CHP Genel Başkanı Özgür Özel, pazar günü kendisine yazılan mektubu aldığını, okuduğunu belirterek, “Yazanlara cevabım Beyazıt Meydanı’dır. İktidarı değiştirene kadar ben meydandayım, sokaktayım, mücadelenin içindeyim” dedi. Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, “Ey Erdoğan, her fani gibi sen de geldiğin gibi gideceksin. Senin ne zaman geldiğine millet karar verdi, ne zaman gideceğine de biz karar vereceğiz” ifadesini kullandı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Beyazıt Meydanı’nda gerçekleştirilen “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinginde yaptığı konuşmaya Nazım Hikmet’in Beyazıt’ta yaşamını yitiren üniversite öğrencisi Turan Emeksiz’i anlattığı “Hürriyet Kavgası” şiirini okuyarak başladı. Özel, şunları kaydetti:
“Sevgili gençler, buraya bir büyük haksızlığa itiraz etmeye, meydan okumaya değil burada Türkiye’nin geleceğine sahip çıkmaya gelmiş yüz binlerin günahsız cesur gözlerini görüyorum. Pek çocuğunuzla birlikte İstanbul Üniversitesi’nden mezun olmuş İstanbul’a, sizlere hizmet için sizlerin görevlendirdiği ama birisinin korkusu yüzünden haksızca hukuksuzca içeride tutulan Ekrem Başkan da gözlerinizin içindeki o ışıltıya güveniyor.
“Birieri bu meydanı aydınlatmamıza izin vermemek için her şeyi yaptı”
Bugün coşkuyu gölgelemek isteyen birileri bu meydanı aydınlatmamıza izin vermemek için her şeyi yaptı. Şimdi Ekrem Başkanın sizlerle Saraçhane’de her söylediğinizde o küçücük hücresinden biraz da gözleri nemlenerek sizleri dinlediği o büyük koroyu bir kez daha Ekrem Başkan için göreve davet ediyorum. Bütün telefonların ışıkları yansın, yiğidim aslanım Silivri’de bizi dinliyor. 40 bin metrekarelik bu meydanda bu akşam tam 160 bin kişiyiz görüyor musun Ekrem Başkan? Seni selamlıyor gençler.
Bu meydan politik hafızası çok güçlü bir meydan. Hürrriyet mücadelesinin özgürlük mücadelesinin kalbi. Bu meydanda direniş, itiraz, mücadele, cesur kalpler, vatan için toprağa düşen bedenler var. Zaman zaman bu meydana karanlık eller de uzandı kontrgerilla, derin devlet burada canlar aldı. Ancak bu meydan hiçbir zaman teslim olmadı, teslim olmayacak. Bu meydan mücadeleyi de bilir kirli ellerin oyunlarını da bilir. 28 Nisan 1960’ta kurulan Tahkikat Komisyonu’na itirazen bu meydanda eylem yaparken vurulup düşen Malatya’nın evladı Turan Emeksiz’in anısı önünde eğiliyoruz. 16 Mart 1978, Eczacılık Fakültesi önünde bombalı ve silahlı saldırıyla hayatını kaybedenleri Hatice’yi, Cemil’i, Baki’yi, Turan’ı, Apo’yu, Hamit’i ve Murat’ı rahmetle minnetle anıyoruz.
Bu meydan İstanbul işgal edildiğinde 1453’te kurulmuş İstanbul Üniversitesi, Darülfünun öğrencileri işgale karşı ilk mücadeleyi başlatanlar İstanbul’un işgaline ilk direnenler, ilk kıvılcımı yakanlar. 19 Mart darbesine giriştiklerinde ne olacaksa bu akşam olacak dediğimizde, Saraçhane’nin önüne tüm İstanbul’un davet ettiğimizde onlar bir araya gelmeyi toplanmayı yürümeyi yasakladılar. Onlar vapurları iskelelere bağladılar, metroları kapattılar, tarihi yarımadaya gelen bütün köprüleri kaldırdılar, otobüsleri 10 kilometre sokmadılar. İşte o gün bu meydanda olanlar oldu. Öğrenciler, İstanbul Üniversitesi önündeki barikatları yıkarak Saraçhane’ye geldi, Saraçhane’yi kurtardı. Kim kötülüklere yanlışlara, kim hatalara alet ederse etsin, hangi beceriksiz eller bu kadim kurumun geleneğini kirletmeye çalışırırsa çalışsın, İstanbul Üniversitesi başkadır.
İstanbul Üniversitesi ile birlikte Saraçhane’de direnen ve Türkiye’ye umut saçan İstanbul Teknik Üniversitesi’ne, Yıldız Teknik Üniversitesi’ne, Marmara Üniversitesi’ne, Boğaziçi’ne, Galatasaray’a, Mimar Sinan’a bin selam olsun. Bu üniversitelerin bu güzel şehrin, bu güzel ülkenin pırıl pırıl iyi yetiştirilmiş barışçıl evlatları, barışı savunanlar, demokrasiyi savunanlar kardeşliği savunanlar karşısındaki kötülüğün baskılarına haksızlıklarına elbette teslim olmadılar. Eğer bizi kavgaya davet ederseniz o zaman işler değişir. Birileri bizleri kavgaya davet etti davetleri kabulümüzdür. İşte birimiz hepimiz için bugün Silivri’de bedel öderken hepimiz o birisi için bugün buraya eyleme geldik eyleme.
“Diploma öyle sorgulanmaz”
Buraya bu kapının önüne bütün Türkiye’den diploma almaya geliyorlar. Biz de bugün buraya alın teri ile alınmış, haksızlıkla saldırılmış bir diplomayı geri almaya geldik. Erdoğan ‘ne oluyor o meydanda’ diye merak ediyorsan diplomayı veren İşletme bölümü iptal etmedi de üniversite yönetim kuruluna haksızca diplomayı iptal ettirdin ya sonrasında o iptali 45 gündür bize tebliğ etmeyip güya süreleri geçirmeye çalıştın ya sonra dün o diplomanın iptaline karşı dava açınca ekrana bakılıp sorgulanınca görülen diplomayı sistemden kaldırttın ya, ‘ne oluyor diyorsan Beyazıt’ta’ 200 bin genç toplanmış onlar da senin diplomanı sorguluyorlar diplomanı, diplomasız Erdoğan. Sayın Erdoğan diploma öyle sorgulanmaz böyle sorgulanır.
Burası Beyazıt Meydanı, çok acıya çok mücadeleye şahitlik etti bu meydan. Sol yumruk havada açılan pankartları da gördü, başörtülü dualı direnişlere de tanıklık etti. 1968’in devrimci gençliğinin emparyalizme karşı göğsünü siper ettiğini de üniversiteye sokulmayan başörtülü öğrencilerin mücadelesini de gördü. Namusuyla çalışana, emek verene, başörtüsüne de geleceğine de devrime sahip çıkana mert olana helal olsun, helal olsun.
“O mektubu aldım, okudum, yazanlara cevabım Beyazıt Meydanı’dır”
Büyük bir mücadelenin içindeyiz. Birileri bizim sokakta olmamızı şeytanlaştırarak ‘sokağa mı çağırıyorsun’ dedi. Susalım, pısalım, oturalım ondan korkalım diye. Dedim ki sen bunu yapıyorsan bize, bir diploma iptali ile bu ülkede devletin verdiği her kağıdı değersizleştiriyorsan, ben de sokağa çağırıyorum herkesi. Eğer o gün akşam üniversiteler sel olup gelmeyeydi, gençlerden cesaret alıp o meydan dolmayaydı, 100 bin, 200 bin, 550 bin, 1 milyon 200 bin olup eğer İstanbul’un geleceğine Türkiye’nin geleceğine el uzatmasaydınız, umut olmasaydınız, kayyumu defetmeseydiniz, geleceğinize sahip çıkmasaydınız şimdi umut yoktu, moraller bozuktu. Hepimiz evlerdeydik, hepimiz perişandık ama sizler çağrıldınız çıktınız, meydanlara sokaklara taştınız bu ülkenin yarınlarını kurtardınız. Hepinizin önünde saygıyla eğiliyorum. Bu mücadeleden korkanlar ürkenler, muhalefet evine dönsün isteyenler, muhalefet evde otursun isteyenler asla ve asla teslim olmayacağımızı görünce bize bir mektup yazdılar. Mektubu da eli kanlı bir evlat katiliyle yolladılar. ‘Bak kafamızı bozarsanız direnmeye devam ederseniz bak ne yapıyorum sana bir katili yanına yolluyorum. Onun şimdiki çıplak ellerini senin gözüne kadar getiriyorum. Bu diyor evladına acımamış sana mı acıyacak. Bu bir çocuğunu değil ikisini öldürmüş, iki kere düşün aklını başına topla’ diyor. Diyor ki ‘bundan sonra planımızı uygulayacağız Türkiye’nin geleceğine biz karar vereceğiz, siz boyun eğeceksiniz.’ İşte o mektuba bir cevap vermek icap ediyordu, mektubu aldım okudum, anladım ve yazanlara cevabım, Beyazıt Meydanı’dır, Beyazıt Meydanı.
“Mücadelenin içindeyim”
Ekrem Başkanı alıp gelene kadar İstanbul Üniversitesi’nden verilmiş helal diplomayı geri alana kadar ve hak ettiğimiz seçim sandığını getirip iktidarı değiştirene kadar o mektupta ben yokum, ben meydandayım, sokaktayım, mücadelenin içindeyim. Ekrem Başkanı Silivri zindanından çıkarana kadar mücadeleye devam mı? Ekrem Başkanı oradan alacak mıyız?”
Özel, daha sonra kalabalıktan söylediklerini tekrarlanmasını istedi. Özel, “Ey Erdoğan, adayımı bırak sandığımı getir. Adayı yanımda, sandığı önümde istiyorum. Her fani gibi sen de geldiğin gibi gideceksin. Senin ne zaman geldiğine millet karar verdi, ne zaman gideceğine de biz karar vereceğiz” ifadesini kullandı.
Mutfakların vazgeçilmezlerinden biri olan tuz, yemeklere lezzet katarken sağlık üzerindeki etkileriyle de dikkat çekiyor. Son…
Nohut salatası, özellikle et yemeyenler için hem protein deposu hem de uzun süre tok tutan…
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında yürütülen iki ayrı soruşturma kapsamında 31 Ocak 2025…
Güneş kremleri, cildi güneşin zararlı ultraviyole (UV) ışınlarına karşı savunmakla sorumludur. Ancak son yıllarda yapılan…
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin…
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), basında yer alan Sırrı Süreyya Önder’e yönelik suikast…