İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) tutuklu belediye başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’na bir dava daha açıldı.
Akın Gürlek’in başında olduğu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İmamoğlu hakkında “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” suçlamasıyla yeni bir iddianame hazırladı. 9 aydan 4 yıl 1 aya kadar hapsini istedi.
İddianamede, 2 cumhuriyet savcısı “müşteki” olarak yer aldı. Ayrıca İmamoğlu’na siyasi yasak istendi.
Suçlama, hakimlik sorgusundaki ifadeleri
Savcılık iddianamede, İmamoğlu’nun 23 Mart’ta “kent uzlaşısı” soruşturmasında savcılıkta ifadesi alındıktan sonra tutuklanması talebiyle sulh ceza hakimliğine sevk edildiğini hatırlattı. İmamoğlu’nun hakimlikteki sorgusunda, tutuklamaya sevk yazısında isimleri bulunan iki cumhuriyet savcısına hakaret ettiğini iddia etti.
İmamoğlu’nun beyanının savunma hakkı sınırlarını aştığını, şeref ve saygınlığı rencide edecek nitelikte olduğunu öne sürdü.
İddianamede, “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” iddiasıyla yürütülen soruşturmada, Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu bulunan İmamoğlu’nun ifadesinin Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile alındığı belirtildi. Suçlamayı kabul etmeyen İmamoğlu’nun, şahısların ailelerine, özel hayatlarına, onurlarına dair bir hakarette bulunmadığını, kamu adına eleştiri getirdiğini savunduğu aktarıldı.
İstanbul asliye ceza mahkemesince iddianame kabul edildi.
Ne demişti?
23 Mart’ta tutuklama istemiyle savcılıktan hakimliğe sevk edilen Ekrem İmamoğlu, sorgusunda şunları söylemişti:
“Emniyette ve savcılıkta ifade vermiştim. İfadem doğrudur, aynen tekrar ederim. Ama mahkeme anında elime geçen sevk yazısında benden ifade alan savcının isminin olmadığı, farklı iki savcının isminin olduğunu gördüm. Sayfalarca PKK, KCK, HDK vesaire kısaltmalarla geçen, farklı dergilerden farklı terör örgütlerinin söylemlerinin dizildiği, tam bir kumpas ve pusu düzenini kuran iki savcının suç isnadı görmekteyim.
Hepsi benim için çöp niteliğindedir. Bütün bunları benim için yazan ve terör örgütü üyeliğini ortaya atan kişiler meslek şereflerini, meslek namussuzluklarını kaybetmiş kişilerdir.
Bu tür kişiler sadece bunları yazma marifetine sahip değil, muhtemeldir ki ülkemizin başına bela olmuş veya olacak terör örgütü deneyimlerine de sahiplerdir.
Çünkü bu tür pusu ve kumpas işi terör örgütü üyesi olmakla başarılabilir diye düşünüyorum. Yaptıkları bu iş ve işlemler ülkemizin adalet sistemine atılmış bir bombadır, tahribatı büyük olacaktır.
Yüce Türk yargısına ve onbinlerce namuslu yargıç, savcılara sesleniyorum ki, bu tür meslek namusunu, meslek ahlakını yitirmiş insanlara meydan vermeyin, şeref yoksunu bu insanlar kul hakkının ötesine geçip milletimize ve vatana ihanet etmektedirler.
Dolayısıyla suç isnadının bende zerre kadar kıymeti yoktur. Yazdıkları her sayfa çöp niteliğindedir. Benim vatan ve millet sevgimi, bayrak sevgimi ve bu ülkede yaşayan 86 milyon insanı barış ve huzur içerisinde yaşayacakları bir ülke sevdamı bu tür çöp niteliğindeki insanlar beni ne sorgulayabilir, ne ifademi alabilir, ne de benimle ilgili fikir beyan edebilir.
Benim milletime, vatanıma, bayrağıma olan sevgimi, bağlılığımı ölçecek, aşağılayacak ya da terörle iltisaklı olacak diyecek kişi anasının karnından doğmadı.”