İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu bugün İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e yönelik sözleri nedeniyle üçüncü kez hakim karşısına çıktı.
Duruşma Marmara (Silivri) Cezaevi yerleşkesindeki İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
‘Tehdit’, ‘kamu görevlisine alenen hakaret’ ve ‘terörle mücadelede görev almış kişileri hedef göstermek’ suçlamalarıyla 7 yıl 9 aya kadar hapis ve siyasi yasak istenen İmamoğlu mahkeme salonuna Jandarma eşliğinde getirildi. Bu sırada izleyiciler tarafından alkışla karşılandı.
Mahkeme salonunda “Cumhurbaşkanı İmamoğlu”, “Kurtuluş yok tek başına” ve “Ekrem Başkan” sloganları atıldı.
Duruşmayı CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TİP Genel Başkanı Erkan Baş, İmamoğlu’nun eşi Dilek Kaya-İmamoğlu, oğlu Selim İmamoğlu, İBB Başkan Vekili Nuri Aslan, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, CHP Genel Başkan Yardımcıları Suat Özçağdaş ve Gül Çiftçi, Grup Başkan Vekili Gökhan Günaydın, İstanbul Milletvekili Ali Gökçek, Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, PM Üyesi Berkay Gezgin, Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş, İstanbul Baro Başkanı İbrahim Kaboğlu ve Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erdinç Sağkan ile birlikte birçok siyasi isim, avukat ve gazeteci takip etti.
“Kumpaslar, yalanlar üzerinden operasyonlar”
İmamoğlu, savcının 16 Haziran’daki ikinci duruşmadan üç gün önce verdiği esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yaptı.
Mahkeme başkanı İmamoğlu’nu savunmasına başlamadan “Mütalaaya karşı beyanınızı zaten verdiniz, kısa olsun, tekrara düşmeyin” diye uyardı.
İmamoğlu ise “Hayır, mütalaaya karşı beyanda bulunmadım. İçinde bulunduğumuz durumu anlattım” dedi. Ardından savunmasına başladı:
“Burada bulunmamızın nedeni sadece panelde söylenen sözlerle sınırlı değil. Türkiye’nin dönüm noktasında yargılanmamızı bile olması gereken mahkemede yapamıyoruz. Her şey olağanüstü gelişiyor.
Geçen duruşmada konuşmamı, ‘Etrafımızda tüm bölgeye yayılma riski yaşanan bir savaş varken iktidarın da tabiriyle ‘İç cepheyi güçlendirmek dışında yol yok’ diyerek bitirmiştim. Bugün artık kimse için başka yol yoktur.
Bir ay bile geçmedi ama o sürede dahi şapkayı önüne koyarak değil de tam tersi şekilde olaylar yaşanmasına üzülüyorum.
Kumpaslar, yalanlar üzerinden operasyonlar… İnsanı derinden etkileyen hapis süreçleri ve dahası… Alelacele telaşla bir iddianame daha ortaya çıkıyor. 18 yaşında bir gence yaptığı bir işlemden dolayı ortada sahte bir evrak bile yokken soruşturma başlatılıyor. 18 yaşında bir Ekrem… İlk ifadeye girince savcıya ‘17 yaşında olsam ne yapacaktınız?’ dedim. ‘Vasini çağıracaktık’ dedi. 18 yaşındaki Ekrem’e ileride Cumhurbaşkanı adayı olur diye siyasi yasak getirecek bir iddianame hazırlanıyor.
Zaten bu millet perişan. 12 şehit veriyoruz, bunun nedenini bile sorgulayamıyoruz. Bazı ülkelerde bir can bile değerliyken 12 şehit için mangalda kül bırakmayan insanların çıtı çıkmıyor. Bir LGS sınavında bile adaleti sağlayamıyorlar. Küresel bölgesel yeni ittifaklar kuruluyor. Gerçekten baş döndürücü bir hızla dünya ülkeleri kendini buna hazırlıyor. Bu yeni dönemde Türkiye durdurulamayan, düşürülemeyen enflasyonun, yoksulluğun altında inim inim inliyor. Bana onlarca binlerce mektup geliyor. Dışarıda olan bütün hususları günlük dinliyorum.”
Savcı: Bana bakarak konuşmayın
Ekrem İmamoğlu konuşmaya devam ederken duruşma savcısı araya girdi ve “Bana bakarak konuşmayın” dedi.
Bunun üzerine İmamoğlu mahkeme başkanına dönerek, “Savcıya bakmak yasak mı?”, savcıya da “Size bakmak yasak mı?” diye sordu. “Yasaksa bakmayacağım. Bakmaya meraklı da değilim” dedi.
İmamoğlu, “Cevap verir misiniz Sayın Hakim? Yargılanıp yargılanmadığımı anlamaya çalışıyorum” deyince salondan alkış ve ıslıklar yükseldi.
Mahkeme başkanı bir daha aynı olayın yaşanması durumunda salonu boşaltacağını söyledi.
Daha sonra İmamoğlu savunmasına devam etti. Konuyu PKK’nin silah bırakma sürecine getirdi. MHP ve Dem Parti’ye seslenen İmamoğlu şunları söyledi:
“Bu süreci kendi ikballeri için fırsat gören akıldan kendinizi ayrıştırın. Şeffaf, katılımcı, kucaklayıcı yöntemlerle sürdürülmesini sağlamak açısından adımlar atmalısınız. Bu sürecin barışa ulaşması için hukuksuz uygulamalardan, kayyımlardan vazgeçilmesi zorunluluktur. Bu yönüyle siyaset burada ikbal aramasın.
Siyasi müdahalenin cenderesi altında olan insanların hak ettiği muameleyi göreceklerini ve vakti gelince hesap vereceklerini söylemek istiyorum. Gelecek seçimi değil, gelecek nesli düşünenlerdenim.
Yine ilan ediyorum, kötülük yapanlara ve kötülere karşı mücadelede bir nefer olarak devam ediyorum. Allah kötülerden, bana iftira atanlardan hepimizi korusun.”
İlkiz: Adaletten bahsediyorum
İmamoğlu’nun ardından söz alan avukatı Fikret İlkiz, savunmasına mahkeme heyetine hitap ederek başladı.
“Heyetinizi görmek ve savunmamı size yapmak istiyorum. Savunma yaparken kime bakacağıma ben karar veririm. Sanığın savunması sırasında sözünün kesilmemesini rica ediyorum.” dedi.
İlkiz, İmamoğlu’nun konuşmalarının eksik ve bağlamından koparılarak zapta geçirildiğini ifade etti. İddianamede, yalnızca OdaTV’de yer alan ifadelerin delil olarak kullanıldığını, üç ayrı suçun bu şekilde çıkarıldığını belirtti. İmamoğlu’nun, CHP’li Cem Aydın’ın gözaltına alınmasıyla ilgili eleştirilerinin bağlamından koparıldığını, aslında eleştirinin gözaltı pratiğine ve yargının tutumuna yönelik olduğunu söyledi.
İlkiz, çok sayıda hâkim ve savcının isimlerinin HSK kararnameleriyle kamuoyuna açıklandığını hatırlatarak, bunun “terör örgütlerine hedef göstermek” şeklinde yorumlanamayacağını aktardı.
Eleştiri ile suçlama arasındaki çizginin çarpıtıldığını belirtti:
“Bir savcıya dair haber yapmak hedef göstermek midir, kamuoyunu bilgilendirmek midir?”
İmamoğlu’nun sözlerinin “göz korkutmaya karşı direnç” içeren demokratik tepkiler olduğunu belirtti. Ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 1998’de ceza almasına neden olan süreçten sonra yaptığı tarihi konuşmadan alıntı yaptı. Yargının bağımsızlığına ve adaletin kamu vicdanındaki yerine vurgu yaparak şöyle konuştu:
“Adaletten bahsediyorum. Toplumdaki ortak paydalardan en önemlisi olan adalet duygusunu yaraladığınız zaman, yalnızca haksız mahkûmiyetlere yol açmış olmazsınız. Bu ülkenin hukuki geleceğini, bu milletin vicdanını da yaralamış ve kanatmış olursunuz. Bu kararı ve düşünce özgürlüğü kapsamındaki diğer yanlış kararları kendi çocuklarınıza izah edemezsiniz. Yaşadığımız dünyaya izah edemezsiniz.”
Mahkeme hedef göstermeden beraat verdi
Mahkeme başkanı söz almak isteyen Akın Gürlek’in avukatı Abdullah Adır’a söz hakkı vermediğini söyledi. Söz almak için ısrar eden ve “Yanıt hakkı doğdu” diyen Adır’a mahkeme başkanı “Burası belediye meclisi değil” diye tepki gösterdi.
Mahkeme başkanı daha sonra İmamoğlu’na son sözünü sordu. İmamoğlu sözlerini “Ben bu cennet vatanda bir kişi için tehdidim. O da ben değil milletin tehdit ettiği bir kişi. Sandıkta dört kere yendim beşinci kez yeneceğim için tehdidim!” diyerek bitirdi.
Verilen aranın ardından kararını açıklayan mahkeme başkanı İmamoğlu’nun “terörle mücadelede görev almış kişileri hedef gösterme” suçundan beraatına karar verdi. “Tehdit” suçundan 2 ay 15 gün “kamu görevlisine hakaret” suçundan da 1 yıl 5 ay hapis cezasına hükmetti.