikleri bayramı kutlamaktadır. Kırdaşkî/ Kurmancî lehçelerinde yeni yıl “Îda Sersalê”, Kırmanckî’de ise “Roşanê Sera Newe” olarak adlandırılır. Gaxan terimi, Ermenice “Kaġand” sözcüğünden türetilmiştir; bu sözcük ise Yunanca “Kalantar” aracılığıyla Latincedeki “calendae” (takvim, ay ya da yıl başı) kelimesine dayanır” (Tessa: 2.7.25: Gağan 2), demektedir.
Bu alıntıda öne çıkan sözcükleri ve kendisine ait bazı yorumları ele alarak yol almaya çalışacağım. Hemen belirtmek isterim ki; Tessa, burada her hangi bir yazılı kaynağa atıfta bulunmadığı gibi, bir sözlü anlatıya da referans göstermemiştir. Oysa bir Ansiklopediye yazılan her hangi bir konu maddesinin, bilimsel olması ve dolayısıyla kaynak referanslarının açık bir şekilde belirtilmesi gerekmektedir. Kaldı ki; Alevi Ansiklopedi sayfasında verilen “Referans ve Kaynakça Kılavuzu” bölümünde (Yazarlara Notlar & Pratik Bilgiler – Alevi Ansiklopedisi, erişim: 27.12.25), belirtildiğine göre, yazılacak olan maddelerin metin içerisinde ayrıntılı bir biçimde referans alınan, kaynak gösterilen “yazarın soyadı, çalışmanın tarihi ve sayfa numarasının” belirtilmesi istenmektedir. Aslında bununla yazılan metinlerde “Harvard metodu” nun uygulanması, gerekmektedir.
Oysa yukarıda alıntıladığım Tessa’ya ait bu maddede-bölümde böylesi bir yöntem izlenmemiştir. İzlenilen yöntemin ise bilimsel olmadığı, Ansiklopedinin kendi yazım ilkelerine bile haykırı olduğu böylece anlaşılmaktadır. Buradaki eleştirimiz kişisel değil, bizatihi kurumsal ve yönetsel bir eksikliğe dikkat çekmektir.
Tessa’ya göre Dersim’de kutlanan Gaxan, sadece bir “yeni yıl” kutlamasıdır. . Bu da zaten daha çok Hıristiyan dünyasının kutladığı “takvim, ay” yada “yıl başı-Noel” törenleridir. Ki “bunun asıl kökeninde, taşıyıcısının da Ermeniler olduğunu” ima etmektedir. Konunun sadece bu yönüyle verilmesi, tarihsel ve bilimsel açıdan doğru değildir.
Gaxan, bir Hristiyan bayramı-yortusu değildir
Kuvvetle muhtemelen Tessa, buradaki bilgileri İrene Melikof’tan almıştır. Zira Melikof’un kendi çalışmasında sözünü ettiği ilgili bölüm, aynen şöyledir. “Orta Anadolu’da Ocak ayında “Kagant” denilen bir bayram kutlanır. Bu sözcük Fransızcada “calendrier”, İngilizcede “calender” vb. biçimlere girmiş olan Latincede Calendea’ dan gelir. Kagant, Yunan takvimine göre “yeni yılın” karşılığıdır. Yani Hristiyan kaynaklı bir bayram söz konusudur” (Melikof, 2011: 43).
Burada dikkat edileceği üzer İrene Melikof; Kürtçe Gaxan sözcüğünü, önce Türkçeleştirilmiş haliyle, “Kagant” olarak yazar. Akabinde ise Fransızcadaki Calendrier, İngilizcedeki Calender vb. biçimlere girmiş olan Latince Calendae’den geldiğini iddia eder. Sonrasında ise Melikof; Türkçeleştirdiği Kagant sözcüğünü; Yunan takvimine göre, yeni yılın karşılığı olduğunu iddia eder. En son kerte de; “Hristiyan kaynaklı bir bayram söz konusudur” der.
Tessa ise burada verilen bilgileri biraz daha yumuşatır, fakat verilen mesaj ve tema aynıdır. Bu iki görüşe göre aslında “Gaxan, Hristiyan kaynaklı bir bayramdır” yanılgısı devam ettirilir. Kaldı ki Ermenice litürjik (dini) takviminde kağan, gaxan, gağan benzeri bir yortu-bayram bulunmamaktadır.
Bu her iki yazarın, kaynak göstermeden etimolojik ve tarihsel iddialar ileri sürmesi, bilimsel yöntemden uzaktır. Ansiklopedi yazım ilkelerine haykırıdır. Üzücü olan tarafı ise bu bir Alevi Ansiklopedisidir. Bu kaynakta beslenecek olan başta gençler ve özellikle de Kürt Alevileri yanlış yönlendirilmektedir. Asırlardan beri yaşattıkları değerlere yabancılaştırılmaktadır.
Peki “Gaxan” sözcüğü “kagant” ve kagan’ yada “kalender” midir?
Tessa’ya göre; “Gaxan terimi, Ermenice “Kaġand” sözcüğünden türetilmiştir” fakat makalede bu kelimelerin öznel, etimolojik değerlendirmelerine, morfolojik açılımlarına hiç değinmemiştir. İki birleşik sözcükte oluşan bu eş seli kelimelerin, hangi dillerde, hangi sosyolojik süreçlerden geçerek, anlamlar içerdiği gerçeği burada göz ardı edilmiştir.
Oysa Gaxan; Kagant değildir. Ayrıca Kagat’ da, Kelender değildir. Neden mi? Çünkü ilk çıkış itibariyle Latince Calendae, ilk anlamı “takvimi” değil, “ayın ilk gününü” ifade eder. Geniş anlamda “borçların ödendiği ve yeni ayın duyurulduğu” bir tarih olup, zamanı yeniden düzenleme fikriyle “takvim” anlamını kazanmıştır. Yani sözün kısası, yeni yıl değil. Dahası; Latince Calendae, Ayın ilk günüdür. Türkçeye takvim sözcüğü; Arapçadaki “taḳwīm” den geçmiştir.
Ermenilerde; Kürt Alevilerin Gaxan’ı değil, Surp Dzınunt kutlanır
Öte yanda özellikle Ermeni Apostolik (-havarilere ait veya havarilerden gelen) Kilisesi için 6 Ocak, Hz. İsa’nın hem doğumu (Noel-kutsal doğuş) ve hem de vaftizini (Epifani-belirişi) anma günüdür. Bu bayram, Surp Dzınunt (-Kutsal Doğuş Yortusu) olarak adlandırılır. Bu kutlamaları, aslında Pagan dönemi Ermenileri; “Mitranın doğumu” olarak kutluyorlardı. Daha sonraları bu anlayış, Batıda-Hristiyan toplumunda İsa’nın doğum günü olarak benimsendi.
Burada da görüldüğü gibi kutlamanın adı; Gaxan değil, Surp Dzınunt’dur. Dolayısıyla içerik olarak da bu her iki kutsamanın özdeşleştirilemeyeceği gibi, bunların pratik uygulamaları da aynı değildir. Nitekim, Gaxan sözcüğünün başta Kalender olmak üzere Surp Dzınunt tanımlarıyla Kürtçe bağlamı ve anlamsal ayrışması oldukça derin bir sonuca işaret etmektedir. Gaxan sözcüğünün etimolojik açıklamaları için geniş bir değerlendirmem mevcuttur (Yalgın, 25.12.25). Dolayısıyla Ermenilerde; Kürt Alevilerin Gaxan’ı değil, Surp Dzınunt kutlanır
Bir Alevi Ansiklopedisinde bilimsel makalelerde verilen bilgilerin, başta kaynağının gösterilmesi, detaylı ve doyurucu bir şekilde, bilimsel bir yöntemle verilmesi gerekmez mi? Ama maalesef burada, böyle bir yol-yöntem izlenmemiştir.
Kalantar, calendae sözcükleri Gaxan değildir
Rıza Şehri Akademisinin dijital ortamda hazırladığı “Alevi Ansiklopedisi” için “Gağan” maddesini yazan Hofmann Tessa, tıpkı Melikof gibi; Kalendar < takvim ekseninde konuyu ele almış ve Gaxan terimnii, Ermenice Kaġand sözcüğünden türetildiğini, bu sözcüğün ise Yunanca Kalantar aracılığıyla Latincedeki calendae (takvim, ay ya da yıl başı) kelimesine dayandığını belirtmiştir. (Tessa, 2.7.25). verilen bu bilgiler ışığında “Gaxan’ın, bir Hıristiyan yeni yılı olduğunu” ima etmiştir.
Bu derlenen veriler üzerinden, konuya yaklaşım biçimi sorunludur. Çünkü Latince kökenli olan buradaki “Ayın ilk günü” anlamına gelen Calendae; Daha sonraları bütün Avrupa dillerinde aynıdır. Ve sadece “takvim” anlamına gelmektedir. Yani “yeni yıl” değil! Takvim ’in de, Kürt Alevilerinin (Réya/ Raa Heqiye) kutladığı ve adına “Gaxan” dedikleri bu isimle, etimolojik ve morfolojik açılımlarıyla aynı olmadığı, zengin içeriğiyle Gaxan kutlamalarında açıkça görülmektedir. Yani Kalantar, calendae sözcükleri, etimolojik manada Gaxan sözcüğüyle aynı olmadığı gibi uyumlu değildir. Zira Gaxan sözcüğünün dilsel kökeni, Ga < Öküz ve Zerdüştlükteki Gahanbar, Gaxanbar kutlamalarına dayanır (Yalgın 25.12.25; (Avesta, 2012: 148; Yıldırım, (2012: 500; Xemgin, 1995: 210; Çem, 1999: 23; 2011: 57; Deniz, 2019: 606-610).
Gaxan Sadece Bir “Yeni Yıl” Değildir!
Gaxan; başlı başına sadece bir “yeni yıl” değildir. Zira Kürt dillerinde “yeni yıl” tanımının karşılığı, farklı anlamsal çeşitliliklerle telaffuz edilir. Öte yandan Avrupa dillerinde yeni yıl; “İngilizce new year, Almanca neues jahr, İtalyanca anno nuovo ve Kürtçe dillerinde sala nü/ roşanê sera newe, Farsça No rooz, Newroz” diye telaffuz edilirken, takvim anlamına gelen Calendae, Kalender tabiri kullanılmaz.
Yeri gelmişken bu kutlamanın Hıristiyanlık öncesi yukarı Mezopotamya’da gelişen bir Aryenik-Pagan geleneği olduğunu ve sadece Ermenilerin değil Kürtlerin, Farsların ve bölgedeki diğer Aryenik halkların bir kültürel geleneği olduğunun bilgisi, ayrıca bu ilgili makaleye eklenmeliydi (Yalgın, erişim tarihi: 27.12.25; Yalgın, 2017).
Gaxan Bir Mitrai, Zerdüşti Kökenlidir
Tessa, ilerleyen paragraflarının birinde ise “Batı Ermenileri (Dersim dâhil) hâlen Kaġand adını kullanmaktadır.” demektedir. Oysa bu bilgi için hiç bir kanıt, kaynak göstermemiştir. Yine burada da kaynak göstermeden “Ermeni halkı tarih boyunca üç farklı yeni yıl kutlamasına tanıklık etmiştir: Kağand, Navasard ve Amanor” (Tessa, 2.7.25) diye belirtmiştir.
Ermenilerin kutladığı bir çok yortu-bayram bulunmaktadır. Bunlar arasında prestijli olan “Sup Dzınunt (Noel), Surp Sarkis, Dırındez, Paregentan, Vartavar, Astavatsin, Navasart” göze çarpmaktadır” (Yalgın, erişim tarihi: 27.12.25 ;Uras, 1987: 116; Hayreni, 2015: 34; Seyfeli, 146, 153, 154).
Fakat bunlar arasında bire bir aynı isimle, “Kağand” adında her hangi bir yortuları bulunmamaktadır. Varsa da kaynaklarda, şahsen kendim denk gelmediğimi belirtmek isterim. Fakat Gaxan’la aynı tarihlere denk gelen kutlamalarının olması da gayet normaldir. Çünkü başlı başına Noel kutlamaları, bu tarihlerde-günlerde gerçekleşmektedir. Ki bu da sadece Ermenilere ait bir kutlama değildir. Bütün Hristiyan dünyasına aittir.
Tessa; “Tıpkı Kürt kültüründe olduğu gibi, Ermeni kültürü de Hint-İranî kültürel köklere dayanır. M.Ö. 1. yüzyıla kadar, İran platosunda yaz gündönümü yılın başlangıcı olarak kabul edilir ve büyük hasat festivalleriyle kutlanırdı” (Tessa) dediği halde; bu Gaxan geleneğinin, her iki toplumun da eski Pagan inançlarının bir parçası olduğunu maalesef dile getirmez.
Gaxanın kökenini daha çok Ermeniler-Hristiyanlık üzerinden ele alıp, Dersim’de Alevi Kürtlerle beraber “Alevileşmiş Ermenilerin” hala yaşattığı bir gelenek oluğunu, bir kaynak kişiden esinlenerek, ilerleyen satırlarda ima eder ki; bu çok yanlış bir yaklaşımdır. Dersim’de kutlanan bu kadim gelenek, sanki “Alevileşmiş Ermeniler” sayesinde hayat bulmuş gibi bir izlenim vermektedir.
Oysa Gaxan; Yukarı Mezopotamya kökenlidir. Hint-Avrupa dil grubuna mensup Aryenik toplulukların (Kürtler, Farslar, Ermeniler vd.) Mitraizim, Zerdüştizim dinleriyle şekillendirdiği bir kültürel değerdir. Ancak tarihsel açıdan bakıldığında bu değerler; dünümüzde daha çok Dersim eksenli Alevi Kürtler arasında hala korunmakta ve yaşatılmaktadır.
Bununla birlikte Gaxan; Aryenik halklara ait, bir coğrafyanın hafızasıdır. Bu hafızanın, doğudan batıya taşınmış kadim inançların, yeni tek tanrılı dinlerdeki, inançlardaki derin bir tezahürü olarak da görmeliyiz. Ermeniler; özellikle yukarı Mezopotamya’da, Hıristiyanlık öncesindeki antik Aryenik-Pagan kültürel inançlarla ve bölge halklarının dilleriyle iç içe yaşamışlardır. Aksi halde Gaxan, Hristiyanlık sonrası geliştirilen bir bayram değildir. Antik döneme ait sosyo-kültürel, inançsal bir tradisyondur. Yani yukarı Mezopotamya’daki Aryenik tarım toplumlarının; nesilden nesile aktardığı, benimsenmiş bilgi, davranış, inanç, kültürel değerler ve görenekler bütünüdür.
Devlet ile Darıkê Nasiw < Nasip Ağacı Ritüeli ve Anlam Kaymaları
Tessa; Gaxan’da, Kürt Alevilerine özgü Kadın Analar tarafından yapılan “babuko/ zirfet” in içerisine, herkesten gizlice konulan küçük oyma “ağaçlar < dar” lardan da söz ederek, bu ritüeli de yine Ermenilere bağlar. Şöyle der: “Hristiyan Ermenilerin dovlat uygulaması, Raa Haq inanç topluluğunun Gaxan’a özgü yemeği Babuko/ Zirfet (Zere vet)/ Sîr ile örtüşür. Bu yemekte üç tahta parça bulunur ve bunlara Türkçede “devlet” (devlet), cot-gar/ cıtkar (çiftçi) ve qismet (kısmet) adı verilir. Yemeği yerken “devlet” parçasını bulan kişi, ailenin uğurlu bireyi olarak kabul edilir” (Tessa: 2.7.25).
İlgili makalesinin ilerleyen satırlarında verdiği bu bilgilerin de kaynağı gösterilmez. Oysa bu konu hakkında daha evvel yazılan bir çok yerel kaynak mevcuttur (Tornêcengi, 1995; Muxundi, 2002). Bunlardan sadece bir kaçıdır. Dolayısıyla burada verilen bilgilerin sözlü kültür ile akademik atıf arasındaki gerilimde, bilimsel yöntem göz ardı edilmiştir. Yine söz konusu bu ağaç oymalar; öküzle, yani gaxan’ın kökü olan *ga ile çift-tarla sürümünde kullanılan kara sabana ait araç-gereçler örnek alınarak yapılmıştır. Yapılan babıko-zirefet ise yine ga < öküzün emeğiyle elde edilen tarımsal ürünlerden (buğday, yağ, ayran) meydana getirilmiştir. Bu ve daha benzeri bir çok öğe de gösteriyor ki; Gaxan sözcüğü öküz ile yakından alakalıdır (Yalgın, 25.12.25; Muxundi, 2003: 25-42; Avesta, 2012: 148)).
Öte yandan; Gaxan günlerine özgü sözü edilen bu “dövlet” tanımından çok Kürt Alevileri bununla eş anlamlı olan “kısmet” anlamına gelen “nasip, nasiw, naşiv” benzeri tanımları kullanırlar. Burada kast edilen erk değildir. Bu tanımlamalar; “Zenginliği, liderliği, saygınlığı” ifade eder. Bunlar, aşiretlere, bölgelere göre değişkenlik gösterse de, temelde şöyle açıklanır: “Darıkê dewletiye (zenginlik ağacı), Darıkê Mali (mal-davar ağacı), Darıkê bomên (Abdallık-dervişlik ağacı), Darıkê baqılên (zekilik-akıl ağacı)” (Tornéçengi 1995; Muxundi, 2002).
Kaldı ki; “devlet, dövlet, dovlat” gibi sözcüklerin kökeni Arapça “dawla” dan gelir. Sözcük, bir döngüyü belirtir. Yani Arapçadaki ilk yalın haliyle “dönmek, dolaşmak, devir etmek, el değiştirmek” manalarıyla “kısmet, talih, baht” gibi sözcüklerinin de karşılığıdır. Bu anlamıyla dövlet sözcüğü, Gaxan kutlamaları içerisinde yine öküzle-boğayla ilintili olup, “sürülen tarlada hat üzerinde dönmek, tarlayı kazarak toprağı devretmek” anlamlarına gelmektedir.
Sözcük, İran’da özellikle Sasani döneminde “toprak, ülke, hükümet” gibi “yönetim merkezi” olarak geliştirilmiştir. Türkçe ’ye, İran-Farsça kanalında geçmiştir. Ve fakat Ermenicede ise bu devlet sözcüğü daha çok “Petutyun” olarak “ülke, yönetim” anlamında kullanılmıştır. Elimdeki mevcut yazılı kaynaklarda yaptığım araştırmalar sonucunda, Ermenilerde böylesi bir ritüelin, pratik uygulamasının olduğuna ilişkin her hangi bir bilgiye rastlayamadığımı ayrıca belirtmek isterim.
Çerağ mı, Mum mu? Üçlü Teslis mi? Asimilasyon mu?
Tessa’nın bir diğer yanlışı ise yine kaynak göstermeden Dersim’de Gaxan eksenli yaşatılan etkinlikler esnasında, uygulamalı pratikler arasında, dualarla yakılan üç mumdan söz eder. Ve şöyle yazar:
“… Son olarak üç mum yakılırdı. Bu mumlar “ya Xızır” (Arapça: el-Hızır – “Yeşil olan”), “ya Mêhemend” (Güneş; Peygamber Muhammed), “ya Oli” (Halife Ali bin Ebu Talib) dualarıyla temsil edilirdi. Raa Haq inancında, doğanın döngüsel yenilenmesini ve iyiliği simgeleyen İslam azizi Hızır, Gaxan kutlamasında Ermeni Pap(uk) Kaġand figürünün işlevini üstlenir.” (Tessa, 2.7.25).
Dersim’de Réya/ Raa Heqi inancında; 1990’la” kadar hiç bir ritüelde (Cemlerde, evara ini < Cuma akşamlarında, Gaxan, Xızır vs. kutlamalarında), üç mum kullanılmaz ve yakılan ışığa da mum denilmez. Bunun yerine özel isimlerle anılan “çerağ, çéra, cıla, delil” denir.
Réya/ Raa Heqi ritüel pratiğinde ışık önemlidir. Ama bu ışık “mum” la ifade edilmemektedir. Yani pratikte “üç mum” yakılmazdı. Günümüzde salon cemlerinde ve anma toplantılarında yakılan üç mum; 1990’lı yıllarda, Cem Vakfı arayıcılığıyla Alevilerin gündemine sokulmuştur. Bu görselde bir asimilasyon aracıdır. Maalesef hala devam ettirilmektedir. Lakin bu pratiğin öncesine rastlanılmamaktadır. Bu üç mumla hedeflenen, Kur’an’a (Maide süresi 73. Ayet) ve İslami geleneğe de haykırı olan “üçlü teslis-doktrini” “Allah-Muhammed-Ali” üçlemesidir. Bu türden görünümdeki pratiksel uygulamalar, sözlü-dualı argümanlarıyla, Alevilerin içerisine sızdırılmış asimilasyonun parçasından başka bir şey değildir.
Réya/ Raa Heqi ritüel pratiğinde cıralar evlerde, daha çok ocak kenarlarında yada orta direklere tutturulmuş askılarda; açık alanda ise ziyaret edilen mekanlarda yakılırdı. İnce ince kesilmiş temiz beyaz bezlerin; bal mumuyla yada tere yağına bandırılarak yakılmasıydı. Buna da “çerağ, çıré, cıla, delil vb.” denirdi. Dolayısıyla 1990’lara kadar yakılmayan bu “üç mum”la birlikte “Xızır, Muhammed, Ali” üçlemesi dile getirilmezdi.
Şimdiler de ise Xızır’dan asla söz edilmediği gibi, bu üçlü tesliste “Allah-Muhammed-Ali” üçlemesi dile getirilmektedir. Bu ezberlenen üçleme, doğaçlama olan Alevi gılbanklarıyla-dualarıyla asla uyum içesinde değildir. Zira gılbanglar doğaçlamadır. Bütün bunlar, sonradan inancın içine serpiştirilmiş be asimilasyona hizmet eden doğmalardır.
Bir diğer yanlış hesap ise Xızır’ı bir İslam Azizi, Gaxan’ı ise bir Ermeni Pap (uk) Kaġand figürü olarak ele alıp yansıtmasıdır. Böylesi bir “hatanın” bunun dijital ortamda yayın yapan bir “Alevi Ansiklopedisi’nde “gerçekmiş” gibi verilmesi, konuya doğru bir yaklaşım arz etmemektedir. Çünkü Xızır, Réya/ Raa Heqi inancında çok yönlü ele alınan, takdis edilen ve hatta deyim yerindeyse “baş tanrı” mertebesine çıkarılmaktadır. Bu konu, uzun ve kapsamlı olduğu için, sadece temel bir vurguya işaret etmekteyim. Şimdi A. Kerim Gültekin’in Alevi Ansiklopedisinde yazdığı “Gağan 1“ maddesindeki, bir kaç özel hususa değinmek istiyorum .
Gağan 1 Maddesine Eleştirel Yaklaşım Yada Ortak Ritüel Alanlarda Etnografik Boşluk!
Aynı konu olması hasebiyle, Gaxan’la ilgili bir diğer makaleye de kısaca değinmek isterim. Alevi Ansiklopedisinde “Gağan 1” maddesini A. Kerim Gültekin yazmıştır.
Gültekin; “Dersim’de jiarelerin bazıları da yerli Sünni ve Hristiyan (Ermeni) topluluklar tarafından, aynı takvimsel dönemde dinsel-büyüsel pratiklerle kutsandığını” belirtir. Devamında; “Sünni nüfusun yaşadığı (ilin güney sınırını batı – doğu istikametinde kat eden) Çemişgezek, Pertek ve Mazgirt hattı boyunca ortak pratiklerin dikkat çektiğini” yazar.
“Özellikle Gağan(t) olarak adlandırdıkları ve Kürt Alevi çoğunluğun kültürel öğeleriyle kimi benzerlikler taşıyan kimliklendirici ritüeller konusunda özcü önermelerde bulunmaları, Dersim Aleviliği ve yerel Doğu Hristiyanlığı arasındaki tarihsel, sosyolojik ilişkilere dair yeni ve hararetli tartışmalara neden olmaktadır (Gültekin; Gağan I). der.
Dersim’de; 2000’lerden önce, etnik ve dini kimliğiyle kendilerini Ermeni olarak gören ve özellikle Hristiyan dini kimlikleriyle yaşayan kaç Ermeni vardı? Yine Gaxan bağlamında ele alacak olursak; Gaxan günlerinde kaç Ermeni, Kürt Alevileriyle birlikte pratikte kendilerine özgü ritüel uygulamalarını gerçekleştiriyorlar-dı? Bu kültürel çeşitlilikler bazında acaba neleri sırlayabiliriz? Bu soruların makul cevapları var mı dır? Doğrusu merak konusudur! Ki metnin akışı içerisinde Gültekin; bu “kimliklendirici ritüeller konusunda özcü önermelerin” neler olduğu ve hangi alanları kapsadığı hususunda, her hangi bir veriye temas etmemiştir. Nitekim okuyucuların da bunların neler olduğuna dair bir bilgi-veri sahibi olmayacağı açıktır. Oysa Ansiklopedilerin temel amacı; okuyucularına, konular hakkında doyurucu bilgiler vermesi gerekmez mi?
Gültekin; Dersim’in Çemişgezek, Pertek ve Mazgirt hattında yaşayan Gültekin’e göre “Sünni” bize göre “Müslüman Türklerin”; Kürt Alevilerle Gaxan günlerinde, hangi ortak patriklerin yaşandığına yada yaşatıldığına dair bir örnek, bir kanıt göstermemektir.
Mesela nüfusuna kayıtlı olduğum gençlik yıllarımın (1980-90’lı yıllar) geçtiği “Pertek’te, Müslüman Türk arkadaşlarımızın, komşularımızın toplumsal yaşantılarında Gaxan günlerinin izlerinin olduğuna” tanıklık ettiğimizi anımsamıyorum. Ayrıca bu paragrafta sözü edilen “Kürt Alevi çoğunluğun kültürel öğeleriyle benzeşen hangi kimliklendirici ritüellerin” sergilendiğine ilişkin, merakım artmıştır.
Böyle bir olaya tesadüf etmediğimi, şahsen rahatlıkla söyleyebilirim. Çünkü bu gelenek bölgede, Kürt Alevileri tarafından yaşatılan, Kürt etnik kimliğiyle ve Réya / Raa Héqi inancıyla alakalı bir olgudur. Burada yaşayan Müslüman Türkler, toplumsal düzeyde Gaxan günlerini kutlamazlar. Böyle bir gelenekleri yoktur. Zira Dersim’de, bürün yönleriyle yaşatılan Gaxanın, İslami gelenek içerisinde ele alınacak bir durumu söz konusu değildir.
Sonuç yerine kısa bir değerlendirme
Rıza Şehri Akademisi gibi Hakikatcı Aleviliği savunduğunu iddia eden bir kurumun dijital ortamda yayına başlayan “Alevi Ansiklopedisi” sayfalarında Tessa’nın “Gaxan” maddesinin, bu haliyle yayınlanmasını, yıllardır sözlü-yazılı kaynaklarla çalıştığım bu alan açısından, edindiğim tecrübeler bağlamından şahsen doğru bulmadığımı, belirtmek isterim. Dahası da var! Ansiklopedi ’de yayınlanan sadece “Gaxan maddesi” değil, şu ana kadar yayınlanmış bir çok konu maddesi (-ör. Ağu içen), aynı sorunları içermektedir. Akademik bir düzeyde yayına başlayacağını iddia eden bir ansiklopedinin, asgari etik kurallarını dahi hiçe saymasını, bilimsel disiplinler açısında eksik ve yanlış buluyorum.
Ansiklopedi maddelerinde bilinen bazı yazım kuralları vardır. Kısacası; Özlü cümlelerle ele alınan ansiklopedi maddeleri; kavramsal ya da yapısal özellikleri itibariyle konu hakkında anlaşılır geniş malumat vermelidir. Bunu yaparken; kişisel görüş, duygusal eğilimler, edebi süsleme, sıkça kaynak kişilere atıfta bulunma gibi bir yöntem izlenmemelidir. Buna karşın yerel toplumsal hafıza, kanıtlanabilir sözlü kültür ve konunun öznel bağlamı korunarak ve akademik disiplinlerden faydalanarak bir sonuca varılmalıdır. Öyle ki; Akademik ile yerel anlatı arasında bir bilimsel denge olmalıdır.
Uzatmadan; Günümüzde bütün yönleriyle, bunca asimilasyon baskılarına rağmen Kürt Alevileri (Réya / Raa Heqiye) arasında yaşatılan Gaxan’ın, böyle kaynak-referansları verilmeden ele alınması akademik açıdan, tarihsel ve etnografik verilerle uyuşmamaktadır.
Yerel adlandırmalar ve bunların sözcük anlamları, yerel dildeki karşılıkları detaylı bir şekilde verilmelidir. Zira bu alan, oldukça bakirdir. Açıklanmaya değer bir çok konu-madde başlığı söz konusudur. İşte Gaxan sözcüğü de, bunlardan sadece bir tanesidir. Öyle ki Gaxan ile bağlantılı olan onlarca ritsel uygulamalarıyla birlikte iç içe geçmiş sözcük öbekleri mevcuttur. Ve fakat üzülerek belirtmeliyim ki; Ansiklopedi’de yer alan her iki makale, bu türden bilgi akışından maalesef yoksundur.
Ansiklopedi etiği açsından, burada açıkça bir kaynaklandırma- referanslandırma sorunuyla karşı karşıyayız. Bir akademinin, hazırladığı Ansiklopedi çalışmasında, yerel sözlü tanıklıklarla oluşturulmuş toplumsal hafıza ile akademik varsayım arasındaki o ince köprünün titizlikle kurulması elzemdir. Aksi taktirde, Ansiklopedide yazılacak olan maddelerin eksikliği-yetersizliği, toplumsal birlik açısında belleklerde derin yararlar açması kaçınılmazdır. Özellikle genç okuyucular tarafından bu türden aleni ritüel pratikler üzerinden yanlış okumlar, vahim sonuçlar doğuracağı gibi, genç kuşaklarda asimilasyonu daha da hızlandıracaktır.
Kürt Alevilerinde yaşatılan Gaxan, Hristiyanlıktan “ödünç alınmış” bir “yeni yıl” eğlencesi değildir. Yukarı Mezopotamya’da, Kürt Alevilerinin (Réya/ Raa Heqî) toplumsal hafızasında yaşayan, Aryenik-pagan, doğa merkezli, çizgisel zaman değil; döngüsel zaman anlayışına dayalı kadim bir ritüeldir. Ve bu gerçek, test edilmemiş, karşı okumalarla kaynaklandırılmamış ansiklopedi maddeleriyle gölgelenemez. Kürt Alevileri-Réya/Raa Heqî geleneğinin tarihsel ve ritüel bağlamdan koparılması doğru değildir.
Tarım toplumunun ışık sofrasında bir coğrafi bayram olarak yaşatılan Gaxan, ortak kültürel hafızanın bir eşiğidir. Bu eşikte; başta Kürtler, Farslar, Ermeniler, Asuri, Süryaniler ve bölgenin benzeri halkları geçmiştir. Ve fakat tekrar etmek gerekirse, “ışığın paylaşılmayan Gaxanın, Kürt Alevileri ve Ermeni inanç coğrafyasındaki, kadim ateşin hatırlattığı izlerini, doğru bir temelde takip etmemiz gerekmektedir.
Hak ile kalın!
Bibliografya/Kaynaklar
Yılbaşı coşkusu yaklaşırken televizyon izleyicileri, favori dizilerinin yeni bölümlerinin yayınlanıp yayınlanmayacağını merak ediyor. 2025’i karşılamaya…
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) 1. Ligi’nin 19. haftasında Amedspor, Iğdır Futbol Kulübü’nü konuk ediyor. Amedspor…
Suriye’de Alevilerin bir çok kentte “Siyasi federalizm” ve “Kendi kaderini tayin hakkı” talebiyle gerçekleştirdiği barışçıl…
Şêx Xezal’ın çağrısıyla Suriye’de Aleviler sokağa çıktı. Suriye’nin Humus kentinde camiye yönelik saldırının protesto edildiği…
Dersim’in Pertek ilçesine bağlı Sefkar (Demirsaban) köyünde kaçak olarak inşa edildiği gerekçesiyle mühürlenen Güneş Enerji…
7554 Sayılı Maden Yasası’nın yürürlüğe girmesiyle birlikte madencilik faaliyetlerinin önü açıldı. Yasayla birlikte maden arama,…