47 yıl önce Maraş’ta gerçekleştirilen insanlık dışı katliam, her yılın bu günlerinde anma etkinlikleriyle gündeme gelmektedir. Türkiye’de ve Avrupa ülkelerinde-şehirlerinde konu hakkında, duyarlı insanlar bilgilendirilmekte ve toplumsal hafıza tazelenmektedir. O günlere tanıklık eden yaşlılar konuşmakta, konu hakkında yapılan araştırmalar geliştirilerek yeniden yazılıp, anlatılmaktadır. Böylece toplumsal bir bellek oluşturulmakta ve yapılan bu hunharca katliamın neden ve sonuçları üzerinde durulmaktadır. Gösterilen bütün bu çabalar değerlidir, önemlidir. Ben bu makalemde, Maraş’ın geçmiş tarihimizdeki yeri hakkında, bazı kısa ve özlü bilgileri sizlerle paylaşmak istedim.

Coğrafi Arka Plan!

Antik çağlarda Maraş ve çevresi; Çorum’a 82 km. uzaklıkta bulunan Boğazköy (Hattuşaş) başkentli merkezi olan Hint-Avrupa ailesine mensup olduğu sanılan Hititlerle birlikte, MÖ. 2000‘li yıllardan beri tarih yazımına girmiş bir bölgedir. Zira Maraş ve yakın çevresi, Ari soylu Kizzuwatna Vasal (soyluluk ve bağlılığa dayalı feodal yönetim/ başka bir ülkeye bağlı) krallığına bağlıydı. 

MÖ. 12.yüzyıllarda yıkılan bu krallığın yerine, daha sonraları burada M.Ö. 9. yüzyılda Suriye dağ prensliğinin bir başkenti olan Marqasi (Gurgum) Krallığı kuruldu. Bilinen tarihiyle birlikte bölgenin yerli halkı, Kürt klanlarının kökeni olan Hatti ve Hurri-Mitanilerden oluşmaktaydı. 

Bölgenin yönetimi sırasıyla Asurlular, Persler, Romalılar, Bizanslılar, Araplar, Selçuklular, Memluklular, Dulkadiroğulları, Osmanlılar ve nihayetinde Cumhuriyet idaresine geçmiştir. Maraş ve çevresinin Kürtlerden oluşan demografik yapısı, Selçukilerle başlayarak, daha çok 15. 16. yüzyılda, Osmanlı tarafından Balkanlardan, ve Orta Asya’dan getirilen Türkmen-Yörük boylarıyla değiştirilmiştir. Bölge, planlı bir şekilde Türkleştirilmiştir. Ve bu süreç hala devam etmektedir.

Etimolojik kapsam!

Maraş adının etimolojik kökeninin Hititlere dayandığı tahmin edilmektedir. Hitit çivi yazılarında kentin adı “Marasa/ Marasin/ Marqasi“ olarak geçmektedir. Yine dağlık Kilikya’da, Ermenek bölgesinin adı “Marassa“ olup, bu isim aynen Bizanslılar tarafından da kullanılmıştır. Öte yandan “Marasin“ ve “Marassa“  adlarının eşdeğer anlamı “Ma-(u)ra-(a)ssa“ yani “Yüce Ma Kenti“ tamlamasıyla anılmaktadır. 

Sözcüğün kökü olan “Ma“ adı, Hititlerde de kullanılan Luvi dilinde “Ana“ anlamına gelmektedir. Buna göre; “Yüce Ma Kenti“; Ana tanrıçaya adanmış bir şehir tapınağını kastetmektedir. Asur kralı II. Sargon zamanında (MÖ.722-705), Asur yazıtlarında Maraj (ş) olarak kaydedilen bu ismin, daha sonraları halk arasında Kurmanci tanımıyla “Mar a aş“ yani “Yılanlı Değirmen“ olarak anılmıştır. 

Güney Kürdistan (El-Cezire) ve Suriye’de hüküm sürmüş (890-1004) Hamdaniler; bölgede bulunan siyah yılanlardan dolayı, buraya “Marraş/ Mar a Raş“  demişlerdir. Yine Halk etimolojisi bağlamında Evliya Çelebi (1671), Maraş isminin kaynağını yılanlarla bağlantılı değerlendirir. Çelebi; Newroz mitolojisindeki Dehaq ilintili anlatımlarla, “Ejderha“ anlamına gelen “Mar-ı iş“ den bozma, “Maraş“ olduğunu belirtir. 

Kurtuluş savaşından sonra Maraş’a; 7 Şubat 1973’den itibaren TBMM tarafından “Kahramanlık“ unvanı verilmiştir. 1978‘deki toplu katliamın ardından diasporaya dağılan katliam mağdurları ve akrabaları kendilerini, “Maraşlı“ değil ’de kayıtlı bulundukları ilçe (Pazarcık, Elbistan..) ve köylerinin (Tilkililer..) adlarıyla tanıtırlar. Bu durum; katliamın, Maraş adıyla özdeş tutularak, ortak hafızalardaki yarattığı travmaların 47 yıldan beri devam ettiğini göstermektedir. 

Son söz yerine;

Son sözü, tarihten bir notla bağlayalım: Maraş ve benzeri katliamlarla 12 Eylül 1980 Askeri darbesine zemin hazırlayanlar, ülke yönetimini ele geçirdiler. Darbeciler; TBMM’ni ve M. Kemal’in kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi’ni bile kapattılar. Darbeden aylar sonra da, yani 17 Ocak 1981 yılında; Kahramanmaraş’ta halka yaptığı bir konuşmasında Darbeci Kemalist Kenan Evren;  Muaviye’ye, tıpkı M. Kemal’in; kendi Nutuk’unda seslendiği gibi “Hazret” sıfatıyla saygınlık unvanı vererek, aynen şöyle seslenmekteydi: “(…) Eğer bir zaman gelecek böyle mezheplere ayrılmış Müslüman kişilerin birbirilerinin gırtlağına sarılacaklarını bilselerdi, bilselerdi böyle bir şey olacağını, muhakkak ki; Hazreti Ali ve Hazreti Muaviye biri birileriyle ters düşmezlerdi. Ne bilsinler bir zaman gelecek de böyle olacak…!” diyerek, katliamın nedenlerini 1400 yıl öncesine götürmekte ve  katliamın sorumluları olarak Ali ile Muaviye çatışmalarını göstermekteydi. 

Hak ile kalın.

Dersim Gazetesi

Recent Posts

DEM Parti İmralı Heyeti, CHP ve EMEP ile Görüşecek

DEM Parti İmralı  Heyeti'nin siyasi partilere ziyaretleri 22 Aralık Pazartesi günü de devam edecek. DEM…

1 saat ago

Koçyiğit’ten “hukuki gereklilikler” vurgusu ve iktidara “adım” çağrısı

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Meclis Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, 2026 Yılı…

6 saat ago

DAD’ın yeni eş genel başkanları Zeynel Kete ve Mercan Gül oldu

Demokratik Alevi Dernekleri’nin (DAD) 5. Olağan Genel Merkez Kongresi’nde eş genel başkanlık görevine Zeynel Kete…

1 gün ago

Gazeteci Cihan Berk’in tutuklanması protesto edildi

Dersim’de Pir Haber Ajansı (PİRHA) muhabiri Cihan Berk’in tutuklanmasına tepki gösterildi. Dün sabah evine düzenlenen…

1 gün ago

Kürt Alevilerinde Ga (Öküz-Boğa), Gaxand’a İlişkin Bazı Tarihsel Veriler

  İçindekiler Giriş Ga, Boğa İsminin Etimolojik Kapsamı Kürt Alevilerinin 21-22 Aralık Gaxan’ı   Gaxan (d),…

1 gün ago

Tuncer Bakırhan: Maraş için adalet, herkes için adalet

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Maraş Katliamı'nın yıl dönümü dolayısıyla yayımladığı mesajda, "DEM…

2 gün ago