Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, TV100’de katıldığı programda gündemdeki başlıklara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Tuncer Bakırhan, gazeteci Talat Atilla’nın “Hangi eşiğe geldik?” sorusuna verdiği yanıtta , sürecin isminin “Terörsüz Türkiye” olarak etiketlenmesine tepki göstererek başladı.
Bakırhan, şunları söyledi:
“İsim çok hakkaniyetli ve objektif değil. Bu süreç terör kavramı ile etiketlenmemeli. Her günün anlamı vardır süreçte. 86 milyonu ilgilendiren son yüzyıldır kanayan bir yara olan bir süreç tarihidir ve kritiktir. Çok tarihi adımlar atıldı. Meclis’te kurulan komisyonun ismi bile Milli Birlik, Kardeşlik ve Dayanışma Komisyonu. Dolayısıyla kavramlara takılmak Türkiye’ye bir şey kazandırmaz. Bu işin sonunda kavgasız çatışmasız bir Türkiye, farklı olanın ötekileştirilmediği, siyasetin özgürce yapıldığı bir Türkiye hedefleniyor. Biraz hakkaniyetli olmak lazım. Kürt annelerin de çocukları hayatlarını kaybetti. Bizim meselemiz bir daha bu olmasın. Yürekteki sızılar yerine barış umudu olsun istiyoruz.”
“Kürt kardeşlerimizi sizin kadar umutlu mu?” sorusuna ise Bakırhan, iktidar tarafından atılmayan adımlar yüzünden toplumda ciddi bir kaygı olduğunu belirterek yanıt verdi. Bakırhan, şunları kaydetti:
דToplum tereddütlü. Açık söyleyeyim. Ciddi tereddütler var. Çünkü bu meselenin artık çözülmesini istiyorlar. Bunun bir aldatmaca süreci olmasını istemiyorlar. ‘Geçmişteki pratiklere bakıp aktörlerden biri çark eder mi?’ sorusu var. Toplumun kaygısını giderecek tek şey var demokratikleşmedir. İktidarın bugüne kadar ortaya koymuş olduğu yaklaşımdan kaynaklı kaygılı. Kimse barışa karşı değil.”
“Hem Türk tarafını hem Kürtleri rahatlatacak ne yapılabilir?” sorusuna Bakırhan şu yanıt verdi:
“Bunun yolu atılacak kimi adımlardadır. Yasal düzenleme gerektirmeyen, toplumun ‘bak iyi gidiyor’ diyeceği adımlar atılabilir. Cezaevleri dolu. Hala kayyımlar duruyor. Belediye eş başkanları tutuklu. İktidar da birz yapıcı tereddütleri giderici bir rol oynamalı.”
“AKP ve MHP’nin tam bir uyuşma içinde olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna ise Bakırhan şu ifadeleri kullanarak yanıt verdi:
“Her şeyi bir kenara bırakın bir yıldır can kaybı olmadı. AKP ile MHP arasında bir renk farkı yok. Bir ton farkı var. Ve bu gayet normaldir. Bunu da giderecek olan iktidarın ortaya koyacağı sorumluluktur.”
Bakırhan, programda Meclis Komisyonunun İmralı’da Abdullah Öcalan ile yapacağı görüşmeye ilişkin de değerlendirmelerde bulundu.
Bakırhan, “Bahçeli’nin ‘Gerekirse İmralı’ya ben giderim’ çıkışını duyduğunuzda ne hissettiniz?” sorusuna ilişkin şu değerlendirmede bulundu:
Sayın Bahçeli en başından bu yana çok tutarlı bir siyaset izliyor. İki aktör ilk söyledikleri sözü devam ettiriyor. Sayın Öcalan da sayın Bahçeli de bunu yapıyor. ‘Meseleyi çözelim ama İmralı dahil olmasın’ yaklaşımı haksızlık olur. Gerçekten onurlu bir barış olacaksa kiminle görüşüleceği sorun yapılmamalıdır. Sayın Bahçeli aslında dünyanın her yerinde olan bir şeyi söylüyor.
KÜRT MESELESİ SEGBİS’E İNDİRİLEMEZ
CHP’nin komisyonun Öcalan’ı ziyaret edecek komisyona üye vermemesini ve buna gösterdiği gerekçeleri eleştiren Bakırhan, “Yüzyıllık bir mesele SEGBİS’e indirilemeyecek kadar değerlidir” dedi.
Bakırhan, devamla şu değerlendirmelerde bulundu:
דKoca koca siyasi partilersiniz. Kürt meselesi bir linkle çözülecek bir mesele değil. Bu meseleyi bunlarla tartışmak yan çizmek anlamına geliyor. Üzülüyorum. Yüzyıllık bir meseleyi konuşuyoruz. Sayın Öcalan’a gidilirse emin olun daha yapıcı bir değerlendirme çıkacağını düşünüyorum. Biz niye dünyadaki benzer deneyimlerden kendimize örnek çıkartmıyoruz. Mandela ile görüşülmedi mi? Ana muhalefet partisi bu meselenin çözümünde çok aktif bir rol oynayabilirdi. Yüzyıllık meselede sorumluluğu olan bir partidir, çözümde de rolleri olmalı. CHP’den beklentilerimiz çok. İktidar hedefi olan bir parti Türkiye’nin en temel sorunun çözümünde risk almalı cesur davranmalıdır. Siyasetin görevi cesur olmaktır.”
TABANDA CHP’YE KIRILMA VAR
Bakırhan, gazeteci Talat Atilla’nın CHP’nin bu kararının ardından DEM Parti tabanında bir tepki olup olmadığı yönündeki sorusuna ise şöyle yanıt verdi:
דBiz Kürtler bu mesele çözülürken şu parti ile çözmeyiz bu parti ile çözmeyiz diyebilir miyiz? Oy hesabına anket sonuçlarına meseleyi sıkıştırmadan samimi bir yaklaşım ortaya koymak lazım. Ne anketle ne de dar hassasiyetlere sıkıştırılmayacak kadar kritiktir.
Seçim bu meselelerden çok bağımsızdır. Tabanda çok ciddi bir kırılma oldu.Bir kırılma durumu var. Son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde daha önce yüzde 2 aldığı yerde yüzde 70 aldı. Bu mesele oydan adaylıktan seçimden daha kutsal bir meseledir. Bunu düşünüp dahil olmak gerekir.”
