Yaşıyor olmak için yaşamak…

Yaşamın ne olduğuna anlam biçemeden yaşıyor olmak için yaşıyoruz. Her şeyde olduğu gibi yaşamak da sadece bir alışkanlık haline geliyor. Onu anlamaktan, ona değer katmaktan, yön vermekten yoksunuz. Belki de korkuyoruz değişmek ve değiştirmek için ödenecek bedellerden.

Kurduğumuz cümleler sıradanlığımızın sınırlarını zorlamıyor. Sadece olması gereken kelimelerden kuruyoruz sıradanlığımızı.

Kendimiz olamadan hatta bunu düşünmeden sunulanı alıyor, gösterilene bakıyoruz. Süslü caddelerde albeni tezgâhlarının sadık müşterileri olmaktan kurtulamıyoruz. Kurtulmak için çalışmadığımız gibi yalandan kurulu pazarlarda kendimizi avutuyoruz.

Çırpınışımız kafese konulmuş kuş kadar. Bir süre sonra özgürlükten vazgeçiyoruz. Sonra da tümden unutuyoruz, çırpınışımızı ve gerekçesini sırça köşklerden sunulan yaşamlara alıştırıyoruz. Aynalara bakmıyoruz baksak da görmüyoruz çünkü yüreğimizin aynası kararmış, parçalanmış.

Hep başkasını yaşıyor, kendimizden kaçıyoruz. Yanından geçtiğim mezarlıklarda yatanlara acırken diri diri içine girdiğimiz mezarı yaşam sanıyoruz. Yaşayan ölüler olarak dua edenimiz bile olmuyor.

Sevmekten korkuyoruz, yaşamaktan, değiştirmekten korkuyoruz. Cesaretimiz kayıp ilanlarında çıkıyor, dert bile etmiyoruz. Bazen mezarlıktan geçerken çaldığımız ıslığa bakıp cesaret sanıyoruz.

Kalpazanlar tarafından basılmış sahte mutlulukları, yalandan yaşamları yaşamak sanıyoruz. Kalpazanların sunduğunu alıp ömür diye tüketiyoruz.

Kısır bir döngü içerisinde dönüp duruyoruz. Başımız döndüğünde kurtulmak yerine kurulmuş kasnaklara sarılıyoruz. Yaşam sandığımız kafesin içinde çırpındıkça yitiriyoruz gücümüzü çünkü kafesin dışını hayal etmekten uzağız.

Birbirinin tekrarı günlerden geçiyor, zamanın anlamsızlığında boğuluyoruz. Nefes almaya ihtiyacımız var. Kurulmuş kafesin dışına çıkmaya, içimizde kurduğumuz duvarları yıkmaya mecburuz. Yoksa sahtelikler dünyasında yok olmaya mahkûmuz.

Cesaret giyinip bakmayı öğrenmeliyiz. İçimizdeki aynaya bakmaktan vazgeçmeden umudu gerçek kılmayı, kendimiz olmaya mecburuz. Başkasının oyununda figüran olmamak için gemileri yakıp kendimizi bulmalıyız.

Yeter artık demeli, gülmeyi unuttuğumuz bu dünyada gülen insanlar üretmeliyiz. Maviliklerden yıldızları ödünç alıp yüreklerimize asmalıyız. Gece karanlığında aydınlığı kucaklayıp güneşe türküler söylemeliyiz. Kurduğumuz cümlenin tahtına kurulup serüvenlere çıkmalıyız. Varsın serüvenciye çıksın adımız. Yalandan kurulu dünyanın sahteliklerinde avunup tükeneceğimize, kendi serüvenimizin bedelini öderiz.

Dersim Gazetesi

Share
Published by
Dersim Gazetesi

Recent Posts

Dersim’de Ne Yenir, Nerede Yenir?

Doğanın cömertçe sunduğu güzellikleriyle ve köklü kültürüyle insanı büyüleyen Dersim, lezzet yolculuklarında da keşfetmeye değer…

2 saat ago

Dersim Taksi Durakları Rehberi

Ovacık Dersim Taksi Pulur, Yeşil Yazı Cd., 62900 Ovacık/Tunceli Telefon: 0428 511 21 02 Ovacık…

6 saat ago

Hozat Zağge Şelalesi’ne nasıl gidilir?

Hozat’ın Tertemiz Sularında Serinlemek ve Huzur Bulmak İçin Bir Kaçamak… Zağge Şelalesi Nerede? Dersim'in Hozat ilçesine…

6 saat ago

Pertek Kalesi’ne Nasıl Gidilir?

Anadolu’nun suları arasında gizemli bir şekilde yükselen bir kale hayal edin… Dağların arasından Murat Nehri’ne…

6 saat ago

Nazımiye Dereova Şelalesi’ne Nasıl Gidilir? Efsanelerle Dolu Buz Gibi Bir Yolculuk

Doğanın sesini dinlemek, suyun berrak serinliğiyle ruhunu arındırmak isteyenler için Dersim’in saklı cennetlerinden biri: Dereova…

7 saat ago

Dersim’in en iyi kahvaltı mekanları

Doğasıyla büyüleyen, kültürüyle zenginleşen Dersim, son yıllarda sadece gezginlerin değil, yerel tatların peşine düşenlerin de…

7 saat ago