Sebahat Tuncel’in Kobanî Davasına ilişkin savunmalarından oluşan Jin Jiyan Azadî-Kadın Yaşam Özgürlük adlı kitap okuyucularla buluştu.
2016 yılında, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekillerinin gözaltına alınmasını protesto etmek amacıyla Diyarbakır Adliyesi önünde düzenlenen eylemde gözaltına alınan ve 6 Kasım 2016’da tutuklanan dönemin Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, Jin Jiyan Azadî-kapsamında mahkeme salonlarında yaptığı savunmalarını bu kitapta bir araya getirdi. Jin Jiyan Azadî-Kadın Yaşam Özgürlük adlı eser, Dipnot Yayınları tarafından basıldı.
Kitabın editörlüğünü, Kobanî Davası tutuklu bulunan HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) eski üyesi Bircan Yorulmaz üstlendi. Y
orulmaz, kitabın önsözünde, 37 ay süren yargı sürecinin Türkiye siyasi tarihindeki en büyük haksızlık ve hukuksuzluklardan biri olduğunu vurguluyor. “İçinde Kürt geçen her şey bu ülkede turnusol işlevi görüyor” diyen Yorulmaz, Kobanî Davası sadece bir yargı süreci değil, aynı zamanda toplumsal ve politik arka planı olan bir dava olduğunu belirtiyor.
Kitap, Sebahat Tuncel’in mahkemedeki savunmalarını aktarmanın ötesinde, Kobanî Davasının kadın özgürlükçü bir perspektifle analizini yapıyor.
Kitap, erkek egemen düzenin hem politik hem de tarihsel olarak sorgulandığı, kadın özgürleşmesini çok yönlü bir zemine oturtan bir bakış açısı sunuyor. Ayrıca, 2013-2015 yılları arasındaki çözüm süreciyle bağlantılı olarak, 2014 yılında MGK tarafından kabul edilen “Çöktürme Planı” çerçevesinde Kürt siyasi hareketine yönelik başlatılan saldırıların, Kobanî Davasının temelini oluşturduğu vurgulanıyor.
Kitabın arka kapağı şöyle:
“Mahkeme süreci, uluslararası normları, Anayasa’yı, CMK’yı, AİHM kararlarını ve düşünce özgürlüğünü yok sayarak hukuksuzluğu uygulama haline getirmiştir. Bu dosyanın hazırlanmasından duruşmalara kadar yaşananlar, asıl amacın maddi gerçeği açığa çıkarmak değil, siyasi bir amaç güttüğünü gösteriyor. Bu davada bir tarafta devlet, diğer tarafta ise Kürtler ve dostları vardır. Devletin tüm kurumlarının davada müşteki olması, mahkemenin bağımsızlığını ve tarafsızlığını ortadan kaldıran somut bir gerçekliği gözler önüne sermektedir. Biz özgür bir yaşam istiyoruz.”
