BÖYLE GİDER Mİ?

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Ülke çok kötü günlerden geçiyor. Belki bundan sonra kötünün de kötüsünü göreceğiz. Tamam da, bu böyle nereye kadar? Başlangıcı olan her şeyin bir de sonu yok mudur?

Gündem diye nereye baksak, adeta başımız dönüyor. Güneyimizde savaş varken, şimdi kuzeyde de var. Bir de Doğu Akdeniz meselesi var ki o hamur daha çok su kaldırır. Dışarısı yangın yeri de içerisi serin mi?

Gazetecileri, sanatçıları, kendilerinin karşısında siyaset yapanları, hatta sosyal medyada yazanları ve istedikleri yayını karartmayı rutin iş diye görüyorlarken, kayyumlar neredeyse “normal” hale gelmişken, her şeyin iyi olduğunu söylemek siyaset değil, başka bir “beceri” olsa gerek… Hazine tam takır. Her şeye her gün zam yapılıyor. Ayasofya, “Karadeniz’de gaz bulduk”, “idam isterük” çığırtkanlıkları gibi gündemler de kimsenin umurunda değil. Milyonlarca insan yoksulluğu geçti, açlık sınırında… Yüksek faizlerle bile borç bulmakta zorlanıyor hükümet edenler. Ray bitti! Bu tren bildiğimiz hiçbir yolda gitmez artık…

Diğer yandan KHK denilen bir bela var bu ülkenin başında. Peki meclis niye var? 600 Mv. ile birlikte binlerce personele maaş, yüzlerce araç gerece niye para ödeniyor? Zaten Saray’ın günlük masrafı 10 milyonmuş. “İnsan nasıl yaşıyorsa öyle düşünüyor” işte. Halk itibarı falan önemsese bile nasıl düşünüyordur sizce? Hani sorunlar hızla hallolduğu gibi ekonomi de hızla iyileşecekti? Öyle ya, hızlı karar alınsın diye bu tuhaf sistemi dayattılar, peki sonuç?.. Bu ülkenin makûs talihi, yanlışları devam ettirmesindedir kuşkusuz. Hangi birini sayayım? Seçim barajını mı, “Siyasi Partiler Yasası”nı mı? Başlasam arkası gelmez… Hadi bunları da KHK’larla düzeltin bakalım. KHK’lar da 12 Eylülcülerin icadıydı, sonra Turgut Özal bunu yol yaptı, şimdi bildiğimiz otoban artık! Hız sınırı, kasis, ışık mışık da yok hani…

Hatırlayın, 3Y diye geldiler, muktedir olur olmaz ilk önce bütün Y’leri yediler. Şimdilerde Baroları, Tabip örgütlerini, diğer meslek birliklerini dizayn etmeye ve derken internette yazılanlar üzerinden yeni yeni kelleler koparmayı amaçlıyorlar herhalde. Öte yandan vekil geçişlerini nasıl önleyeceklerini ve olası bir seçimde rakiplerine nasıl kazandırmamanın üzerinde duruyorlar.

Yine de ne var ki gündemi her zaman, çoğu yapay şeylerle sistemi kontrol edenler belirliyor. STK’ların eli kolu sürekli bağlanıyor, muhalefet partileri de yeterince cesur değil. Sıradan yurttaş ne yapsın?..  Anlaşılan şimdi de sıra, başlıca ve belki de tek görevi Anayasa üzerinden devleti korumak olan AYM’ye geldi gibi görünüyor. Bildiğimiz, ’60 Anayasa’sıyla kurulan Anayasa Mahkemesi “gelişmiş ülkelerin” olmazsa olmazıdır. Asıl görevini iki satır önce belirttiğim bu mahkeme, ara sıra da olsa muhaliflerin ve şimdilerde “bireysel başvuru hakkı”yla bazı yurttaşların işine yaradığı zamanlar da olmuştur. Hoş, yine de arzu edilen bugünkü gibi, neredeyse üyelerini tamamı bir kişi tarafından seçilen/atanan bir yüksek mahkeme değil. Buna rağmen, yine de birileri memnun değil nedense. Daha neler göreceğiz kim bilir? Hep söylene geldiği gibi: Hukuk herkese lazımdır; bugün öteki gördüklerinize, yarın belki de size…

Covid-19 denilen virüs herkesin korkusuyken, pandemiyi fırsata çeviren başka bir yönetim var mıdır, şahsen çok merak ediyorum. Maske bile dağıtamayanlar, her gün yeni bir algı oluşturabiliyor. Bu ülke hiç bu kadar kötü yönetilmedi ama baştakiler, üstelik anketlerde birinci parti çıkıyor yine de. Bu durumu siyaset ve toplum bilimciler kendilerince izah etmeye çalışıyorlar ama galiba benim kafam almıyor… Demek, iktidardakiler de bu durumu çoktan çözmüşler ki, iç güvenlikten sorumlu bir bakan Anayasa Mahkemesi Başkanıyla polemiğe girmekten imtina etmiyor. Bir başka bakan vaka ve hastayı ayırıp, üstelik buna da “ulusal çıkar” diyerek toplumu aldatıyor. Bir diğeri, öğrenciler ders yapmaya başladığında internet erişimi yetersiz olduğu için kilitlenmesini “başarı” sayıyor. Hariciyeden sorumlu bir diğeri de Ege adaları konusunda kahvehanede konuşur gibi konuşmakta hiçbir beis görmüyor. İş yerleri kapanmış, işsiz sayısı 12 milyonu aşmış, enflasyon uçuşa geçmiş, yerli para karşısında dolar 8 lirayı bulmuş, avro 9 lirayı aşmışken ekonomiden hiç anlamayan asıl bir diğeri de, yükselen döviz kuruna dair “ben o tarafa bakmıyorum” diyor. Peki biz nereye bakalım?

2023 çok geç. Hemen şimdi bir erken seçim istenmeli, bunu da başta Anamuhalefet ve diğer partiler her gün dillendirmeli. Ama muhalefet değil gündem belirlemek, siyaset dahi üretemiyor çoğu zaman. Dış politika, hameset olarak içeriye mi akıyor, siz de dış politikada malzeme vermeyin ama iç politikada da birazcık baskın olmayı becerin be! Çünkü ray bitti. Bu tren böyle gider mi?

BÖYLE GİDER Mİ?
Giriş Yap

Dersim Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin
BEDA