Dr. M. Nuri Dersimi ‘Kürdistan Tarihinde Dersim’ kitabında 9 Temmuz 1937 de Dersim’de ihanetçiler tarafından öldürülen Koçkiri ve Dersim halk hareketleri önderlerinden Alişer Efendi için yazdığı yazıdır.
Dr. M.Nuri Dersimi
Dersimin Şeyh Hesenan aşiretinin çocuğudur. Koçkiri’nin Ümraniye nahiyesindeki çiftliklerinde doğmuş. Tahsilini Sivas’ta ikmal etmiştir. Fıtri zekası, kuvvetli mantık ve muhakemesi ve olağan üstü natıkasıyla son derece şöhret kazanmış bir Kürt şairidir.
Sultan Hamit devrinde, Koçkiri aşiretleri reislerinden Mustafa Beyin katibi olmuştur. Mustafa Bey, Koçkiri aşiretlerinin menşe’i olan İbolar kabilesinden olup emsalsiz, güzelliği tenasüh endamı ve aynı nisbette zekasıyla belirmiş bir zat olduğundan dedesi Alişan Bey, zaimeti kendisine bırakmış ve bütün ailesi efradı ve aşiretler mumailehe(daha önce)inkıyat etmişlerdi. Sultan Hamid dahi mumailehe (daha önce) fahri paşalık rütbesi vermiş olduğundan, artık o havalide Alişan beyzade Mustafa Paşa en büyük nüfuzu haiz bir Kürt emiri olmuştu. Mustafa Paşanın fazla nüfuz ve hakimiyet kazanması, Sultan Hamid’in hoşuna gitmediğinden, Hicri 1248 H. tarihinde Sivas’ta Doğu Seraskeri ve valisi sıfatıyla vazife görmekte olan sabık Sadrazam Gürci Deli Reşit Paşa’ya gizlice verilen bir emir gereğince, Mustafa Paşa Sivas’a davet edilmiş ve yolda zehirlettirilerek öldürttürülmüştür. Mustafa Paşa’nın mevkiini oğulları Alişan veHaydar beyler işgal etmişlerdir.
Mustafa Paşa’nın vefatından sonra Alişêr, merhumun büyük oğlu Alişan beye vasi tayin edilmiş ve bu sebeple de umum Koçkiri aşiretleri üzerinde büyük bir nüfuza sahip olmuştur. Alişêr, bu nüfuzunu kelimenin bütün manasıyla Kürtlük ve Kürdistan istiklali davası uğrunda kullanmış ve bu maksatla Dersim aşiretleri arasında kuvvetli bir birlik yaratmaya muvaffak olmuştur.
Alişêr, kendi akrabasından Zarife adında bir kızla evlenmiştir. Zarife dahi, kocası gibi kürt milli davasına bağlı aynı yüksek gayeleri takip eden emsalsiz bir Kürt kızı olduğunu hayatta bilfiil isbat etmiştir. Zarife, Kürt kadınları arasında milli uyanış için emsalsiz bir propagandacı olmuş ve Alişêr’in milli faaliyetinde onun sağ kolu ve iş arkadaşı olmuştur. Zarife, Alişêr’e daima Kürtçe arkadaş anlamına gelen hevalê sözüyle hitap ederdi. Ne yazık ki duygu ve fikir itibarıyla tam bir birlik olan bu ailenin çocuğu olmamıştır.
Zarife, uzun boylu iriyarı ve her hususta bir Kürt fizyonomisini haiz simasında bir erkek cesaret ve besaleti okunan emsalsiz bir Kürt kızı idi. Her yıl Dersime gider milli gayeler hakkında nutuklar söyler ve aşiretler arasındaki ihtilafları ciddi bir hakim gibi hal ederdi.
Kürt dilini mükemmel tetkik (araştırma)ve tetebbü (inceleme) etmiş olan Alişêr, Kürtçe bir çok milli şiirler tanzim etmiş ve bu şiirleri çok güzel çaldığı sazla halka teganni (ezgi) ederek aşiretlerin milli duygularını heyecana getirmiş, Kürdün yüksek emellerini sözünde ve sazında ihtizaz ettirmiş, Kürdün elem ve kederlerini yüksek ruhuyla, söz ve sazıyla ağlamış bir Kürt edibi olmuştur.
Alişêr, 1914 Cihan Harbında, Kürdistan istiklalini temin maksadıyla Rus ordusuna iltihak etmişti. Koçkiri, Sivas, Malatya ve Dersim mıntıkalarının Kürt mümesili sıfatıyla, Rus himayesi altında muhtar bir Kürdistan idaresi kurulması içi çalışmıştır. Ruslar’ın Erzincan’ı işgali sırasında, Alişêr bir askeri müfreze ile Ovacık ilçe merkezine gelmiş ve orada Türk idaresini lağvederek bir Kürt idaresi kurmuştu. Bu başarı Rus ordularının Dersimle irtibat noktalarını emniyet altına almıştı. Zaten bu devirde Dersim temamen müstakil bir idare tesis edebilmişti.
Ne yazık ki, Rus orduları, çekilmeye başlamış ve bu sebeple Alişêr onlardan ayrılmaya ve Dersim’e dönerek burada kalmaya mecbur olmuştu.
Türk kumandanı Vehip Paşa, siyasi bakımdan Dersim’in durumunu pek önemli gördüğünden, Kürtleri kazanmak için Alişêr’in ve onunla beraber Rusya’ya iltihak eden diğer Koçkiri ve Dersim gençlerinin affedilmelerini temin ederek, bu suretle Alişêr’in tekrar Koçkiri’ye dönmesine imkan hasıl olmuştu.
Alişêr’i hiç bir taltif (ödül) aldatamaz ve derin bir imanla sarıldığı milli emelden vazgeçiremezdi. Hicri 1335 H. yılında İstanbul ‘Kürdistan Teâli Cemiyeti’ne bir mazbata göndererek, Koçkiri ve Dersim Kürtleri’nin cemiyete bağlılıklarını bildiriyor ve ayni zamanda her tarafta bu cemiyete şubeler kuruyordu.
1336 H. yılının ilkbaharında, Dersim’e gelerek ‘‘Sevr’’ muahedesi mucibince Kürdistan’ın muhtariyetinin tasdiki hususunda Dersimliler’le birlikte Ankara hükümetine telgraflar yağdırıyordu. Diplomasi alanında yaptığı bu faaliyetlerden başka Dersim’de bulunuşundan faydalanarak halka Kürtçe konferanslar veriyor ve önemli cereyanlar yaratmakla beraber Kürt istiklalini filen temin için teşkilatlar vicuda getiriyordu.
Koçkiri savaşlarına bilfiil iştirak etmiş ve bu yüzden ölüm cezasına mahkum olmuş olduğundan, artık Ovacık mıntıkasını ikametgah ittihaz etmişti. Dersim’de yıllarca kalmış ve Türk hükümetinin bütün mümanaat (muhalefetine) ve tedbirlerine rağmen bu Kürt yurdunda gençliği uyandırmak ve teşkilatlandırmak işine devam etmiştir.
1937 Dersim harbında, Seid Rıza ile işbirliği yapmış sözle, kalemle ve fiilen Dersimliler’in maneviyatını takviyeye ve umumi birliği perçinlemeye çalışmıştır.
Alişêr’in 75 yıl süren hayatı sevdiği, tapındığı, emel ve ızdıraplarını bütün derinliği ile duyduğu, milletinin kurtuluş mezbahası üzerinde kurban giden Kürt yiğidinin, milleti için ve yalınız milleti için yaşamış olan namuslu bir fedainin hayatı olmuştu.
75 yaşında olmasına rağmen, beli eğilmemiş, yorgunluk ve fütür duymamış olan bu Kürt kahramanı ve onun eşi ve yoldaşı olan Zarife, şayet düşmana satılmış bir alçağın eliyle kahpece şehit edilmemiş olsalardı, muhakkak ki Kürdistan istiklali güneşinin doğduğunu görecekler ve emeklerinin mükafatını alacaklardı. Türk paşasına teslim edilen Alişêr’in ve Zarife’nin kanlı başları, muhakkak ki Kürt milletinin kurtuluş ilahına sunduğu en kıymetli kurbanlardır…