Dersim Belediyesi’ni 31 Mart yerel seçimlerinden sonra borç batağında devralan DEM Parti Eşbaşkanlar, hem yeni istihdam alanları oluşturmak hem de çeşitli projelerle kaynak yaratmanın arayışında. Önceki dönem “Su bedava, toplu taşıma bedava, ekmek bedava” diye sık sık medyada propagandası yapılan belediyenin arkasında bıraktığı borç ise 236 milyon lira. Daha önce Dersim’in Hozat ilçesinde 2004-2014 yılları arasında iki dönem belediye başkanlığı yapan ve son seçimlerde DEM Parti Dersim Belediyesi Eşbaşkanı seçilen Cevdet Konak, Dersim Belediyesi’nin şu anda yoğun bakımda olduğuna işaret ederek bu durumun popülizme ve reklama dayalı bir belediyecilik yapılmış olmasından kaynaklandığını belirtti.
Birçok kentte olduğu gibi Dersim’de de kayyumlar dönemi yaşandı. Önce kayyumlardan başlayalım. Kayyum döneminde ne gibi tahribatlar yapıldı?
2016’dan bu yana süren kayyum gaspıyla birlikte 15 yılda açığa çıkan tüm kazanımlar gasp edildi. Dile, kimliğe, kültüre dair açığa çıkarılan tüm değerler yok edildi. Yerel yönetimimizde Songül Erol Abdil’in döneminden başlayarak, Edibe Şahin başkanımızın dönemi, son iki yılda Nurhayat ve Mehmet Ali eşbaşkanlar dönemindeki tüm kazanımlar yerle bir edildi. Kayyumun tanımı ranttır, yağmadır, talandır. Amaçları sadece belediyeleri ekonomik anlamda çöküşe götürmek değildi. Senin dilin varsa sokakta, bir caddede, belediyede; ismin varsa, kimliğin varsa, kanaat önderlerinin, siyasal değerlerinin isimleri mahallelerde, caddelerde ve sokaklarda varsa ilk o alanları gasp ettiler. Kadın kazanımlarını, gençliği yok ettiler. Kayyum kentte böyle bir yağma yarattı.
Kayyumlardan sonra gelen yeni yönetim Dersim’de “örnek belediyecilik” yapıldığı, su, ekmek, toplu ulaşım konularında en ucuz hizmetin verildiği gibi konular gündeme getirildi. Bir önceki dönemde nasıl bir belediyecilik yapıldı?
Bizden önceki dönemde Sosyalist Meclisler Federasyonu söz sahibi olarak yönetime geldiler. Buradaki temel paradigma şuydu; söz, karar, yetki Dersim halkının. Halkçı, devrimci yerel yönetim paradigması denilmiş, strateji bu. Halkı esas alan, halka dayalı, halkın katıldığı bir belediyecilik anlayışı ile görev yapılmış. Böyle yansıttılar. Bu arkadaş, Türkiye Komünist Partisi’nden seçildi. Arkasında ciddi bir medya gücü de vardı. Ulusal ve uluslararası alanda sürekli öne çıkarılıyordu. Dersim’de istihdam sorununa çözüm bulunmuş, üretimler teşvik edilmiş, Dersim’i ekonomik kriz vuramamış, enflasyon oranı Dersim’e hiç uğramamış gibi bir algı ve bir model görünüyordu dışarıdan. Tekirdağ’dan bakan, Hollanda’dan bakan, Dersim’i yerel yönetimleri böyle değerlendiriyor. Amed’deki, Esenyurt’taki yoldaşımız da, ‘Dersim’de böyle bir belediyecilik yapılıyor ama bizim 20 yıllık deneyimimiz var biz bunu niye yapamadık’ diye soruyor. Ama yerel yönetimlerin esası kendi yerel halkıdır. Halka bakacaksınız, halk memnun mu, 5 yıllık pratik bu halka ne kadar dokunmuş, temas etmiş.
Biz seçimlerden önce halkla sık sık bir araya geldik. Halk, DEM Parti görevi aldığı zaman, karşı karşıya kalacağı sorunları ve zorlukları bir bir anlattı. Siyaset bilimci, yerel yönetimlerde görev yapmış biri gibi anlatıyorlardı. Çünkü bahsettiğimiz 2004-2016 yerel yönetimler pratiğinde açığa çıkan doğrularla bugünün eksiklerini karşılaştırıyorlardı. Kayyumun yıkımı ve kayyumdan sonraki süreçte ‘devrimci, halkçı yerel yönetim paradigmasının’ açığa çıkarttığı o çöküşü de anlatıyorlardı. Kısacası Dersim Belediyesi şu anda yoğun bakım sürecini yaşıyor. Nedeni ise popülizme ve reklama dayalı bir belediyecilik yapılmış olması.
Belediyeyi 200 milyonun üzerinde borçla devraldınız. Bu borçların ayrıntıları neler? Borçlar ve mevcut bütçeniz ortada iken, yatırım yapmak için ne tür kaynağınız var.
Borçlar ve belediyenin yeterli kaynağı olmaması nedeniyle sadece rutin hizmetleri yerine getirebiliyoruz. Belediyenin aylık bütçesinin tamamına yakını personel giderlerine gidiyor. Kısa vadede yatırım yapmamız mümkün değil. Belediyelerin borçları olur ancak borcun karşılığında bir hizmet alımı da olur. Şu borcun karşısında 10 tane otobüs olsaydı, 5 tane ekskavatör, 10 tane minibüs olsaydı ‘Vallahi karşılığında araç gereç var’ derdik. Ama yok, bu borç böyle bir borç değil. Belediyede 380 çalışan var. Ücret oranları yüksek. Burada çalışan personel sayısı 250’yi geçmemeli. Ancak önceki dönemde arkadaşlar kişiye göre iş yaratmışlar. İller Bankası 36 bin nüfusa göre pay ayırıyor. Bu pay yıllara göre yüzde 5-6 oranında artıyor. Ama burada su, toplu taşıma gibi kalemlerde yüzde yüz oranında maliyetin altında verilmiş. Dezavantajlı kesimleri, yoksulu dahil etmiyorum buna.
Belediyenin iç gelir kalemleri tüketilmiş. Geçen 5 yıl içinde hizmet ağırlıklı bir yatırım göremezsiniz. Yani bir iki yola dokunmuşlar. Onun dışında bir hizmet yok. Bunlar tespit ettiğimiz sorunlar. Sadece alt yapı-üst yapı sorunlarından da bahsetmiyorum. Rutin hizmetler tabii ki yapılmalı ama özellikle kayyumlar kimliğimizi, kazanımlarımızı gasp etmiş. Kayyumdan sonra dilimizin, kimliğimizin, tarihsel değerlerimizin ve sorumluluklarının da öne çıkması gerekiyordu. Asıl önemli olan budur; öncelikli görevimiz de bu olmalı.
Belediyeyi devraldıktan sonra nasıl bir tablo ile karşı karşıya kaldınız. Devir teslim töreni yapıldı mı?
Devrimciler bu halka karşı siyasal anlamda özeleştiri vermekle yükümlüdür. Biz şunu beklerdik; göreve geldikten sonra Fatih bey ve bizden önceki belediye meclis üyeleriyle bir araya gelecektik ve belediyenin envanterini halka teslim edeceklerdi. ‘Belediyenin alacakları bunlar, borçları bunlar, şu kadar aracı var, şu kadar menkulü, gayrı menkulü var, parkı var’ demeleri gerekirdi. Bu bize teslim edilmedi. Devir teslim töreni de yapmadık. Belediyeye geldikten sonra iki ay çalışma yaptık. Müdürlerle yaptığımız toplantılarda menkul, gayri menkul, bilançolar, gelir tabloları, araçlar, gereçler, depodaki stoklar, park-bahçe gibi belediyenin genel bir envanterini çıkartıp kamuoyuna açıkladık. Bıraktığımızda da belediyeyi halka teslim edeceğiz. Olması gereken budur.
Belediyenin borçları dururken, yeni kaynak yaratmak ya da harcamaları kısmak için ne gibi girişimleriniz oldu?
Belediyenin tüm kaynakları kurutulmuş. Kaynak yaratma konusunda ne gibi sorunlarımız var ve bunların çözümünü nasıl yaratabiliriz diye halkla toplantılar yaptık. İçme suyu, ekmek üretimi, toplu taşıma ve belediyenin diğer harçlarına dair iyileştirme yaptık. Halkımızla bir araya geldik. Sorduk, suyun fiyatı ne olsun? Ekmeğin maliyeti bu, fiyatı ne olsun? Toplu taşımanın fiyatı ne olsun? Meclis olarak da bir araya geldik. Halk toplantılarında örneğin ekmek için fiyat 6 lira olarak öne çıktı. Toplu taşıma 2.20 kuruştu. Öğrencilere 5 lira, sivile 8 lira olsun denildi. Su, çevre temizlik ve katı atık payı da eklendiğinde metreküpü 10 lira olarak öne çıktı. Halkın önerileri üzerine meclis olarak bu kararları uygulamaya koyduk ve bu kararlar 1 Temmuz’da yürürlüğe girdi. Bizim buradaki amacımız belediyenin yükünün ağırlığını halka yüklemek değil. Ama halkımız şunu diyor: Bana daha iyi hizmet edebilmen için senin maliyetlerini alman lazım. Yoksa yoksula, engelliye biz bedelsiz de hizmet veririz, vermek zorundayız.
Belediyeler kaynak yaratmak için şirket ya da üretime dayalı kooperatifler kurarlar. Dersim Belediyesinin bu yönlü bir girişimi var mı?
Bizim belediyenin şu anda tek bir şirketi var. O da iç hizmetler için kullanılıyor. Alt yapıdır, fendir, park bahçe çalışmaları gibi konularla sınırlıdır. Belediyemize ait tek bir kooperatif yok. Bahse konu mevcut üretim kooperatiflerinin Dersim Belediyesi ile bir bağı yok. Bizden önceki 5 yıl içerisinde yürütülen Ovacık ürünleri projesinin Dersim Belediyesi’ne ait olduğuna dair bir algı var. Bunların Dersim Belediyesi ile hiçbir bağı, bağlantısı yok. Söz konusu kooperatifler özel şahıslara ve iştirakçilere aittir. Belediyeye ait değiller.
İstihdam alanları yaratma konusunda Dersimli iş insanlarından ya da diasporada yaşayan Dersimlilerden bir destek alıyor musunuz?
Duyarlı Dersimliler bölgeye yatırım yapıyor. Şu anda oturduğumuz binayı Avrupa’daki Dersimliler yaptılar. İyi ki yaptılar. Burası olmasa belediyenin idari birimi de olmayacaktı. Ancak yeterli değil. Yapılması gereken şu; 90’lı yıllarda 500’den fazla mezra ve köy boşaltıldı. Bu köylerde tarım, hayvancılık, arıcılık yapılıyordu. Herkes üretime dahil oluyordu ve ekonomik anlamda da kendilerini güçlü hissediyorlardı. Ekonomik durumu iyi olan tüm Dersimlileri köylerine yerleşmeye çağırıyoruz. Yani muhtarlığı olan her köye en az 5 ailenin yerleşmesi gerekiyor ki, siz buraya elektrik, yol, su, altyapı gibi hizmetler götürebilesiniz. Ormanlıkları, çayır alanları, toprakları var. Tarımla uğraşabilirler, hayvancılık, besicilik, arıcılık yapabilirler. Oradan onlarca aile geçimini sağlar. Yerleşik olarak köylerinde kalırlar, çünkü burası bizim toprağımız. Bizim, doğduğumuz bu topraklara karşı sorumluluklarımız var. Siz o köye gitmezseniz, uğramazsanız, o köyde yaşamı yeniden idame ettirmezseniz, kusura bakmayın uzakta da olsa o köy sizin köyünüz değildir.
Belediyenin ne tür projelerine verilecek destekler öncelikli sizce?
Öncelikle gençlik ve kadılara yönelik projelerin gerçekleşmesi için destek bekliyoruz. Öyle bir destek olursa belediyemiz üzerine düşen tüm görev ve sorumlulukları yerine getirecektir. Yeter ki gelsinler burada gençlerimize, kadınlarımıza yönelik iş alanları yaratsınlar. 300-500 gence iş alanı yaratıldığı zaman bu yüzlerce ailenin üretime dahil olması anlamına gelir. Yüzlerce ailenin göçünü önlemiş olursunuz.
Dersimlilerin Dersime sahip çıkmaları konusunda neler söylersiniz?
Cumhuriyetin yüzyılında bu coğrafya yalnızca acı yaşadı. İkinci yüzyılında, ‘Gelin Dersim’i birlikte inşa edelim’ şiarıyla bir hamle başlatacağız. Diasporada yaşayan Dersimliler, Dersim İttifakı’nın da doğal üyeleridir. Kutsal topraklara karşı herkes diline, kimliğine, kültürüne, mezrasına, köyüne, belediyesine sahip çıksın. Çünkü bizim Alişêrlere, Zarifelere, Seyid Rızalara karşı sorumluluğumuz var. Hani ‘Dersim’in anahtarı’ derler ya, ‘Kilîtê Kou’. Biz dağların anahtarını emanet olarak aldık. Bu anahtarın bize yüklemiş olduğu sorumluluk ve görevleri de yerine getirmemiz gerekiyor. Dersim halkı da bizden bunu bekliyor. Burada meşe ağaçlarının yapraklarına dahi borcumuz var. Onlar dahi Dersim’de toplumsal, sosyal, siyasal ve ekonomik bir hamlenin açığa çıkmasını bekliyor.
Belediyenin kaynaklarının doğru kullanılmadığını ifade eden Eşbaşkan Cevdet Konak, içme suyu, ekmek ve toplu taşıma ücretlerindeki maliyet zararları konusunda şunları söyledi: “2016’da kayyum gaspının olduğu tarihte suyun metreküpü 2.20 kuruş; bugün de 2.20 kuruş. O tarihte bir personelin brüt maaşı 5.500 lira. Bugün ortalama bir personelin bürüt maaşı 60 bine yakın, 12 kat artmış. Ama su yine 2.20 kuruş. Dersim’de suyun yüzde 80’i pompayla, sondajlardan elektrikle veriliyor. Elektriğin maliyeti o zaman 1 lira, bugün 15 kat artmış. Toplu taşıma 2020’de 2.20 kuruş, yakıtın litresi 4 lira. Bugün de toplu taşıma 2.20 kuruş, yakıtın litresi 42 lira. On kat artmış. Biz gelmeden 2 yıl önce ekmek üretimine başlamışlar. Şu anda bir ekmeğin maliyeti 8 lira. Belediyenin satış fiyatı ise 4 liraydı. Belediyeler kâr amaçlı değil hizmet amaçlı çalışır. Kentin dezavantajlı kesimlerine hiçbir ücret istemeden hizmet etmek zorundadır. Ancak burada görünen şu, belediye içme suyu, ekmek üretimi ve toplu taşımada 5 yıl içerisinde 150 milyon lira maliyet zararına uğramış. Suyun bir metreküp maliyeti vergiler dahil 28 lira. Çevre temizliğini, katı atık payını çıkarttığımız zaman bir metreküp suyun 18 lira maliyeti var. Ama şu anda suyun metreküp birim fiyatı 2.20 kuruş. Belediye bir yılda suda 33 milyon lira maliyet zararına uğramış. Belediyenin bu halka hizmet etmesi gerekiyor ama hangi bütçeyle. Belediyenin diğer gelirlerinde de maliyet zararları var. Sadece aylık personel maliyeti brüt 21 milyon. Toplam borç 236 milyon. Biz devraldığımızda 230 milyondu. 6 milyon da sonradan geldi.”
Dersim’de Sütlüce köyü yakınlarında yapılması planlanan katı atık projesi hakkında da konuşan Eşbaşkan Cevdet Konak, bu projenin 2011’de Edibe Şahin döneminde planlandığını ve çalışmaların 4 ilçe ile birlikte oluşturulan bir birlik üzerinden yapıldığını hatırlatarak şunları söyledi: “Dersim’in vahşi katı atık depolama alanlarından kurtulması gerekiyordu. Bu proje için 4 yıl emek verdik; yer seçimi, katı atık projesinin bölgeye kazandıracağı, açığa çıkaracağı hizmetler gibi. 2016’da Hozat, Çemişgezek, Ovacık birliği feshedildi. DEKAP’a dahil edildi. Bu birliğin üyeleri belediyelerdir. Yönetimi ise merkez belediyesindedir. Arkadaşların 2011’den sonra büyük emekleri vardı. Geldiğimiz noktada, katı atık projesinin hayata geçirilmesi konusunda Sütlüce köylüleri rızalık göstermedi. ‘Orada değerlerimiz var, tarlamız, ormanımız, arılarımız var’ dediler. Aslında şu an tespit edilen Sütlüce yeri, Edibe başkan döneminde tespit edilen yer değil. Birden fazla alan vardı projede. Ama sadece Sütlüce tartışılıyor; o da kayyumdan sonra gündeme gelmeye başladı.”
Yer değişikliği yapılmalı
Sürecin 2020 yılından sonra kent dinamikleri tarafından doğru yönetilmediğine dikkat çeken Konak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu tür projelerde köylünün orada bir hassasiyeti varsa, projeyle ilgili bir eleştiri yapılıyorsa her bir bireyin ikna edilmesi gerekiyor. Biz yönetime geldikten sonra Mayıs ayında DEKAP birliğinden çekildik. Partimizin de dahil olduğu Dersim İttifakı, ‘Köylülerimizin rızalık göstermediği bir yerde bu tesisin yapılmasını doğru bulmuyoruz’ dedi. Ama mümkünse bir yer değişikliği yapılmalı. Çünkü bu projenin Dersim açısından kazanımları fazla.
Geldiğimiz aşamada ise projenin ihalesi yapılmış. DEKAP birliğinden çekildiğimiz için de belediye adına artık ilgili kurumlarla yazışmalar yapılamıyor. Projenin yarısı tamamlanmış. Mayıs ve Haziran ayında 5 milyon lira da paylarımızdan kestiler. Projenin maliyeti 20 milyon Euro’dur. Bunun yüzde 8.5’i belediyelerden kesiliyor. İlçe belediyelerini çıkardığınız zaman, 1 milyon 100 bin Euro’ya yakınını merkez belediyesi 3 yıl içinde ödemek zorunda. Sütlüce’deki yapılması planlanan katı atık projesinde değiliz. Ama yer değişikliği olursa, belediye olarak üzerimize ne düşüyorsa yerine getiririz. Buradan hem projenin finans kaynağı Avrupa delegasyonuna, hem de Türkiye’deki ilgililere çağrı yapıyoruz. Biz köylülerimizin rızalık göstermediği bu alanda bu projenin hayata geçirilmesinin doğru olmadığını söylüyoruz. Proje, çevreye, yeraltı kaynaklarına, doğaya, toplumsal yaşama zarar vermeyecek bir yerde yapılmalı.”
Kaynak: Yeni Özgür Politika
Dersim Belediyesi’nde başlatılan nöbete katılan yurttaşlar, “Dersim’e sefer olur ama zafer olmaz” diyerek irade gaspına…
Dersim Belediye Eş Başkanı Cevdet Konak ve Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün de aralarında olduğu…
Dersim Belediyesi'nde başlatılan nöbet eyleminde eşbaşkanlar, kararın kayyım hazırlığı olduğunu belirterek mücadele çağrısı yaptı. Dersim'de…
Dersim Belediye Eşbaşkanı Cevdet Konak ile Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'e 6 yıl 3'er ay…
Elâzığ’da 32 yaşındaki Burcu Demir’i 8 Şubat’ta katleden Uzman Çavuş Murat Coşansel’in yargılandığı davanın 4.…
Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) 15. Bölge Müdürlüğüne bağlı Tunceli Şubesi ekipleri, il genelinde…