Dersim Araştırmaları Merkezi (DAM); 16-17 Ekim tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlığı, Tunceli Valiliği, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı ve Munzur Üniversitesi işbirliğiyle yapılacak sempozyuma dair bir açıklama yayınladı. Sempozyumu Dersim’e dair Türkleştirme projelerinin devamı olarak niteleyen DAM; “Önce bu halkın kimliğini tanıyın” dedi.
DAM’ın açıklamasının tam metni şöyle:
1938 katliamı ile on binlerce insanı katledilen Dersim, aynı acımasızlıkla Cumhuriyet’in kuruluşundan beri asimilasyon ve inkâr politikasından kurtulamıyor.
Bu nedenle yok etmekle susturulamayan bölge insanına yönelik birçok politika belli aralıklarla devreye konuluyor. “Türkleştirme” projeleri, dün olduğu gibi bugün de bunların başında geliyor. Dolayısıyla Dersimlilerin Türk olduklarına yönelik olmadık yöntemler, resmi tarih tezi dayanağı üzerinden sürekli devreye konuluyor.
Buna göre vaktiyle Hozat’ta bir dağa çizilen koç figürüyle Dersimlileri Türk göstermeye yeltenenler, şimdi de aynı politika ve simgeler ile benzer bir niyete soyunmuş durumdalar. Akıllara zarar teorilerle koç başlarından Dersimlilerin tarihini çıkarmaya çalışanlar, şimdilerde bu sembolü sempozyumun simgesi haline getirmeye çalışıyor.
Bu yıl Tunceli Valisinin Pertek girişindeki dağa yazdırdığı “Anadolu’nun Horasan’ı Tunceli” yazısının ikinci ayağı olarak 16-17 Ekim 2024 tarihinde bir sempozyum düzenlenecek.
Tunceli Valiliği, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı ile Munzur Üniversitesi’nin ortaklığıyla yapılan bu sempozyum, tam da yıllardır uygulanan asimilasyon politikasının bir tekrarı niteliğindedir.
Bu durumun yanı sıra sempozyumda Dersimli bazı akademisyen ve araştırmacılara yer verilmesi, tamamen yabancısı olmadığımız iktidarların bilindik politikalarının bir versiyonudur.
Diğer yanıyla AKP’nin Alevileri asimile amacıyla kurduğu Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığını yapan Turancı Ali Rıza Özdemir’in sempozyumdaki varlığı da Dersimlilerin dikkatinden kaçmamalıdır.
Sempozyumu organize edenlere ve katılımcılara son sözümüz şudur:
Dersim halkının yeni bir tarih anlatımına ihtiyacı yoktur. Zira samimiyet, o halkı tanımaktan ve kültürüne saygı duymaktan geçer. Bir halk, dilinden ve inancından dolayı bu topraklarda ötekiyse, samimiyet öncelikle muhataplarının kendi gerçekliğiyle yüzleşmesidir. Tekrarın tekrarı, Dersim halkında bir karşılık bulmaz. Sonuç olarak önerimiz, önce bu halkın kimliğini tanıyın ve akabinde bu alavere dalavere oyunlarına son verin ki Aleviliğin hakikat sofrasında bir yeriniz olsun.