İran’ın devrimci ve sosyalist/komünist güçleri, İsrail saldırısı, İslami rejimin İsrail’e yanıtı ve bir ulusal kriz halinde gelişme eğilimi gösteren iç çatışmanın seyri konusunda tutum açıklamayı sürdürüyor
1991’de Mansur Hekmat önderliğindeki militanların, kökleri uzun bir geçmişe dayanan İran Komünist Partisi’ndeki (TUDEH) bölünmenin ardından kurduğu -Hekmatist (Resmi Hat) olarak da bilinen- İran İşçi-Komünist Partisi’nin 14 Haziran tarihli açıklamasının merkezi politik değerlendirmesi ve yönelimi şöyle:
İran Komünist İşçi Partisi: ABD-İsrail saldırısına da rejimin savaşı tırmandırmasına da karşı
Hekmatist Parti (Resmi Hat), işçi sınıfı, kadınlar ve toplumun yoksul kesimleriyle birlikte, yalnızca ABD-İsrail askeri saldırısını kınamakla kalmıyor, aynı zamanda savaşa ve savaşın tırmandırılışına karşı çıkıyor ve karşı saldırıların derhal sona erdirilmesini talep ediyor. İran’ın özgürlük arayan halkıyla birlikte, İslam Cumhuriyeti’nin “İsrail ile savaş” ve “meşru müdafaa” bahanesiyle insanların yaşamlarına, güvenliğine ve geçim kaynaklarına yönelik her türlü saldırıyı da kınıyoruz ve buna mümkün olan her şekilde karşı duracağız.
Bildirinin tamamı şöyle:
Savaş yanlısı İsrail yöneticilerinin İran’a saldırısı
13 Haziran 2025 Cuma günü erken saatlerinde, savaş yanlısı ve faşist İsrail hükümeti, “nükleer bir İran tehdidi ve İsrail’in güvenliği” bahanesiyle, Tahran, Şiraz, İsfahan, Kermanşah ve Tebriz dahil olmak üzere İran’ın çeşitli şehirlerindeki onlarca askeri ve nükleer merkeze ve yerleşim bölgelerine yaygın saldırılar başlattı. Saldırılarda, birkaç İslam Cumhuriyeti askeri komutanının öldürülmesinin yanı sıra yüzlerce masum sivil de öldürüldü ve yaralandı.
ABD ve Batının desteği olmasa İsrail saldırıları gerçekleşemezdi
İsrail hükümeti, tüm bölgeyi karanlık ve tehlikeli bir döneme sürükleme politikasının resmi beyanı [olacak şekilde] “bu saldırıların gerektiği kadar süreceğini” duyurdu. İsrail’in Gazze, Lübnan ve Suriye’ye yönelik saldırıları ve yüz binlerce masum insanın katledilmesinde [olduğu] gibi bu saldırılar [da], ABD hükümetinin onayı ve işbirliği, Batılı güçlerin desteği ve uluslararası rakiplerinin sessizliği olmadan gerçekleştirilemezdi. İsrail devletinin bu vahşeti ve pervasızlığının sonuçlarından ve İran’daki masum insanların katledilmesinden [onlar da] doğrudan sorumludurlar.
İran’ın İsrail’deki çeşitli askeri ve yerleşim hedeflerine füze saldırıları düzenlemesi ve misilleme saldırılarının devam etmesi, ölçeği, kapsamı ve geleceği bilinmeyen bir savaşın başlangıcını işaret ediyor: İnsani kayıplar ve savaşın yıkıcı sonuçları İran halkı ve bölge için tehlikeli.
Faşist ve maceracı İsrail hükümeti, kendisini askeri ve siyasi çıkmazdan, iç krizlerden, uluslararası tecritten ve Filistin’deki soykırım nedeniyle artan küresel kınamalardan kurtarmak için, uzun zamandır ABD’nin yardımı ve desteğiyle bölgede tam ölçekli bir savaşı ateşleme çabasındaydı.
İran halkı İsrail’in çaresizlik ve krizinin bedelini ödüyor
Bugün, İran halkı İsrail’in çaresizliğinin ve krizinin bedelini canlarıyla ve güvenlikten yoksunlukla ödüyor. İsrail’in “İran’ın nükleer tehdidi” ve “İsrail’in güvenliği” gibi içi boş bahaneleri, Trump’ın İran’a yönelik “ya müzakerelerde şartlarımı kabul edin ya da askeri saldırıyla karşı karşıya kalın” gibi beyanlarla tehditleri ve İngiltere, Fransa ve Almanya’nın “nükleer tehlike” kisvesi altında yaptığı provokasyonlar, bu savaşın temelini oluşturdu.
İsrail’in dizginsiz saldırganlığı, uluslararası anlaşmalar ve yasaları hiçe sayması, Filistin’deki savaş kışkırtıcılığı ve soykırım, Lübnan ve Suriye’ye saldırılar, bu ülkelerin kimi bölgelerinin işgali ve şimdi de İran’a yönelik saldırılar bağlamındaki dokunulmazlığı, Batılı hükümetlerin bu suçlara destek ve katılımı olmadan sağlanamazdı. Dünya çapında özgürlük peşinde koşan insanlar, İsrail’den ABD ve Avrupa’ya kadar bu dizginsiz saldırganlığa, soykırıma ve bunlardan sorumlu olan herkese karşı haklı olarak ayaklandılar.
İsrail’in İran’a saldırısı halkın özgürlük mücadelesine indirilen bir darbe
İran’da özgürlük arayan insanlar, İslam Cumhuriyeti’nin devrimci bir şekilde devrilmesi ve insani bir yaşamı güvence altına almak için yoksulluğa, baskıya ve tiranlığa son vermek için hergün süren bir mücadele içinde.
İsrail’in İran’a saldırısı ve savaşın başlaması, İslam Cumhuriyeti’ne karşı mücadele yolunda bu özgürlük arayan harekete indirilmiş büyük bir darbedir.
Özgürlük için Gazze kasaplarına ihtiyacımız yok
Bu savaşın İran halkı ve bölge için yıkıcı sonuçlarının ötesinde, İslam Cumhuriyeti’ne verdiği zararın ölçeğinden bağımsız olarak, İran halkına daha fazla sefalet korkusu ve tehlikesi dayatılması, İslam Cumhuriyeti’nin özgürlük uğruna protestoları bastırmakta elini güçlendiriyor. İran halkı, İslam Cumhuriyeti’nden kurtuluş mücadelesinde, insanlık tarihinin en suçlu devletlerinden biri olan, 70 yıldır Filistin’in ezilen halkını katleden ve şu anda bölgedeki birincil güvensizlik kaynağı olan Gazze kasaplarına ihtiyaç duymuyor.
İslami rejim İran halkına karşı suçlarını savaşla meşrulaştırma çabasında
Bu durumda, İslam Cumhuriyeti, “öz savunma” ve “İran’ın toprak bütünlüğü” kisvesi altında, milliyetçi ve vatansever propagandayla, sadece ülke içindeki ve dışındaki İran milliyetçilerini kendi etrafında toplamakla kalmıyor, aynı zamanda yoksulluğu, yoksunluğu, enflasyonu, hak eksikliğini, militarizmi ve İran halkına karşı işlediği suçları da meşrulaştırmaya çalışıyor. Bu koşulları, işçi sınıfının, kadınların ve yoksulların kitlesel protestolarını bastırmak ve güç dengesini kendi varlığı yönünde değiştirmek ve topluma umutsuzluk aşılamak için kullanmayı amaçlıyor. Savaşın, bombalamaların ve savaş, korku ve güvensizlik atmosferinin ilk kurbanları, özgürlük arayan ve devrimci insanlardır. İsrail’in caniyane eylemi, İran’ın işçi sınıfı ve özgürlük arayan halkını, İslam Cumhuriyeti karşısında daha da olumsuz, tehlikeli ve belirsiz koşullar altına itiyor.
İsrail yanlısı muhalefet İsrail saldırısını bir “devrim” için fırsat olarak görüyor
İsrail öte yandan İran’a saldırır, Tahran ve diğer şehirlerdeki masum insanları öldürür, korku ve kaygı ülke genelinde yayılırken, İslam Cumhuriyeti’nin İsrail yanlısı muhalefetinin bir kısmı, Netanyahu’nun mesajını İran halkının “kurtuluşu” olarak neşeyle tekrarlıyor. Bunu “İran’ı özgürleştirmek”, “İran’ı geri almak” veya bir “devrim” ve “İslam Cumhuriyeti’ni devirmek” için en iyi fırsat olarak adlandırıyorlar ve Tahran’ı başka bir Beyrut’a dönüştürme pahasına “İran’a özgürlük” vaat ediyorlar.
Bunlar, İslam Cumhuriyeti’ne karşı çıkma adına ran’ı başka bir Suriye’ye dönüştürmeye varıncaya kadar küresel veya bölgesel gericilerin her gerici ve halk karşıtı politikasını veya eylemini destekleme konusunda utanç verici bir sicile sahip güçlerdir. İslami gericilik ve İsrail faşizmiyle aynı soydan olan bu güçler tarihsel olarak her türlü ilerici insani değişime karşı ve İran halkının özgürlüğünün, güvenliğinin ve refahının doğrudan düşmanlarıdır.
Hekmatist Parti (Resmi Hat), işçi sınıfı, kadınlar ve toplumun yoksul kesimleriyle birlikte, yalnızca ABD-İsrail askeri saldırısını kınamakla kalmıyor, aynı zamanda savaşa ve savaşın tırmandırılmasına karşı çıkıyor ve İsrail’e karşı saldırıların da derhal sona erdirilmesini talep ediyor. İran’ın özgürlük arayan halkıyla birlikte, İslam Cumhuriyeti’nin “İsrail ile savaş” ve “meşru müdafaa” bahanesiyle insanların yaşamlarına, güvenliğine ve geçim kaynaklarına yönelik her türlü saldırıyı da kınıyoruz ve buna mümkün olan her şekilde karşı duracağız.
Hikmet Partisi (Resmi Hat), tüm dünyadaki işçileri, özgürlükçüleri, insan haklarını savunanları, savaş ve suç karşıtı örgüt ve kurumları savaşa, İsrail’e ve destekçilerine karşı protesto etmeye ve İran ve bölgedeki halkların savunucusu olmaya çağırıyor.
İran İşçi Komünist Partisi hakkında
İran İşçi Komünist Partisi (İKPİ / WPI – Worker-communist Party of Iran), 1991’de SSCB’nin yıkılışı sürecinde geleneksel Komünist Partisi’nden ayrılan bir devrimci örgüt. Kurucuları arasındaki Mansur Hekmat reel sosyalizmi reddederek işçi sınıfının evrensel ve devrimci rolüne odaklanan bir teorik yaklaşım ileri sürüyor.
1991’de kurulan örgütün kurucusu Mansur Hekmat 2002’de öldü. Doğu Kürdistan ve sürgündeki İranlılar arasında örgütlü olduğu biliniyor. Batı Avrupa’da İran diasporasının olduğu her yerde faaliyet halinde.
İran içinde yasaklı olan parti İran Kürdistanı’nda özellikle Mahabad, Baneh, Sakız gibi bölgelerde geçmişte daha görünür olmakla birlikte günümüzde bu etkinliğe sahip değil.
Partinin sürgündeki İranlı işçiler, kadınlar, öğrenciler ve seküler aydınlar arasında taraftarı daha çok. İran’daki grevler, işçi direnişleri, kadın protestoları vb. toplumsal muhalefet etkinliklerine destek bildirileri yayınlıyor. Doğrudan örgütsel etkisi sınırlı.
İşçi Komünist Partisi kentsel sanayi işçileri özellikle petrokimya ve ağır sanayi bölgelerinde örgütlenme hedefiyle hareket ediyor. Aynı zamanda seküler, sol eğilimli aydınlar ve feminist çevreler partiye ideolojik yakınlık gösteriyor.
Partinin kadın hareketi ve LGBT+ aktivizmi içinde sembolik etkisi büyük; kadınların özgürleşmesi doğrultusunda İslamcı rejime karşı mücadeleyi öne çıkarıyor.
Destek düzeyi nicel olarak düşük olmakla birlikte nitel olarak İran’daki laik ve radikal sol eğilimli çevreler arasında etkili.
İran Kürtleri arasında sınırlı bir etkinliği ve solcu Kürt hareketleriyle zaman zaman mücadele birliği içine girmekle birlikte PJAK, Komala ya da KDPI gibi Kürt partilerle ideolojik farklılıkları belirgin.
Partinin New Channel (Kanale Now) adlı bir uydu televizyon kanalı var. dır. Parti yayınlarında İslam Cumhuriyeti’ne karşı en sert söylemi kullanan yapılardan biri olarak biliniyor.