Dersimli kadınlar kendini güvende hissetmiyor: İstatistikler düşük ama güvensizlik fazla

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Avrupa ve OECD ülkeleri arasında erkeklerden fiziksel veya cinsel şiddet gören kadın oranının en yüksek olduğu ülkelerden biri Türkiye. Türkiye de her 10 kadından 4’ü şiddete maruz kalıyor. Türkiye’deki illere göre şiddet vakalarına baktığımızda istatistikler kadına yönelik şiddetin en az olduğu hatta neredeyse hiç olmadığı ilin Dersim olduğunu söylese de şüphesiz Dersimli kadınlar da payına düşeni alıyorlar. Peki Dersimli kadınlar kendini güvende hissediyor mu? Dersim’de kadına yönelik şiddet vakalarının azlığı, her şey yolunda anlamına mı geliyor? Dersim Baro Başkanı Fatma Kalsen, Dersim Belediye Başkan Yardımcısı Canan Ay, Dersim Yeşil Sol Parti İl Sözcüsü Nurşat Yeşil, Dersim Gazetesi’nin sorularını yanıtladı.

“DERSİM’DEKİ KADINLAR DA AYRIMCI ANLAYIŞA MARUZ KALIYOR”

Dersim Baro Başkanı Avukat Fatma Kalsen, Dersim’de kadınların öncelikli olarak can güvenliği başta olmak üzere, bedensel ve ruhsal olarak kendilerini tamamen güvende hissettiklerini söylemenin zor olduğunu ama Türkiye istatistiklerine de bakıldığında oransal olarak daha az riskle karşı olduklarının görüldüğünü belirtiyor. Son 12 yılda 4 kadının cinayet sonucu yaşamını yitirdiğini, intihar gibi görünen ancak şüpheli olan ölüm vakalarının bu sayının dışında olduğunu söyleyen Kalsen şöyle devam ediyor.

“Yine üç yılı aşkın bir süredir kayıp olan ve akıbeti ailenin ve kadınların tüm çabalarına rağmen belirlenemeyen Gülistan Doku olayı Dersim’de kadınların ne kadar güvende olabileceklerinin en iyi örneklerinden biridir. Yine, kamuoyuna yansıyan ve kolluk görevlilerinin sokak ortasında bir kadını taciz etmeleri sonucu yaşanan olay ve öncesinde şehir merkezinde güpegündüz bir kadının terörist şüphesiyle yere yatırılması ve kolluğun şiddetine maruz kalması yaşanan örneklerden bir diğeri. Ayrıca, Tunceli Munzur Üniversitesinde kadın öğrencilere yönelik gerçekleştiği iddia edilen taciz olayları da tam olarak aydınlatılabilmiş değil. Bu örneklerden de görüleceği üzere Türkiye’nin diğer illerine nazaran daha az vaka görülse de Dersim’de yaşayan kadınlar da erkek egemen sistemin kadına yönelik ayrımcı anlayışından gerek yaşamını kaybetmek suretiyle gerekse de fiziksel ve ruhsal yönden zarar görebiliyor.”

ALEVİLİK İNANCI KADINA YÖNELİK AYRIMCILIĞI HEP REDDETTİ.

Son yıllarda kadınlara yönelik cinsel saldırı ve özellikle çocukların cinsel istismarı suçunda belirgin bir artışın olduğunun da gözlendiğini söyleyen Kalsen, bu durumun toplumda belli kaygılara da sebebiyet verdiğini belirtiyor ve şöyle devam ediyor.

“Zira Dersim Alevilik inancı, kadına yönelik ayrımcılığı reddettiği gibi, bugüne kadar kadınlara yönelik her şiddet vakasında bu anlayışı mahkûm etmiştir. Ayrıca şu hususu belirtmekte fayda görüyorum, Dersim’de yaşayan kadınlarda hak ve özgürlükler açısından bilinç seviyesi diğer bölgelere göre yüksek olduğundan meydana gelen her olumsuz hadisede gerek bireysel ve gerekse de kadın platformu tarafından anında reaksiyon verilmekte ve gerekli duyarlılık gösterilmektedir. Böylelikle kadına yönelik şiddetle mücadelede Dersim’de yaşayan kadınlar da kendilerine düşen katkıyı sunmakta ve kadınların kendilerini daha özgür ve güvende hissedebilecekleri bir gelecek için mücadeleye devam edeceklerdir.”

“ÜÇ YILDIR BİR KADININ BULUNAMAMASI GÜVENSİZ HİSSSETTİREN EN TEMEL KONULARDAN BİRİ”

Dersim Belediye Başkan Yardımcısı Canan Ay, genel Türkiye koşulları çerçevesinde yaşanan kadın mücadelesinin ilerleyişinin güçlü ve bilinçli ancak haklar konusunda yoksun bırakılmaya çalışılan bir süreç yaşandığını söyleyerek sözlerine başlıyor. Gün geçtikçe güçlenen bir ilerleyişi baskılamak adına sistemin ciddi uyguladığı yasa değişikleri ve kadınlara yönelik patriarkal sistemin bu yasalarla kadınları baskılama ve yok etme üzerine şekillendiğini söyleyen Ay, ancak kadınların gün geçtikçe artan bu baskı ve zorbalığa karşı alanlarda, meydanlarda, sokakta, evde sahip oldukları bilinç ve irade ile söz sahibi olduklarını her alanda kanıtladıklarını belirtiyor ve sözlerine şöyle devam ediyor:

“Fakat bu sistemde koruyucu olması gereken yasalar ilk adım olarak kadınların kendini güvende hissetmemelerinin sebeplerinden biridir. Çünkü erkek devlet kadınların yaşadığı cinsel saldırı, tecavüz, katledilme gibi durumlarda failleri korumaya yönelik çok daha ciddi kararlar almıştır. Dersim’de Türkiye koşullarında yaşanan kadın sorunlarının kısmi göstergesi olarak örneklendirirsek Gülistan Doku bu konunun en net örneğidir. Dersim 7-24 kameralarla gözlemlenen, kayıt altına alınan, hatta atılan her adımın kaydının olduğu bir şehirde üç yıldır bir kadının hala bulunamaması. aslında güvensiz hissettirecek en temel konulardan bir tanesidir.”

“BİZ KADINLAR GÜÇLENEN MÜCADELEMİZE KET VURMA ÇABASININ OLDUĞUNUN BİLİNÇİNDEYİZ”

Her an, her saniye bir erkek tarafından nedensiz bir şekilde katledilebileceğini, şiddet görebileceğini hisseden kadınların artık kaygı ve korkuyla kendilerini güvende hissetmediği bir süreci yaşadıklarını söyleyen Ay, Dersim’in sistemin baskısının en fazla yoğun olduğu, bununla beraber her olayın da saniyelik açığa çıkartılabileceği bir yer olduğunu belirtiyor. Güvenlik mekanizmasının, bir kadının ya da kadınların yaşadığı herhangi bir soruna karşı kullanılmadığını söyleyen Ay, şöyle devam ediyor.

“Biz kadınlar güçlenen mücadelemize ket vurma çabasının olduğunun bilincindeyiz. Dersim bilinci, politik yapısı ile net duruş sergileyen illerden biri olmasına rağmen sistemin ciddi yönelimleri etkisini göstermiştir. Taciz vakalarının arttığı, boşanma sebeplerinin arasında psikolojik, fiziksel şiddetin çoğaldığı bu süreçte Dersim’i Türkiye koşullarından bağımsız ele almak mümkün değildir. Toplumsal ve kültürel yapı kadınların kendilerini ve yaşadıkları sorunları ifade etmede çok ciddi rol oynamaktadır. Yerel temsiliyet üzerinden bizlere gelen temel sorunlar aile içi şiddetin, psikolojik, cinsel, fiziksel şiddetin çok ciddi evlere ulaştığıdır. Kadınların bunları ifade etmede çok ciddi zorluk yaşadığını biliyoruz. Birçok kadını bu anlamda güçlendirmeye çalışırken birçok kadını da yaşadıkları durumu tanımlayabildikleri bir bilinci sağlama üzerine destekleme çabalarımız devam etmektedir. Ancak bunlar yeterli olmuyor. Bize ulaşan sayının arttığını söylemek mümkün. Asıl kaygı duyduğumuz bize ulaşamayan kadınların yaşadıkları süreçler.”

“TÜRKİYE’NİN DÖRT BİR YANINDAKİ KADINLAR GİBİ DERSİMLİ KADINLAR DA GÜVENDE DEĞİLLER”

Dersim Yeşil Sol Parti İl Sözcüsü Nurşat Yeşil de Fatma Kalsen ve Canan Ay’dan farklı düşünmüyor. Yeşil de Türkiye’nin dört bir yanındaki kadınlar gibi Dersimli kadınların da güvende olmadıklarını söylüyor. Dersim de şiddet olaylarının her geçen gün arttığını söyleyen Yeşil, basına çok yansımasa da Baro’ya ve kadın platformuna yapılan başvurulardan bunun anlaşıldığını belirtiyor ve şöyle devam ediyor:

“Sadece son birkaç ay içinde Ovacık ilçesinde basına da yansıyan birkaç vaka oldu. Kadınların evlerinde yaşadıkları fiziksel ve psikolojik şiddet de artıyor. Boşanma davası için Baro’ya başvuran kadınların büyük kısmı şiddet gördüklerini belirtiyor. Ekonomik bağımsızlığı olmadığı için ve “toplum ne der” kaygısıyla hala birçok kadın yaşadığı şiddete katlanmak zorunda kalıyor. Sadece kadınlar açısından değil, toplumun genelinde şiddet vakalarında ciddi bir artış söz konusu. 5-6 yıl öncesine kadar hava karardıktan sonra kadınlar rahat bir şekilde sokakta dolaşabiliyorken, bugün kadınlar Dersim sokaklarında belirli bir saatten sonra yalnız başlarına dolaşamıyorlar.”

“ÖĞRENCİ KADINLAR KOLLUĞUN TACİZİNE MARUZ KALIYOR”

 Üniversite öğrencileri için bu durumun daha da zor olduğunu söyleyen Yeşil, üniversite öğrencisi kadınların hem okulda hem de dışarıda bu şiddeti kat be kat yaşadıklarını ifade ediyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Son yıllarda üniversiteli kadınların birçok akademisyen hakkında taciz iddiaları oldu ama aile korkusu ve tacizi gerçekleştiren kişilerin kamunun üst düzeyindeki kişilerle olan bağlantılarından korktukları için başvurular suç duyurusuna dönüşemedi. Fakat yaz aylarının başında ondan fazla üniversiteli kadın taciz iddiasıyla baroya başvurdu. Maalesef bunlardan sadece birkaçı resmi anlamda şikayetçi oldu. Özellikle kolluğa mensup kişilerin geceleri yurtlara gidip, yollarda araçları ile dolaşarak üniversiteli genç kadınları rahatsız ettikleri biliniyor. Geçtiğimiz yıllarda bu şikayetlerin artması üzerine valilik tarafından kolluğa mensup bekar erkeklerin saat 19.00’dan sonra sokağa çıkması yasaklanmıştı. Yine sokak ortasında kolluğa mensup kişiler şüphelendiklerini söyleyerek bir kadına silah doğrultarak şiddet uygulamışlardı.”

“YEREL ESNAFTAN DA KADINLARI TACİZ EDENLER OLDU”

Üniversiteli genç kadınların yereldeki bazı esnaflar tarafından da tacize uğradıklarını söylediklerini ifade eden Yeşil, bunlardan birkaçının baro ve kadın platformunun mücadelesi sonucu ceza aldıklarının altını çiziyor, şunlara dikkat çekiyor:

“Ekonomik sıkıntılar kadınların yaşadıkları şiddet ve tacize sessiz kalmalarında önemli bir etken. Geçim sıkıntısının ayyuka çıktığı bu dönemde genç üniversiteli kadınlar işyerlerinde yaşadıkları taciz ve şiddeti işlerini kaybetme korkusundan yargıya taşıyamıyorlar. Tüm kadınların ortak talebi şiddetsiz yaşam. Tek başlarına yaşamlarını idame ettirebilseler ve ekonomik kaygıları olmasa hiçbir kadın şiddete sessiz kalmaz.”

Dersimli kadınlar kendini güvende hissetmiyor: İstatistikler düşük ama güvensizlik fazla
Giriş Yap

Dersim Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin
BEDA