1. Haberler
  2. Dersim
  3. Anne, baba, doğmamış bebek ve 7 çocuk: Bu ülkede 31 yıl önce yakılarak öldürüldüler, davaları mahşere kaldı

Anne, baba, doğmamış bebek ve 7 çocuk: Bu ülkede 31 yıl önce yakılarak öldürüldüler, davaları mahşere kaldı

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

EMEL HALİS

Mehmet Nasır öğüt ve eşi Eşref Oran çocuklarıyla beraber Muş’un Altınova yaşayanların diliyle Vartinis beldesinde yaşıyordu. Çocuklarının en büyüğü 12 en küçüğü ise 3 yaşındaydı ve Eşref oran 5 aylık hamileydi. Sekizinci çocuklarının bebeğinin hayata gözlerini açmasını bekliyordu, bebeğinin yüzünü görmeyi, kokusunu duymayı istiyordu. 2 Ekim 1993 günü Vartinis’in kuzeyindeki dağlık bölgede çatışma çıktı. Çatışma sonucunda Jandarma astsubay Mustafa Uçar hayatını kaybetti. Hasköy ilçe jandarma komutanı Yüzbaşı Bülent Karaoğlu henüz yaralı olan astsubayın da bulunduğu askeri araçla köyün içinden geçerken aracı durdurdu: “Bu gece bu köyü yakacağım, başınıza yıkacağım” dedikten sonra havaya ateş açarak beldeden ayrıldı.

Gece yarısı olmuş tarih 2 Ekim’den 3 Ekim’e dönmüştü, saatler 03,00’ü gösteriyordu. Mehmet Nasır Öğüt, hamile eşi Eşref Oran ve çocukları Sevim, Sevda, Aycan, Mehmet Şakir, Mehmet Şirin Cihan’la gecenin sessizliği içinde uyuyorlardı. İşte o an gecenin sessizliği zırhlı araçların ve yüzlerce askerin çıkardığı ürkütücü seslerle bozuldu. Nasır Öğüt’ün evi köyün merkezindeki belediye binasına çok yakındı, beldedeki diğer evler, hayvan barınakları ve samanlıklarla beraber Öğütlerin evi de askerler tarafından ateşe verildi. Anne, baba, 12 ile 3 yaş arasındaki 7 çocuk can havliyle ateş ve dumanlar içindeki evden çıkmak istediler ancak askerler tarafından engellendiler.

DEM Parti Kars Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, ulaştıkları bilgileri şöyle anlatıyor:

Tanıkların anlatımı çok korkunç. Çocukların pencerelere tırmandığını ev kurtulmaya çalıştıklarını, çevredeki halkın yine onlara yardım etmeye çalıştığını ama askerler tarafından engellendikleri anlatılıyor. Yani bunu insan tahayyül edemiyor yani düşünün ateşin içerisinde bir aile çığlık çığlığa yanıyor çocuklar çığlık çığlığa yanıyor.

Bir başka tanık ise şunları söylüyor:

Ben gördüm bir çocuk pencerenin önünde kömür gibi olmuştu.

3 Ekim 1993 gecesi 03,00’te Muş’un Vartinis beldesinde Mehmet Nasır Öğüt eşi Eşref Oran ve çocukları Sevim, Sevda, Aycan, Mehmet Şakir, Mehmet Şirin, Cihan’la Cinal Yüzbaşı Bülent Karaoğlu ve komutasındaki askerler tarafından yakılarak katledildiler. O gece evde Karaoğlu ve komutasındaki askerler tarafından yakılarak öldürülen bir can daha vardı: Henüz soluk almamış, henüz gün ışığı görmemiş, henüz annesinin sütünü emmemiş, henüz doğmamış Eşref Oran’ın karnındaki bebek.

Aileden tek sağ kalan Aysel Öğüt, sözlerini şöyle sürdürüyor:

Dediler ki bir cemse gelmiş köye yukarıda çatışma olmuştu. Çatışma olduğunda Bülent Yüzbaşı varmış içinde. O köyün ortasına gelip küfürle ediyor ve “Bu gece bu köyü yakacağım, 20 can alacağım” diyor. Gece saat 3 civarı silah sesleriyle uyandık, ben o gece babamın evi tek odaydı misafirliğe gitmiştim. Pencereden baktık yangın görünüyordu. Yangın babamın evi etraf doluydu, asker doluydu panzer vardı, her yer yanıyordu. Yani bizim o kadar çabamıza rağmen askerler bırakmadı eve yaklaşalım. Gözümüzün önünde 2 saat 3 saat içinde ev kap kara oldu, bırakmıyorlardı cenazeleri çıkaralım.

Öğüt ailesinden geriye o gece amcasının evinde olan Mehmet Nasır Öğüt’ün kızı Aysel Öğüt kaldı. Aysel Öğüt katliamla ilgili savcılığa suç duyurusunda bulundu. Muş Cumhuriyet Başsavcılığı yüzlerce askerin ve zırhlı araçların katıldığı, tüm belde halkının gözleri önünde gerçekleşen operasyon ve katliama karşılık evin PKK tarafından yakıldığını söyleyerek dosyayı Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi başsavcılığına gönderdi. Soruşturma dosyası tam 9 yıl askeri savcılıkla sivil savcılık arasında gidip geldi sonunda. Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığı failler belli olmadığı gerekçesiyle dosyayı kapattı.

Aysel Öğüt şöyle konuşuyor:

Ama o kadar uğraşıyorum ki benim en küçük kardeşimin suçu neydi? Benim yedi kardeşimin suçu neydi, benim babamın suçu neydi? Onların suçu yoktu.

2003 yılında Aysel Öğüt ve avukatları Avrupa Birliği’ne uyum sürecinde yapılan düzenlemelerle birlikte katliam hakkında yeniden soruşturma açıldı. Bu soruşturma süreci de 10 yıl sürdü ancak 2013 yılında dönemin Jandarma yüzbaşısı Bülent Karaoğlu, Hasköy İlçe Jandarma Komando bölük komutanı piyade kıdemli Üsteğmen Hanefi Akyıldız, Muş Emniyet Müdürlüğü Özel Harekât Şube Müdürü Şerafettin Uz ve Gökyazı Jandarma Karakol Komutanı Başçavuş Turhan Nurdoğan hakkında kasten ev yakmak suretiyle birden çok kişinin ölümüne sebebiyet vermek suçundan dava açıldı. Dava hemen güvenlik gerekçesiyle Muş’tan Kırıkkale’ye nakledildi dava süreci de iki yıl sürdü tüm tanıklara belge ve bilgilere rağmen 1 Mart 2016 tarihli karar duruşmasında savcı mütalaada yaptığı değişiklikle Bülent Karaoğlu dışındaki sanıkların beraatini istedi. Mahkeme heyeti ise tüm sanıkların beraatine hükmetti. 26 Ocak 2021’de Yargıtay 1 Ceza Dairesi sanıklar Turhan Nurdoğan, Hanefi Akyıldız, Şerafettin Uz hakkında verilen Beraat kararını onadı. Bülent Karaoğlu hakkında verilen Beraat kararını ise bozdu.

Muş Barosu Başkanı ve Vartinis davası avukatlarından Kadir Karaçelik davayla ilgili şunları söylüyor:

Bu faili meçhul bir olay değil, faili muğlak bir olay değil. Bizzat Devletin güvenlik biriminde yer alan bir kişinin organizasyonunda, kontrolünde, talimatıyla gerçekleştirilen bir eylem olduğuna kanaat getirildi. Bu konuda Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin kararı var.

21 Eylül 2021’de Kırıkkale Ceza Mahkemesinde yeniden başlayan yargılamada yedisi çocuk 9 kişiyi ve doğmamış bebeği tasarlayarak ve yakarak öldüren Bülent Karaoğlu hakkında ancak 29 yıl sonra tutuklama kararı verildi. Mahkeme dava süreci boyunca onun ve diğer sanıkların hakkında tutuklama kararı vermedi, ev hapsine almadı, duruşmalara zorla getirilmesini bile uygun bulmadı ve Bülent Karaoğlu hiçbir zaman bulunamadı ve tutuklanmadı. Karaoğlu’nun emekli maaşını ise halen almaya devam ettiği ortaya çıktı. 2023 yılının aralık ayında ise mahkeme heyeti zaman aşımı üzerinden 2 aylık bir süre geçtiğini ileri sürerek, zaman aşımı gerekçesiyle dosyanın düşürülmesine karar verdi.

Sonuçta yedisi çocuk biri doğmamış bebek masum 10 kişiyi canlı canlı yakarak katledenler suçsuz bulundu ve cezasızlıkla ödüllendirildi.

Vartinis’teki evin enkazı ise bu katliamı unutmamak üzere 2012-2013 yıllarında Nusaybin Belediyesinin katkılarıyla müze yaptırıldı.

Gülistan Kılıç Koçyiğit dava sürecini şöyle yorumluyor:

Dersim’in hesabı sorulmadığı için sonrasında Maraş yaşanmış, Maraş’ın hesabı sorulmadığı için Çorum yaşanmış onun hesabı sorulmadığı için Sivas yaşanmış onların hesabı sorulmadığı için diğer katliamlar yaşanmış. Yani bir cezasızlık politikasının devlet açısından esas olduğunu ve bu politikadan güç alan yerel güçlerin, mülki amirlerin de buna yaslanarak Aslında topluma her türlü eziyeti ettiklerini, her türlü hak ihlalini yaşattıklarını ve Vartinis özelinde söylersek bir aileyi canlı canlı yaktıklarını biliyoruz.

Anne, baba, doğmamış bebek ve 7 çocuk: Bu ülkede 31 yıl önce yakılarak öldürüldüler, davaları mahşere kaldı
Yorum Yap
Giriş Yap

Dersim Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin