Dünya Yerli Halklar Günü

Bugün dünya ‘yerliler’ günü. Birleşmiş Milletler,‘yerli halklara yönelik farkındalığı artırmak için’9 Ağustos tarihini‘Uluslararası Dünya Yerli Halklar Günü’ olarak kutluyor.

2004’ten bu yana kutlanan ‘Yerli Halklar Gününde’ her yıl farklı bir tema işleniyor.Geçen yıl ‘’Yerli Diller’’ teması işlenen halklar günü,bu yıl ‘’COVID-19 ve Yerli Halkların Dayanıklılığı başlığıyla kutlanıyor.

Birleşmiş Milletler verilerine göre 2019 yılı itibarıyla dünyanın 90 ülkesinde yaklaşık 370 milyon ‘yerli’ halk yaşıyor. Bu halkların konuştuğu 7 bin dilin mevcudiyetini herşeye rağmen koruduğu ve bu insanların 5 bin farklı kültüre sahip olduğu kayıt düşülmüş. Bu oranlar tekçileşen küresel dünyamız için büyük bir zenginlik.Ancak bu zengin kültürel ‘değer’ ne yazık ki kapitalist moderniteninneoliberal politikaları karşısında var olma mücadelesi veriyor. Uzmanlar, bu dillerin %40’nın yok olmak üzere olduğu görüşünde birleşiyor.

Dilbilimciler, kültürel pantonemizde renklerin hızla solduğuna dikkat çekerken, ‘iki haftada bir, bir dilin kaybolduğu’ bilgisi veriyor.Ne yazık ki binlerce, on binlerce yılda oluşan bukültür yapıcıların ortadan kalkması, neoliberal ekonomi politiğinin artı değeri kadar itibar görmüyor. Sömürgeciliğin kullanışlı aparatı kültür emperyalizmi, yerel kültürleri, eğer büyük kâr elde edemiyorsa, ticari meta olarak kullanıp ölüme terk ediyor.Sosyo-ekonomik baremi yüksek ülkelerde yerel ve azınlık kültürlere küçük de olsa yaşamsal destekler sunulurken, Türkiye gibi az gelişmiş ülkelerde kültürel çoraklaşma büyüyerek devam ediyor, ettiriliyor.

UNESCO verilerine göre Kırmancca (Zazaca) ve Lazca yok olma tehlikesi altındaki dillerden. Hatta Kırmancca, Lazca ile kıyaslandığında daha avantajlı görünüyor. Çünkü Dersim, Bingöl ve Siverek gibi yerleşim yerlerindeKırmancca (Zazaca) yoğun olarak kullanılıyor. Ama sadece Doğu Karadeniz’in küçük bir bölümünde konuşulmakta olan Lazcanın yaşam destek ünitesine ihtiyacı var. Bu ihtiyacı da ancak devletin ilgili kurumları verebilir ama başka dillere ve kültürlere imge düşürebilir diye destek verilmiyor.

Hele Kürtler gibi siyasal hak sorunu olan halkların kültürlerini yaşatması, sistem açısından tam bir trajediye dönüşmüş durumda. Kürtlerin çoğu etno kültürel değeri, devletin egemen üretim rotatifleri kalıplarında biçim değiştirilmeye çalışılsa da, firar eşiği aşılmış artık. Kürtler, geçmişin aksine, egemen sistemin aurasının çok dışındalar artık. Özgün yaşam alanları oluşturdukları için, bu gün tekrarlanmakta olan ve köklerini Cumhuriyetin ilk yıllarından alan etno kültürel deformasyona çok daha direnç gösteriyorlar.

Medeniyetler kapısı Anadolu çoraklaştı…

Kürtlerin genel durumu bu olsa da, bir zamanların medeniyetler kapısı olarak övünçle anlatılan Anadolu bugün siyasi iktidarların tekçi politikaları altında ezilmektedir.

Osmanlı İmparatorluğunun görece çoklu kültürel varlığı üstüne kurulan Türkiye Cumhuriyeti ulus devleti, ‘muasır medeniyet seviyesi’ dediği ülküsüne, maalesef medeniyetler kapısı Anadolu’yu çoraklaştırmaktan öteye gidemedi. Zengin sosyal çeşitliliğe sahip Anadolu’nun binlerce yılda oluşan kültürel değerleri ‘’tek dil, tek din, tek millet’’ paradigmasına yedirildi.Folklorundan, edebiyatına, oradan arkeolojisine kadar geniş bir sahada kültürel erozyon oluştu.

Örneğin Ubıhça gibi orjin bir Kafkas dili bu topraklarda tarihin karanlık sularına gömüldü. Yeryüzünde Ubıhçayı göğe düşüren son kişi olan Tevfik Esenç 1992 yılında Manyas’ta ebediyete giderken, anadilini de yanında götürmüştü. Oysa ulus devletin tekçi siyaseti bir kefen olarak bu toprakların ‘binbir çiçekli bahçesine’ giydirilmeseydi Ubıhlar ana dillerini unutmayacaklar ve kültürel tarihimize hüzün olarak yazılmayacaklardı.

Yeri halkların eko birikimi pandemiden çıkışı sağlar mı?

Her türlü etnik, sınıfsal ve cinsel ayrımcılığa maruz kalan yerli halkların, ekosistem ile barışık yaşamalarının kodlarının pandemi sürecinde dünyaya umut olabileceği düşünülüyor.

Dünya, pandeminin yayılmasına karşı savaşırken, yerli halkların yaşam alanlarındaki zengin biyolojik çeşitliliğin doğa ile ilişkimizi nasıl yeniden dengeleyeceğimizi, günümüzde ve gelecekteki olası pandemi riskini nasıl azaltacağımız konusunda çok şey öğretebileceği imliyor.

Pandzmiden çıkışın pratiği olarak görülen bölgesel karantina uygulamalarının, çok eski çağlardan beri yerli halklar tarafından kullanıldığı biliniyor.

BM, yerli halkların binlerce yıllık eko birikiminin her zamankinden daha fazla önem arz ettiğine dikkat çekiyor. Yerli halkların salgın karşısında gönüllü tecrit, bölgelerini mühürleme gibi geleneksel bilgi ve uygulamaları, önleyici tedbirler açısından dikkate değer bulunuyor.

Birleşmiş Milletlerin ilgili uzmanları, doğanın koruyucu melekleri olarak ‘yerliler’ için; ‘’özellikle şimdi, onların geleneksel bilgisine, seslerine ve bilgeliğine ihtiyacımız var’’ diyor.

Günümüzde, göçertmelerden kaynaklı pek de ‘yerli’ sayılamayacak olan Aleviler, 72 millete bir nazardan bakan, hiç bir cinsi ötekinden üstün görmeyen, hiç bir kültürü ötelemeyen, cennetin de cehennemin de bu dünya da olduğuna inanan ve bu inançtan dolayı da tüm canlı ve cansız varlıkları hak gören, ekosistemi başta insan olmak üzere tüm canlılarla eşit tutan ‘rızalık’ öğretisiyle ‘doğanın koruyucu melekleri’ olmaya adaylar. Su içerken çeşmeden rızalık alan bu öğretinin (inancın), doğa ve canlılarla olan ‘rızalık’ ilişkisi, sağlıklı bir gelecek için referans olabilir.

Anadolu ve Mezopotamya’nın yerel kültürlerinin korunup, bu iki büyük medeniyette biriken tarihsel mirasın gelecek nesillere aktarılmasının çabası verilmezse kültürel ve sosyal çeşitliliğin azalması devam edecek ve geçmişle gelecek arasında bilgi bağı yok olacaktır.Koronavürüs, insanın doğaya müdahalesini değil, doğa ile barışık, onun doğal alışkanlıklarına uyumun ne kadar yaşamsal olduğunu acı bir tecrübeyle bize gösterdi.

Siyasal iktidarların politikalarına payanda yaptığı ‘tekçi’ siyasete karşın, doğa, halkların ve inançların genişliğine bakmanızı salık veriyor. Orada sağlıklı yaşamın prospektüsü ve bilgisi saklı; sadece eğilip bakmamız gerek.

Doğaya saygılı barışçı ve sağlıklı bir toplumun egemen kılınacağı dünya özlemiyleYerli Halklar Gününü kutlu olsun.

Nesimi Aday

Recent Posts

Dersim Belediyesinde nöbet eylemi sürüyor: Dersim’e sefer olur ama zafer olmaz

Dersim Belediyesi’nde başlatılan nöbete katılan yurttaşlar, “Dersim’e sefer olur ama zafer olmaz” diyerek irade gaspına…

14 saat ago

Konak’tan çağrı: Dersim’e ve belediyeye sahip çıkın

Dersim Belediye Eş Başkanı Cevdet Konak ve Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün de aralarında olduğu…

14 saat ago

Dersim Belediyesinde nöbet eylemi başladı

 Dersim Belediyesi'nde başlatılan nöbet eyleminde eşbaşkanlar, kararın kayyım hazırlığı olduğunu belirterek mücadele çağrısı yaptı. Dersim'de…

1 gün ago

Dersim Belediye Eş Başkanı Cevdet Konak ve Ovacık Belediye Başkanı Sarıgül’e 6 yıl 3 ay hapis cezası

Dersim Belediye Eşbaşkanı Cevdet Konak ile Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'e 6 yıl 3'er ay…

1 gün ago

Elazığ’da Burcu Demir davasında fail uzman çavuşa ağırlaştırılmış müebbet hapis kararı

Elâzığ’da 32 yaşındaki Burcu Demir’i 8 Şubat’ta katleden Uzman Çavuş Murat Coşansel’in yargılandığı davanın 4.…

2 gün ago

Mazgirt’te sakarmeke kuşu avlayan 2 kişiye 14 bin 864 lira ceza kesildi

Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) 15. Bölge Müdürlüğüne bağlı Tunceli Şubesi ekipleri, il genelinde…

2 gün ago