Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Genel Merkezi, 2 Temmuz 1993’te Sivas’ta yaşanan Madımak Katliamı’nın 32’nci yıl dönümüne ilişkin yaptığı açıklamada, bu karanlık tarihle yüzleşilmeden Türkiye’nin demokratikleşmesinin mümkün olmayacağına dikkat çekti. Açıklamada, Madımak’ın bir “modern Kerbela” olarak tanımlandığı ve Alevilere yönelik süregelen inkâr, ayrımcılık ve cezasızlık politikalarının hâlâ sürdüğü vurgulandı.
“Madımak modern bir Kerbela’dır”
Alevi süreklerinin Muharrem orucu sürecinden geçtiği bu dönemin, aynı zamanda tarihsel bir acının da yıldönümüne denk geldiğine dikkat çekilen açıklamada, “Zulüm ve katliam gerçekliğinin vahşet ölçüsüyle beraber bu tarihsel denk gelişte Madımak Katliamı’nın modern bir Kerbela olduğunu bir kez daha göstermektedir” denildi.
Suriye’de güncel olarak yaşanan katliamların da hatırlatıldığı açıklamada, “Nehak zihniyetin Alevileri adeta sürekli işleyen bir Kerbela kıskacında tutma isteğinin devamlılığı ile karşılaşmaktayız” ifadeleriyle, bölgesel ve tarihsel baskılar arasında kurulan bağ dikkat çekti.
“İnsan yakmanın zaman aşımı olmaz”
DAD, Madımak Katliamı’nın “zaman aşımı” gibi gerekçelerle unutturulamayacağını belirterek, şu ifadeleri kullandı:
“Madımak aleni bir şekilde planlı, örgütlü ve devlet aklından icazetli gelişen büyük bir katliamdır. Toplumumuz bu sarsıcı gerçeği ‘İnsan yakmanın zaman aşımı olmaz’ ifadesiyle dile getirmektedir. Alevilere ve farklılıklara karşı nefretin açık bir ifadesi olan bu katliam, yalnızca geçmişin değil, bugünün de yüzleşilmesi gereken acı bir gerçeğidir.”
Tarihsel şiddet zinciri: Koçgiri’den Gazi’ye
Madımak’ın münferit bir olay olmadığının altı çizilen açıklamada, katliamın tarihsel bir şiddet zincirinin halkası olduğuna dikkat çekildi. Koçgiri (1921), Dersim (1937-38), Maraş (1978), Çorum (1980), Gazi (1995) gibi örneklerle birlikte anılan katliamların, sistematik bir inkâr ve imha politikasının sonucu olduğu vurgulandı:
“Rêya Heq Alevi toplumunun maruz kaldığı bu tarihsel şiddet zinciri, sadece bir dönemin karanlık yüzünü değil, aynı zamanda yüzleşmekten kaçınılan bir devlet aklını da açığa çıkarır.”
“Katiller ödüllendirildi, adalet sağlanmadı”
DAD, Madımak Katliamı faillerinin yargılanmadığı gibi bazı faillerin devletin üst kademelerinde görevlendirildiğine işaret ederek, “Katillerin bir kısmı cezasızlıkla ödüllendirilmiş, bazıları yurt dışına kaçırılmış, yürürlükte olan davalar zaman aşımına uğratılmış ve olayın asli sorumluları hiçbir zaman yargı önüne çıkarılmamıştır” dedi.
“Utanç müzesi şart, hakikat komisyonu elzem”
Açıklamada, Madımak Oteli’nin bir “utanç müzesine” dönüştürülmesinin gerekliliği vurgulanırken, Meclis’te kurulması planlanan bir komisyonun hakikatin ortaya çıkarılmasına katkı sunabileceği belirtildi:
“Madımak Katliamı’nın gerçek faillerinin açığa çıkarılması ve yargılanması, otelin bir utanç müzesine dönüştürülmesi ve Alevi toplumunun tarihsel belleğinde yatan tüm travmalarla yüzleşilmesi, demokratik bir Türkiye’nin inşası açısından zorunludur.”
“Bu vesileyle Meclis’te kurulacağı öngörülen komisyon ‘yüzleşme ve adalet’ ilkelerini önüne koyarak önemli bir başlangıç yapabilir ve Madımak Katliamı gibi diğer birçok katliamı araştırmak üzere bir Hakikatleri Araştırma Komisyonu oluşturabilir. Bu başlangıç, Kürt sorununun demokratik çözümü için hayati olduğu gibi, ülkenin diğer sorunları için de çözüm aklını olgunlaştırarak kalıcı hale getirme potansiyeli yaratır.”
“Zaman sahipsiz değildir”
Demokratik Alevi Dernekleri, açıklamasını şu sözlerle sonlandırdı:
“32. yılında Madımak şehitlerini bir kez daha saygı ve özlem ile anıyoruz. Anıları, demokratik toplum ve eşit yurttaşlık mücadelemizde sonsuza dek yaşayacaktır. Zaman sahipsiz, mekân rızasız, mazlum çaresiz değildir!”