Araştırmacı-yazar Erdoğan Yalgın’ın iki cilt halinde okuyucusuyla buluşan ve Kürt Alevi tarihine ışık tutan kitaplarında ilginç veriler bulunmaktadır. Bunlardan birisi de “Pilvenk/Pilvankan aşiretine mensup ünlülerdir. Söz konusu bu ünlüler arasında yer alanlardan birisi; Süleyman Demirel’in başbakanlığındaki 49. SHP-DYP Koalisyon (1991-1993) Hükumetinde, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı yapmış olan, 1952 Konya doğumlu Mehmet Tahir Köse’dir. Yine 1990’lı yıllardaErbakan’ın Fazilet Partisinde, Mersin milletvekili adayı olmuş Dünya Ehlibeyt Vakfı’nın kurucusu FermaniAltun’un, Pilvenk aşiretinin Keşkexuranezbet’inden olduğu bilgisi kitapta yer almış.
Ama bütün bunlardan daha da önemlisi; 1960 da askeri darbesinde, “Kara Kuvvetleri Komutanı“ ve aynı zamanda “Milli Birlik Komitesi“nin başkanı olarak, Cumhuriyetin 4. Cumhurbaşkanı (1960-1966) olan Cemal Gürsel (1895-1966) ismi ön plana çıkmakta. Kitapta, Cemal Gürsel ile ilgili bazı bilgiler şöyle:
Sözlü Anlatımlar Muhtelif!
“Dersim merkezli Pilvankan aşireti yaşlılarının zaman zaman dile getirdikleri bazı yorumlar var. Bunlardan birisi; Cemal Gürsel’in ailesinin 1800’lerin ortasında Pilvank (Dedeağaç) köyünden, Erzurum Xınıs’a göçen Pilvenk aşiretinden Keşkexuran ezbeti mensubu olduğuna ilişkin düşüncedir. Yaşlılar bu bilgiyi; 1960 darbesinden önce, onun babası Abidin’in bir Osmanlı askeri olduğunu; Erzurum, Erzincan ve Gümüşhane’ye göçen bazı Pilvankan mensuplarıyla oralarda ilişkisinin varlığına dikkat çekerek anlatırlar. 1950’li yıllarda aşiret mensupları, akrabaları olan Gürsel ailesinin bu bölgelere göçen Pilvankan mensuplarına yardımcı olduğunu sıkça sohbetlerinde dile getirirler. 1960 darbesiyle ve Cemal Gürsel’in radyolarda anons edilen soyadıyla, bu bilgiler iyice pekişir.
Bir diğer görüş ise Cemal Gürsel’in taa büyük dedesi Ahmet; 1700’lerin sonlarında, Pilvenk köyünde yaşanan “Sır Mahmud” olayıyla bağlantısı olduğundan dolayı, Cemât darında suçlu bulunur. Dar hukukuyla kendisine verilen cezalardan birisi de, kendisinden “Pilvank köyünü terk etmesi” istenir. Köyden göçüp, Erzincan, Erzurum, Gümüşhane bölgelerine taşınır.
Cemal Gürsel Kimdi?
Bilindiği gibi Cemal Gürsel (1895-1966), bir asker babanın 5 çocuğundan (Kemal, Celal, Cemile, Sırrı, …?)ikincisidir. Babası; Osmanlı subayı Abidin, dedesi İbrahim (1820-1895) ve büyük dedesi Hacı Ahmet‘dir (1790-1860). O da, tıpkı babası gibi askeri okullarda okumuş ve birçok cephede savaşmıştır. 1960 askeri darbesinde, Kara Kuvvetleri Komutanıyken, aynı zamanda Milli Birlik Komitesinin başkanı olarak, Cumhurriyetin 4. Cumhurbaşkanı (1960-1966) olmuştur. Askeri okullarda büyük bir Kürt düşmanı olarak yetiştirildiği, özellikle Cumhurbaşkanlığı dönemindeki faaliyetleriyle anlaşılmaktaydı.
Meselâ; “Darbeciler Kürt sorununu tartışıyor“ alt başlığıyla Cemil Koçak’ın yayınladığı “27 Mayıs Bakanlar Kurulu Tutanakları“ adlı çalışması, Yapı Kredi Yayınları, 2 Cilt 1226 Sayfalık, 1. Baskı İstanbul, Mayıs, 2010) yayınlandı. Bu çalışmada konumuz ile ilgili olarak gazeteci Fehmi Koru, Yeni Şafak gazetesinin 25.06.2010 tarihli sayısında, “Kürt Diye Bir Şey Yok“ başlıklı yazısında, Cemal Gürsel’in dilinden, o günlere ait şu bilgileri aktarır:
“Tarih 28 Haziran 1960; 27 Mayıs askeri darbesinin üzerinden tam bir ay geçmiş, darbe hükümetinin yedinci Bakanlar Kurulu toplantısında geçiyor bu konuşma. Başbakan koltuğunda oturan ‘darbenin lideri’ Cemal Gürsel; nâm-ı diğer ‘Cemal Aga; “Ben de Şarklıyım, Erzurumluyum; bu Kürt meselesinde benim bilgilerim çoktur” diyor Başbakan ve ekliyor: “Tarihte Kürt diye bir şey okudunuz mu? Bunların aslı Türk, hem de Garp’tan gelmiş bir takım insanlar…” Sonraları “Türkiye’nin Kürt Cumhurbaşkanlarından“ diye anılacak Cemal Gürsel, aynı Bakanlar Kurulu toplantısında, ismini vermediği bir Alman sosyoloğa atfen, “Türkiye’de Kürt diye bir şeyin olmadığı anlaşılmıştır; hepsi 50-60 bin kadar Kürtçe konuşan adam vardır” diyor.”(Aktaran, Koru, 2010)
O, Bir Kürt Düşmanıydı!
Yine 27 Mayıs 1960 ihtilaliyle birlikte Cumhurbaşkanı olan Gürsel, Ankara sokaklarına ‘Kürdüm diyenin yüzüne tükürün! Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel“ yazılı pankartlar astığı bilinmektedir. Darbeden sonra gittiği Diyarbakır’da, halka seslendiği sırada “Size Kürt diyenin yüzüne tükürünüz!” demişti. M. Emin Fırat’ın (1894-1949), 1948 yılında hazırladığı“Doğu İlleri ve Varto Tarihi” adlı kitabının 4. Baskısı, 1981 yılında Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü (T.K.A.E.) Yayınları arasında yeniden yayınladı. Kitabın eski baskısına Devlet Başkanı ve Başbakan sıfatıyla Cemal Gürsel, 1961 yılında “Sunuş” başlığı altında yaklaşık iki buçuk sayfalık (s. 5-7) bir değerlendirme yazısı kaleme almıştı. Örneğin Gürsel, Kürtler için şunları sıralamaktadır; “Dünya üzerinde “Kürt” diye adlandırılabilecek müstakil hüviyetli bir ırk yoktur. Kürtler, yalnız vatandaşımız değil, soydaşımızdır da. Rahmetli ve büyük idealist M. Şerif Fırat’ın uğrunda can verdiği bu ülkü, Türk aydınları tarafından bekamızın teminat bayrağı olarak ebediyen….” diyerek, Kürt inkarcı siyaseti, ve kendisi gibi aslını inkar eden M.E. Fırat’a dizdiği methiyeleri devam etmektedir.
Cemal Gürsel Kürt Alevisiydi!
Peki Cemal Gürsel’in kökeninde gerçekten de Kürtlük var mıydı? Çünkü bu sorunun cevabı, aynı zamanda yakın tarihimizle ilintili olarak Pilvankan aşiretinin etnik kimliğinin bir nevi de şifresi anlamına da gelmektedir! Bu sorusunun cevabını, onun asker arkadaşı Türk milliyetcisi Alparslan Türkeş vermektedir. Radikal gazetesinin 29.06.2008 tarihli sayısında “Gençliğe İnönü Hitap Etmiş” başlıklı bir yazı yer almıştı. Bu yazıda, gazeteci Oral Çalışlar’ın, 2008 yılında yayınladığı “Liderler Hapishanesi, 12 Eylül Günlükleri” adlı kitabındaki bazı bölümler aktarılır. Oral’ın anıları arasında, Alparslan Türkeş’in cezaevinde ona, Cemal Gürsel ile ilgili olarak söylediği bir söz dikkate şayandır. Çünkü Türkeş derki; “Cemal Paşa çok tatlı bir insandır. Kendisini çok severim, o da beni severdi. Aslen Erzurum’un Hınıs kazasından. Kürt ve Alevi’dir.“ Daha sonrasında, 24.12.2008 tarihli Yeni Şafak gazetesine verdiği bir mülakatta Oral Çalışlar “1960 sonrası. 27 Mayıs sonrası İsmet İnönü ve Cemal Gürsel Alevileri diyanet içinde bir daireye koymak istiyorlar. Alparslan Türkeş bana Cemal Gürsel’in Kürt Alevisi olduğunu söylemişti“ der. Yine İzzettin Doğan, bir TV programında “Kürt” sözcüğünü çıkarıp, Gürsel’in bir “Alevi olduğunu” anlatıyordu.
Bütün bu veriler bir araya getirildiğinde Cemal Gürsel’in Erzurum, Xınıs nüfusuna bağlı, bir Kürt Alevisi olduğu kesinlik kazanmaktadır. Diğer yandan kaynak kişilerin verdiği malumatlardan çıkan sonuçla, şunları tekrarlamakla yetinelim! Cemal Gürsel’in Pilvankan aşiretinin Keşkexuran ezbetine mensup oluduğu, 1700’lerin sonları yada 1800 yıllarında Pilvank köyünde zuhur eden bir vakka’yla, atalarının direk yada dolaylı olarak bağlantılı olduğundan dolayı köyü terkedip ve en sonunda Erzurum Xınıs’a yerleştikleri anlatmaktadırlar
Erdoğan Yalgın“Dersimin Gizemli Tarihi II, “Şıx Delil-i Berxécân Ocağı ve Pilvank Aşireti”Tarih, Folklor, İnanç, Coğrafya“Fam yayınları İstanbul, 2017: “Pilvankan Kökenli, Kürt Alevi Bir Cumhurbaşkanı: Cemal Gürsel”sayfa: 274-277