Ergin Doğru

Kerbelâ’yı doğru anlamak

Aleviler için önemli olan yas-ı matem, On İki İmam oruçlarını tutarken yaşadığımız bu yasın nedenlerini bilmek elzemdir. Ehl-i Beyt ve yoldaşlarının katledildiği Kerbelâ, yalnızca maneviyatıyla değil; taşıdığı anlam ve mesajla da anlaşılmalıdır.

Yezid zulmünün barbarlığı, Kerbelâ çölünü kan deryasına çevirmiş; bir yudum suya muhtaç masumları, mazlumları katletmiştir. Kerbelâ’daki bu acı, 680 yılından bu yana Alevilerce yas tutularak anılmaktadır. Aleviler, Kerbelâ’yı yas-ı matem ve On İki İmam orucu ile yâd eder.

Oruç süreci, katledilen masumu paklar için üç gün, sonrasında Fatma Ana için bir gün ve ardından On İki İmam için tutulan oruçlarla devam eder. Sonra da aşure kaynatılır.

Üç günlük Masumu Pak Orucu, Kerbelâ’da yaşı birden başlayan çocukların katledilmesi içindir. Bu oruç, çocuklar şahsında masumiyeti ve saflığı sahiplenmektir. Aynı zamanda çocuklar için eşit, barışçıl ve özgür bir dünya ve yarınlar kurmayı ifade eder.

Bir günlük Fatma Ana orucu, doğuştan gelen ve “analık yolu” olarak kabul edilen, kadın-erkek eşitliğine dayanan yolu; Ehl-i Beyt’in anası olan Fatma Ana’nın acısını paylaşmayı temsil eder.

Alevilerin tuttuğu bu oruçlar yastır. Kerbelâ’nın acısını hissetmek, yaşamak; dünyevî keyiflerden uzak durarak, tamamen acıyı yaşamaya ve hissetmeye kilitlenmektir. Gösterişsiz, sade, en mütevazı şekilde yaşanan bu yas ile Kerbelâ anılır. Yapılan muhabbetlerle, Kerbelâ’nın özü anlaşılmaya çalışılır.

Kerbelâ’nın inançsal boyuttaki anlamı kadar, yolu yansıtan, hakikat ışığında doğru insan ve doğru yaşam açısından da önemi ve değeri vardır. Bu anlamda Kerbelâ’yı sadece bir acı ve yas olarak düşünmek eksik bir yaklaşımdır. Çünkü Kerbelâ; hayır ile şerrin, akıl ile cehaletin, zalim ile mazlumun, direniş ile teslimiyetin savaşıdır.

Kerbelâ; Muaviye-Yezid zihniyetinin zulmüne karşı Hz. Hüseyin, Hz. Zeynep ve Ehl-i Beyt mazlumiyeti arasında geçen iki duruşun, iki zihniyetin farkıdır.

Günümüzde dünya Kerbelâlaşırken, coğrafyamızda Muaviye-Yezid zihniyeti her gün yeni Kerbelâlar peşindeyken; Kerbelâ’yı içerdiği tüm anlam ve değerlerle doğru anlamak çok önemlidir.

Yezid zihniyeti karşısında masumiyetin, mazlumiyetin, hakikatin takipçisi olmak; mazlumların yanında durmak, Hüseynî sevdanın özüdür.

Yezid despotizmi ve zulmü, tüm dünyayı esir almışken, yaşananlara sessiz kalmak “bizi ilgilendirmez” demek, Kerbelâ’yı hiç anlamamaktır.

Yanı başımızda süren zulüm, her gün yeni Kerbelâlar ile büyürken; “Hüseynî sevdanın takipçisiyim” diyen, Kerbelâ’yı anladığını söyleyen yolun yolcuları, susmamalı; mazlumun yanında, hakikatin peşinde olmalıdır.

Bu coğrafyada Kerbelâ’lar hiç eksik olmadı. Kerbelâ’nın yası tutulurken; Kerbelâ’da katledilen yetmiş bir can anılırken, Dersim’de katledilen yetmiş bin canı görmezden gelmek… Jar u Diyar’da yanan ormanlara, Munzur’a vurulan barajlara sessiz kalmak; Madımak’ta yakılan otuz beş kişiyi, Ankara’da barış diyen yüz bir canı, Gaziantep’te, Suruç’ta, Cizre’de bodrumlarda Kerbelâ’yı yaşayan ve bir yudum suyun çok görüldüğü canları görmemek, Kerbelâ’yı anlamamaktır.

Kerbelâ’da katledilen on dört masumu pakı acı ile yâd ederken; Berkin Elvanları, Ceylan Önkol’ları, Enes’leri unutmak, masumiyeti unutmak olur.

Bugün dünya Kerbelâ olmuştur.

Dünyanın her köşesinde haksız savaşlar, savaşlardan kaçan masumların denizlerde boğulan bedenleri; bir lokmaya, bir yudum suya muhtaç yoksulların; pazarlarda satılan Ezidî kadınların çığlıkları: hepsi Kerbelâ’dır.

Biz, Hüseynî sevdanın çocukları, bu Yezid zihniyetine, bu Kerbelâlara sessiz kalamayız. Biliriz ki, günümüz Kerbelâlarının Yezidlerine sessiz kalmak; hakikati, masumiyeti, vicdanı öldürür.

İnsan-ı kâmil yolunda hakikat, masumiyet, sevgi, adalet, barış ve özgürlük kalmazsa; insan da olmaz. İnsanı var edebilmek, hak yolunda sırra erebilmek, ancak hakikati kendinde var etmekle mümkündür. Yolun narında yanmakla mümkündür.

Hüseynî direniş nasıl ki hakikat, itikat ve ikrar verdiği yolun gereği olarak; ölümü görse de direnmekten vazgeçmemişse, bizler de öyle olmalıyız.

Muaviye ve Yezid, asırlarca lanetle anıldıysa, bu Hz. Hüseyin’in hakikat uğruna verdiği direniş sayesindedir.

Hüseynî sevdanın yol erenleri, ne Kerbelâ’yı ne de Kerbelâ’ları unutmadan; yola yoldaş akmalıdır.

Yezid zulmüne karşı, mazlumun yanında; adaleti, barışı, özgürlüğü, hakikati savunmaktan asla vazgeçmemelidir.

Dersim Gazetesi

Recent Posts

MHP’li Feti Yıldız: İnfaz hukuku sil baştan yapılmalı

  Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, “Mili Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi…

1 saat ago

Rezan Epözdemir soruşturması: Eski başsavcı ve zabıt katibi de gözaltında

Avukat Rezan Epözdemir’in pazar sabahı gözaltına alınmasıyla başlayan soruşturma yeni gözaltılarla devam ediyor. Gazeteci İsmail…

1 saat ago

Perseid meteor yağmuru bu gece zirvede

2025’in dikkat çeken gökyüzü olaylarından Perseid meteor yağmuru bu gece en yoğun halini alacak. Dünya’nın,…

1 saat ago

Koçyiğit: Komisyonda yol haritası üzerine tartışacağız

DEM Partili Gülistan Kılıç Koçyiğit, bugünkü Meclis Komisyonu toplantısında bir yol haritasının belirleneceğini ve bu…

3 saat ago

Mameki Fest’e DAD ve DEDEF’ten sert tepki: “Ticarileşmiş ve asimilasyoncu festivallere hayır”

Tunceli Valiliği ve Fırat Kalkınma Ajansı tarafından 15-17 Ağustos’ta düzenlenmesi planlanan “Mameki Fest”, Dersim Dernekleri…

3 saat ago

Yeni yasa hazırlığı: DEM Partililere Tahliye Yolu Açılabilir

  AKP, Kürt sorununun çözümü için başlatılan süreçte önemli bir adım atmaya hazırlanıyor. "Milli Dayanışma,…

6 saat ago