Kemal Gün, 83 günlük açlık grevi sonunda oğlu Murat’ın emanetine (!) kavuşacak. Böylece babayla, ölü oğulun hüzünlü buluşmasını, devletin ‘insafı’ belirlemiş oldu.
Bütün medya söz birliği etmişcesine “Oğlunun kemiklerini alacak, oğlunun kemiklerine kavuşacak” manşeti atıyor. Çok can yakıcı başlıklar bunlar. Hiç etik değil.
Bir babanın, oğlunun ölü bedeni için ölüme yatması ve bu insani hakkını 83 gün aç, açıkta kaldıktan sonra alması utanılacak bir şeydir.
Bu çok gayrı ahlaki ve gayrı vicdani bir durum. Ölüye saygısızlık hiç bir dinde yoktur ya da duymadık. Ne İslam’da ne de Hristiyanlıkta ölüye saygısızlık yoktur.
Ama bunlar yapıyor. Taybet İnan’ın cenazesini bir hafta sokakta bekletip, seyrettiler…
İslam kitabı Kuran-ı Kerim kesin hükümlerle ölüye saygıyı emreder.
“İslâm inancı bakımından ölüm bir son değil, yeni bir hayatın başlangıcıdır. Dolayısıyla bu âlem için ölüm denilen olay, başka bir âlem için mahiyeti farklı yeni bir doğum olarak gerçekleşir.”
“Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak kötülük ve iyilikle deneyeceğiz. Hepiniz de sonunda bize döndürüleceksiniz,” der. (ENBİYA/35)
Bu durumda, her fırsatta İslama ve dine vurgu yapan, hayatlarımızı oradan kurgulayan hükümet İslam değil mi?
İslam Peygamberi “Ölülerinizin güzel işlerini yâdedin, kötü taraflarını dile getirmeyin” (Tirmizî, “Cenâiz”, 34)
Murat Gün’ün fikir ve mücadelesine katılmıyor olabilirsiniz ama onun ölü bedenine zulm etmek ne dine ne de vicdana uyar.
Ne olmuştu?
28 yaşındaki Murat Gün, 7 Kasım 2016’da, Hozat civarında yapılan hava operasyonunda, 10 DHKP-C’li arkadaşıyla birlikte öldürülmüştü.
Baba Kemal Gün, yaptığı başvurulara rağmen oğlunun cenazesini alamadı ve 24 Şubat’ta Seyit Rıza Meydanı’nda açlık grevine başlamıştı…
Baba Gün tam 83 gün direndi. Direncini kırmak için de Kabahatlar Kanunu gerekçe gösterilerek 18 bin TL para cezası kesildi. Ama o yılmadı ve bugün zalimleri dize getirdi.