1. Haberler
  2. Güncel
  3. Bir tanıklığın 24. yılı: İstanbul Demokratik Kitle Örgütleri Platformu

Bir tanıklığın 24. yılı: İstanbul Demokratik Kitle Örgütleri Platformu

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

1990 yılında kurulan Tunceli Kültür ve Dayanışma Derneği’nin, 90’lı yıllarda yaşanan ve ülkeyi karanlığa sürükleyen bir sürece karşı sergilediği mücadelenin bir parçası da Dersim’e götürdüğü heyetler olmuştur. Bölgede yaşanan yeni “güvenlikçi politika”nın sonucu olarak, 1993 yılında başlatılan orman yakmaları, 1994 yılının ağustos ayından itibaren yönünü Dersim’e çevirmiş, ekim ayından itibaren bu yön, köy yakmalarına ve köy boşaltmalarına evrilerek zirve yapmıştı. Dernek olarak bu süreçte, İstanbul’da ve bazı metropollerde kurulu bulunan derneklerimizle protesto eylemleri organize ediyor ve bir karşı duruş sergilemeye çalışıyorduk. Tam da bu süreçte bir yöre derneği olarak, belki de Türkiye’nin en geniş temsiliyetli heyeti olarak, İstanbul Demokratik Kitle Örgütleri Platformu’nu kurup, bölgeye gitme kararı almıştık.

12 Eylül 1980 cuntasının dayattığı baskı ve korku politikaları sonrasında belki de ilk kez bu denli geniş katılımlı bir platform kuruluyordu. 2000 yılında derneğimizi kapatma sürecine götüren mücadelenin mihenk taşıdır bu sivil itaatsizlik hareketi. Niye bu kanıda olduğumu da şöyle ifade edebilirim. 1990’lı yıllarda yargılandığımız tüm davalarda DGM savcıları ve hâkimleri, ‘’siz bir dernek faaliyeti yürütmüyor, siyasi parti gibi hareket ediyorsunuz’’ diyorlardı. 37/38’i yaşamış bir halkın evlatları olarak bu vahşete seyirci kalamazdık elbette.

Bu tanıklığa geçmeden önce, 1994 yazında neler olduğunu kısaca hatırlatmak isterim:

28 Haziran, Ovacık bölgesindeki ormanlar,

4 Temmuz, merkeze bağlı Dinar Köprüsü civarındaki ormanlar,

6 Temmuz, Kocakoç (Teşnik) ve Mazgirt’e bağlı Hezirge, Aşağı Çanakçı, Yukarı Çanakçı, Lazvan, Kalaycı, Hopik, Kavun, Yazı Ören, Koç Kuyusu civarındaki ormanlık alanlar,

9 Temmuz Çemişgezek ilçesi Ali Boğazı, Nazımiye İlçesi Düzgün Baba civarı, Merkez Kutudere’deki ormanlar,

10 Temmuz, Ovacık ilçesi Kızılveren, Buzlutepe ve Tanzi köylerindeki ormanlar,

31 Temmuz, Buzlutepe köyü civarının bombalanması sonucu, o alandaki ormanlık alanlar,

11 Ağustos, Ovacık Çakmaklı, Buzlutepe, Kalikuşağı mıntıkası ormanları,

12 Ağustos, Nazımiye ilçesi Kıl Köyü, Ovacık ilçesi Garipuşağı, Kozca, Çakmaklı ve Konak köylerindeki ormanlık alanlar,

19 Ağustos Merkeze bağlı Zel, Azizabdal, Karasakal Dağları ile Nazımiye ilçesi Civarek, Koyeser, Kimsor, Dereova köyleri arasında kalan ormanlık alanlar,

21 Ağustos, Hozat ilçesi Sarısaltık, Gözelek, Çökerek, Mazgirt ilçesi Goman, Bağin ve Ovacık ilçesi Kozluca köyü ormanlık alanları,

24 Ağustos, merkeze bağlı Deşt nahiyesi, Bornek, Aksikor, Şakak, Teştek, Halvori köyleri ormanlık alanları,

25 Ağustos, merkeze bağlı Çiçekli nahiyesi Doluküp, Boşaklı ormanlık alanları ve Pülümür Efeağıl, Kovuklu ve Sürek köyleri ormanlık alanları,

27 Ağustos, Pertek ilçesi Sağmanderesi, Mirzola ve Eşeller köyleri ormanlık alanları yakıldı.

Bir Günde 17 Köy Yakıldı

Bir taraftan ormanlar, ormanlık alanlar ve ekili araziler yakılırken, diğer taraftan köylülere, köylerini boşaltmaları söylenmekteydi. Boşaltmadıkları takdirde evlerin de yakılacağı söyleniyordu. Nitekim 17 Eylül 1994’de, Bolu ve Kayseri hava indirme tugayından komandolarının katıldığı geniş çaplı bir operasyon başlatıldı. 5 Ekim günü Ovacık Mercan Vadisi’ndeki köylerin ateşe verilmesiyle, söylenen tehditler hayata geçirilmiş oldu. Bir günde 17 köyü yakılan Ovacık, büyük bir dramın ortasındaydı ve ciğerleri havasızlıktan sönmek üzereydi. Aynı tarihte Hozat ilçesindeki köyler de yakılıp boşaltılıyordu. İki yılda 360 köy tamamen veya kısmen yok edildi göz göre göre.  Bununla beraber gıda ambargosu denen denetim sistemi de ilk kez Dersim’de hayata geçiriliyordu (1).

İşte tüm bu yaşananlara karşı yaptığımız çeşitli eylemlerden sonra, bölgedeki uygulamaları yerinde gözlemleyip yaşananları Türkiye ve Dünya kamuoyuna aktarmak için İstanbul’da kurulan Demokratik Kitle Örgütleri Platformu öncülüğünde oluşturulan bir heyetle Dersim’e gitmeye karar verdik.

O günden bugüne nelerin değiştiğini, nelerin değişmediğini anlamak için, 24 yıl önce oluşturulan bu heyetin oluşum hikâyesini aktarmak isterim.

Elazığ’a giren tüm yollar kapatıldı

Yakılan, boşaltılan köyler, göç ettirilen insanlarımızla ilgili gelişmeleri yerinde görüp, neler olup bittiğini tespit edebilmek için, 30’u aşkın meslek odası, sendika, siyasi parti ve dernek temsilcileriyle bir araya gelerek, ortak bir platform oluşturmuştuk. Yapılan toplantıda aldığımız karar sonucunda, ÇGD’den Hacer Yıldırım, ÇHD’den Av. Mehmet Ali Kırdök, Tunceliler Derneği’nden Selman Yeşilgöz, İstanbul Tabip Odası’ndan Dr. Selver Sarıca, Devrimci Sosyalist Basın Platformu’ndan Hacı Orman, İHD’den Selahattin Okçuoğlu, İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu’ndan Rıza Turgut, Hadep İl Yönetimi’nden Hasan Hayri Alkan ve Sivas Dernekler Platformu’ndan Hasan Gürsoy’dan oluşan bir çağrı komisyonu oluşturuldu. Akabinde bu komisyonu, 7 Kasım 1994 günü İstanbul Tabipler Odası toplantı salonunda yaptığı açıklamada, Tunceli ve Sivas’a bir araştırma-inceleme gezisi düzenleneceğini ve ertesi gün yola çıkılacağını duyurdu. Böylece 8 Kasım 1994 günü, saat 19.00’da, 34 sivil toplum örgütü temsilcilerinden oluşan 56 kişilik bir heyetle Aksaray metro istasyonundan iki otobüsle bölgeye hareket edildi.

9 Kasım 1994 günü Malatya il sınırına varıldığında, heyet güvenlik kuvvetleri tarafından durdurularak,  Olağanüstü Hal Bölge Valiliği’nin 29.11.1994 tarih, 2935 sayılı OHAL kanununun 11/K maddesi gereği Tunceli il sınırlarından içeri sokulmasının kamu güvenliği açısından sakıncalı görüldüğü ve yasaklandığı söylendi. Heyet, alınan karara itiraz edebilmek ve OHAL yetkilileriyle görüşebilmek için yoluna devam etti. Aynı karar heyete Elazığ il girişinde tekrar iletildi. Tunceli yönüne hareket etme ısrarı üzerine Elazığ’a giren tüm yollar kapatılarak ana yoldan ayrılmadan yola devam etmeleri istendi.

Sokaklar Polis Araçlarıyla kapatıldı

Polis, askeri panzerler ve akrepler eşliğinde saat 4 civarları, Tunceli il sınırına gelinmişti artık. İl sınırında Elazığ- Tunceli kara yolunun çift yönlü olarak panzerler ve askerler tarafından kapatıldığını gördük. Heyetin yanına gelen askeri yetkili üçüncü kez kararı heyete iletti. Yapılan görüşmeler sonucu Tunceli Jandarma Alay Komutanıyla askeri karakolda Avukat Hasan Girit, Avukat Mehmet Ali Kırdök ve benim de bulunduğum bir heyetle görüşme yapıldı. OHAL kanunu gereği ile girilemeyeceğini, bulunulan alanın güvenlikli olmadığını, bu nedenle heyetin güvenliğinin sağlanamayacağını belirterek bölgeden ayrılmamızı bize iletti.

Bunun üzerine, karakoldan ayrılarak otobüs içinde heyetle yaptığımız kısa bir değerlendirme sonucu geri dönüp, Elazığ’a göç eden insanlarımızla görüşmek üzere bölgeden ayrıldık. Elazığ’a vardığımızda da bu sefer şehir merkezine giden tüm sokakların polis araçları ve iş makineleriyle kapatıldığını gördük. Elazığ’a geçişimizin mümkün olmadığını görünce, il çıkışında bir benzin istasyonunda değerlendirme toplantısı yaptık ve Ankara’ya gitme kararı aldık. Yolda İHD genel başkanı Akın Birdal ve SHP milletvekilleriyle görüşerek meclis başkanı ve İçişleri Bakanı ile görüşme yapmak için randevu talebimizi ilettik ve desteklerini istedik.

Sabah Ankara’ya vardığımızda Çankaya Belediyesi konferans salonunda basın toplantısı düzenleyip, hazırladığımız gözlem raporunu kamuoyuna açıklamak istediğimizi bildirdik. Ancak Ankara Valiliği salonun bulunduğu sokağı trafiğe kapatarak, bizimle görüşmek isteyenlere de müsaade etmedi. Üstüne, emniyet yetkilileri tarafından, Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taşdelen’den salonu boşaltmamız talep edildi. Bunun üzerine biz de basının yanımıza gelmesine izin verilmemesi, meclis başkanı ve İçişleri Bakanı’nın randevu vermemeleri halinde, salonu boşatmayacağımızı ve oturma eylemi başlattığımızı ilettik. Hem bu talebimiz hem de Akın Birdal ve SHP milletvekillerinin uzun görüşmeleri sonucunda; basının yanımıza gelmesine saat 15.00 sıralarında izin verildi. Basına izin verilmesi üzerine hazırladığımız basın açıklaması ve gözlem raporunu basınla paylaştık ve meclis başkanı ile içişleri bakanından talep ettiğimiz randevuları beklemeye başladık. Saat 17.00 sıralarında meclis başkanının ve içişleri bakanlığı adına müsteşarının randevu talebimizi kabul ettiği haberi geldi. Heyet adına oluşturduğumuz üçer kişilik komisyonlarımız hazırlanan raporları ilgililere ulaştırmak üzere görüşmeye gittiler. Görüşmeye gidenler arasında ben de vardım. Yaptığımız görüşmede güvenlik kuvvetleri tarafından yol boyunca uygulanan müdahale ve engellemelerin yanlış olduğunu ve bu tutumu sergileyen kolluk kuvvetleri ve Olağanüstü Hal Bölge Valisi hakkında işlem yapılmasını talep ettik. Ayrıca bu talebimizi yazılı olarak da bir dilekçeyle içişleri bakanlığı müsteşarına ilettik.

Partilerden Oluşan Bir Komisyon Kurulsun

Diğer ekibimiz de dönemin meclis başkanı Hüsamettin Cindoruk ile görüşüp, Tunceli ve Sivas’ta yaşanan uygulamalarla ilgili meclisin devreye girmesini ve TBMM’deki partilerden oluşan bir komisyonun, bölgede bir inceleme yapıp sonuçlarının da kamuoyuyla paylaşılmasını talep ettik.

Ayrıca demokratik kitle örgütleri platformu araştırma inceleme heyetinin hazırladığı geziyle ilgili gözlemlerini de yazılı olarak sunduk. Heyetimizin tekrar bölgeye gitmesi için uygulanan yasağın kaldırılmasını da istedik. Aynı akşam durumu değerlendirmek ve Ankara’daki sivil toplum örgütleri ve milletvekillerini bilgilendirmek için Mülkiyeler Birliği toplantı salonunda bir araya gelip süreci, heyetimizin karşılaştığı sorunları ve yol boyu yaşadığımız anti demokratik uygulamalar ve bölgeden edindiğimiz izlenimler konusunda katılımcılara bilgi verdik.

Bahsettiğimiz sürecin üzerinden 24 yıl geçmesine, hükümetler değişmesine rağmen uygulamalar baki kaldı. Tutuklanan milletvekilleri, gazeteciler, çıkarılan KHK’lar, kapatılan gazeteler, dernekler, sendikalar, yakılan ormanlar, boşaltılmak istenen köyler…

O günden bugüne doğu yakasının hikayesi ne yazık ki bundan ibarettir.

1994 yılında oluşturulan İstanbul Demokratik Kitle Örgütleri Platformu’nda yer alan kurum ve temsilcilerini de buraya aktararak cümleyi tamamlamış olalım.

Çağdaş Gazeteciler Derneği İstanbul Şubesi

Hacer Yıldırım

Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi

Av Mehmet Ali Kırdök, Av Hasan Girit, Av Halis Yıldırım, Av Nazan Yaman

İstanbul Tabipler Odası

Dr Selver Sarıca, Dr Muhamet Can, Dr Ali Tezel Erol, Dr Nermin Sezgin

Tunceli Kültür ve Dayanışma Derneği

Selman Yeşilgöz, Hasan San, Cemal Taş, Cemal Kaygısız, Çetin Kamışlıdere, Bircan Öztürk

Sivas Dernekleri Platformu

Hasan Gürsoy, Sabri Ataseven

Pir Sultan Abdal Derneği

İsmail Çalıkıran

Pir Sultan Abdal Canlar Derneği

Selahattin Gültekin

Savaş Karşıtları Derneği

Seyit Soydan, Filiz Buluş

Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi

Mustafa Aral, Kenan Taş

Tüm Belsen Genel Başkanı

Vicdan Baykara

İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu

Serdar Yıldız

Kamu Çalışanları Sendikaları İstanbul Şubeleri Platformu

Sevinç İldan

Halkın Demokrasi Partisi

Bahattin Günal, Mehmet Nuri Güneş, Hasan Hayri Alkan

Birleşik Sosyalist Parti

Mehmet Bilmiş

Barış İnisiyatifi

Mehmet Özdemir, Düzgün Karataş

Sosyalist Dergiler Platformu

Hacı Orman, M Emin Çelikten, Erdal Çiçek, Yılmaz Anlama, Ali Rıza Kartal, Alican Güllü, Ayhan Erkan

Emekçi Kadınlar Birliği

Serpil Ünal

Haklar ve Özgürlükler Platformu

Av Ahmet Düzgün Yüksel, İlker Alcan, Güler Algül, Behiç Aşcı

Yeni Demokrat Kadınlar

Elif Uçar

Gazeteler

Ayla Önder, Gülsen Yüksel, Serpil Korkmaz

Sanatcılar

Ferhat Tunç, Ali Baran, Haydar Bayar

(1) Selman Yeşilgöz, Dersim’de Ne Değişti, Dersim Dergisi, sayı 6, Aralık 1997.

Bir tanıklığın 24. yılı: İstanbul Demokratik Kitle Örgütleri Platformu
Yorum Yap
Giriş Yap

Dersim Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin