Kültürel ve inançsal gelenekler bir toplumun en önemli hafızasıdır. Geleneklerinden, kültüründen uzak kalan toplumlar yozlaşır, kimliklerini kaybederler. İnanç ve Kültür, gelenek ve görenekleri bir toplumun medeni düzeyini, sosyal örgütlenmesini ve insani özelliklerinin dışa vurumu, yansımasıdır.
İnancından, kültüründen uzaklaşmış birey ve toplumlar yuvasını kaybetmiş, öksüz çocuklar gibidir. Herkes kendisine üzerlerinden pay çıkarmaya çalışır, amaçları için kullanmak ister.
Bir toplumun gelenekleri, inancı ve kültürü anne kucağı gibidir.
İnancımızın ve kültürümüzün en kıymetlilerinden biri olan Xızır ayı başladı. Annem ‘’Bimbarek ama, xêr ama’’ derdi.
Xızır ayının hazırlıkları çok önceden başlardı. Birkaç ay önceden evde karar verilirdi. Xızır kurbanı belirlenirdi. Çoğunlukla bir teke olurdu. Bu tekeyi diğerlerinden ayırır, özel olarak merege atardık; kilo alsın, iyi beslensin diye. Teke kendisini bekleyen akıbetten habersiz keyif ederdi. Hepimiz onu çok severdik, hani üzülmez de değildik. Teke merekte beslendikçe güzelleşirdi.
Xızır ayı 4 haftadır. 15 Ocak’ta başlar, 15 Şubat’ta biter. Karın en bol olduğu aydır Xızır ayı. Bazen bir metreye varırdı. Her taraf bembeyaz olurdu. Soğuk aydır. Hele ‘Qucik’ ayının soğuğu hiçbir kış ayının soğuğuna benzemezdi.
Xızır Orucu; salı, çarşamba ve perşembe günleri tercih edilerek üç gün tutulurdu. Dilekler gizli tutulurdu. 3 gün Sonra Miyazlar saç altında pişirilirdi. Annem üç tane ‘Miyaz’ pişirirdi. Birini ‘’Asporê Diyara’’ veya ‘’Kırklara’’ götürürdük. Köylüler hepsi yola düşer Kırklara doğru yürürdük. Ya da “Asporê Diyara” çıkardık. Rivayete göre Bozatlı Xızır burada görülmüştür. Orada gelen lokmalar, helva, miyaz dağıtılırdı. Bu işi Ali ve Seydali amcalar yapardı. Tabi bu görevde zamanla el değiştirirdi. Lokmalar eşit olurdu. Adil olmasına dikkat edilir, kimseye özel muamele yapılmazdı. Ali amca beline peştamalı takar miyazları dağıtırdı.
Xızır ayının zirvesi Xızır Cemidir. Pir önceden köye gelir, talıplarını dolaşır, tek tek evlerde misafir olur. Varsa küskünler barıştırılır, dargınlıklar giderilirdi. Gulbeng verirdi. Pir sırası ile babama ve anneme “Talibê mi tu taliba mira rajîya?“ der ve aynı soruyu anneme de sorardı. “Taliba mi, ti Talibê mira rajîya?” Dargınlıklar, küskünlükler hcl edildikten sonra Cem tutulurdu. Köyde var olan tüm Ocaklar talipleri bu ceme katılırdı.
Kırklara koşa koşa giderdim. Karsız Xızır´ı düşünmek bile aklımızdan geçmezdi. Karın serpe serpe yağdığı anlar harikaydı. Hem koşar, hem de kar tanelerini yakalamaya çalışırdım. Bir an önce Kırklara varmak için koşardım.
İnce ince yağan kar ne kadar güzeldi. Üşüdüğümü hatırlamıyorum, belki de o andaki heyecan doruk noktasındaydı, kanım fokur fokur kaynıyordu. Üşüdüğümün farkına varamıyordum veya Xızır´ın heyecanı ile üşümek aklıma gelmiyordu.
Kırklara o gün gitmeyen yoktu. Köyden herkes yola düşerdi. Evde o gün kimse kalmazdı.
Annemin pişirdiği ikinci miyazı Aşağı Çeşme’de dağıtırdık. Annemin hazırladığı beyaz bezden Çıla’ları çeşmenin başında yakar, lokmayı dağıtır eve dönerdik.
Üçüncü Miyazı komşulara dağıtırdık.
Bekarlar, aşıklar hamuru alır gizlice evlerin bacalarına bırakırdı. Serçe alıp götürecek, belki de sevgililerine ulaştıracak, umut bu, olur mu? Neden olmasın. Ben yapmadım, belki sevdiğim biri yoktu. Tuzlu yemek yiyerek gece kendisine bir tas su uzatmak ıçın sabırsızlıkla uykuya dalan aşıklarda yok değildi. Köyün gençlerinin kendi aralarında fısıldadıklarını çok iyi hatırlıyorum.
Merekte beslediğimiz, özel davrandığımız tekeyi babam keserken içim sızlardı. Akşam olunca annem “Velikî” kızartıp bize verirken de sevinirdik. Üzüntü sevince dönüşürdü. Kurban komşulara dağıtılırdı. Et tamamen dağıtılırdı. Bu duruma üzülmediğimi, fazla et yemediğmize kızmıyor değildim. Fakat konu komşunun dağıttığı et ile bir hayli et birikirdi evde; tesellim bu olurdu.
Xızır olurda, ‘Qautsuz’ Xızır olur mu? Olmaz. Köyde hemen hemen herkes Qaut pişirirdi. Ev ev dolaşır Qautu yerdik. Şerbetli, ballı Qautun tadı başkadır. Ben o günleri ve çocukluğumu özlüyorum.
Bu Xızır ayında bizden giden tüm dost, akraba, konu, komşu herkese Xızır yardım etsin. Kimseye dert keder vermesin.
Kemal BÜLBÜL- 24 Kasım 2024 Eski HDP Milletvekili Kemal Bülbül, Dersim'e kayyum atanması ve Cevdet…
Dersim’e atanan kayyımlara tepkiler yükselmeye devam ederken Dersim İnşa Kongresi (DİK), Avrupa Dersim Dernekleri Federasyonu…
Dersim Kadın Platformu, irade gaspına karşı “Kentimiz, kimliğimiz, irademiz bizimdir. Kayyımlar mücadelemizle gidecek” şiarıyla Sanat…
Dersim Belediye Eşbaşkanı Birsen Orhan, ifadesi alınacağı iddiasıyla gözaltına alınmaya çalışıldı. Sanat Sokağı’ndaki evine giden…
Devletin halkın iradesine kayyım atamasının bittiğinin göstergesi olduğunu belirten DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün…
Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınarak yerine kayyum atanması üzerine parti…