Selahattin Demirtaş, tutuklu bulunduğu Edirne Cezaevi’nden kaleme aldığı yazıda gençlere seslendi. “Nasılsın diye sormuyorum, halinin memleket gibi olduğunu biliyorum. Ama moral bozmak yok” diyen Demirtaş, “Ülke çok kastı be genç arkadaşım, bi’ açıp kapayın diyorum” ifadelerini kullandı.
Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, tutuklu bulunduğu Edirne Cezaevi’nden kaleme aldığı yazıda gençlere seslendi. “Nasılsın diye sormuyorum, halinin memleket gibi olduğunu biliyorum. Ama moral bozmak yok” diyen Demirtaş, “Ülke çok kastı be genç arkadaşım, bi’ açıp kapayın diyorum” ifadelerini kullandı. Cuma ve pazartesi günü iki mesajının daha yayınlanacağını vurgulayan Demirtaş, “Sana yolladığım iki de mektup var. Biri cuma, diğeri de pazartesi günü yayımlanacak. Onları da okumanı diliyorum” dedi.
Edirne Cezaevi’nde Kasım 2016’dan beri tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş, Gazete Duvar‘a yazdı.
İletişim çağında sana mesaj göndermenin bir yolunu buldum nihayet” ifadeleriyle gençlere seslenen Demirtaş, şu düşünceleri dile getirdi:
Merhaba genç arkadaşım,
Şimdiye kadar ketılapp yoluyla aldığın ilk bildirim budur eminim. İletişim çağında sana mesaj göndermenin bir yolunu buldum nihayet 😊
Nasılsın diye sormuyorum, halinin memleket gibi olduğunu biliyorum. Ama moral bozmak yok. Bu genç yaşına rağmen birçok zorlukla karşılaştın, hayatına dair önemli tercihlere, seçimlere zorlandın, yine de yılmadın, halen direniyorsun. Bu nedenle seni yürekten kutluyorum.
Şimdi önümüzde başka bir önemli seçim var. Bu seçim başka seçim ama gerçekten de tüm geleceğimizi belirleyecek bir seçim olacak.
Hepimiz için çok zor bir yirmi yıl geçti. Fakat senin hayatının tamamına denk geldi bu yıllar. Alt üst edilmiş bir eğitim sisteminde soruları çalınmış sınavlara girmek zorunda kaldın. Belki üniversiteye girmeyi başardın ama belirsiz bir geleceğin stresi altında yaşamaya mecbur kaldın. Ülkedeki bunca zengin bir tarafa sen barınma, beslenme sorunları yaşıyorsun. Ben kendi adıma gerçekten utanç duyuyorum ve çok üzgünüm.
Okulu güç bela bitirsen bile iş bulma garantin yok, mülakatlarda torpilin olmadığı için eleneceksin, yurt dışına gitme arayışların hayalden öteye geçemiyor. Apartman üniversitelerine tıkıştırıldın, kampüssüz okullarda sosyalleşme imkanın yok. Bir kafeye, restorana, sinemaya, tiyatroya giderken üç kuruşun hesabını yapmak zorundasın. Bir şekilde mezun olup şans eseri iş bulsan sudan bahanelerle işten atılmayacağının garantisi de yok. Haksızlıklara uğradın, uğrayacaksın hakkını arayacak, koruyacak yargı yok, devlet yok, hükümet yok.
Sevgili arkadaşım,
Tablo karanlık, gerçeğimiz bu ne yazık ki. Ama bu gidişatı değiştirme ihtimalimiz var. Bu seçim o seçim işte.
Dünyanın bütün sorunlarını senin omuzlarına yükleyip buyur çöz diyecek değilim. Elimizi hep beraber taşın altına koyacağız. Sana düşen kısmı ise tam da senin yapabileceğin şeylerdir. Neşeyle, zekayla, mizahla, coşkuyla, kararlılıkla yürütülecek bir seçim kampanyasından ve oy vermekten söz ediyorum.
Tabii sandıklara sahip çıkmayı da ihmal etmeden ancak senin başarabileceğin bir işten, onurlu bir mücadeleden söz ediyorum.
Seninle yüz yüze hiç tanışmadık belki ama senden iki tane de bizim evde var, kızlarım sayesinde biraz tanıyorum seni 😊
Fazla da uzatmayayım, ne demek istediğimi çok iyi anladığından eminim. Yıllara yayılmış bir değişimden değil, hemen seçimin sonrasındaki gün başlayacak yeni bir hayattan söz ediyorum.
Ülke çok kastı be genç arkadaşım,
bi’ açıp kapayın diyorum.
Sen benim için çok kıymetlisin. Dinin, kimliğin, dilin, yaşam tarzın, siyasi görüşün ne olursa olsun biliyorum ki pırıl pırılsın ve tüm kalbimle seni seviyorum genç arkadaşım.
Lütfen cevabını seçim günü zarfa koy ve sandığa at, ben anlarım.
Özgür ve güzel günlerde görüşmek dileğiyle, sevgiyle.
Sana yolladığım iki de mektup var. Biri cuma, diğeri de pazartesi günü yayımlanacak. Onları da okumanı diliyorum.