durumlarda. Ya da tecavüze uğrayan kadınlar için söylenen ve her zaman kadını suçlayan-cezalandıran o kirli atasözleri-deyimler. “Kuyruk sallamak” “kancık yalanmazsa it de dolanmaz” “ateş olmayan yerden duman çıkmaz” gibi uzayıp giden ve kaynağı erkek egemen zihniyette bulunan, şiddeti, katliamı ve tecavüzü normalleştiren anlayışın ötesinde düşünebilmek, bakabilmek şart. Ki buna göre gitsek bugünkü savaşların, katliamların, kavgaların, cinayetlerin, soykırımların ve fazlasıyla uzatabileceğimiz bu durumların kesinlikle birer sebepleri olduğunu görmekte zorlanmayız. Yemeğin tuzunun az olması gibi bir gerekçeden daha anlamsız gerekçelerle şiddet ve soykırımlar gerçekleştiriliyorsa, bunun kökeninde biraz da insanların kalıplaşmış ve hâkim kılınan sebep-sonuç ilişkilerine alıştırılmış olmaları vardır.
Aynı sonuçlara dair aynı sebepleri dile getirmek, artık bir katliam fermanı mesabesindedir. Aynı sonuçların çok fazla ve başka başka sebepleri olabileceğini düşünmek, aynı sebebin aynı sonucu doğurmayacağını bilmek ve bunu, yaşama bakmanın temel yöntemi olarak ele almak şarttır. Total çıkarımlara gitmek bir katliamdır. Özel çıkarımlara yaşamı ve doğruları boğmamak da önemlidir ama total çıkarımlar hâkim kılındığında total olanın sınırları dâhiline girmeyenlerin katledildiğini bilmek gerekir.
Kendini bütüne uygun hale getirmek, yöntem olarak sürekli bir öldürme barındırmaktadır. Kadınlarla çok ilgili olduğundan yola çıkarak, moda gerçeğinden örnekler verilebilir. Moda diye sunulana göre olmak, kendi beğenisini, zevk duyulanı öldürmek ve sunulana göre, bundan dolayı da belirlenen sınıra göre olmaktır. Moda bu anlamda faşizmin en süslü, kırıktan halidir.
Determinizm, bir erkek ideolojisidir. Tek yönlüdür. Tek renklidir. Aynılaştırır. Farklılıklara tahammülü yoktur. Benzeştirmenin zirvesi modada olduğu gibi siyasal ve toplumsal alanda da faşizmdir. Yine bugün kadınların maruz kaldıkları şiddet ya da soykırım uygulamaları karşısında hakim determinist yöntem esas alındığından hukuk sistemi içinde hiçbir iyileşmenin ve durum düzeltmesinin gerçekleşmediğini görüyoruz. Aynılaştırmanın zirvesi hukuk kurallarında görülebilir. Hukuk devleti yerinde durmakta ve kadınlar katledilmeye devam edilmektedir. Çünkü devlet hukuku, erkek egemenlikli zihniyetin güvencesi olarak şekilde yapılandırılmıştır. Bundan dolayı kadın soykırımı haline gelen şiddet ve katliam uygulamaları karşısında mücadele yürüten kadınların ve kadın örgütlerinin temelde sistemi, sistemi katlanılır kılan ve yaşatan zihniyet kalıplarını köklü bir sorgulamaya tabi tutmaları ve tüm kadınları da Jineoloji temelinde bilinçlendirerek kadınca meşru müdafaayla mümkün olan özgür yaşama yöneltmeleri gerekir.
Dîlzar Dîlok–Dersim Gazetesinin Şubat sayısında yayınlanmıştır
Dersim’de 5 Ocak 2020 tarihinde kaybolan Munzur Üniversitesi öğrencisi Gülistan Doku’nun dosyasında yeni bir süreç…
DEM Partili Mersin Akdeniz Belediyesi Eş Başkanları Hoşyar Sarıyıldız ve Nuriye Aslan’ın da aralarında bulunduğu…
Dersim’in Siğenk Mahallesi’nde ilkokul yakınında yapılmak istenen baz istasyonuna tepki gösteren veliler, ‘Mahallemiz elektromanyetik risk…
Rojin Kabaiş’in ölümünün aydınlatılması için Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) kampüsünde öğrencilerin başlattığı eylemler devam…
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin Iğdır İl Başkanlığı tarafından düzenlenen halk buluşmasına…
İnsan Hakları Derneği (İHD) Dersim Şubesi, son yıllarda Türkiye genelinde inşa edilen ve “yüksek güvenlikli”,…