Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri yarından itibaren başlıyor. Yeni parlamentonun önündeki en önemli konulardan biri de, Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerde giderek artan sosyal konut sorunu.
Parlamentosu (AP) seçimleri yarından itibaren başlıyor. Yeni parlamentonun önündeki en önemli konulardan biri de, Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerde giderek artan sosyal konut sorunu.
Avrupa Birliği Komisyonu, konutların sadece dar gelirli bireylere yönelik olmasını isterken, Fransa başta olmak üzere bazı üyeler ise bunun konut sorununu çözmeyeceğinden emin.
AB ülkeleri genelinde sosyal konutların toplam içindeki payı yüzde 8 oranında. Housing Europe adlı kuruluşun verilerine göre, sosyal konutların genel toplam içinde en fazla olduğu ülke yüzde 32 ile Hollanda. Bu ülkede, insanların yarısından çoğu kendisine ait bir evde ikamet ederken, üçte ikisi devlet ya da yerel yönetimlerin inşa ettiği konutlarda yaşıyor.
Hollanda’dan sonra sosyal konut alanında en gelişmiş iki ülke ise sırasıyla yüzde 23 ile Avusturya, yüzde 19 ile de Danimarka geliyor. Finlandiya, Fransa, Çek Cumhuriyeti, Britanya ve İsveç ise yüzde 16 ila 18’lik sosyal konut oranıyla dikkat çekiyorlar.
Sosyal konutların sıfır düzeyinde olduğu ülke ise Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti.
ESKİ SOSYALİST ÜLKELERDE NEREDEYSE HERKES EV SAHİBİ
Sosyal konutların genel toplama oranının yüzde 5’in altında olduğu ülkelerin büyük bir kısmı ise uzun süre sosyalizmle yönetilen eski Varşova Paktı ülkeleri ve bu ülkelerin çoğunluğunda insanların çok büyük bir kısmı kendi evinin sahibi konumunda.
Housing Europe verilerine göre, Letonya, Estonya, Litvanya, Romanya, Bulgaristan, Slovakya, Bulgaristan, Macaristan ve Slovenya’da insanların yüzde 90’ından fazlası kendilerine ait evlerde yaşıyor. Bu ülkelerde, sosyal konutlar dışında kiracı olarak yaşayan insanların oranı ise yüzde 1 ila 5 arasında değişiyor.
ALMANYA EN GERİLERDE
Sosyal konut alanında en geri konumdaki ülkelerden biri ise Almanya. Fransa ve ya Britanya gibi büyük AB ülkelerine oranla kiraların daha düşük olduğu Almanya’da kendi evine sahip olan bireylerin oranı, kiracılardan çok daha düşük. Ülkedeki sosyal konutların genele oranı ise yüzde 5,5 civarında.
Avrupa’da sosyal konut ya da diğer adıyla toplu konutların inşası özellikle 1950’li yıllarda yoğunluk kazanmıştı. Sanayileşmenin getirdiği ani nüfus artışı (Babyboom) ile birlikte sosyal konutlara da ağırlık verildi.
PARİS VE LONDRA GİBİ BÜYÜK ŞEHİRLERDE AÇIK ARTIYOR
Ancak gelinen aşamada, bazı ülkelerde sosyal konutlar ya ihtiyaçlara cevap vermiyor ya da yapılan konutlar nüfusun yoğun olduğu bölgelerden ziyade sonradan göç veren bölgelerde inşa edilmiş. Örneğin, Fransa’nın birçok kırsal alanında sosyal konutlar boş kalmaları nedeniyle satışa çıkarılırken, başkent Paris’in de dahil olduğu Ile-de-France bölgesinde sürekli bir konut açığı bulunuyor.
Benzer şekilde, İngiltere’nin başkenti Londra’nın banliyölerinde sosyal konut açığı giderek büyüyor.
KRİZ NEDENİYLE SOSYAL KONUT İNŞAATI DURUYOR
AB ülkelerinde sosyal konut inşaatlarının finansmanı konusunda da sıkıntı yaşanıyor. Kimi ülkeler bu konuyu kamu imkanları ve ya banka kredileri ile halletmeye çalışırken, Fransa ise bankalara yatırılan tasarruf mevduatlarından elde ettiği vergi gelirleri ile finanse ediyor. Fransa’da nüfusun diğer ülkelere oranla artması nedeniyle yıllık 100 bin yeni konuta ihtiyaç duyuluyor. Finansman yöntemi sayesinde ise, kriz dönemlerinde dahi sosyal konut inşası pekte zarar görmüyor.
Ancak diğer bazı ülkelerde bu durum böyle değil. Britanya, krizi gerekçe göstererek sosyal konut inşaatlarını durdururken, Yunanistan’da zaten sıfır noktasında olan bu konutlar kriz nedeniyle tümüyle gündemden kaldırılmış durumda.
AB HOLLANDA’YI KISITLAMAYA ÇALIŞIYOR
22-25 Mayıs arasında 28 AB ülkesinde yapılacak Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinden sonra da sosyal konut konusu önem kazanacak. Konuyu önemli kılan ise, Lüksemburg’daki Avrupa Adalet Divanı (CJUE)’de görülmekte olan bir dava. AB Komisyonu ile Hollanda arasında görülen davada, komisyon Hollanda’nın sosyal konutları sadece dar gelirli aile ve ya bireylere ayırmasını istiyor.
AB Komisyonu’nun talebi, birçok kesimce ‘dar’ ve liberal’ olarak görülüyor ve ileride birçok devlet hizmetinin sadece dar gelirliler için geçerli olmasını beraberinde getireceği endişesine yol açıyor. Konu ile ilgili kararın ise önümüzdeki sonbaharda verilmesi bekleniyor.
‘KOMİSYON DEĞİL ÜYE ÜLKELER KARAR VERSİN’
Fransız Sosyal Konut Birliği adlı kurumun Brüksel’deki temsilcisi Laurent Ghekiere, CJUE’nin kararı ne olursa olsun, sosyal konut politikasının AP’nin ilgi alanında olacağına dikkat çekiyor. AP’nin yeni seçilecek üyelerinin yeni dönemde sosyal konut meselesine daha fazla ilgi göstermesi gerektiğinin altını çizen Ghekiere, Roma Antlaşması’nın konuyu üye ülkelere bıraktığına vurgu yapıyor.
Ghekiere, Liberation gazetesine verdiği mülakatta, AB Komisyonu’nun üye ülkelere kendi politikasını dayatmak yerine, her ülkenin kendi siyasi tercihleri ve tarihsel gerçekleri ile karar vermesinden yana olunması gerektiğini de savundu.