Kentin ekonomisi genel itibariyle tarım ve hayvancılık üzerinden geliştirilmektedir. Dolayısıyla kent merkezinde esnaf ekonomisi etken olarak görünmektedir. Oldukça küçük bir alanda sınırlı sayıda bulunan esnafı da daha çok gıda ve giyim üzerine açılan ticari alanlarda görebilmekteyiz
Dersim’de nüfus yoğunluğunun az olması tüm diğer alanlar gibi, kentteki konut sayısı üzerinde de belirleyici olmaktadır. Anlaşıldığı üzere kentin bu yöndeki altyapısı henüz hazırlanmadan kurulan üniversite ile birlikte uzun zaman krize dönüşen bir konut sorunu yaşanmıştır. Başlangıçta iki tane öğrenci yurdu bulunan ilde, gelen öğrenci yoğunluğunun tamamının bu yurtlara sığamaması ile birlikte, zaten yerleşim yerleri sınırlı sayıda olan kentte barınacak yer arayan bir kitle oluşmuştur. Hatta katılımcılarımızın beyanlarına göre, bu dönemde barınacak yer bulamadığı için öğrenimine, kaydını dondurmak suretiyle, ara vermek durumunda kalan öğrenciler olmuştur. Bunun yanı sıra üniversiteye atanan personel de bu kitleye dahil olduğu için, bu zaman diliminde (2008-2009 dönemi) kira bedellerinde büyük bir artış olmuştur. İlginç bir biçimde ilk dönemde 1500-1800 liraya kadar yükselen kira bedelleri zaman geçtikçe giderek azalmış, 750-1000 lira arasında seyretmeye başlamıştır. Bu dönemden başlayarak kentte yoğun bir şekilde genelini apartmanların oluşturduğu yeni yerleşim yerleri yapılmıştır. Bu haliyle bile gerek kentte yaşayan yerli nüfusa gerekse de öğrencilere yüksek gelen kira bedelleri konutlarda yaşayan insan sayısının artmasına neden olmuştur. Bir dairede 6-8 kişiye varan sayılarda insanların yaşaması bu kez de apartman yaşantısını ve komşuluk ilişkilerini olumsuz yönde etkilemeye başlamıştır. Kalabalık gruplar halinde evlerde yaşayan öğrencilere apartman sakinleri ve ev sahipleri olumsuz yargılar geliştirmeye başlamışlardır. Bu durumun bir sonucu olarak ev sahipleri kiracı olarak kabul edecekleri kişilere çeşitli sınırlamalar getirerek oluşan sorunu kendi yöntemleri ile gidermeye çalışmışlardır.
Kentte 2010 yılından beri aralıksız bir şekilde sürdürülen konut inşası şehrin fiziksel durumunu da etkilemektedir. Şehrin Merkez ilçesi Çarşı olarak adlandırılan alandan üniversitenin kurulduğu Aktuluk Mahallesine kadar, Munzur Çayı kenarını izleyecek biçimde uzanmaktadır. Bu alanlara, dağ yamaçlarına yaklaşacak şekilde inşa edilen konutların çoğalması, şehrin sosyal mekanlarının da bu hat boyunca yayılmasına neden olmuştur. Çarşı denilen kent merkezi de bu gelişmelere bağlı olarak giderek üniversiteye daha yakın olan Atatürk Mahallesi civarına doğru yer değiştirmektedir. Bu bağlamda çarşıda bulunan resmi binaların çoğu da bu hat üzerine yerleştirilmiştir. Burada bir ayrım noktası olarak, edindiğimiz bilgilere göre esasında şehrin planlı olarak bu hat boyunca genişletilmesinin üniversitenin kuruluşundan önceye dayandığını öğrenmiş bulunmaktayız. Bu da tersinden üniversitenin kuruluş yerinin de bu planlama doğrultusunda seçilmiş olabileceğini gösterebilir. Ancak katılımcıların neredeyse tamamı bu gelişmelerin üniversitenin kurulmasıyla doğrudan ilgili olduğunu düşünmektedirler.
Üniversite Sonrası Dersim’de Toplumsal Cinsiyet Alanında Dönüşümler
Dersim ilinde kadınların yaşamlarını güvenli bir şekilde sürdürebilecekleri ve sosyal yaşama aktif katılabilecekleri mekanların sayısı gözle görülür bir biçimde fazladır. Bu durum kentin sosyo-kültürel yapısıyla ve eğitim seviyesinin yüksek olmasıyla ilişkilendirilmektedir. Kadınların çalışma hayatına katılımlarında çoğunlukla kayıt dışı oldukları ifade edilmiştir. Bununla birlikte katılımcılarımızın verdiği bilgiler doğrultusunda kentte çalışan kadın nüfusunun, çalışan erkek nüfusundan daha fazla olduğunu ifade edebiliriz. Bunun çok farklı nedenleri olmakla birlikte, bu çalışmanın içeriğini aşacağını düşünerek meselenin bu boyutunu daha fazla derinleştiremeyeceğiz. Ancak kadınların çalışma yaşamındaki bu konumunun siyasal katılıma (çeşitli dernek ve platformlarda yöneticilik dahil) da etki ettiğini söyleyebiliriz.
Tüm bunların yanında kentte taciz ve tecavüz oranlarının oldukça düşük olduğu belirtilmiştir. Katılımcılarımızın bir kısmı bunu kentin kültürünün neredeyse temelini oluşturan Alevilik inancı ile bağdaştırmaktadır. Bu inanca göre hırsızlık ve taciz çok büyük günah sayıldığından, kentin yerli halkının böyle bir durumun doğrudan faili olamayacağı gibi, bu yönde girişimlere de oldukça sert tepki vereceğini çalışmamız sırasında öğrenmiş olduk. Katılımcılarımızın bir bölümü ise taciz vakalarının azlığını kadınların kent yaşamının birçok alanında etken olmasına ve karşı tepki vermekten çekinmeyecek kadar cesur olmalarına bağlamaktadır. Ayrıca kentin genelinde hissedilen bu durumun aile içi ilişkilerde de geçerli olduğu sonucunu çıkarabilmekteyiz. Genel algıda yer edinen, Kürt illerinde kadınların evlenme yaşının küçük olması, kadına tercih hakkı sunulmadan gerçekleştirilen evlilikler gibi kadını edilgenleştiren çoğu durumun Dersim ili için geçerli olmadığı gözlemlenmektedir. Kentin genelinde kadınların eğitimlerini sürdürmeleri noktasında ailelerin destekleyici olmaları önemli bir etken olarak görünmektedir.
Kadınların kent yaşamındaki yerinin genel bir tablosunu çizdikten sonra üniversitenin kurulmasından sonra gerçekleşen değişimlere biraz daha yakından baktığımızda aslında olumlu yönde etkilerin olabileceğini beklemek mümkündür. Hatta somut olarak kadınların çalışabilecekleri alanların sayısı artmış, geniş bir yaş skalasından (18-55 yaş) kadınlar üniversitede ve üniversite kurulduktan sonra açılmaya başlayan kurumlarda hızlıca istihdam edilmişlerdir. Ancak yaptığımız görüşmelerde kadınların yaşamlarının bu beklentinin bir yönden de tam tersini ortaya çıkaran deneyimlerden oluştuğunu görmüş olduk. Başlangıç olarak şehre dışarıdan gelen öğrenci ve çalışan kitlesinin az nüfuslu bir kent olan Dersim’de birdenbire nüfus artışına neden olması, kadınların yaşam alanlarında sosyal kaygı düzeylerini doğrudan etkilemiş ve artmasına neden olmuştur. Daha öncesinde şehrin nüfus yoğunluğu yaz aylarında geçici zaman aralıklarında artış gösterirken bu kez yıl boyunca bu artışın yaşanması kadınların kentteki yaşam düzenlerine olumsuz etkilerde bulunmuştur. Bir katılımcımızın ifadesiyle, önceden sokağa çıkıldığında herkes birbirini tanırken artık çok fazla sayıda birbirini tanımayan insan kent sokaklarında dolaş
maya başlamıştır. Bu durum kentteki kadınların sokağa çıkma saatlerini düzenlemelerine ve daha temkinli yaşamalarına neden olurken, kente gelen kitle açısından bu yönde bir sıkıntı olmamış hatta tersinden kendi memleketlerinde yaşayamadıkları rahatlığı Dersim’de bulabilmişlerdir.
Dersim’de yaşayan kadınların üniversitenin kurulmasıyla kentin uğradığı değişimler içerisinde esas rahatsızlık alanını ise kentte arttığı düşünülen fuhuş oluşturmaktadır. Görüşmelerimizde açığa çıkan bilgilere göre kente gelen kadın öğrencilerden bazıları ekonomik gelir elde edebilmek için fuhuş yapmaktadırlar. Kentteki kadınların bu durumu iki açıdan değerlendirdiğini ve kaygı duyduklarını gözlemlemiş bulunmaktayız. İlk olarak kentte daha önce olmadığı iddia edilen fuhşun bu şekilde yaygınlaşmasının kendi kültürlerini lekeleyeceğini düşünmektedirler. Alevilik inancı nedeniyle zaten ötekileştirilen ve dezavantajlı konumda olduklarını hisseden kadınların, dışarıdan bakarak bunları gören insanların, Dersimli kadınların bu eğilimde olduklarını düşünebilecek olmalarından dolayı kaygı duydukları gözlemlenmektedir. İkinci olarak ise şehirde fuhşun artmasının kentteki aile yapısına tehdit oluşturduğu düşünülmektedir. Kentin erkek nüfusunun bu duruma ortak olabilecekleri ve bunu gizli veya açıktan teşvik edebilecek davranışlar sergileyebilecek olmaları tehlikesini göz önünde bulundurarak aile yaşantılarının kadınlar aleyhine değişeceği konusunda ciddi bir kaygı duyulmaktadır.
Sonuç yerine bir değerlendirme yapmak gerekirse; kadınların çalışma hayatına katılımı ve sosyal mekanların kullanımında üniversitenin etkisini, çalışmamızda ortaya çıktığı kadar uç bazı noktalardan değerlendirmenin Dersim ili için doğru sonuçlar vermeyeceğini düşünmekteyiz. Kadınların birçoğunun tek tek bireysel yaşantılarına yansıdığını düşündükleri gerilimler, kentleşmenin tipik gelişim seyri içinde ele alındığında hissedilenden daha yavaş bir değişme gösterdiği bile söylenebilir. Çünkü kentleşme olgusunun beraberinde getirdiği değişimler, bu örnekleme konu edilen ildeki kadınların yaşam alanlarında hali hazırda mevcut olduğu için yaşanılan değişimi genel tablonun içinde son derece olumsuz yargılarla karşıladıklarını düşünüyoruz. Kadınların, üniversitenin kurulmasından sonra hız kazanan kentleşme olgusuyla yüz yüze gelmelerinin bir sonucu olarak takındıkları tavrın daha tutucu bir yaşam tarzına yöneldiğini gözleyebiliyoruz.
Üniversitenin Kent Ekonomisi Üzerindeki Etkileri
Dersim’in kent merkezi nüfus oranları açısından olduğu gibi işletmelerin kuruluşu açısından da düşük yoğunluklu bir yerdir. Şehirdeki tek fabrika olan Munzur Su fabrikası (kuruluş 2005) Kasım 2015’te üretime ara vermiş Ocak 2016’dan itibaren de yeniden üretime başlamıştır. Kentin ekonomisi genel itibariyle tarım ve hayvancılık üzerinden geliştirilmektedir. Dolayısıyla kent merkezinde esnaf ekonomisi etken olarak görünmektedir. Oldukça küçük bir alanda sınırlı sayıda bulunan esnafı da daha çok gıda ve giyim üzerine açılan ticari alanlarda görebilmekteyiz. Bununla beraber şehrin ulaşımını belediye ile birlikte özel ticari araçlar sağlamaktadır. Belediyeye ait otobüsler sınırlı sayıda olduğundan şehrin ulaşımını daha küçük olan minibüs tipi araçlar yoğun olarak sağlamaktadırlar. Nüfus yoğunluğunun artışına bağlı olarak bu araçların sayısı, çalışma saatleri ve ulaşım için belirledikleri fiyatlar düzensiz bir şekilde değişim göstermektedir. Tüm bunların yanında kentte kış aylarında yoğunluğu azalmakla birlikte çok fazla sayıda konut inşası gerçekleştirilmektedir. Bu sektördeki gelişmelerin konut fiyatları ve kira bedelleri üzerinde ciddi bir etkisi vardır. Zaman içerisinde yapılan konut sayısının artışı bu fiyatların azalması ile sonuçlanmaktadır.
Şehre üniversitenin kurulmasıyla birlikte yukarıda bahsi geçen sektörlerin tamamının değişime uğradıklarını söylemek mümkündür. Başlangıç olarak ulaşım sektörüne baktığımızda bir kesimin olumlu bir kesimin ise olumsuz etkilendiklerini görmekteyiz. Katılımcılarımızın bilgileri doğrultusunda ifade etmek gerekirse şehirde belediyenin araçları dışında 38 tane özel minibüs vardır ve bu minibüslerin kullandığı iki temel ulaşım hattı bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi çarşıdan Atatürk mahallesine yolcu taşırken, diğeri çarşıdan üniversiteye yolcu taşımaktadır. Üniversitenin Aktuluk kampüsünün faaliyete geçtiği yıl (2013) açılan bu hat Atatürk mahallesi hattındaki yolcu sayısının belirgin bir biçimde düşmesine neden olmuştur. Çünkü üniversite hattı üzerindeki Atatürk mahallesine gidecek yolcular da bu minibüsleri kullanmaya başlamışlardır. Böylece ulaşım ücretleri ilk hatta düşerken ikincisinde artmıştır. Minibüsler çalışma saatlerini öğrencilerin ders ve sınav saatlerine göre belirlemektedirler. Minibüs şoförleri kendi içlerinde kurdukları telsiz ağı yoluyla haberleşerek tüm gün boyunca başta öğrenciler olmak üzere kent insanına ulaşım hizmeti vermektedir. Açıkça görülebileceği gibi şehir içi ulaşım faaliyetlerinde üniversitenin etkisi belirgin bir biçimde hissedilmektedir.
Benzer bir durum küçük işletmeler açısından da geçerlidir. Üniversite kurulmadan önce sınırlı sayıda bulunan market, giyim mağazası, lokanta, kafe gibi yerlerin sayısı üniversitenin kurulmasıyla birlikte dikkat çekici bir hızla artmıştır ve artmaya devam etmektedir. Öğrenciler ve çalışanlar tarafından yoğunluklu olarak kullanılan bu mekanları çoğunlukla Dersimli kişiler işletmektedirler. Katılımcılarımızın görüşlerine göre bu şekilde alanların açılması kentin gelişiminde oldukça önemli görülmektedir. Bu alanların şehirde yarattığı sosyal etkinin yanında ekonominin de olumlu olarak etkilendiği görülmektedir. Ancak genellikle gıda ürünlerinin satıldığı marketlerin fiyat belirleme noktasında kendi ölçeklerine göre davranmaları gibi bir durum söz konusudur. Söz gelimi küçük bir işletmeyse fiyatları bir miktar daha pahalı, daha büyük bir işletme ise fiyatları daha ucuz olacak şekilde belirlenmektedir. Bu da kent nüfusunun büyük çoğunluğunun büyük işletmeleri tercih etmelerine neden olmaktadır.
Kent ekonomisini değerlendirebileceğimiz alanlardan biri de kuşkusuz kente yaygın biçimde açılmaya devam eden kafe, lokanta türü mekanlardır. Bu mekanlar üniversite kurulmadan önce şehrin manzarasını görmesi tercih edilen belirli sayıda yerlerden oluşmaktayken, üniversitenin kurulmasıyla birlikte daha kapalı ve ülkenin genelinde bulunan tarzın buraya taşınmasının ürünü olarak görülebilecek yerler artmıştır. Bu durum şehirde çalışan sayısının da aynı oranda artmasını sağlamaktadır. Genellikle öğrencilerin kullanabileceği alanlar açılmaktayken, hedef kitlesini çalışanların oluşturduğu mekanların görece daha lüks ve pahalı yerler olduğu söylenebilir. Bu da aslında üniversite kurulmadan önce şehirde çok yoğun bir biçimde hissedilmeyen, ancak sonrasında kentleşmenin de getirisi olarak sınıfsal ayrım ve farklılıkların mekanlara yansıması şeklinde görülebilir.
Sonuç olarak Dersim ilinde ekonomi alanında yaşanan dönüşümler çok daha kapsamlı bir çalışmayı gerektirebilir ancak genele bakıldığında üniversitenin en fazla etkilediği alanların hizmet sektörü olduğunu söylemek mümkündür. Buradaki gelişmenin daha da ilerleyen süreçlerde bu denli hızla devam edemeyeceği de açıktır. Bunun nedenleri içinde kentin coğrafi konumu ve sanayinin hiç olmaması etkenleri başat öneme sahiptir. Dolayısıyla gerek konutların yapımı gerekse de market, kafe, lokanta gibi alanlarda yaşanan gelişmeler belli bir doygunluğa eriştikten sonra şehrin ekonomisinde uzun soluklu bir durgunluğun hakim olabileceğini bugünden öngörmek mümkündür.
Sonuç
Üniversitelerin kuruldukları kentle ilişkileri tarihsel dönemlere, ülkelerin ve bölgelerin ihtiyaçlarına ve taşıdıkları misyonlara göre sürekli olarak farklılık göstermiştir. Ancak mutlak olan şudur ki; üniversite gerek kurum olarak gerekse içinde barındırdığı insanlar açısından toplumsal olanla bağını her zaman sürdürmüştür. Bu karşılıklı etkileşim içerisinde üniversitelerin kuruldukları kente etkileri yine bu kurumsal kimliği ve bünyesinde taşıdığı nüfus üzerinden çok sayıda etkilere sahip olmuştur.
Genelde üniversitelerin özelde ise Tunceli Üniversitesi’nin kurulduğu kente etkilerini araştırdığımız çalışmamızda belirgin bir biçimde açığa çıktığı üzere üniversitenin kurulduğu bölgeye doğrudan ve tamamen olumlu bir yönde katkı sağlayabilmesi tek başına mümkün değildir. Bu durum çok çeşitli parametrelere bağlı olmakla birlikte, kentin hali hazırda gelişme içerisinde olmasının özellikle önemli olduğu açıktır. Aksi takdirde kente üniversite kurulsa bile hala birçok alanda gelişme kaydedemeyeceği görülmektedir. Dolayısıyla üniversitenin kente getirdiği nüfus yoğunluğunun sebep olduğu değişimler biçimsel bazı farklılıklar olarak kalabilmektedir.
Seçilen örneklemde belli yönleriyle ele alınan Tunceli Üniversitesi’nin çizilen çerçevede kente etkisi bakımında yukarıda sözü edilen biçimsellikten öteye henüz geçememiştir. Ancak üniversitenin çalışma alanlarını kentin ihtiyaçlarına göre düzenlemesi, fakültelerden yüksekokullara, araştırma merkezlerine kadar kentin sosyo-kültürel ve ekonomik yapısını inceleyen, araştıran ve çözümler öne süren birimleri bünyesinde barındıran bir yapıda olması, kentle bütünleşmesi açısından oldukça önemli bir anlam taşımaktadır. Bu da kentin ekonomik olarak kalkınması ya da gelişmesi üzerinde olmasa da sosyal yapısı ve gelişimi üzerinde uzun vadede etkiler taşıyacağının bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.
(1) Bu çalışma 2015 yılı Kasım-Aralık aylarında yapılan alan çalışmasının teorik ve tarihsel arka planı tamamen çıkarılarak kısaltılmış halidir. Kuşkusuz bu tarihten yalnızca bir buçuk yıl gibi kısa bir süre geçmesine rağmen gerek siyasal gerekse de sosyal açıdan bugün çok daha farklı koşullardan söz etmek mümkündür. Bu nedenle çalışmanın bugünle kıyaslanarak tekrar elden geçirilmesi ihtiyacı doğmuştur. Bu çerçevede mülakatların yapıldığı dönemdeki haline müdahale edilmeden, değişkenlik gösteren durumlara dair sınırlı da olsa gözlemler ve yorumlar eklenerek çalışma yeniden düzenlenmiştir. 2015 Aralık-2017 Haziran aralığında yaşanan hızlı değişimi de göstermesi açısından yapılan düzenlemeler yeri geldikçe dipnotlarda belirtilmiştir. Çalışmanın hazırlandığı dönemde ‘Tunceli Üniversitesi’ olup daha sonra Munzur Üniversitesi olarak değiştirilen ismi ise belirtmeye gerek görülmeden Munzur Üniversitesi olarak kullanılmıştır.
* Munzur Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden 679 sayılı KHK ile ihraç edilen Araştırma Görevlisi