Dünyada 21-27 Mayıs arasında Uluslararası Kayıplar Haftası çerçevesinde çeşitli anma etkinlikleri düzenleniyor. Türkiye’de ise İnsan Hakları Derneği (İHD) 1995 yılından beri her yıl 17-31 Mayıs tarihleri arasındaki dönemi “Kayıplar Haftası” olarak anıyor.
İHD şubeleri her yıl bu tarihlerde, gözaltında kaybedilenlerin akıbetine ışık tutmak, bu ağır insan hakkı ihlalinin üzerinin örtülmesine karşı durmak ve cezasızlıkla mücadele etmek amacıyla etkinlikler düzenliyor.
“Kalıcı barış için çağrı”
Dernek, bu hafta dolayısıyla silah bırakmanın gerçek bir barışın kapısını aralaması temennisiyle bir açıklama yayınladı. Açıklamada, “Barış fırsatı siyasi hesaplara kurban edilmemeli; adil ve kalıcı bir barışın tesisi için güçlü bir siyasi irade ortaya konmalıdır. Kayıplar Haftası vesilesiyle, tüm duyarlı kamuoyunu hakikat, adalet ve onurlu bir barış talebimize ortak olmaya çağırıyoruz” denildi.
İnsan hakları savunucuları ve kayıp yakınları taleplerini şöyle sıraladı:
- Gözaltında kaybedilen tüm kişilerin akıbeti açıklansın
- Suçun fail ve sorumluları yargılanarak adalet önünde hesap versin
- Gözaltında kaybetme Türk Ceza Kanunu’nda insanlığa karşı suç olarak tanınsın
- Cezasızlık uygulamalarına son verilsin
- Türkiye Birleşmiş Milletler Zorla Kaybetmelere Karşı Uluslararası Sözleşmesi’ni imzalasın ve hayata geçirsin
- Galatasaray Meydanı’ndaki anayasa ve hukuk dışı mekan yasağı ile sayı sınırlamasına derhal son verilsin
“Sürece hakikat eşlik etmeli”
İHD, taleplerinin hayata geçmesinin ancak kalıcı bir barış ortamında mümkün olduğunu belirterek, “Bu nedenle silah bırakma kararlarıyla ortaya çıkan ‘negatif barış’ sürecine; hakikat, yüzleşme ve adalet eşlik etmelidir. Gerçek anlamda barış, ancak toplumsal hafızanın onarılması, adaletin eksiksiz işlemesi ve insan haklarının tam anlamıyla tanınmasıyla mümkün olabilir” uyarısında bulundu.
“Kuşaklar boyu süren travma”
Toplumsal barışın önündeki engellere de değinen insan hakları savunucuları, adalet arayışlarından vazgeçmeyeceklerini dile getirdi:
“Israrla altını çiziyoruz: Gözaltında kaybetmeler sadece kaybedilenlerin değil, geride kalanların da hayatını karartan; kuşaklar boyu süren bir travmadır. Bu suç zaman aşımına uğratılamaz, görmezden gelinemez. Bugüne dek süren cezasızlık kültürü, yeni ihlallerin önünü açmış; toplumsal barış ve hukuk devleti ilkelerinin önünde büyük bir engel oluşturmuştur.”
“Sevdiklerimiz nerede?”
“Bugün, gözaltında kaybedilen sevdiklerimizi unutmadığımızı, unutmayacağımızı ve adalet arayışımızdan vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha yüksek sesle dile getirerek Kayıplar Haftası’na giriyoruz. Devlet görevlileri ya da devlet destekli yapılar tarafından kaybedilen insanların aileleri olarak yıllardır aynı soruyu sormaya devam ediyoruz: Sevdiklerimiz nerede?”