Dersim Barosu, Pülümür ilçesine bağlı Şampaşa Kara Derbent köyü sınırlarında, Bağır Dağı mevkiinde yürütülen madencilik çalışmalarına tepki gösterdi. Baro, faaliyetlerin hem Anayasa’ya hem Çevre Kanunu’na hem de uluslararası insan hakları normlarına aykırı olduğunu belirterek, bölgenin inanç, ekoloji ve insan sağlığı açısından ciddi tehdit altında olduğunu vurguladı.
Dersim Barosu Yönetim Kurulu tarafından yapılan yazılı açıklamada, Bağır Dağı’nın Aleviler için kutsal bir alan olduğu hatırlatılarak, “Bu bölgede madencilik yapılması inanç özgürlüğünü ihlal etmektedir. Devletin bu alanlarda madencilik faaliyetlerine izin vermesi, hem Anayasa’nın 24. maddesi (din ve vicdan özgürlüğü), hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9. maddesi kapsamında ciddi bir hak ihlalidir” denildi.
“Endemik türler ve yaban hayatı tehlikede”
Açıklamada, Bağır Dağı ve çevresinin zengin biyoçeşitliliğe sahip olduğu vurgulandı. Bölgede endemik bitki türlerinin bulunduğuna dikkat çekilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Yapılan madencilik faaliyetleri bu türlerin yok olma riskini artırmaktadır. Aynı zamanda bölgede boz ayı, yaban keçisi, vaşak, kurt ve tilki gibi koruma altındaki yaban hayvanları yaşamaktadır. Patlatmalar, gürültü, toz ve kimyasal atıklar, hem bu canlıların yaşam döngüsünü hem de bitki örtüsünü tahrip etmektedir. Bu durum yalnızca çevreyi değil, insan sağlığını ve su kaynaklarını da tehdit etmektedir.”
“ÇED süreci işletilmeden faaliyet yürütülüyor”
Baro, bölgede yapılan faaliyetlerin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci işletilmeden veya mevzuata aykırı biçimde sürdürüldüğüne dikkat çekti. Açıklamada, “Bu faaliyetlerin derhal durdurulması, alanın rehabilite edilerek eski haline getirilmesi ve kutsal mekanlara yönelik yasal koruma önlemlerinin alınması zorunludur” denildi.
“Sürecin takipçisi olacağız”
Dersim Barosu, 10 Ekim 2025 tarihinde Tunceli Valiliği’ne resmi başvuru yaptığını belirterek, hukuki süreci sonuna kadar takip edeceklerini bildirdi:
“Yerinde yaptığımız incelemelerin ardından gerekli başvuruları yaptık. Doğamızı, inancımızı ve yaşam alanlarımızı korumak için hukuki ve toplumsal tüm yolları kullanacağız.”
