Hekimler, sağlık hakkı savunucuları HPV aşısı mücadelesini anlattı: Dünyada eşine rastlanmayan bir mücadele

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, rahim ağzı kanser vakalarının yüzde 95’inden fazlası HPV (Human popilloma virüs) kaynaklı. HPV aşısı dünyada birçok gelişmiş ülkede ulusal aşı programına dahil edilip, ücretsiz olarak uygulanırken; Türkiye’de durum farklı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın “HPV aşısını ulusal aşı takvimine dahil edip, öncelikli risk gruplarında aşılama başlatılacaktır” açıklamasının üzerinden 1.5 yıl geçmesine rağmen hala hiçbir adım atılmadı.

Peki uzmanlar ve yurttaşlar bu konuda ne düşünüyor?

HPV tarama testleri bazı genital hastalıkların önlenmesinde ve erken teşhisinde hayati önem taşıyor”

H’nin sebep olduğu hastalıklar ve HPV aşısı ile ilgili konuştuğumuz Elazığ Özel Mediline Hospital hekimlerinden, Kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Op. Dr. Fatma Şeneş, HPV tarama testleri ile HPV aşısının, rahim ağzı kanserinin ve bazı genital hastalıkların önlenmesinde ve erken teşhisinde hayati önem taşıdığını belirtti.

Op. Dr. Fatma Şeneş’e sorduğumuz sorular ve yanıtları şöyle:

HPV nedir, sebep olduğu hastalıklar nelerdir ve bulaşmasında neler etkilidir?

HPV son yıllarda hızla ve cinsel yolla yayılan hastalıkların başında geliyor. HPV ile rahim ağzı kanseri arasında doğrudan ilişki bulunuyor. Rahim ağzı kanseri olan hastaların neredeyse tamamında HPV enfeksiyonlarının kanser yapıcı türleri görülmekte. Aynı zamanda kadınlarda kansere bağlı ölümlerde en sık karşılaşılan ikinci neden rahim ağzı kanseridir ve ortalama görülme yaşı elli ikidir.

HPV’nin çeşitli tipleri bulunuyor. HPV tip 6- 11, genital siğil, tip 16- 18- 45 rahim ağzı kanserinde suçlanan; yüksek risk taşıyan türlerdir. Bunlar aynı zamanda vulua (kadın dış genital kanseri), erkeklerde penis kanseri, ağız-yutak kanseri ve solunum yollarına ait popillomlar yapabilirler. Rahim ağzı kanserinin yüzde 54’ünde tip 16, yüzde 15’inde ise tip 18 sorumludur. Yani sadece tip 16 ve tip 18, tüm rahim ağzı kanserlerinin yüzde 80’inden sorumludur.

HPV’nin alınması ve yayılmasında etkili olan faktörler:
* Sigara kullanımı
* Kötü beslenme
* Düşük sosyo-ekonomik düzey
* Çok eşlilik (farklı partnerlerle cinsel birliktelik)
* Erken yaşta cinsel birliktelik
* Bağışıklık sistemi bozuklukları

HPV nasıl tespit edilir?

Cinsel yolla HPV alındıktan sonra rahim ağzında anormal hücre değişimleri çıkmadan önce, HPV teşhisi konulabilir. HPV’nin hangi tiplerinin olduğunu tespit ederken “HPV- dna testi” kullanılır. Bu testten önce kadın doğum uzmanları “smear” testi yaparlar. Smear testinde “ascus” gibi rahim ağzında hücresel değişiklikler tespit edilirse, HPV- dna testi yapmak elzemdir. Cinsel olarak aktif bir yaşama sahip kadınlar, cinsel ilişki başladıktan “1 yıl” sonra muhakkak smear testi yapmalı ve bu düzenli olarak devam etmelidir. Ayrıca 30- 65 yaş arası kadınlarda, tarama programında smear testine ek olarak HPV- dna testi de yapılmaktadır.

HPV cinsel yolla bulaştıktan sonra ne olmaktadır?

Kadına riskli tiplerde HPV bulaştıktan sonra birkaç farklı durum ortaya çıkabilir. Bu durumlar:

1. Olasılık: kişi virüsü aldıktan sonra bağışıklık sistemi sayesinde virüsü yenebilir ve vücudundan tamamen atabilir. Bu durumda başkasına bulaştırma riski ortadan kalkar. Bu en sık rastlanan durumdur.

2. Olasılık: kişinin uzun süre virüsü taşıması ve yaymasına rağmen, kendisinde hiçbir sorun görülmemesidir.

3. Olasılık: en kötü ve en nadir görülen olasılık olarak; kişinin rahim ağzı kanserinde öncü olan HPV tiplerinden alması sonucunda, kanser öncesi hastalıklara yakalanması ve son olarak kanser olmasıdır.

Kadının, riskli gruptaki HPV ile karşılaştıktan sonra rahim ağzı kanseri olmasına kadar geçen süre yaklaşık 15- 20 yıldır. Bu süreçte kansere dönüşüm başlamadan önceki dönemde hastalığı tespit etmek, hayati önem taşımaktadır. Bu nedenle düzenli olarak kadın doğum muayeneleri, periyodik olarak yapılan smear testleri ve HPV- dna testleri, tarama sürecinde çok önemlidir.

HPV’nin kesin tedavisi var mıdır?

Maalesef HPV’nin kesin tedavisi bulunmamaktadır. Tüm viral hastalıklarda olduğu gibi HPV’de de vücut, antikor üreterek enfeksiyonu yenebilir. Bunun için güçlü bir bağışıklık sistemi yeterlidir.

HPV aşısı nedir, kimlere- kaç doz uygulanabilir?

HPV aşısı, HPV enfeksiyonuna karşı birinci derecede koruyuculuk sağlayan ve HPV’nin neden olduğu rahim ağzı kanseri ile genital siğilleri önlemeye yönelik aşıdır.

HPV aşısı, dünyada kullanılan en güvenilir aşı olarak tespit edilmiş ve onaylanmıştır. Herhangi bir ciddi (riskli) yan etkisi bulunmamaktadır. Yapılan araştırmalar neticesinde; aşının rutin olarak uygulandığı ülkelerde rahim ağzı kanserini yüzde 80 oranında önlediği tespit edilmiştir.

Rahim ağzı kanseri ve genital siğillerde yüksek derecede koruyuculuk sağlayan aşı, 9 yaşından itibaren herhangi bir üst yaş sınırı olmaksızın her kadına uygulanabilir.

Erkeklerde ise aşı uygulama yaş aralığı 9- 26 yaş arasıdır. HPV bulaşan kişilere de HPV aşısı yapılabilmektedir.

9’lu aşı: 9- 14 yaş arası bireylerde 2 doz, 15 yaş ve üzeri bireylerde 3 doz olacak şekilde uygulanmaktadır.

Sonuç olarak; düzenli aralıklarla yapılan kadın doğum muayeneleri, periyodik olarak yapılan smear testleri ve HPV- dna testleri ile HPV aşısı uygulaması, rahim ağzı kanserinin ve bazı genital hastalıkların önlenmesinde ve erken teşhisinde hayati önem taşımaktadır.

STK’lar ne diyor?

Eczacı Kılıç: Sağlık hakkı temel insanlık hakkıdır

Uzun zamandır ücretsiz HPV aşı kampanyası yürüten, Boyun Eğmeyen İlaç Emekçilerinden Eczacı Cem Kılıç, kendisinin başlattığı “aşı bursu” kampanyasına da değinerek şunları söyledi:

“HPV kadınlarda rahim ağzı kanserinin tek sebebi ama sadece kadınlarda değil, kadınlar ve erkeklerde genital siğile neden olan aynı zamanda başka kanserlere de neden olabilen; örneğin erkekte penis, anüs, gırtlak kanserine neden olabilen; kadında da başka kanserlere neden olabilen bir virüs cinsel temasla bulaşıyor. Cinsel bölgenin temasıyla, deri temasıyla bulaşıyor. Aşısız toplumlarda da çok yaygın olan bir virüsten bahsediyoruz. Örneğin Türkiye gibi aşısız toplumlarda kadınların en az yüzde 80’i hayatında en az bir kere HPV enfeksiyonu geçirdiği biliniyor. Bu kadar yaygın olan ve insanı kansere kadar götürebilen, onun sebebi olan bir virüsten bahsediyoruz. Ve bunun 2006 yılından beri koruyucu bir aşısı var. Dünyada şu an 150’den fazla ülkede ücretsiz olarak ulusal aşı takviminde o ülkenin yurttaşlarına sunulan bir aşıdan bahsediyoruz.”

“Bizim ülkemizde maalesef henüz ücretsiz aşı takviminde değil”

Her yıl yüzlerce vatandaşın bu hastalıktan hayatını kaybettiğini söyleyen Kılıç, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Bizim ülkemizde maalesef henüz ücretsiz aşı takviminde değil. Bizim ülkemizde 2006 yılında bulunan bu aşı ilk tartıştırıldığında konuşulduğunda maalesef politikleştirilerek ele alındı. 2007 yılında dönemin Kanser Savaş Daire Başkanı medyaya çıkıp bu aşıların Türkiye’ye gelip gelmeyeceklerine sorulduğunda “ben kızıma güveniyorum, yaptırmayacağım, 18 yaşına geldiğinde kendisi karar versin” gibi bir şekilde politikleştirdi bunu ve kadın üzerinde toplumsal bir basınç kurularak ele alındı bu. Bizi kanserden korumaması gereken kişiler bu aşıyı politikleştiriyor. O yüzden Türkiye’de maalesef şu dünyanın çok gerisinde utanılacak bir haldeyiz ve maalesef her yıl 1250 kadın HPV kaynaklı kanserlerden ülkemizde yaşamını yitirdiği tahmin ediliyor. Her yıl işlenen kadın cinayetinin dört katı. Biz zaten bu yüzden bunun gerici sağlık politikalarıyla işlenmiş bir kadın cinayeti olduğunu düşünüyoruz. 

Biz de üç yıl önce Boyun Eğmeyen İlaç Emekçileri olarak HPV aşısı ücretsiz olsun mücadelesini başlattık. Aşı bursu dayanışması ile başladı aslında bunlar. 1000 doz kadar ücretsiz aşı bursu sağladık. Bu Türkiye’de ilkti böyle bir bakış sunulması. İnsanların sağlık hakkına erişimini konusunda farkındalık yaratmaktı ve en çok da şu an tek doz 3 bin 229 lira olan bu aşıların 3 dozu uygulandığında neredeyse 10 bin lira civarında bir tutar ediyor ve emekçi insanlar, yoksul yurttaşlarımız öğrenci kadınlar bu aşıya ulaşamıyorlar ve bir yandan da sınıfsal olarak da emekçileri de bulan bir kanserden bahsediyoruz. Yani farkında olsalar bile aşıya erişemedikleri için korunamadıkları bir problemden bir sağlık hakkından bahsediyoruz. O yüzden onlar için bu mücadele vereceğiz dedik. Öncelikle aşı bursu dayanışması ile tüm Türkiye’de aşılamalar yaptık. Bunun dışında Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği’yle birlikte Sosyal Güvenlik Kurumu’na davalar açtık aşıladığımız kişilerin aşı ücretlerinin geri iadesi için. Çünkü bu devletin sorumluluğunda olması gereken hayatı önemi haiz bir aşıdır dedik. Bu davaları da kazandık. Emsal davalar oldular. Türkiye’de ses getirdi. Bayağı popüler davalar haline dönüştü. Çoğu kişi bu şekilde dava açıp paralarını geri iade alıyorlar ama Biz bunu esasında bir farklılık çalışması ve haklılığımızı, meşruiyetimizi göstermek için de yaptık.”

“Dünyada da pek eşine rastlanmaz bir sağlık hakkı mücadelesi aslında bu”

Temel meselenin sosyal devlet sorumluluğu olduğunu belirten Kılıç, kendisinin ve arkadaşlarının bu konuda önemli ilerleme kat ettiğini ama sorunun çözüme kavuşması için devletin bir an önce adımlar atması gerektiğini belirtti. Kılıç şu vurguları yaptı:

“Esas mesele burada Sağlık Bakanlığı’nın ulusal aşı takvimine alması. Yani çocuk yaştan itibaren 9-14 yaşına öncelik verilerek okul çağında daha ki iş insanların çocukların cinsel yaşamları aktif olmadan onların yetişkinliklerindeki kanser olma ihtimallerini yok etmek üzerine bir önleyici sağlık hizmeti sunulması gerekliliğini talep ediyoruz aslında. Bunun için mücadele ederken de yine şimdiki Sağlık Bakanı Fahrettin Koca 2022 Kasım ayında, meclisteki Sağlık Bakanlığı bütçe görüşmelerinde aşının ücretsiz olarak sunulmaya başlanacağının sözünü verdi. Bu sözü verirken de aslında kimin şerhleri tepki çekmişti. Bir yandan bir kazanım olsa da sözü alabilmek, işte medeni hal, yaş kıstası vesaire gelir. Sonra bu konularda da biz bilimsel olan kısmına açıklık getirdik. Çocuk yaşta öncelik verilerek yapılması gerektiğine dair. Sonra daha sonra bu ifadeleri geri çekti. En sonunda üç ay önce yine Mecliste bütçe görüşmelerinde bu 2023 Kasım’ında 9 Kasım’daki ifadelerinde kısa süre içerisinde başlayacaklarının sözünün farkında olduğunu bu talebi yükselten bizlerin ellerini zayıflatmasını rica etti kendisi. Pazarlık halinde iki firmayla pazarlık halinde oldukları için yerli HPV aşısını da üretmek için uzun vadeli bir planları olduğunu ama o zamana kadar bu aşıları satın alacaklarını, bir süre bu pazarlığın bitmesinin beklenmesini talep etti. Garanti vermiş oldu. Sözünü tekrarlamış oldu. Ama biz şundan endişeliyiz. Maalesef AKP bürokratlarının sözleri tutmamakla meşhur insanlar. O yüzden buna güvenemiyoruz bir yandan. Dolayısıyla bu talepleri dillendirmeye devam ediyoruz.

Onun dışında Sağlık Bakanı’nın bir önceki verdiği sözle şimdiki verdiği söz arasında geçen bir yılda Biz biliyoruz ki HPV kaynaklı 1250 kadın yaklaşık olarak HPV kaynaklı kanserlerden yaşamını yitiriyor. Yani dolayısıyla bizim artık önlenebilir kanserden yitirecek bir yurttaşımız daha yok. Dolayısıyla bu çalışmalara aşı hakkı çalışmalarına devam ediyoruz. Şu ana kadar ben ve arkadaşlarım Türkiye’nin birçok değişik ilinde, köyünde, mahallesinde, üniversitelerde bununla alakalı farkındalık çalışmaları, eğitimler 200’ün üzerinde eğitim verdik. Dolayısıyla sosyal medyayı iyi kullandık bu konuda farkındalık yaratmak için. Şu an üç yıl önce pek bilinmeyen bir virüs aşı, sağlık hakkı toplum nezdinde bilinen; talep edilen; bir sağlık hakkına dönüşmesini tarihe geçirdik. Dünyada da pek eşine rastlanmaz bir sağlık hakkı mücadelesi aslında bu. Bize uluslararası kamuoyundan da çok fazla ulaşan, tebrik edenler oluyor. Ama biz artık bunlarla değil bu aşı hakkını almakla ilgileniyoruz. Artık Yurttaşlarımıza, çocuklarımıza, genç kadınlarımızın bu aşılarla korunduklarını bilmek istiyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının diğer ülke ve vatandaşlarından neyi eksik diyoruz. Birleşik Arap Emirlikleri’nde okula devam şartı mesela bu aşı. Arabistan’da yine bu konudaki çalışmalar önem aldı. İşte mali durumu iyi olmayan sürekli yardım malzemesi gönderdiğimiz Myanmar’da ücretsiz, Nijerya’da ücretsiz, Bangladeş’te, Mozambik, Zimbabwe’de ücretsiz, Avrupa Birliği ülkelerinde Amerika’da ücretsiz iken, Türkmenistan’da hem kız hem erkek çocuklarına 2016 yılından beri ücretsizken, Türkiye’de de bunun bir an önce artık ücretsiz olmasını talep ediyoruz. Yani yeni bulunan bir aşı değil, eski bir aşı, bilinir, güvenilir bir aşı, devlet Bütçesini de kâra sokan, aynı zamanda bu aşı olduğunda insanların kanser tedavisi görmesine gerek kalmayacağı için bu ilaçları devlete almayacağı için, aynı zamanda yurttaşlarımız da bu cendereye girmeyeceği için faydalı olduğu biliniyor. Maliyet etkin bir aşı. Dolayısıyla biz de bunu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için aşının uygulanabildiğinin etkisini görecek tüm yurttaşlarımız için ücretsiz olarak sunulmasını talep ediyoruz.”

“Sağlık Hakkı Derneği olarak HPV aşısını yaygınlaştırılmasını destekliyoruz

Konuyla ilgili Sağlık Hakkı Derneği Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Koordinatörü Zeynep Gülşah Coşkun, şöyle konuştu:

“HPV virüsü toplumda çok yaygın bulunan bir virüstür. Her 100 bin kişiden 200 kişi bu virüsü taşımaktadır. HPV virüsü rahim ağzı kanseri dışında başka birçok hastalığa da yol açabilmektedir ve bütün bu hastalıklardan korunmanın en temel yöntemi HPV aşısı olmaktır. Bu aşı bütün bu hastalıkların hastaya getireceği maddi ve manevi yüklere azaltmayı hedefler. Bu sebeple biz Sağlık Hakkı Derneği olarak HPV aşısını yaygınlaştırılmasını destekliyoruz.

HPV, Rahim ağzı kanseri dışında başka bir çok hastalığa yol açabilir dedik. Bunlar arasında penis kanserleri, boğaz kanserleri, anal bölge kanserleri ve genital bölge kanserleri sayılabilir. Aslında cinsel yolla bulaşan tüm enfeksiyonlardan korunmanın en temel yolu kondom kullanımıdır. Fakat HPV’nin yaygınlığı ve bulaştırıcılığı göz önüne alındığında HPV aşısına erişimi olmayan ya da aşılanmamış kadınların Sağlık Bakanlığı tarafından ücretsiz sağlanan tarama programlarını başvurmaları önerilir. Bu programları da 30 yaşından büyük her kadının 5 yılda bir KETEM’e başvurarak bir sürüntü testi vermesini kapsar. Bu sürüntü testiyle dokuda HPV virüsünün olup olmadığını ve dokunun kanserleşmeye gidip gidilmediğine bakılır. Bu durumla ilgili olarak son dönemdeki gelişme eskiden tüm KETEM’lere gelen test kitleri aynı standartta ve ikili testken, şu anda birçok merkezde sadece virüs olup olmadığına bakılan test kitlerinin kullanılmaktadır.

Burada tarama programlarına başvuran kadınlara önerimiz: hangi testi olduklarını net olarak sorgulayıp daha sonrasında ileri test gereksinimi için kadın hastalıkları ve doğum hekimlerine ya da KETEM’deki sağlık personeline sormalarıdır.

Tarama, erken tanı için vazgeçilmezdir. Erken tanı hastalık ilerlemeden tedaviye ulaşılması ve çok daha kolay işlemlerle bu sürecin atlatılmasını sağlar. Bazen bu tarama testlerini de kanserleşme görüldüğünde sonuçlar pozitif geldiğinde kadınlar korkup bir sonraki aşamaya geçmekten; başka bir doktora başvurmamaktan çekiniyorlar ve korkuyorlar, bu haklı bir korkudur. Fakat tedavi planlarının oluşturulması uzun bir süre gerektirdiğinden bu sürece başlamak geciktirilmemelidir.

HPV aşısının yaygınlaştırılması için ilk adım bireylerin bilinçlenmesi ve sağlık hizmet sunucularından bilgiyi talep etmeleridir. Bunun haricinde sivil toplum kuruluşları tarafından düzenlenen kampanyalara destek vermek ve kişisel ücretsiz HPV aşısı taleplerini dilekçe vb. yöntemlerle resmi mercilere ulaştırmaktır. Bu bireysel savunuculuk faaliyetleri arasında gösterilir. Son olarak söylemek istiyoruz ki: kişilerin bu konuda okur yazarlığı, sağlıklarının devamını sürdürmek konusunda ısrarlı olmalarını sağlar ve bu ısrar sayesinde bireyler güçlenerek taleplerini daha aktif bir şekilde dile getirebilirler.”

“Aşının isteyen herkese uygulanması gerektiğini düşünüyoruz”

Sağlık Hakkı Derneği Genel Koordinatörü Kevser Özcan ise aşının isteyen herkese uygulanması gerektiğini belirterek söyle konuştu:

“Şu an ülkemizde 2 tip HPV aşısı bulunuyor. 4’lü ve 9’lu aşı. Ve bunlar aslında kansere neden olan HPV’nin 4 tipine karşı 4’lü aşı ve 9 tipine karşı da 9’lu aşı koruma sağlıyor. Yani 9’lu aşının koruyuculuğunun daha yüksek olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. 9’lu aşı ülkemize aslında yeni denebilecek bir zamanda girdi. O nedenle erişebilenlerin 9’lu aşıyı yaptırması daha önemli olur diyebiliriz. Şimdi ancak şuna baktığımızda HPV’si fiyatları herkesin erişebileceği bir düzeyde değil maalesef. 9’lu aşının güncel fiyatı 3.230 TL. Ancak bu tek dozu ve Dünya Sağlık Örgütü öneriyor ki 3 doz aşılamanın yapılması gerekiyor. 4’lü aşının tek doz fiyatı da 2.325 TL. Yani bunların ikisi de 3 doz yapıldığında 10.000 TL civarına geliyor. Şimdi bir ailede tek bir kız çocuğu olmadığını da varsayarsak ve asgari ücretin de 17 bin lira civarında olduğunu düşünürsek bir ailenin kız çocuklarına karşı veya bir bireyin kendisi için HPV aşısını temin etmesi aslında o kadar da kolay değil. Hatta çok zor ülkemizde.

Peki parasını ödeyebilenler nasıl erişebiliyor? Parasını ödeyebilenler de eczaneden gidip HPV aşısını talep edip parasını ödeyerek alıp tek dozunu sonrasında gidip aile hekimlerinde ve hastanelerde bu aşıyı yaptırabiliyorlar ve en nabızlarına da işletebiliyorlar aynı şekilde. Ancak dediğimiz gibi bir taraftan aşının fiyatlarının pahalı olması bu erişimi engelliyor. Bir taraftan toplumsal tabular da aslında bu aşıya erişimi engelliyor. Diyelim ki parası var bir kız çocuğunun ancak ailesinden. Üniversite öğrencisi olabilir, bu yetişkin bir birey olabilir. Ancak ailesinden aşının parasını temin ediyor. HPV’si için para isteyemiyor olabiliyor. Çünkü nasıl bir algı var ülkemizde? İlk cinsel temastan önce yapılması gerekiyor veya evlenmeden önce yapılması gerekiyor. Evet, ilk cinsel temastan önce yapılması gerekiyor ancak evlenmeden önce yapılması gerekmiyor. Çünkü aslında baktığımızda verilere ilk cinsel temasın yaşı oldukça düşmüş durumda. Bu nedenle de parası olanlar da bir şekilde toplumsal tabular, ailelerin bakış açısı nedeniyle bu aşıya yine erişemiyorlar. Kendi gelirleri olanlar da gidip aldıklarında ve e-nabıza işlettiklerinde yine aynı şekilde sağlık kayıtlarında görünüyor olması, ailelerinin buna erişebilecek olması gibi korkularla bu aşıya erişemiyorlar.”

“Peki ideal olan ne?”

Bu konuda herkesin üzerine düşen görevi yerine getirmesi gerektiğini belirten Özcan’a göre ideal olan: HPV aşısının ulusal aşılama programına dahil edilerek çocuk yaşta aşılamanın başlatılması.

DSÖ’nün bu konuda hazırladığı yönergeyi Türkçeye çevirdiklerini söyleyen Özcan, sözlerine şu ifadelerle devam etti:

“Peki, ideal olan ne? ücretli bir şekilde erişmenin doğru olmadığını savunuyorsunuz. İdeal olan ne? Aslında ideal olan şu HPV aşısının ulusal aşılama programına dahil edilerek çocuk yaşta 9 yaşından sonra özellikle bu aşının devlet tarafından ücretsiz olarak programa dahil edilmesi ve bu şekilde çocukların aşılanması. Çünkü şunu da biliyoruz ki çocukluk döneminde yapılan aşılamanın etkisinin çok daha yüksek olduğunu. Tabii ki yetişkin aşılaması yapılabilir, geç aşılama yapılabilir. İşte belirli bir yaşa kadar doktora danışarak ancak çocuk yaşta yapmanın koruyuculuğu çok daha yüksek oluyor. okullarda çocuklara yapılacak ama sadece kız çocuklarına mı? Hayır. Hem kız hem erkek çocuklarına yapılması ideal olan ancak Dünya Sağlık Örgütü öneriyor ki ülkelerin bütçesine bağlı olarak veya kaynaklara erişimine bağlı olarak öncelikle kız çocukları olmak üzere erkek çocuklarının da aşılanması öneriliyor. Yine aynı şekilde erkeklerde de yetişkin aşılaması yapılabiliyor.

Biz Sağlık Hakkı Derneği olarak bu konuda Dünya Sağlık Örgütü’nün şöyle bir yayını var. HPV’nin ulusal aşılama programına nasıl dahil edilebileceği ile ilgili. Bu yayını biz Türkçe’ye çevirdik. Gönüllerimiz çevirdi aslında. Ve çok yakın zamanda açık kaynak olarak paylaşacağız. Bir taraftan da Sağlık Bakanlığı gibi ulusal otoritelere bu yayını paylaşıyor olacağız. Yani adım adım aslında burada HP Vice’in ulusal aşılama programına nasıl dahil edilebileceği, nereden başlanacağı, kimlerin öncelikli olarak aşılanması gerektiği gibi konuların açıklandığı bir yayın. Bir taraftan da elbette savunuculuk çalışmalarımıza devam ediyoruz. Kişileri bilgilendirmek için farkındalık çalışmalarımıza da devam ediyoruz.”

Aşı hakkında genel görüşlerinin bu şekilde olduğunu belirten Özcan, devletin üzerine düşen görevi yerine getirmesi gerektiğini belirtti. Özcan sözlerini şöyle sürdürdü:

“HPV aşısının bireyler için erişilmesinin zor olduğundan ve pahalı olduğundan bahsettik. Peki devletler açısından da bu durum böyle mi?

Şu şekilde aslında devletler bu aşılama ulusal aşı programına dahil ettiklerinde elbette bireylerin eriştiği fiyatlardan değil çok çok daha altı fiyattan bunu alabiliyorlar. Ancak elbette devlete ve sağlık sisteminin üzerinde mali bir yük oluşturduğu doğru. Doğru çünkü ekstra bir ürün satın alıyorsun ve ekstra bir maliyet çıkıyor. Ancak bu duruma şu şekilde bakarsak HPV aşısı kanserden koruyor kadınları ve kanser aslında tedavisi en maliyetli olan hastalıklardan biri.

Peki biz kadınları cervix kanserinden korursak bununla kadınları aşılamamız mümkün olur mu? Elbette olur ve çok çok daha az maliyetlerle biz aslında kız çocuklarını aşılamamızı, yaşadığımızda ve cervix kanserinin önüne geçtiğimizde uzun vadede devlete maliyeti çok çok çok daha düşük olacaktır. Buna o yüzden bu şekilde bakmak gerekir.

Bir taraftan da tedavi edici yöntemlerden ziyade koruyucu yöntemlere ağırlık verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Tabii ki ikisi de yapılmalı ancak önce koruyalım sonra tedavi edelim. Çünkü tedavi her zaman herkeste de sonuç vermiyor. Ve kadınları biz bu şekilde kaybediyoruz üzücü olarak.

Şimdi Fahrettin Koca’nın açıklamasından yola çıkarsak bir buçuk sene önce yaptığı ulusal aşı programını belirli gruplara ücretsiz yapacağız dedi. Peki bu belirli gruplar ne olarak ifade ediliyor? Evli kadınlar olarak. Şimdi burada bazı önyargılarla bu grupların belirlendiğini ve siyasi politikalarla bu grupların belirlendiğini düşünüyoruz. Evli kadınlardan ziyade aslında kadınların belirlendiğini düşünüyoruz. Aslında isteyen tüm kadınların görüşlerine ve cinsel yaşamlarına bakılmaksızın bu aşıya erişebilmesinin çok önemli olduğunu hem toplum sağlığı açısından hem kadın sağlığı açısından önemli olduğunu düşünüyoruz.

Bir taraftan da şöyle bir algı var maalesef. HPV’nin çok partnerli kişilerde görüldüğü. Maalesef bu bakış açısı çok yanlış. Çünkü ilk cinsel temasta kadınların ve insanların aslında; hem kadınların hem erkeklerin hem cinsel birliktelik yaşayan herkesin. İlk cinsel temasta HPV ile karşılaşma riski %50’nin üzerinde. Buna baktığımızda HPV’yi çok partnerli olmakla bağdaştırmak çok da mantıklı değil aslında. Yani buna bu şekilde bakmak veya işte bu şekilde gruplandırmak kadınları tedaviye ve aslında aşıya erişimin önüne duvar örmekten öteye hiçbir şekilde gidemez.

Tamamen bilimsel dayanaklara dayanarak erken yaşta başlayarak bu aşılamanın başlatılması gerektiğini düşünüyoruz biz. Yani kişiler görüşlerinden ve çıkarlarından bağımsız olarak herkes bu aşıya çocukluk döneminde erişebilmeli. Sonrasında elbette çocuklardan başlayarak geç aşılama döneminde olan kadınlara doğru evli bekar fark etmeksizin, bu aşıyı kabul eden ve isteyen herkese uygulanması gerektiğini düşünüyoruz.”

Kadın yurttaşların gözünden HPV: Aşı takvime alınmalı

Kadın olarak görüşlerini aldığımız, aynı zamanda EŞİK gönüllüsü ve sağlıkçı da olan Derya Böğrü, HPV hakkında şunları söyledi:

“HPV gibi cinsel yolla bulaşan hastalıkları aslında kadın erkek eşitliği, toplumsal cinsiyet eşitliği üzerinden okuyorum ben daha çok. HPV’de özellikle bu konu bir yerde farklılık gösteriyor. Virüs erkeklerde henüz herhangi bir hastalığa sebep olmadığı yönünde bir bilgi var. Kadınlarda rahim ağzı kanserine sebep oluyor. Ve rahim ağzı kanseri erken teşhis edilmediği zaman ölümle sonuçlanan bir kanser türü. Ve kanserin artık günümüzde ne kadar zor koşullarda insanların hayatlarını zorlaştırdığını biliyoruz. Ve bu bir mücadele alanı açtı kadınlar açısından bize de. Şöyle bir şey var, istatistik var. Her yıl yaklaşık 2000’e yakın kadın rahim ağzı kanserinden hayatını kaybediyor. HPV sebebiyle oluyor bu, cinsel yolla bulaşan bir hastalık sebebiyle kadınlar hayatlarını kaybediyorlar ve son yılda 1250 tanı konulduğunu biliyorum bu aşağı yukarı bir rakam yükselebilir düşebilir çünkü bu alanda da çok yoğun çalışmalar yayınlanmıyor bakanlık tarafından maalesef cinsel yolla bulaşan hastalık olduğu için. Bunu kadın haklarının ihlal edildiği bir alan olarak da okuyabiliriz kadınlara dair bilgilerin baskılandığı bilgilendirme hakkının da burada gasp edildiği gibi bir yorum yapabiliriz.

Takip ettiğim kadarıyla aslında bunun değişebilecek bir bilgi olduğu konusunda birkaç ürolog hemfekir yani HPV virüsü taşıyıcısı erkeklerde farklı farklı hastalıkların çıkma olasılığı ve belki önümüzdeki yıllarda bunu da konuşacağız buradan yola çıkarak da HPV aşısının kız çocukları özelinde değil kız ve erkek çocuklarına kesinlikle aşı uygulama takvimine alınması gerekiyor. Bu alanda uzmanlaşmaya çalışan biri olarak yaptığım bütün araştırmaların sonucunda geldiğim nokta bu Türkiye’de de diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi HPV aşısının ulusal bağışıklama takvimine bir an önce alınması ve kız ve erkek çocuklarının. Erkek çocuklarını kapsayacak şekilde alınmasını gerekliliği üzerinde duruyorum bununla ilgili kadın dernekleri, akademisyenler, bu alanda çalışanlar, hepimiz aynı fikirdeyiz aslında: Aşı takvime alınmalı.”

“Cinsel yolla bulaşan hastalıklar sadece kadınları ilgilendiriyormuş gibi görünen bir kavram olabilir fakat aslında öyle değil kadın ve erkeği eşit derecede ilgilendiriyor”

Toplumda genel kanının; Cinsel yolla bulaşan hastalıkların sadece kadını ilgilendirdiği yönde olduğunu söyleyen Böğrü şu ifadelerle konunun önemine dikkat çekti:

“Şu an Türkiye’de böyle bir durum yok ve fakat daha önce iki emsal karar var HPV aşısı yaptırıp yargıya taşımak. Yargıya başvuran ve parasını geri talep eden iki kadın tarafından iyi ki böyle bir şey var ve yargının kararı SGK’nın bu ücreti ödemesi gerektiği yönünde. 2022 yılında son karar meselesi şöyle bir hak doğuruyor: aşıyı ücretli olarak yaptırabilirsiniz aşıyı yaptırdıktan sonra ödeme belgelerinizle beraber yani ibraz edebildiğiniz eczaneden aşı karşılığı alınan, aldığınız faturayla beraber bağlı bulunduğunuz SGK’ya bir dilekçe yazarak aşınızın ödediğiniz ücreti geri talep edebiliyorsunuz ve SGK bunu ödemek zorunda; bu bir yasal hak. Şimdi işler bu kadar açık ve seçik bu noktaya gelmişken aslında tek bir kararla uygulamaya girmesi lazım bakanlıkta daha önce böyle bir açıklama yaptığı Sağlık Bakanımız HPV aşısının seçimlerden önce Çok net bir şekilde bağışıklama programına alınacağını söyledi ama henüz bu alanda bir gelişme kaydedilmedi bunun koruyucu sağlık hizmetleri alanında önemli bir geri kalmışlık göstergesi olduğunu düşünüyorum açıkçası. Halk sağlığı problemi çünkü tek başına kadınların problemi değil cinsel yolla bulaşan hastalıklar sadece kadınları ilgilendiriyormuş gibi görünen bir kavram olabilir fakat aslında öyle değil kadın ve erkeği eşit derecede ilgilendiriyor erkeklerin de eşit düzeyde bu konuda endişelenmesi lazım.”

“Sağlık okur- yazarlığı önemli”

Cinsel yolla bulaşan hastalıkların, geleneksel aile birliğini kökünden sarsan hastalıklar olduğuna dikkat çeken Böğrü’ye göre, geleneksel aile yapımızı korumak için bu hastalıklarla mücadele etmemiz şart.

Bu konunun ihmal edilmemesi gerektiğini belirten Böğrü, sözlerini şöyle noktaladı:

“Bir de en çok dikkatimi çeken şeylerden biri şu: son zamanlarda yükselen doğum politikaları var aile birliği üzerine konuşuyoruz, cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve HPV olsun HIV olsun aile birliğini gerçekten kökünden sarsan bir hastalık. Yani geleneksel aile yapımızı korumak için de zaten bizim bu hastalıklarla mücadele etmemiz gerekiyor dolayısıyla olmadan önce bağışıklama yoluyla koruyucu önlemlerle önüne geçmemiz gerekiyor dolayısıyla burada da önemli bir değer kazanıyor cinsel yolla bulaşan hastalıklar çünkü anneyi kaybediyorsunuz ailenin temeli üzerine bir dinamit koymuş gibi bir şey oluyorsunuz. Çünkü bir ailenin oluşturan unsurlardan birini hastalığa bırakıyorsunuz dolayısıyla bu anlamda çok ciddi adımların atılması politikaların üretilmesi gerektiğini düşünüyorum. Tabii ki tek başına aşıyla ilgili bir durum değil. Cinsel yolla bulaşan hastalıklar üzerine kesinlikle toplumsal bir üreme sağlığı halk sağlığı hizmeti kapsamında. Üreme sağlığı çocuk ergen üreme sağlığı yetişkin üreme sağlığı gibi gibi gibi bakanlığın eğitim çalışmaları yapması gerekiyor. Çünkü insanlar gerçekten bu hastalıklardan nasıl korunacaklarını bilmiyorlar. Aşı elimizde net bir done. Evet aşıyla korunabiliriz fakat bunun yanında başka şeyler de var. Grip olduğunuzu düşünün ya da pandemi döneminde değil mi konuştuk bunların hepsini. Hastalığın bulaşmaması için işte el hijyeni maske sosyal mesafe gibi aslında böyle kompleks bir korunma sistemi var ve bu koruyucu sağlık hizmetlerinin bütünüyle uygulanmasından geçiyor. Bir takvimde aşı kesinlikle ihtiyaç ikincisi eğitimler en az aşı kadar şu an sahada gençler yetişkinler de olsa bilgiyi. Yanlış kaynaklardan ediniyorlar. Dolayısıyla yanlış bilgi daha çok tehdit söz konusu oluyor. Bunu inisiyatif alıp bakanlığın artık bu alanda çok ciddi eğitim programları düzenlemesi gerektiğini de düşünüyorum açıkçası. İnsan hakları tarafından baktığımızda da bu konu çok kıymetli hak temelli. Temel hakkı birincisi sağlıklı bir bedene sahip olma hakkı ardından diğer haklardan bahsedebiliriz ve dolayısıyla hak temelli bir talep aslında çok doğal da bir talep sosyal devlet açısından baktığımızda da hizmet olarak bu hizmeti vermekle yükümlü ülkeler birçok ülkede uygulamaya girdi. Bildiğim kadarıyla yüzden fazla ülkede artık rutin. HPV aşısı uygulamada umarım çok yakın zamanda bütün bu çalışmalar göz önünde bulundurularak bakanlıkta gerekli adımları atar diye düşünüyorum.

Gerçekten bir toplum için toplumun gelişmişlik düzeyinin göstergelerinden biri sağlık ve sağlık okur yazarlığı. Bu çok önemli bir madde ve bu alanda da HPV gibi HIV gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklara dair toplumun farkındalık düzeyi çok önemli bir parametre. Göz ardı edilmeyecek kadar önemli. Mahrem değil. Yasak değil. Gizli değil. İnsanlar bunu bilerek büyümeliler. Ve bu farkındalıkla çocuklarımıza yalan söylememeyi öğretmek gibi sağlıklı üreme hayatının da nasıl olduğunu öğretmek zorundayız. Dolayısıyla bunun altını da eğitimlerle doldurabiliriz. Bakanlıklara yönetimlere bu anlamda çok büyük görevler düşüyor diyebilirim.”

Hekimler, sağlık hakkı savunucuları HPV aşısı mücadelesini anlattı: Dünyada eşine rastlanmayan bir mücadele
Giriş Yap

Dersim Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin
BEDA