Biz de değişiyoruz her şey gibi. Yıllar geçtikçe değiştiğimizi fark etmeden ilerliyoruz zaman tünelinde. Kesintisiz yaşadığımız değişimi artık anlamaya çalışıyoruz. Öte yandan değiştikçe çekiyoruz ardımızda bıraktıklarımızı. Örneğin kim çocukluğunu özlemez ki? Çocukluğumuzdan özlediğimiz masumiyet mi yoksa bugün omuzlarımızda çoğalan yükler, çekilen acıların fazlalığı mı? Çocukluk masumiyetinde kalamadığımız gibi çocuk umarsızlığında da olamıyoruz.

Her şey bize sormaksızın değişiyor. Alışkanlıklarımız, yediğimiz, içtiğimiz, sevip sevmediklerimiz, sevinçlerimiz, acılarımız değişiyor. Hiçbir şeyi aynı tutamıyoruz. Belki de değişmeyen tek şey kalabalıklar arasındaki yalnızlıklarımız. Yalnızlıklar değişmiyor ve herkesinki birbirine benziyor.

Bazen hiçbir şeye gücümüz yetmiyorsa bari yalnızlıklarımız değişsin dedik. Çıkarsız sevdalanıp acılarımızı bölüşelim istedik ama sevdalarımız acılarımızı büyüttü. Değiştirmeyi beceremeyince yalnızlıklar içimizde daha da büyüdü. Yalnızlığımıza acıyı katık edip yol aldık yüreğin sesinde. Şimdi değiştirmek istediğimiz acılarımız yaygınlaşarak yüreklere düştü. Sokaklarda acılar adımlanıyor, rüzgâr yelinde savruluyor bilinmez geleceklere. Gök mavisinin altında gülerken insanlar, kendi zindanımızda karanlığa mahkûm olduk.

Değişti her şey. Biz de değişime ayak uydurmak için çabaladık. Koşmayı öğrendik, acıyla var olmayı denedik. Çoraklaşmış yaşamda tomurcuklanan umudun çiçeklerini gördük. Yeniden sevdalandık ama bu sefer öğrendiklerimizin izinden gittik. Yüreğimizi yelken yapıp büyük düşlerin, büyük sevdaların rüzgârına bırakarak hayallerin yolcusu olduk. Değişimin nesnesi değil öznesiydik artık. Acının safında sıralanıp karanlığa mahkûm olmak yerine güneşin sevdasında ısıttık üşüyen ruhumuzu.

Büyük sevmeyi denedik, büyük bedellerle karşılaşsak da. Değişirken etrafımızdaki yaşam biz bu değişimin sahibi olmaya çalıştık.

Çağıldayan nehirlerin coşkusuyla düştük sokaklara. Değişirken kirli olanı temizleyip adını koyduk büyük sevdanın. Kimisi serüven dese de biz inandık değişimin sahibi olunmadan güzelliklerin olmayacağına.

Değişim kaçınılmazdır, kendimizden biliriz. Yaşamın hakikati ise her şey değişirken çocuk kadar masum kalmayı başarmaktır. Bize sorulmadan değiştirilirken geleceğimiz yalnızlıklara mahkûm edilirken yaşam kabul etmeyeceğiz. Doğru olanı kovalayacağız. Doğru olan ise sevinci, neşeyi olduğu kadar acıyı bölüşmek ve sevgiyi kendi yalnızlığımıza mahkûm etmeden dünyaya bölüştürmektir.

Değişmekten çok korktuk ama yalpalasak da kendi özümüze dönmeyi başardık. Çektiklerimizi kimse bilmese de biz acıdan yoğurarak çelikleştirdiğimiz ütopyalarımızın yüreklerde kök açıp filizlenmesinden mutluyuz. Bedenimizdeki yaralar kapanmamış olsa da hakikate yormak mutlu ediyor yaralı yüreği.

Dersim Gazetesi

Recent Posts

Hakan Fidan: Abdullah Öcalan Suriye’de rol oynayabilir

  Dış İşleri Bakanı Hakan Fidan, Katar’ın başkenti Doha’da düzenlenen 23. Doha Forumu kapsamında, “Parçalanma…

4 saat ago

Dersim’de öğrencilerden KYK protestosu

KYK yurdunda yemeklerinden ölü fare çıktığını söyleyen öğrenciler, durumu protesto etti Munzur Üniversitesi öğrencileri, Dêrsim’in…

4 saat ago

Licê’deki fuhuş ağına karşı komisyon kurulacak

Licê’de ortaya çıkan fuhuş ağına karşı yapılan toplantılara katılan DEM Partili Adalet Kaya, kurdukları temaslarda…

4 saat ago

Jerusalem Post’a konuşan Mazlum Abdi: Şara’dan gerçek değişim görmemiz gerek, sadece vaat değil

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Genel Komutanı Mazlum Abdi, Suriye’de yaşanan son gelişmeler, Şam yönetimi ile…

4 saat ago

Tarihsel Hafızadan Kopuşun İtirafı

Bir aydının tarihsel hafızadan yoksun beyanatları, yalnızca bireysel bir gaf olarak değil; bilinçli ya da…

2 gün ago

Dersimli kadınlar: Fuhuşa, çeteleşmeye, yozlaşmaya hayır

Dersim Kadın Platformu ile Dersim Emek ve Demokrasi Platformu, kentin Sanat Sokağı’nda “Fuhuşa, Çeteleşmeye, Yozlaşmaya…

2 gün ago