Madenciler ormanlarımızın yitirilmesinde madencilik payının çok az olduğunu ‘belgelerle’ belirtmektedirler. Toplamda madenciliğin oranı çok az olabilir. 2 hektar bir alanda ocak açtığınızda sadece 2 hektar orman yok oluyor. Ancak görüntü kirliliği açısından kilometrelerce uzaktan o ormanlık alanların içinde kara bir leke olarak görünmektedir.
Uzay Madenciliği
Uzay madenciliğinde ilk akla gelen asteroidlerdir. Asteroidler Güneş sisteminin kayalık molozları olup Mars ile Jüpiterin arasında tükenmiş bir gezegenin kalıntılarıdır. Demir, nikel, kobalt, platin ve diğer değerli madenleri içerirler. Dünyaya yaklaşan ve 900 m genişliğinde bir astreoidin çekirdeğinde 5,4 trilyon dolar değerinde platinyum olduğu belirlendi. Dünyaya çok daha yakın ve genişliği otuz m olan asteroitde 50 milyar dolarlık platinyum tespit edilmiştir. Tespit edilen en küçük 12 asteroidin üretimi için sadece yörünge sapması ile ayın veya dünyanın yörüngesine itilmesi yetecektir. Gerekli hazırlıklar çoktan başladı bile. Önümüzdeki yirmi yıl içerisinde bu asteroidlerdeki madenlerden elde edilen servetle nüfusun %1inin dünyanın küresel nüfusunun %99 undan ne kadar fazla olduğunu tartışacağız. Sınıfların konumu hakkında bambaşka tartışmalar yaşayacağız.
Deniz Dibi Madenciliği
Deniz dibi madenciliğinin gözdeleri sırasıyla, deniz dibi masif sülfitler, manganez yumruları ve kobalt içeriği zengin kabuklar olarak sayılabilir. Derin deniz madenciliğinden elde edilecek hedef metaller modern teknolojinin vazgeçilmezi olan; taşınabilir telefonlar, tabletler, bilgisayarlar ve elektrikli arabaların yapımlarında ağırlıklı olarak kullanılan bileşenlerdir. Bu da bize madenciliğin katma değeri yüksek soy metaller ve nadir toprak elementlere ilginin diğer madenleri geride bırakacağını göstermektedir.
Nadir Toprak Elementleri
Nadir toprak elementleri (NTE) periyodik tabloda atom numaraları 57-71 aralığında yer alan on beş adet lantanit grubu kimyasal element ve skandiyum (21) ve itriyum (39) olmak üzere on yedi adettir. Günümüzde Çin NTE’lerin üretim ve ihracatında başı çekmektedir.ABD ile ticaret savaşlarında ÇİN’in ana kozu bu madenlerdir.
Türkiye’de Madencilik
Türkiye metal madenleri, endüstriyel ham maddeler, mermerler, yarı değerli taşlar, kömür ve taş toprak madenciliği konusunda yol almıştır. NTE ise arge aşamasındadır. Madencilik mevzuatı ile ilgili kısaca, eğer bir alan ilginizi çekmişse şirket veya şahıs gider gerekli belgeleri ile müracaat eder, ön arama, genel arama ve işletme ruhsatları aşamasından geçer. İzinlerin her aşamasında değişik kurumlardan Orman, DSİ vs. görüş ve onay alınır. İzinler konusunda Berat Albayrak’ın Enerji Bakanlığı dönemi ve FETÖ ile mücadele gerekçesi ile Madencilere kök söktürüldüğü izinlerin çıkmasının geciktirilmesi; böylelikle bir rant kapısı açıldığı iddiaları mevcuttur. Ama rüşvetin belgesi olmayacağı için bu konuda Ankara’nın karanlık koridorlarında saklanmaktadır.
Ülkemizde Hasankeyf’den Akkuyu’ya, Batı Egenin verimli ovalarındaki JES’lerden Kuzey ormanlarına, Karadeniz’in yaylalarında yapılan yeşil yoldan Kaz Dağları’na ve Dersim’den Burdur Salda Gölüne dek çevre sorunlarımız yüzlerce ve biz bu sorunlarda acımasız bilgi kirliliği ve dağınıklıkla karşı karşıyayız. Kitlesel direnişlerin altını kazıdığımızda çıkan eksiklikler ise ayrı bir konu.
Madenciler ormanlarımızın yitirilmesinde madencilik payının çok az olduğunu ‘belgelerle’ belirtmektedirler. Toplamda madenciliğin oranı çok az olabilir. 2 hektar bir alanda ocak açtığınızda sadece 2 hektar orman yok oluyor. Ancak görüntü kirliliği açısından kilometrelerce uzaktan o ormanlık alanların içinde kara bir leke olarak görünmektedir. İşveren örgütleri ve bazı profesörler madencilik faaliyetinin insanlık için zorunlu ihtiyaç olduğunu, çatal, tabak, masa vs her şeyde maden olduğunu, ilaç sektöründen gıda sektörüne dek hayatın her alanında madenlerin olduğunu belirtirler. Doğrudur. Ekleme de yapalım. Nadir toprak elementlerinden indiyum güneş panellerinde kullanılır. Herkesin elindeki cep telefonlarda nadir toprak elementi germiyumsuz kullanılamaz. Aynı zamanda Lityum madenciliği için Afganistan önemli bir potansiyeldir. Bolivya darbesinin bir nedeni de Lityum maden ocaklarının varlığıdır.
Madenciliğe olan ihtiyaç; sınırları toplum ve çevre sorunlarının önüne geçmeyecek şekilde ulusal çıkarlar öne alınarak yürütülmelidir.
Diğer yandan bütün savaşlarda kullanılan toplar, füzeler, füzelrampalarının kaynağı demir, bakır, nikel, krom kullanılmakta; her savaş döneminde krom fiyatları yükselmektedir. Uranyum sonuçta toprak elementi olarak, kitlesel kırımlara neden olmuştur. Kaz Dağlarında ki ocakların Madencilerin dediği gibi SİT alanı dışında olması yasa ve mevzuat açısından doğrudur. Ancak meşru değildir. Oysa Dersim’de ve Ürgüp’de sit alanları -kesin olmamakla beraber-kaldırılırken sesleri çıkmamaktadır. Son olarak Madencilerin ve onların profesörlerinin altının işletmeciliğinde siyanür kullanmadığı doğrudur. Ama çıkan cevherin siyanür havuzları oluşturularak zenginleştirilmesi zorunludur. Siyanür aracılığı ile cevher çözünürlüğü sağlanmakta bu arada ağır metaller dibe çökmektedir. Bu havuzlar çok kuvvetli yalıtılmış ve büyüklüğü onu bulan depremlere dayanıklı olması gerekir. Bergama’da yoğun protestolar sayesinde yapılan havuzların sağlamlığı hatırlanmalıdır. Oysa daha pahallı olan tank tipi havuzlarda zenginleştirme yöntemi ile çalışmak mümkündür. Pahalıdır ve kalan atığı alıp kendi yurtlarına götürebilirler.
Yabancı sermayeyi çağırıp onlara bütün izin çalışmalarını yaptırdıktan sonra çevreyi, kamuoyunu bahane edip daha sonra da yandaş firmaları hazıra kondurmakta son dönemlerde geliştirilen bir yöntemdir. Çanakkale Halilağa sektöründe bulunan ve yeraltı altın madenciliğine uygun ruhsat her nasılsa Kanada Liberty Gold Firmasından Cengiz Holding’e devrolmuştur. Daha önce Bergama’da Normandiya Madencilik’ten İpek Holdinge devir yapıldı. Artvin Cerrattepe ruhsatı ise davet usulü ihale ile Cengiz Holding’e verildi. Bu yöntemin ekolojik demokratik mücadele güçlerince dikkatle takibi gerekmektedir.
Ancak çevreyi, doğayı savunmak yaşamı savunmak olduğuna göre, ekosistemi savunanlar, demokratik Türkiye’yi savunmak konusunda da ilkeli olmak zorundadır. Tüm ezilenlerin de demokratik bir ülke için birlikte hareket edebilmesinin kanalları açılması gerekirken; Su ve vicdan Komisyonu taban iradesini hiçe sayarak 9 Ekim Kaz Dağları nöbetini (mitingini) iptal etmiştir. Kitleden korkmuş, kitlelerin savaş karşıtı protestoyla ekolojik direnişi birleştirmesini tehlikeli bulmuş, yurtta ve dünyada barış ilkelerin yok saymış, ‘Mehmetçiğin Suriye harekatı başlatması nedeniyle milli birlik ve bütünlüğümüz’ teraneleriyle direnişi lekelemişlerdir.
Dersim’den Madenciliğe Bakmak Kaz Dağları tecrübesinden yola çıkarak; Dersim bölgesine bakarsak ilk büyük darbe Munzur Milli Parkların Sit alanından çıkartılıp madencilik faaliyetlerine açılmış olması tehlikesi ile karşı karşıyayız. Daha önceden bildiğimiz Erzincan İliç altın madenciliği faaliyetinin belgelerle bölgeye zarar verdiği bilinmektedir. Şimdi de Kemaliye’de faaliyetler başlamaktadır. Dersim Bölgesi IV.Grup Madenler ve İhalelik Sahalar.
Dersim Bölgesinde onlarca II. Grup mermer ve yüzü aşkın IV. Grup Maden ruhsatları mevcuttur. Dersim ekolojisini etkileyecek madencilik faaliyetleri öncelikle IV. Grup madenlerle olacaktır.
Dersim WNF Doğal Hayatı Koruma Vakfı verilerine göre 17 si sadece Munzur Vadisinde bulunan 109 bitki türüne ev sahipliği yapmaktadır. Bu bölge de onlarca ruhsat ve ihalelik ruhsatla kuşatılmış durumdadır. Ovacık Kızık Köyü ve Bilgeç Köyü mücavirinde ruhsatlar, Tunceli Merkezde ve Pülümür’deki ruhsatlar aracı firmalarca kapatılmış, büyük yabancı firmaların ortaklığını beklemektedir. Ayrıca ihalelik ruhsatlar ihale edilip ( davet usulü de yapabilirler) yandaş firmalara sunulacaktır. Birkaç ruhsat örneği aşağıdadır:
Madencilik, HES’ler, barajlar, taş ocakları Dersim’in talanı birlikte mücadele ile aşılmalıdır. Mühendis odalarının üzerinde çalıştığı jeoparklar önerisi desteklenmelidir. Dersim’in tarihsel, kültürel mirasına baktığımızda, egemenler Dersim’in güçlü birliktelik sağlamadıkça onları böl parçala yöntemi ile ezmiş tunç elini hep kullanmıştır. Eğer ekolojik sorunların ortak programla yürütülmesi sağlanamazsa başarı şansı zayıftır. Munzur Festival Katılımcısı Ekolojistler, Dersim Araştırmalar Merkezi ve diğer ekoloji örgütleri yoğun çaba içindedirler. Koordinasyonun güçlenmesi ve ortaklaşmanın sağlanmasıyla ülke ve uluslararası dayanışma ağı da desteğini arttıracak ve harekete geçecektir.
Munzur Milli Park sınırları korunmalı ve Pülümür vadisi Milli Park ilan edilmelidir.
Son olarak yukarıda bahsettiğimiz, Nadir Toprak Elementleri ile ilgili Dersim’i ilgilendiren önemli gelişme; Munzur Üniversitesi tarafından yapılan çalıştaydır. İyi niyetle bakıldığında önemeli bir çalıştay yapılmış ve Fırat Kalkınma Ajansı tarafından desteklenmiştir.
Munzur Üniversitesi Nadir Toprak Elementleri Uygulama ve Araştırma Merkezi (MUNTEAM) bu çalışmalarını sürdürecektir. Buna bir itirazımız yok. Mühendislik Fakültesinde Jeoloji, Maden ve Jeofizik bölümlerinin olmadığı halde NTE çalıştayı yapması ilginçtir. Ancak NTE’lerin Arge’sinde Türkiye’de en son bulaşılacak yer Dersim’dir. NTE’ler Altın madenciliğinden çok daha yüksek çevresel sorunlar içermektedir. Kaldı ki Çin tekelciliği NTE’lerin pazarında fiyatlarla istediği gibi oynamaktadır. Geriye kaygımıza neden olan-özel sektör kazanamayacağı işe bulaşmaz- acaba Güvenlik Barajlarında olduğu gibi NTE madenciliği eliyle Dersim insansızlaştırma projesinin ardında mı saklı? Çin’de Longan Madeni ile ilgili sıkıntıları paylaşarak sonlandıralım: A formerrareearthmining site in Longnancounty, Jiangxiprovince. MICHAEL.
Longnan Nadir Topraklar Bürosu müdürü XuCheng, Longnan’daki devlet dairelerinde yapılan bir röportajda, “Temizleme, özellikle de burada uzun bir madencilik geçmişi olduğu için zordu,” dedi. “Bazı uzmanlar, çevrenin tam olarak iyileşmesinin 50 ila 100 yıl alacağını, bu nedenle yerel halka doğurduğu maliyetin yüksek olduğunu belirtti.
Yılmaz Bayezit
Maden Mühendisi