Sanatçı Ferhat Tunç, Erkan Oğur’un Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın bir klibine destek vermesi üzerine başlayan tartışmalara ilişkin Youtube üzerinden açıklama yaptı.
Tunç, konuşmasının başında şunları söyledi: “Sosyal medya kanallarımız üzerinden sizlerle birlikte olduk zaman zaman. Bunun bana çok iyi geldiğini özellikle belirtmek isterim. Ancak bir süreden beri yeni bir albüm çalışmasına yoğunlaşmam nedeniyle ara vermek zorunda kaldık. Bir format değişikliğiyle birlikte, güncel gelişme ve konulara ilişkin görüşlerimi aralıklarla da olsa YouTube kanalımız üzerinden sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu programlardan haberdar olmak isteyenlerin öncelikle YouTube kanalımıza abone olmasını bir kez daha hatırlattıktan sonra konunuza geçelim.”
Tunç, Erkan Oğur-İbrahim Kalın ilişkisine ilişkin, “Malum son günlerin çok tartışılan bir konusudur. Bu tartışmaya dair hakkında açılan davalar, hapis cezaları, tehdit ve linç kampanyaları nedeniyle evinden uzakta sürgünde yaşamak zorunda kalan biri olarak, benim de söyleyeceklerim var elbette” diyerek, şunları kaydetti:
“Sanatçıdan insanın umudunu, kederini yok sayması değil, bunu duyması, sahiplenmesi, bir biçimde ifade etmesi ve yeni olanaklar için ilham vermesi beklenir. Neden sanat, müzik yaptığını bilen birinin, bu alanlarla ilgili kuracağı ilişkilere de dikkat etmesini beklemek dinleyicinin hakkıdır elbette.
Dünya tarihinde büyük kötülüklere vesile olmuş bazı isimlerin de sanatın çeşitli dallarıyla ilgilendiği biliniyor. Kimseye sadece saz çaldığı, resim yaptığı için -eğer çok keskin şekilde konumlandığı yerler, ‘görevler’ varsa- ayrıcalık tanınamaz. Keşke sanatın inceliği, derdi tasası sanatla ilgilenen ilgilenmeyen herkese yayılsa.
“Sanatçı -iktidar ilişkisi” diye bir şey olacaksa, sanatçının iktidarına yerine getirmediği görevlerini hatırlatma, suçlarını dillendirmesi üzerinden bir ilişki olabilir. Bu yapılmadığında ise bu suçların kamufle edilmesine yardımcı olunur. Bugünlerde yaşadığımız tartışmanın özü aslında bu gerçeğe dayanıyor.
Ülkemizdeki iktidarın adeta sanatçı kıyımına başvurduğu aşikarken; sanatçılar özgür değilken, güvencesizken, ses çıkardıklarında baskı görüyorken, bunları isteyerek ya da istemeyerek yok sayan ilişkinin meşruiyeti elbette sorgulanır, sorgulanmalıdır.
Halihazırda bu iktidarın temsilcileriyle kurulacak tek ilişki, hapsedilen, sürgün edilen, sesi kısılan sanatçıların hakkını savunmak üzere olabilir. Bu gerçeği unutanlar, halkın ve hakkın sanatçısı olma iddiasını da kaybetmiş sayılır.”
Sanatçı Ferhat Tunç, son olarak şunları kaydetti:
“Konuya dair sosyal medyada olumlu, olumsuz bir çok yorum okudum. Bazı arkadaşlarımızın bu ilişkiye dair yorum yaparken zorlandıklarını da görmek, üzdü beni. Meseleye “müzik adamlığı” üzerinden yaklaşmak, asla kabul edilir bir sanatçı tavrı değildir. Bu edilgen tavır, zulmü alkışlamaya kadar götürür ki, zalimin “en büyük sanatının” zulüm olduğu unutulmamalıdır. Zalimin zulmüne boyun eğenler ise bizden değildir.”