Bugün 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü. Çocuklar bugünü, ülkede derinleşen yoksullukla birlikte çetelerin hedefi halinde suça sürüklenmenin, iş cinayetlerinde yaşamını yitirmenin, küçük yaşta evlendirilmenin riski ile karşı karşıya kalarak geçiriyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine, ülkede suça itilen çocukların oranındaki artış yaşandı.
TÜİK’e göre 2024’te güvenlik birimlerine getirilen mağdur veya suça sürüklenen çocukların oranı 2023 yılına kıyasla yüzde 9,8 oranında artarak 612 bin 651 oldu. Bu çocuklardan 279 bin 620’si mağdur olarak 202 bin 785’i ise suça sürüklenenlerden oluştu. Suça sürüklenen çocukların sayısı TÜİK’in verilerine göre son 5 yıldır artış gösteriyor. 2020-2024 yıllarındaki arasındaki artış oranı yüzde 80,8 oldu.
Birgün‘den Deniz Güngör’ün haberine göre, Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nin (CİSST) verilerine göre 3 Kasım itibarıyla cezaevlerinde 194’ü kız çocuğu olmak üzere 12-18 yaş arası 4 bin 682 çocuk tutuluyor. Annesi yanında kalan 0-3 yaş arası grubu çocuk sayısı 434 olurken 4-6 yaş arasında ise bu sayı 388 oldu.
Kaybolan çocuk sayısı ise TÜİK tarafından 2016 yılından bu yana yayımlanmadı. En son 9 yıl önce paylaşılan TÜİK verilerine göre, 104 bin 531 çocuk kayboldu. Bu yıl ise devlet koruması altındaki çocukların etkin bir şekilde korunamadığı ortaya çıktı. Balıkesir’de, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Ayten Burhan Erdayı Sevgi Evi’nde kalan 13 yaşındaki S.A., devlet koruması altındayken üç kez kayboldu.
Öte yandan 6 Şubat depreminde kaybolan çocuklar hâlâ bulunamazken Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Göktaş, 11 Ocak 2024’te yaptığı açıklamada kayıp depremzede çocuk ‘olmadığını’ savundu. Deprem Mağdurları ve Kayıp Yakınlarıyla Dayanışma Derneği’ne (DEMAK) göre ise yaşları 3,5 ila 16 arasında değişen 38 çocuk hâlâ bulunamadı.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) verilerine göre 2024-2025 eğitim öğretim yılında 218 bin 53 çocuk eğitimden koptu. Bunların 81 bin 263’ünü kız, 136 bin 790’ını oğlan çocukları oluşturdu. 2023-2024 eğitim öğretim yılında okulu bırakan öğrenci sayısı 263 bin 599 olurken bunun 121 bin 539’unu kız çocukları, 142 bin 60’ını da oğlan çocukları oluşturdu. Son 8 yılda 1,6 milyon öğrenci okulu bıraktı.
TÜİK verilerine göre çocuk işçiliğinde de artış yaşanmaya başladı. 2020’de yüzde 16,4 olan çocuk işçiliği 2024’te de yüzde 24,9’a yükseldi. Böylelikle 377 bin çocuk daha işçi olarak kayıtlara eklendi. Oğlan çocuklarında işçilik oranı yüzde 35,6, kız çocuklarındaysa yüzde 13,7 oldu.
Çocuk işçiliğinin “yasal kılıfı” olan Mesleki Eğitim Merkezleri’nin (MESEM) ortaokul uzantısı ise Zanaat Okulları oldu. Ancak sermaye için bu da yeterli kalmadı. “Ara eleman açığımız” var diyen patronlara karşı Bakanlık, sınıf tekrarı yapacak olan öğrencileri MESEM’lere yönlendirdi. 2024’te MESEM’e kayıtlı çocuk sayısı 504 bin oldu.
Böylece 2024’te kayıtlı toplam çocuk işçi sayısı 1 milyon 474 bine ulaştı. Kayıt dışı çalıştırılan çocuklar da dikkate alındığında çocuk işçi sayısının 3,5 milyona yaklaştığı belirtiliyor.
Tüm bunlar yaşanırken çalıştırılan çocuklar iş cinayetlerinde yaşamını yitirmeye devam ediyor. En sonuncusu MESEM kapsamında çalıştırılırken yaşamını yitiren 16 yaşındaki Alperen Uygun oldu. Alperen ile birlikte 2025’in 11 ayında iş cinayetlerinde yaşamını yitiren çocuk sayısı 81 oldu. İşçi Sağlığı ve Güvenliği Meclisi’nin (İSİG Meclisi) verilerine göre 2013’ten yılından bu yana 823 çocuk çalıştırılırken iş cinayetinde yaşamını yitirdi. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun verilerine göre ise 2024 yılında 14-17 yaş gurubundaki 27 bin 636 çoçuk, çalıştırılırken iş kazası yaşadı.
İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Avukat Kardelen Ateşçi, suça sürüklenen çocuklar için şunları söylüyor: “Suça sürüklenen çocuk, çoğu zaman aslında korunamamış çocuktur. Yoksulluk, eğitime erişim sorunları, bakım verenlerin ihmali, istismarı, aile içi şiddet, toplumsal dışlanma, çocuk işçiliği… Tüm bu başlıklar, bir çocuğun hayatına zincirleme şekilde giren risk faktörleridir. Bugün bir çocuğun suça sürüklenmesi, çoğu durumda çocuğun bilinçli bir tercihi değil; devletin, okulun, ailenin ve sosyal politikaların onu koruyamaması yapısal bir kırılmanın sonucudur.”
FİSA Çocuk Hakları Merkezi Üyesi Ezgi Orak ise MESEM uygulamalarını örnek göstererek şöyle konuştu: “MESEM’lerde çocuklar ekonomik, siyasal ve sosyal koşulların sıkıştırdığı bir alanda nefes almaya çalışıyor. Ortaokullarda dahi zanaat atölyeleri açılması, cezaevlerinde MESEM uygulamalarının yaygınlaşması, tarım alanlarının çocuklara mesleki teknik eğitim alanı olarak sunulması… Bütün bu adımlar, görünür ya da görünmez bir çocuk işçiliği hattını her geçen gün daha belirginleştiriyor. Ve en ağır sonuç: yaşam hakkı ihlalleri oluyor.”
Dersim’in Siğenk (Atatürk) Mahallesi’nde bir GSM operatörünün kurmak istediği baz istasyonu, mahalle sakinlerinin itirazlarına rağmen…
Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Bülent Arınç’ın yaptığı ziyaret sonrası kamuoyuna yansıyan iddialara…
MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, isim vermede eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın tahliyesi…
Van’da geçen yıl kaybolduktan 18 gün sonra cesedi bulunan üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş’in şüpheli ölümüyle…
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Sultangazi’de düzenlenen “Millet İradesine Sahip…
MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, komisyonun Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile görüşmek üzere…