Otuz yıllık geçmişiyle Koma Amed, 25 Ekim’de adını aldığı kentte, Amed’de sahneye çıktı.
Bu konser, yalnızca bir müzik buluşması değil, bir hafıza direnişiydi.
Taşların, surların, zindanların ve ağıtların dili müziğe dönüştü; kent, yeniden kendi sesini duyurdu.
Amed; direnişin cesaretle birleştiği, imgelerin sanatla harmanlandığı, her bir sokağında tarihî izler taşıyan bir kenttir.
Faili “belli meçhul” cinayetlerin işlendiği bir kent olduğu kadar, zindanlarında direnişi bedenleriyle harlayanların, “Ateş kutsaldır, söndürmeyin!” diye haykıranların da kentidir.
Her bir köşesinde annelerin ağıtlarının gökyüzünü utandırdığı; acının, cesaretin ve direnişin yoğrulduğu bir kenttir.
Koma Amed’in 25 Ekim’de verdiği konser, bu hafızayı yeniden canlandırdı.
Belki de bu buluşmayı en iyi tanımlayan, gazeteci Esra Çiftçi’nin şu sözleri oldu:
“Taşlar konuştu, hafıza müziğe döndü.”
Gerçekten de kentin dar sokaklarında, surlarındaki taş yapılar arasında, o taşların tarihsel tanıklığı müzikle yeniden dile geldi.
On Gözlü Köprü’den Dicle Nehri’ne coşkuyla akan sesler, toprağa yeniden can veren tarihti 25 Ekim gecesi.
Koma Amed’in bu konseri günler öncesinden konuşuluyordu.
Amed’in her sokağında, tarihe adını yazanların ruhu yeniden yaşam buldu.
Zindanlarda ateşi harlayanların kıvılcımları, gökyüzünde birer yıldız misali eşlik etti söylenen stranlara.
O yıldızlar, dualarımızın sembolüdür:
“Xızır sıtare şima bo” — “Xızır, sizi koruyan yıldızınız olsun.”
İşte o gece, yıldızlar yeniden kutsallığını parıltısıyla kutsadı kenti.
Evdil Melik Şexbekir’in ses tınısı, Sarya’nın dansına eşlik etti.
Yasaklı Ape Musa’nın ıslığı yeniden yankılandı Diyarbakır surlarında.
Tahir Elçi’nin barış haykırışları; Serap’ın, Memo’nun, Serhat’ın, Süleyman’ın, Ahmet’in, Fikri’nin ve onlara eşlik eden yüz binlerin sesinde, taş duvarlarda yeniden yankılandı.
O ses taşlarda yeniden yaşam buldu.
Hafızalar, her bir yaşanmışlıkla bir notaya dönüştü.
O notalar bir senfoniye dönüştü; imgelerle yazıldı masmavi gökyüzüne.
Ankara’da üniversite öğrencilerince kurulan, daha sonra MKM bünyesinde çalışmalarını sürdüren grup; uzun yıllar sürgün hayatı yaşayan üyelerin yeniden bir araya gelmesiyle, 1990’lı yıllarda yasaklı olduğu dönemlerde coşkuyla yürüttükleri çalışmalarını bir kez daha sahneye taşıdı.
Yıllarca MKM’de birlikte olduğum arkadaşlarımın bu konserinde yanlarında olamamanın üzüntüsünü yaşarken, bir o kadar da mutluluğunu hissettim.
Bir hayaldi; gerçek oldu.
Ve her Kürt sanatçısının, her grubun hayalini süsleyen o düş, sonunda gerçekleşti.
Koma Amed’in verdiği konser, yalnızca bir müzik dinletisi değil; tarihî hafızanın yeniden canlanışıydı.
Acıların büyüdüğü ama teslimiyetin asla barınmadığı insanların kentiydi Amed.
Her bir şarkının notasına bir yaşanmışlık sinmişti.
Gazete dağıtan çocukların vurulduğu, insan hakları savunucusu Vedat Aydın’ın kenti, o gün yeniden anne rahminden doğar gibi “merhaba” dedi yaşama.
Grubun ismini öneren Dr. Selçuk Mızraklı’nın mesajı ve onunla birlikte Edirne zindanında olan Selahattin Demirtaş’ın gönderdiği sözler, sanki Amed zindanlarında haykıranların sesine ses olmuştu.
Özgürlüğün kenti, bu kez barışın kenti olma haykırışını Koma Amed’le birleştirerek, yüz binlerle birlikte dünyaya duyurdu.
Bugün televizyonda hangi dizilerin yer alacağı izleyiciler tarafından şimdiden merak edilmeye başlandı. Kanal D, ATV,…
DEM Parti Van Milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, Meclis’e anadilde eğitim ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB)…
28 Ekim Salı ve 29 Ekim Çarşamba günleri, Cumhuriyet Bayramı nedeniyle hastaneler ve sağlık ocaklarının…
Duyurusu yapıldığından beri büyük bir heyecan yaratan Koma Amed’in Amed’de vereceği konser büyük bir coşkuyla…
Abdullah Öcalan’ın çağrısı ve PKK’nin fesih kararı aldığı 12. Kongresi doğrultusunda, Barış ve Demokratik Toplum…
Dil, insanların kendi aralarında geliştirdikleri en güçlü ortak değerdir. Dilin kökleri üzerinden insanın var oluşunu…