İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, Bugün (17 Temmuz) kuruluşunun 39’uncu yıl dönümü dolayısıyla Sultan Ahmet Meydanı’nda basın açıklaması düzenledi.
Alanda toplanan grup, çok sayıda polis ve güvenlik görevlisi tarafından ablukaya alındı. Basın açıklaması Türkçe ve Kürtçe olmak üzere iki dilde okundu.
Eylemde “Hasta mahpuslar serbest bırakılsın”, “39 yıldır kaybedilenlerin peşindeyiz”, “39 yıldır işkencenin tanığıyız” yazılı dövizler taşındı. Ancak dövizler açıklama boyunca ters tutuldu.
Eylem bitmeden, İnsan Hakları Derneği LGBTİ+ Komisyonu Sözcüsü Cüneyt Yılmaz, dövizlerin neden ters tutulduğunu açıkladı. Yılmaz, “39 yıldır homofobinin, transfobinin karşısındayız” yazılı pankartın eylem alanında açılmasına daha baştan izin verilmediğini söyledi. Bu yasağa tepki olarak, tüm dövizlerin ters tutulduğunu belirtti ve “Homofobi ve transfobi bu coğrafyada can alıyor” dedi.İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin ve TİHV Başkanı Ümit Efe basın açıklaması öncesi bir konuşma gerçekleştirerek, insan hakları mücadelesinde İHD’nin önemine vurgu yaptı.
Konuşmaların ardından basın açıklamasını okuyan İHD İstanbul Şubesi Başkanı Jiyan Tosun önce insan hakları mücadelesi boyunca yaşamını yitirenleri andı. İHD’nin hak ve özgürlük mücadelesi için kurulduğunu belirten Tosun, bu mücadele tarihi boyunca üyelerinin pek çok baskı ve saldırının hedefi haline geldiğini hatırlattı.
Tosun, barışın gündem olduğu bu günlerde artan baskı ortamına dikkat çekerek şunları söyledi:
“Coğrafyamızın en önemli demokrasi ve insan hakları sorunlarının başında Kürt meselesinin çözümü gelmektedir. Kürt meselesinin çözümü konusunda devlet ve siyasal iktidar halen güvenlikçi politikalarda, ret ve inkâr siyasetinde ısrar etmektedir. Bu politikalarda ısrar bir yandan demokrasi ve insan hakları ortamının kötüleşmesine ve toplumsal barışın yara almasına neden olurken; öte yandan da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ekonomisinde derin tahribatlara yol açmaktadır. Seçilmiş Kürt belediye eş başkanlarının görevden alınması ve yerlerine kayyım atanması politikası devam ettirilmektedir.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve onlarca CHP’li belediye başkanı siyasi operasyonlarla gözaltına alınmış, tutuklanmış ve görevden alınmışlardır. Eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ve önceki genel sekreterlerimizden Nazmi Gür’ün de aralarında bulunduğu 108 kişinin yargılandığı Kobani Davasında verilen ve toplamı 400 yılı geçen hapis cezalarıyla Coğrafyamızda yargının bir kez daha, muhaliflere karşı susturma ve cezalandırma aracı olarak kullandığını göstermektedir. Son aylarda aynı anlayışla CHP’li belediye başkanları ve siyasetçileri siyasallaşmış yargının hedefi olmaktadır. Türkiye’nin, Kürt meselesini kabulü ile yeni bir barış sürecine ihtiyacı bulunmaktadır.
İnsan hakları sorunlarının gerçek bir çatışma çözüm süreci ile çözmesi ve geçmişi ile yüzleşmesi gerektiğine vurgu yapan Tosun, “Başta Kürt Halkının Barış talebi ve Alevilerin eşit yurttaşlık hakkı talepleri olmak üzere ötekileştirilen tüm toplum kesimlerinin insan haklarına dayalı taleplerini kabul edecek siyasi iradeye ihtiyaç var” dedi.
“Kürt Meselesinin barışçıl yollarla çözümü” konusunda önemli gelişmelere tanıklık edildiğini ifade eden Tosun şöyle devam etti:
“30 PKK militanı Silahlarını yakarak imha etmiş ve barışa hazır olduklarını beyan etmişlerdir. Silah bırakan militanların sivil siyasete ve demokratik yaşama katılmaları için siyasal ve hukuksal adımların ivedilikle atılması gerektiğini bir kez daha devlete hatırlatıyoruz. Silahlarını imha eden grubun kimlik bilgileri ve yakılan silahların envanteri (İnsan Hakları Derneği- İHD), (Özgürlükçü Hukukçular Derneği-ÖHD) ve (Türkiye İnsan Hakları Vakfı-TİHV) temsilcilerine teslim edilmiştir. Sivil Toplum Örgütlerinin barış süreçlerine aktif katılımı konusunda bu envanter teslimini oldukça önemsediğimizi ve süreç içerisinde daha fazla sivil toplum örgütünün yasal dayanaklarla sürece üçüncü göz olarak dahil olmaları gerektiğini belirtiyoruz.”
PKK tarafından atılan adımlara rağmen iktidar kanadından henüz bir adım atılmamış olmasına dikkat çeken Tosun, İHD adına talep ve önerilerini şöyle sıraladı:
“Bin 412 Hasta Mahpus halen hapishanelerde tutulmaktadır. 30 yıl hapis yatmış ve infazı tamamlanmış siyasi mahpuslar halen hukuki hiçbir yetkisi olmayan İdare ve Gözlem Kurulu kararlarıyla hapishanede tutulmaya devam edilmektedir. AİHM’in kararlarına rağmen ‘Umut Hakkı’ konusunda hiçbir adım atılmamıştır. Şüphesiz Kürt Meselesi bu başlıklardan ibaret değildir. Gerçek bir çatışma çözümü ile yeni ve demokratik bir Anayasaya ihtiyacı bulunmaktadır.
Çatışma çözümü ve geçmişle yüzleşme sürecini yürütecek, STK ların ve halkın her düzeyde katılımını esas alacak BM Silahsızlanma prosedürlerine uygun olarak “Hakikat, Yüzleşme, Adalet ve Tazmin Komisyonları” ivedilikle kurulmalıdır. Bununla birlikte ortaya konulacak yeni toplumsal sözleşme; Türkiye’nin temel sorunlarından olan Kürt Meselesi, Alevilerin talepleri, toplumsal cinsiyet eşitliği, yerinden yönetime dayalı yönetim modeli, anadilinde eğitim-öğretim ve anayasal vatandaşlık gibi somut önermeleri içerecek şekilde hazırlanmalıdır.
Haklarını kullanmak isteyenlere yönelik ihlallerdeki artışın devam ettiğini söyleyen Tosun, “Bu ihlaller kamu emekçilerinin ekonomik ve mesleki hakları ile ilgili gerçekleştirdikleri eylem ve etkinliklerinde, işini geri isteyen kamu emekçilerinin eylemlerinde, işinden edilen işçilerin hak arama eylemlerinde, Toprağını, suyunu maden şirketlerine karşı korumaya çalışan çevre eylemliliklerinde, kadınların eylemlerinde, muhalif siyasi partilerin düzenlediği eylem ve etkinliklerde, Cumartesi Annelerinin eylemliliklerinde, tutuklanan gazetecilerle dayanışma eylemlerinde daha belirgin olarak görülmüştür. LGBTİ+ların varoluşlarına yönelik söylemler, örgütlenme ve gösteri hakkına yönelik baskı politikaları ve uygulamaları da iktidar zihniyetinin yansıması olarak devam etmektedir” sözleriyle artan baskıyı eleştirdi.
Tosun, son olarak “insan hakları savunucuları üzerindeki yargı baskısına son verilmeli” çağrısı yaptı:
“İçişleri bakanlığının dernekler üzerindeki faaliyet denetimine son verilmeli, dernekler kanunu değişikliği ile kişilerin fişlenmesi yönündeki askeri darbe dönemi uygulamalarından vazgeçilmeli, terörün finansmanını önlenmesi adı altında dernek ve vakıfların faaliyetlerinin kısıtlanıp tam denetim altına alınması ve kolayca kayyım atanması uygulamalarına son verilmelidir. Türkiye Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirgesi’ni kabul etmeli ve insan hakları savunucularını koruma konusunda etkin politikalar hayata geçirmelidir. İnsan hakları savunucularının İHD çatısı altındaki 39 yıllık mücadelesi insan onuruna dayanan özgürlük, eşitlik, adalet ve barış talebi ile artarak devam edecek ve Türkiye’nin insan haklarına dayalı demokratik bir rejime kavuşması mücadelesi ısrarla sürdürülecektir. İHD’nin kuruluşunun 39. Yılında ısrarla insan hak ve özgürlüklerini ve Barış Hakkını savunmaya devam ediyoruz; iyi ki İHD var diyoruz.”
Lezzetli ve besleyici Sarıkanat balığı, özellikle deniz ürünleri severlerin favorisi. Kızarmış, ızgara veya buğulama…
Günlük hayatın koşturmacasında bazen ihmal edilen ama sağlıklı bir yaşam için büyük önem taşıyan…
Yeni alınan bir ayakkabı mağazada tam oturuyor gibi görünse de, evde giyildiğinde beklenmedik bir…
Yumuşacık dokusu ve hafif aromasıyla Enginar Kalbi sağlıklı yemek arayanların gözdesi haline geldi. Peki, Enginar…
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı Heyeti üyeleri Pervin Buldan, Mithat Sancar ve…
Bebeklerin ek gıdaya geçiş döneminde hafif, besleyici ve kolay sindirilebilir çorbalara ihtiyaç duyulur. Kabaklı bebek…