Sosyalist Enternasyonal’in altı ayda bir düzenlenen Konsey Toplantısı, CHP ev sahipliğinde İstanbul’da yapıldı. CHP Genel Başkanı ve Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı Özgür Özel, toplantının açılışında konuşma yaparak konseyi selamladı.
Konuşmasında temsili demokrasinin eksik bir demokrasi olduğunu söyleyen CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Ancak eksik demokrasinin alternatifi, asla otokrasi değildir. Eksik demokrasinin alternatifi, katılımcı demokrasidir. Kriz içindeki siyasetin alternatifi, siyasetsizlik ya da biat değildir. Alternatif; daha fazla siyaset, daha fazla katılım, daha fazla mücadele, daha fazla dayanışmadır” dedi.
Özel, otoriterliği halkın desteğiyle yenmeyi ve iktidara gelmeyi hedeflediklerini vurguladı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in toplantıda verdiği mesajlar özetle şöyle:
“Dünyada dengeleri yeniden kurmak, bölgesel savaşlara son vermek için; sağ-popülist akımların akıl dışı söylemlerine değil, sosyal demokrasinin toparlayıcı eline ihtiyaç var. Bu toparlanmayı sağlayacak olan bu salonda temsil edilen iradenin ta kendisidir. İhtiyacımız olan gerçek dışı söylemlerle kabartılan yoğun duygular değil, gerçek bir dayanışma ve en az otoriterliğin, neo-liberal düzenin mağdur ettiği yurttaşlarımız kadar cesur olmaktır. Bilinmelidir ki bu salonun dayanışma ve cesaretten bir adım geri atması, ülkelerimizde adaletsizliğe uğrayan milyarlarca insanın mağduriyetinin katlanmasına neden olacaktır. Bölgemiz gelir dağılımının en bozuk olduğu ayrıca iklim ya da çatışma kaynaklı göçün en yoğun yaşandığı coğrafi alanlardan biridir. Bunun yanında bu geniş bölge; terör, vekalet savaşları, hibrit savaşlar gibi çağımızın en yeni ve ağır sorunlarıyla baş etmeye çalışmaktadır. Otoriterliği besleyen kaynaklardan biri güvenlik kaygılarıdır.
Bugün ABD Başkanı Trump, Filistin halkını Gazze’den sürgün etme, o bölgeyi bir eğlence ve kumarhane merkezine çevirme projesini gülerek, alay ederek dile getiriyor. Maalesef dünya da dinliyor. Sizin huzurunuzda bir kez daha şuna dikkat çekmek isterim ki Trump şaka yapmıyor ama Gazze açıklarında tüm Avrupa’ya 100 yıl yetecek hidrokarbon yataklarının varlığından da habersiz değil. Bu kötücül plana sonuna kadar karşı duracağımızı ve Filistin davasına tarihsel tutarlılığımız içinde ve aynı ve artan bir cesaretle sahip çıkacağımızı ifade etmek isterim. Çözümün 1967 sınırları içinde, başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulmasıyla mümkün olacağını savunuyoruz. Bu Birleşmiş Milletler (BM) kararını sahiplenmeye devam etmeliyiz. Enternasyonal’i bu katliama karşı çok daha etkin tavır almaya davet ediyorum ve Orta Doğu Komitesi’nin bu konuda bölgeyi ziyaret ederek bir rapor hazırlamasının ve gündeme acilen alınmasının önemli olduğunu değerlendiriyorum.
Almanya’da radikal sağcı, ırkçı bir parti seçimlerden daha evvel görülmemiş bir başarıyla çıktı maalesef. Geçtiğimiz hafta Portekiz’de aşırı sağcı parti, hükümet kuramasa da tarihi denilebilecek düzeyde yüksek bir oy aldı. Yani dünyadaki sağ popülist ve otoriter dalga, adım adım daha çok tehlikeli hale geliyor. 21’inci yüzyılın ikinci çeyreğine yapay zekanın etkisi altında, birbiriyle konuşan, birbirinden öğrenen makinelerle, robotlarla gireceğimiz ve bu riskleri tartıştığımız bir sürede birbiriyle konuşan, dayanışan ve öğrenen otoriter popülist liderlerle girdik. Bence önümüzdeki çeyreğin en büyük sorunu, en büyük mücadele alanımız bu bütünün ta kendisi olmalıdır. Şunu hiç unutmamalıyız; örgütlü kötülükle ancak örgütlü iyilik baş edebilir. Örgütlü otoriterliğin panzehri bizim dayanışmamızdır.
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan istediği yardımı esirgemediklerin söyleyen Özel, şöyle devam etti:
“Bugün Türkiye’de AİHM kararlarını uygulamayan, seçilmiş milletvekillerini AYM kararına rağmen içeride tutan, kendisine darbe yapıldığında ona sahip çıkan, kapalı Meclis’i açtırıp tankların önünde direnen CHP’nin seçilmiş belediye başkanına, cumhurbaşkanı adayımıza, ülkenin gelecek iktidarına darbe yapıp sonra, ‘Bunu hiçbir yerde anlatamazsın’ diyecek kadar pişkinler. Bunlara karşı; bunların yarattığı vasata teslim olmak, bunların yarattığı iklimin içinde kalmak, bunların ördüğü duvarın arkasında kalmak onları güçlendiriyor. Duvarlar yıkılmalı, iklim terk edilmeli, diktatörlerin dayattığı vasata teslim olunmamalıdır. Reçetenin ilk ilacı budur.
Bu toplantıya bizimle birlikte bu salonda bulunan ve Meclis’te birlikte temsil edildiğimiz DEM Parti’nin Sayın Eş Genel Başkanı da var, birazdan kendisini de dinleyeceğiz. Onların geçen dönem çok yüksek oylarla seçtirdikleri 49 belediye başkanına, terör gerekçesiyle kayyum atanmıştı. Bu dönemde de halen daha 10’un üzerinde belediye başkanlarına kayyum atandı. O süreçte de hep dayanışma içinde olduk, bu süreçte de olacağız. Türkiye’de de şu anda ‘Terörsüz Türkiye’ sloganı altında ancak bizim ‘Terörsüz ve demokratik Türkiye’ diye destek vereceğimizi açıkladığımız bir süreç var. Bu sürecin Türkiye’de terörü bitirmesi, çatışmaların olmaması, bundan sonra Kürt-Türk hiçbir annenin gözünün yaşının akmaması umudu var. Yaşadığımız bütün zorluklara, gördüğümüz bütün baskılara rağmen bu sürece sosyal demokratlara yakışır en olumlu katkıyı veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz. Bunu da kayda geçirmek isterim.
“Türkiye büyük bir ülkedir ve bu ülke Erdoğan iktidarından ibaret değildir. CHP olarak hedefimiz ülkemizde gelir adaletini, mahkeme adaletini ve sosyal adaleti sağlamaktır. Hedefimiz, tam demokratik rekabeti hakim kılmaktır. Hedefimiz Kürt meselesinin tamamen çözüldüğü, terörün ve şiddetin olmadığı bir Türkiye’yi inşa etmektir. Hedefimiz Türkiye’yi bir sığınmacı deposu olmaktan çıkarmak, göç meselesini Avrupa ile ortaklaşarak çözmektir. Ve hedefimiz ülkemizi Avrupa Birliği’nin (AB) tam üyesi yapmaktır. Bu mücadeleyi kararlılıkla sürdürüyoruz.”
Bu sözleşmeden Erdoğan, geçen seçimlerden önce kadınlara nafaka vermek istemeyen, kadınları dövdüğü için evden uzaklaştırıldılarına tepki gösteren ve kadına karşı şiddeti belli sınırlar içinde meşru gören bir tuhaf seçmen kitlesinin desteğini almak için bir gece yarısı tek başına attığı bir imzayla İstanbul Sözleşmesi’nden çıktı. O yüzden Erdoğan’ın yakasına iliştirilecek bir nazar boncuğu kalmadı artık. Ama CHP iktidara geldiğinin ilk bir ayı içinde, İstanbul Sözleşmesi’ni yeniden Türkiye’de yürürlüğe koyacak. Dünyada da İstanbul Sözleşmesi’nin en iyi şekilde uygulanmasının takipçisi olacak.
Şunu herkese hatırlatmamız gerekir ki demokratlar otoriterliğin ya hedefi ya da potansiyel hedefidir. Onunla mücadele konusunda dayanışma içinde olmaksa kaçınılmaz bir sorumluluktur. Biz, Sosyalist Enternasyonal ailesi olarak özgürlük, adalet ve dayanışma değerlerine hep bağlı kalacağız. Her sorun, karşında dayanışma sorumluluğuyla hareket etmesi gereken yoldaşlarımın kararlı iradeleriyle aşılacaktır.
Buradan İstanbul’dan bütün dünyaya hep birlikte sesleniyoruz: Otoriterlerin karşısında teslim olmayacağız. Demokratlar kazanacak, biz kazanacağız. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz.
İBB'ye yönelik soruşturmalar kapsamında tutuklu bulunan İBB Başkanı ve CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun…
Yeşil Sol Parti’nin (YSP), “Barış ve Demokrasi İçin Ortak Mücadele” şiarıyla Ankara’da iki gün sürecek…
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) heyetinin siyasi partilerle temasları sürüyor. DEM Parti heyeti,…
TRT'nin sevilen dizisi Gassal, 2. sezon galasında unutulmaz anlara sahne oldu. Dizinin başrol oyuncusu Ahmet…
31 Mayıs’ta Gazi Cemevinde kültürel bir buluşma gerçekleşiyor. Dersim Araştırmaları Merkezi, anadili Kirmancî’nin sözlü kültür…
Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı'nda Silivri'de tutuklu bulunan CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun mektubu okundu. İmamoğlu,…