DEM Parti’nin Diyarbakır’daki toplantısında konuşan Eş Genel Başkan Tuncer Bakırhan, küresel krizlerden Kürt meselesine, yerel yönetimlerden yeni toplumsal sözleşmeye kadar geniş bir çerçevede değerlendirmelerde bulundu.
“Küresel sistem çöküyor, barışa ihtiyaç var”
DEM Parti’nin Diyarbakır’da düzenlediği “Demokratik Yerel Yönetimler Ara Dönem Toplantısı”nda konuşan Tuncer Bakırhan, dünya genelinde yaşanan siyasal krizleri değerlendirdi. “Hegemonik emperyalist güçler tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar ciddi krizler yaşıyor” diyen Bakırhan, çatışmaların bu krizleri aşmak için kullanıldığını söyledi:
“Uluslararası sözleşmeler birer kağıt parçasına dönüşmüş durumda. Demokrasi geriliyor, otoriter ve tekçi rejimler güç kazanıyor. Bu rejimler halkları bastırmaya, hak arayanları susturmaya çalışıyor.”
“Ortadoğu’da barış, Türkiye’de toplumsal uzlaşma”
Bakırhan, savaş ve çatışmaların çözüm olmadığını belirterek, küresel ve bölgesel barışa duyulan ihtiyaca dikkat çekti:
“Suriye’de, Irak’ta ve elbette Türkiye’de barışa ihtiyaç var. Türkler ve Kürtler tarihsel ortaklıklardan güç alarak toplumsal barışı sağlamalıdır. Biz bu topraklarda barışı savunuyoruz.”
“Kardeşlik hukuku eşitlik hukukudur”
Konuşmasında Abdullah Öcalan’ın “kardeşlik hukuku” ve “yeni toplumsal sözleşme” kavramlarına da yer veren Bakırhan, bu anlayışın demokratik ve eşit bir birlikte yaşamın temelini oluşturduğunu söyledi:
“Kardeşlik hukuku, eşitlik hukukudur. Yerel yönetimler, bu yeni toplumsal sözleşmenin hayata geçeceği zemindir. Bu zemin, sistemin meseleye yaklaşımının samimiyet testidir.”
“Kürt meselesinin özü hukuksal boşluk”
Bakırhan’a göre Kürt meselesinin çözümü için hukuki bir mutabakat gereklidir:
“Yıllardır konuşuyoruz ama hukuksal bir metne dökülen bir mutabakat yok. TBMM bu sürecin adresidir. Barışın yasal güvenceye alınması gerekir. Bu nedenle Meclis diyoruz.”
“Kayyımlar geri çekilmeli, irade tanınmalı”
Bakırhan, belediyelere atanan kayyımlara da tepki gösterdi. DEM Parti’nin kazandığı 13 belediyeye kayyım atandığını hatırlatarak şunları söyledi:
“Bu uygulamalarla halkın iradesi yok sayılıyor. Siirtli Koçer’e toplumsal sözleşmeden nasıl bahsedeceğiz? Kayyımlar geri çekilmeli, halkın seçtiği yöneticiler görevine dönmelidir. Ahmet Türk, Mardin’i yeniden yönetmelidir.”
“Yerel demokrasi çağın ihtiyacıdır”
Bakırhan, merkeziyetçi anlayışa karşı yerel yönetimlerin önemine dikkat çekerek, demokrasinin tabanda güçlenmesi gerektiğini vurguladı:
“Merkeziyetçi sistem çağ dışıdır. Güvenlik ve istikrarın tek teminatı yerel demokrasidir.”
“İktidar medyasının dili barışa zarar veriyor”
Konuşmasının bir bölümünde medyaya ve kullanılan dile yönelik eleştirilerde bulunan Bakırhan, toplumsal barışın dil üzerinden inşa edileceğini söyledi:
“Siyasi tutsaklara tutsak bile diyemeyen bir dille barış olmaz. Bu ülkede 100 yıllık bir sorun çözülüyor mu diye televizyonlara bakan bir halk barışa nasıl inansın? Bu dil terk edilmeli.”
“Kardeşlik hukuku için gecemizi gündüzümüze katacağız”
Yeni dönemin eskiye göre daha güçlü bir pratik ve dil gerektirdiğini vurgulayan Bakırhan, belediyelerin bu süreçte öncü rol üstleneceğini belirtti:
“Bu mücadelenin en temel dinamikleri sizlersiniz. Yerel yönetimlerde gösterdiğiniz direniş onur vericidir. Artık daha kapsayıcı, daha halkçı bir dille ve pratikle yol alacağız. Bu süreçte en çok Sayın Öcalan’ın başlattığı barış girişimine sahip çıkacağız.”
“Çözüm süreci yerel yönetimlerden filizlenecek”
Konuşmasını coşkulu alkışlarla tamamlayan Bakırhan, barışın, çözümün ve toplumsal uzlaşmanın yerelden başlayacağına olan inancını şu sözlerle dile getirdi:
“Çözüm sürecinin geleceği yerel yönetimlerin bilgisine ve iradesine bağlıdır. Bu iradeyle onurlu bir barışa ulaşacağımıza inancım tamdır.”
