Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan’ın avukatları, tutukluluk halinin hem hukuka hem de insan haklarına aykırı olduğunu belirterek İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’ne tahliye başvurusunda bulundu. Avukatlar Hüseyin Ersöz ve Enes Hikmet Ermaner, müvekkillerine yöneltilen suçlamaların somut delillere dayanmadığını ve tutukluluğun “cezalandırma amacı taşıdığını” savundu.
Tahliye dilekçesinde, PKK/KCK’nin 12 Mayıs 2025’te örgütsel faaliyetlerine son verdiği bilgisine yer verilerek, “Örgütün hukuki ve fiilî varlığının sona erdiği” vurgulandı. Avukatlar bu durumun, suçlamanın temelini ortadan kaldırdığı görüşünü dile getirdi:
“Mevcut olmayan bir örgüte yardım edildiği iddiasıyla tutuklamanın devamı, yargılamanın amacının maddi gerçeği ortaya çıkarmak değil, salt cezalandırmak olduğunu gösterir.”
Şahan’ın avukatları, daha önceki tutukluluk incelemeleri sırasında müdafilerin bilgilendirilmediğini ve bu nedenle savunma haklarının ihlal edildiğini öne sürdü. Dilekçede, bu durumun açıkça hukuka aykırı olduğu belirtilerek şu ifadeye yer verildi:
“Tutukluluk incelemelerine dair duruşmalardan haberdar edilmedik. Bu durum, hem Ceza Muhakemesi Kanunu’na hem de Anayasa Mahkemesi içtihatlarına aykırıdır.”
“Kuvvetli şüphe yok, deliller yetersiz”
Avukatlar, Şahan’a yöneltilen suçlamanın dayanağının zayıf ve soyut olduğunu vurguladı. Tutuklama kararında yer alan iddiaların “afaki ve sübjektif” nitelikte olduğu savunularak, şu değerlendirme yapıldı:
“Soruşturma dosyasında yer alan iddialar kuvvetli suç şüphesini destekleyecek nitelikte somut deliller içermemektedir. Özellikle bazı kişilerle iletişim kurulmuş olması, bu suçun unsurlarını oluşturmaz.”
“Kent Uzlaşısı ve Türkiye İttifakı kriminalize ediliyor”
Savcılığın dosyada “Kent Uzlaşısı”na ve CHP’nin “Türkiye İttifakı” politikasına yönelik değerlendirmeleri de dilekçede eleştirildi. Bu politikaların bir örgütsel yapı ile ilişkilendirilmesinin dayanaksız olduğu belirtildi:
“Seçim işbirliğinin, PKK/KCK’nın talimatıyla gerçekleştiği iddiası hem delilsizdir hem de siyasi bir duruşu kriminalize etme çabasıdır.”
Dilekçede, Şahan’ın dosyadaki diğer şüpheli Azad Barış’la yaptığı telefon görüşmelerine de değinildi. HTS kayıtlarında yer alan 17 görüşmenin toplam süresinin 710 saniye olduğu, bu sürenin ortalama 40 saniyeyi bile bulmadığı aktarıldı:
“Bu kısa, içeriksiz ve yıllar öncesine ait telefon görüşmeleri üzerinden suç isnadı oluşturulamaz.”
Son olarak, avukatlar Şahan’ın tutukluluk halinin hiçbir hukuki temele dayanmadığını belirtti ve tahliyesinin adli kontrol şartıyla mümkün olduğunu dile getirdi:
“CMK m.109/3 kapsamında adli kontrol tedbirleri uygulanarak ya da bu tedbirlere dahi gerek duyulmaksızın tahliyesine karar verilmelidir.”