Dersim Milletvekili Ayten Kordu, Türkiye’de çok sayıda nefret suçu işlendiğini belirterek, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bu yönlü yasal zeminin genişletilmesi için araştırma önergesi sundu.
Türkiye’de nefret söylemi ile suçlarının düzenlenmesiyle ilgili sorunların boyutuna dikkat çeken Kordu, bu yönlü kapsamlı yasal düzenlemelerin bulunmadığının da altını çizdi.
“TOPLUMSAL BARIŞIN ÖNÜNDEKİ TEMEL SORUN”
Son dönemde özellikle Suriyeli mülteciler ile Kürt mevsimlik işçilere dönük saldırıların arttığını belirten Milletvekili Ayten Kordu, önergesinde şu ifadelere yer verdi:
“Geçmişten bugüne 6-7 Eylül 1955 olayları, Sivas Madımak Katliamı, nefret suçlarının göze en çok çarpan örneklerindendir. 2000’li yıllarda Hrant Dink, Rahip Santoro cinayetleri, Malatya katliamı, Manisa Selendi’de Romanlara, Kürt işçilere yapılan saldırılar, Malatya Sürgü’de Alevilere ve son olarak Kayseri’de başlayıp Türkiye’nin birçok ilinde Suriyelilere yönelik linç girişimleri nefret söyleminin nefret suçu ile bedenleştiği anlaşılmaktadır.
Türkiye’de Din, İnanç veya İnançsızlık Temelli Nefret Suçları 2023 raporunda da açıkça ortaya konduğu gibi AKP-MHP ortaklığıyla sürdürülen nefret söylemi toplumsal alandaki ayrışmayı her geçen gün daha da derinleştirmektedir. Bunun sonucunda, Türkiye’de nefret söylemi ve buna bağlı olarak nefret suçları giderek daha fazla artarken özellikle medya platformlarında kimi zaman farklı etnik ve dini gruplara yönelik önyargılı, aşağılayıcı ve ayrımcı söylemlerin kullanılması zaman zaman bu kesimlerin saldırılara maruz kalmasına neden olmaktadır. Nefret söylemi ve suçları ile ilgili yeterli yasal düzenlemelerin olmayışı ve çoğu zaman cezasız bırakılması bu saldırıların sistematik bir biçimde devam etmesine zemin hazırlamaktadır.
Toplumsal barışın önündeki temel sorunlardan birini oluşturan nefret suçlarının ortadan kaldırılması için resmî ideolojin terk edilmesi ve resmî ideolojiye bağlı ceza mevzuatının değişmesi gerekmektedir. Buna bağlı olarak, etnik, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, dini inanç ve mezhebe yönelik ayrımcılığın ve bu gruplara yönelik nefret saldırılarının da sona ermesi için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.”
“İVEDİLİKLE KOMİSYON KURULMALI”
Ayten Kordu, “Türkiye’de din veya inanç temelli yaşanan nefret suçlarına karşı önlem alınması, sorunların tespit edilmesi, faillere yönelik cezasızlık politikalarının ortadan kaldırılması ve söz konusu söylem ve suçlara karşı gerekli hukuksal düzenlemelerin yapılması amacıyla Anayasa’nın 98. ve Meclis İçtüzüğünün 104. ve 105. maddeleri uyarınca Meclis Araştırma Komisyonu” kurulmasını önerdi.
Milletvekili Kordu, önergesinin ‘Gerekçe’ bölümünde ise şu ifadelere yer verdi:
“Din veya inanç topluluklarıyla ilişkili bazı mekânlar tekrarlayan bir şekilde hedef alınıyor.
Mezarlık, ibadet yeri, ev veya okul gibi din veya inanç topluluklarıyla ilişkili mekânlara yönelik saldırıların en sık karşılaşılan olaylardan olduğu görülüyor.
Bazı kişi veya gruplar sistematik tehdide veya baskıya maruz kalıyor. Özellikle Protestanların, Süryanilerin ve Ezidilerin hedefi oldukları nefret suçlarını incelediğimizde, bu olayların sistematikleştiğini ve bu grupların sürekli baskıya maruz kaldıklarını söylemek mümkün.
2023 yılında özellikle Protestanlara ve Yahudilere yönelik nefret suçlarında bir artış gözlemleniyor.
2023 yılında, okullarda antisemit sembollerin kullanıldığı iki ayrı olay yaşandı. Bu durum, kapsayıcı, çoğulcu ve ayrımcılık karşıtı bir eğitim sistemi ve müfredatına duyulan ihtiyacı bir kez daha gösteriyor.
2020’den beri, sırasıyla en çok hedef alınan gruplar Hristiyanlar (52), Aleviler (42) ve Yahudiler (23) oldu. Bu veriler, Türkiye tarihi boyunca birçok kez nefret suçunun hedefi olan bu gruplara karşı kemikleşmiş önyargıların ve düşmanca tutumların devam ettiğini gösteriyor.
Türkiye’de son dönemlerde nefret söylemi giderek daha çok artmakta, devletin ve iktidarın üst düzey temsilcileri dâhil olmak üzere yetkililerce nefret söyleminin giderek daha çok kullanılması büyük bir endişe kaynağı olmaktadır.
Tarihimizde yaşanan çok fazla olay, nefret söyleminin nefret suçuna dönüştüğü olaylardır. Özellikle son yıllarda nefret suçları endişe verici seviyelere ulaşmış, siyaset dilinde nefret söylemi yaygınlaşmıştır. Farklı ırk, mezhep, inanç ya da yaşama biçimlerinin hedef gösterildiği kamplaştırıcı mesajlara sıkça tanık olunmuştur. Bugün de hem iktidarın hem de devlet kurumların kullandığı tehdit dili ve nefret söylemi süreklilik arz etmek ve yaygınlaşmaktadır.
Raporun ortaya koyduğu veriler, Türkiye’de bu suçlarla mücadelenin bütünlüklü bir şekilde geliştirilmesine ihtiyaç duyulduğunu yeniden hatırlatıyor.
Bu sorunlar doğrultusunda nefret söylemi, din veya inanç temelli nefret söylemleri ve nefret suçlarına karşı önlemlerin alınması, ayrımcılık ve nefret suçlarının nedenleri ve bunlara karşı hukuki ve demokratik mücadele konusunda gerekli çalışmaların yapılması, toplumdaki nefretin engellenmesi ve Nefret Yasası çıkarılması için ön hazırlık olması amacıyla ivedilikle bir araştırma komisyonu kurulmalıdır.”
Kaynak: Pirha