CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İlke TV’de katıldığı Konuşma Zamanı programında açıklamalarda bulundu. Özel, devam eden “Terörsüz Türkiye” süreciyle ve İmralı Heyeti’nin ziyaretleriyle alakalı konuştu.
CHP lideri, komisyona girerken çözüm vaat ettiklerini belirterek “Hem de toplumun kırılgan kesimlerine; bu meseleden rahatsızlık duyan, geçen sözüm sürecine ciddi şekilde reaksiyon göstermiş kesimlerine de dedik ki ‘Siz CHP’nin olduğu değil, olmadığı komisyondan korkun. Biz orada hepinizin güvencesiyiz. Şehit ailelerinin, gazilerin.’ Bu süreçte partinin hangi kitleyi temsil ettiğini bilen, tarihsel sorumluluğunu bilen; ama sol, sosyal demokrat bir parti olarak barışı savunma sorumluluğunu bilen; Türkiye’nin savaşa değil, barışa bütçe ayırdığında neler yapabileceğini bilen bir yerden cesaretle burada duruyoruz. Burada sıkıntı yok. Çünkü burada çok kolay bir siyaset alanı var” ifadelerini kullandı.
’29 MADDELİK PAKET SUNDUK’
Özel, “AK Parti ve MHP yıllarca bize ‘terörist’ demiş. AK Parti, MHP, DEM’i bir tarafta bırakıp karşısına geçip sert bir siyasetin bu kadar milliyetçi reflekslerin yüksek olduğu bir yerde pragmatist bir getirisi var ama bu bize yakışmaz. Biz bunu yapamayız, yapmamız doğru değil” diyerek komisyona 29 maddelik demokratikleşme paketi sunduklarını ifade etti. Özgür Özel, “O paketin çok gelişmiş halini çalışıyoruz, pazar ya da pazartesi teslim edilecek. 49 sayfalık çok kapsamlı bir rapora dönüştü. Daha da pazartesi gününe kadar bunun üzerinde çalışıyoruz. Biz bu meseleye kalıcı, samimi, böyle faydacı ama hepimizin faydasına, ülkenin faydasına bir çözüm öneriyoruz. Yazılacak olan raporda da mümkün olan en geniş mutabakatıın sağlanması gerektiğini düşünüyoruz” diye konuştu.
‘AK PARTİ AYAK SÜRDÜ’
Komisyonun sadece bir dinleme komisyonuna döndüğünü ve bunun AK Parti’nin ayak sürmesiyle olduğunu söyleyen Özel, “Komisyonun bu kadar uzaması… Yani komisyon 31 Aralık’a kadar neler yapacaktı? Daha dinlemeler yeni bitti. Komisyondaki bu ayak sürüme konusunda MHP’nin de DEM’in de CHP’nin de bütün siyasi partilerin bir tespiti var ama kimse bir bütüne zarar vermemek adına bunu açıkça söylemiyor. Türkiye’de bir iktidar partisisin, Milli İstihbarat Teşkilatı sana bağlı. Gidiyor, konuşuyor, geliyor. Senin adına gidiyor, konuşuyor, geliyor. İbrahim Kalın, ki saygı duyuyorum emeklerine kendisinin, Recep Tayyip Erdoğan’dan gizli bir şey yapmıyor. Ben Türkiye’deki Kürtler için de Suriye’deki Kürtler için sağlık ve barış diliyorum. Ölmemelerini istiyorum ilk önce. Sonra barış içinde ve sağlıklı yaşamalarını istiyorum” dedi.
Ana muhalefet lideri, “Cumhuriyet Halk Partisi ve DEM Baas rejimlerinin çökmesinden sonra bölgenin seküler iki partisiyiz. Orta Doğu’da artık öyle İhvandır, Müslüman Kardeşlerdir değil; başka bir değerin yükselmesine talep var. Türkiye iyi örnek. ‘Türkiye’den oraya sekülerizm ihraç edeceğiz’ falan demiyorum. Ama DEM’in ve CHP’nin varlığı ve Suriye’yle Türkiye’nin barışı Suriye’de öyle selefi grupların değil demokratik bir anayasanın varoluşu ve oradaki onca Kürt’ün bütün varlıklarıyla anayasal düzene destek oluşu, üretmesi, kazanması, Türkiye ile birlikte Orta Doğu’nun sömürülen ya da savaştırılıp, her iki tarafa da savaş satılan ve petrolü sömürülen bir coğrafya yerine kendi varlıklarıyla kalkınan, kazanan ve dünyada güçlü aktör olan bir yapıya dönüşebilir. Orta Doğu’daki güçlenmenin en büyük kazananı Kürtlerle Türkler olacaktır. Hangi ülkede yaşıyor olurlarsa olsun” şeklinde konuştu.
‘SALI GÜNÜ GELECEKLER’
Bugün DEM Parti Milletvekili Pervin Buldan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yaptığı açıklamayı işaret eden Özel, “Pervin Buldan önemli birtakım açıklama yaptı. Devlet Bey de ‘Her satırının altına imza atıyorum’ dedi. Heyet bizden de randevu istedi. Salı günü 12’de heyet bizi de ziyaret edecek. Pervin Hanım ve üç kişilik heyet Cumhuriyet Halk Partisi’ne gelecekler. Suriye’de demokratik anayasa olmalı. O demokratik anayasa çerçevesinde bir ordu oluşacaksa nasıl olacağı, şu andaki unsurların o orduda nasıl yer alacağı doğru şekilde tarif edilir. Şu an Suriye’nin realitesini görüp, Suriye’nin realitesinde bir anayasal devlet inşa edip, orada stabiliteye, bundan sonraki süreç için artık hep birlikte yaşama, hep birlikte var olma ve hep birlikte savunma iradesini koymak. Biz de bu devlete dostluk edelim diyoruz, komşuluk edelim diyoruz” ifadelerine yer verdi.
