DEM Parti Grup Başkanvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ile Sezai Temelli, Dersim Katliamı’nın araştırılması ve katliamı planlayanların yargılanması amacıyla Araştırma Komisyonu kurulması için önerge verdi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekilleri, Dersim Katliamı’nın araştırılması, yüzleşme için arşivlerin açılması, hakikat komisyonu kurulması, Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerlerinin belirlenmesi, kayıp çocukların akıbetlerinin tespit edilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na önerge sundu.
Grup Başkanvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ile Sezai Temelli, sundukları önergede katliamı planlayanların ve destek sunanların yargılanması gerektiğini de vurguladı.
ARŞİVLER AÇILSIN!
DEM Parti Grup Başkanvekilleri, Meclis Araştırma önergesinde 1937-38 yıllarında gerçekleştirilen Dersim Tertelesi’ne dair şu ifadelere yer verdi:
“4 Mayıs 1937 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla başlatılan Dersim Tertelesi’nde resmi kaynaklarca 12 bin, Dersimli tarihçilerin araştırmalarına göre ise 70 bin ila 100 bin arasında insanın öldürülmüş, on binlerce insanın yurtlarından, tarihinden, kültüründen, dilinden, inancından koparılarak “zorunlu iskan”a tabi tutulmuş, Dersimli kız çocukları ise ailelerinden koparılarak kimsesizliğe mahkum edilmiştir. 1937-38 yıllarında gerçekleştirilen Dersim Tertelesi’nde yaşanan acıların bir daha yaşanmaması adına gerekli önlemlerin alınması, Dersim Tertelesi ile yüzleşilmesi için gizli kalan arşivlerin açılıp inceleneceği bir Hakikat Komisyonu’nun kurulması, Pir Seyit Rıza, oğlu ve arkadaşlarının mezar yerlerinin açıklanması, toplu mezar yerlerinin tespit edilmesi, Dersim’de Tertelesi’nde katledilen ailelerden geriye kalan kayıp çocuklarının kimlere verildiklerinin ve nerede olduklarının araştırılması, katliamı planlayanların ve destek sunanların katliam suçlarıyla yargılanmaları adına gerekli çalışmaların yürütülmesi amacıyla Anayasanın 98’inci, TBMM İç Tüzüğünün 104’üncü ve 105’inci maddeleri uyarınca Meclis Araştırma Komisyonun kurulmasını arz ve teklif ederiz.”
“KATLİAMLAR TARİHİYLE YÜZLEŞİLMELİDİR”
DEM Parti Grup Başkanvekilleri, önergelerinin “Gerekçe” bölümünde ise şu cümlelere yer verdi:
“Türkiye Cumhuriyeti milli mücadele sürecinin aksine tekçi bir anlayışa dayanan bir ulus devlet olarak inşa edilmek istenmiştir. Cumhuriyet’in kuruluşuyla birlikte başta Kürt halkı olmak üzere diğer farklılıkların inkârı temelinde, tekçiliğe dayalı ulus devlet anlayışını hâkim kılma politikaları doğrultusunda 1925 yılında hazırlanan “Şark Islahat Planı” uygulamaya konulmuştur. Bu çerçevede 2 Şubat 1926 tarihinde Mülkiye Müfettişi Hamdi Bey’in Şark Islahat Planı’nın bir devamı olarak hazırladığı raporda, Dersim “Çıban Başı” olarak tarif edilmiştir. Çünkü bu süreçte homojen bir ulus devlet yaratma konusunda Dersim tarihi ve kültürüyle bir engel olarak görülmüştür.
Dersim Tertelesi’nin temellerini oluşturan müfettiş raporlarındaki hâkim dil büyük bir kıyımın habercisidir. Bu raporlarda sıklıkla geçen “Dersim asileri”, “Dersim eşkıyaları”, “Dersim bir çıbandır” ve Kazım Karabekir’in yazdığı mektupta “ya ıslah ya da iflah edilmelidir” değerlendirmeleri, gerçekleştirilecek askerî harekâtın yaratacağı korkunç tabloya işaret etmektedir.
4 Mayıs 1937’de alınan Bakanlar Kurulu kararıyla da tarihin en kanlı katliamlarından biri Dersim’de gerçekleştirilmiştir. 15 Kasım 1937’de Pir Seyit Rıza, 16 yaşındaki oğlu Resik Hüseyin ve arkadaşları Elâzığ’da kurulan bir mahkeme tarafından asılmıştır. Pir Seyit Rıza, yaşı artık 80’lere yakın olduğu halde kendisinden yaşça çok küçük olan Seyit Hüseyin Doğan’ın şahitliğiyle yaşı küçültülüp idam edilmiştir.
Resmi rakamlara göre 12 bin, Dersimli tarihçilerin araştırmalarına göre ise 70 bin ila 100 bin arasında insan katledilmiş, on binlerce insan yurtlarından, tarihinden, kültüründen, dilinden, inancından koparılarak zorunlu iskana tabi tutulmuş, yüzlerce Dersimli kız çocukları ise ailelerinden koparılarak çoğunluğu asker ailelerin yanında hizmetçi olarak köleliğe ve kimsesizliğe mahkûm edilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti, demokratik bir hukuk devleti olarak iç barışını tesis etmek istiyorsa, Dersim isminin iade edilmesi ile başlayarak, Dersim Tertelesi gibi bu topraklarda yaşayan halklara yönelik gerçekleştirilen katliamlar tarihiyle yüzleşmelidir.”